Sümeyye de hanımlardan yedinci Müslüman olarak geçmiştir İslam Tarihine.
Ayetler çarptı sanki Sümeyye´yi.Diri diri gömülen kızın hesabını sorulacağı bir gün anlatılıyordu. Tüm haksızlıkların,intikamının alınacağı,büyük farz edilen her şeyin yüce yaratıcının bir eseri olduğu ve bitmeye mahkum olduğu vardı ayette. Bazen kelimelere dökemeseniz de doğru olan şeyi kalbiniz size anlatır.
Okumamıştı,yazmamıştı ama kalbi "doğru olan bu tereddüt etme" diye ona fısıldadı. Kapılıverdi Kur´an´ın rüzgârına ve "EVET" dedi."La ilahe illallah Muhammedün Rasulallah"
Dilinden çıkan kalbine indi.Sonra da tüm hücrelerine kök saldı iman.
Hayatı hep bir tas çorba ile geçmiş bir aileydi onlar. Yanında katık olmazdı çoğu zaman. Zenginlerin evine işçi olarak giderlerdi. İslam´a "evet" dedikleri ve bu zengin müşrikler tarafından duyulduğu anda; önce alay,ardından yüklü para teklifleri geldi. Umursamadılar. Şaşırmıştı müşrikler. Sırtlarına giyecek,evlerine eşya,sofralarına katık teklif ediyorlardı ve bu insanlar gözlerini kırpmadan "HAYIR" diyordu.
O halde tek yol kalmıştı. Ezmek....
İşkencenin en ağırını denemek. Böylece içlerindeki tüm vahşeti deneyecekleri bir denek,diğerlerine gözdağı verecekleri bir imkan doğacaktı.
İşkencenin mimarı Ebu Cehil´di. Rasule en büyük kini besleyen,adını duymaya bile tahammül edemeyen Cehil...
İşkence Anı;
Zaten zayıf ve biçare olan aile toparlanarak götürüldü sıcak çöle. Her birini diğerinden biraz öteye bağladılar.Sıcaktı.Sümeyye´nin işkencedeki nasibi, gergiydi.Sırt üstü yatırdılar.İki kolunu ve bacağını iplerle gerdiler.Başladılar kollarından ve bacaklarından çekmeye.Bu sırada az ilerisinde oğluna ve eşine kırbaçlarla vurmaya çoktan başlamışlardı.Ebu Cehil her bir santim ayırışında gergiyi soruyordu "vazgeçiyor musun?" diye.Tek cevap çıkıyordu "La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah"
Sağ kolunu söktüler. Kolunu mafsalından ayırdılar. Bunları tek evlatları Ammar da seyrediyordu. Ağlamaktan ıslanmıştı üzerindeki gömlek. Şoktaydı herkes. Acıya dayanmak mümkün değildi."Tamam çözün, imanını inkâr edecek" dediler. O yine kelime-i tevhid getirdi. Sonra gergiye yeniden aldılar ve sol kolu da söküldü. İki omuzdan sökülmenin maddi ızdırabı içinde kıvranan Sümeyye´yi büyük bir yılışıkla seyreden Ebu Cehil "hadi bakalım şimdi de mi vazgeçmeyeceksin?" dediğinde, acıyla haykıran Sümeyye şunları söyledi "La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah. Allah belanı versin, hain! .."
Şok olan Ebu Cehil, hançerini çıkardı ve sapladı Sümeyye´nin vücuduna...Ve ilk İslam kanı orada aktı. İlk şehide orada verildi. İlk cennet yolcusu bir kadın oldu. Kâfirin zulmü ebter (soyu kesik) kalmaya mahkumdur. Çünki Sümeyye "evet" dememiştir ona. Şehidler hep derler "Ya Rabbi binlerce can ver bize ve biz binlerce kez onu senin yolunca verelim" diye. Ne bir pişmanlık, ne vazgeçiş. Sözüne sadık kalmak bu olsa gerek... Çünki onlar iki dünyanın da insanıydılar. Ölüme havlu attırdılar. Ölümü öldürdüler.
İŞTE YÜREK BU ..................................
Ayetler çarptı sanki Sümeyye´yi.Diri diri gömülen kızın hesabını sorulacağı bir gün anlatılıyordu. Tüm haksızlıkların,intikamının alınacağı,büyük farz edilen her şeyin yüce yaratıcının bir eseri olduğu ve bitmeye mahkum olduğu vardı ayette. Bazen kelimelere dökemeseniz de doğru olan şeyi kalbiniz size anlatır.
Okumamıştı,yazmamıştı ama kalbi "doğru olan bu tereddüt etme" diye ona fısıldadı. Kapılıverdi Kur´an´ın rüzgârına ve "EVET" dedi."La ilahe illallah Muhammedün Rasulallah"
Dilinden çıkan kalbine indi.Sonra da tüm hücrelerine kök saldı iman.
Hayatı hep bir tas çorba ile geçmiş bir aileydi onlar. Yanında katık olmazdı çoğu zaman. Zenginlerin evine işçi olarak giderlerdi. İslam´a "evet" dedikleri ve bu zengin müşrikler tarafından duyulduğu anda; önce alay,ardından yüklü para teklifleri geldi. Umursamadılar. Şaşırmıştı müşrikler. Sırtlarına giyecek,evlerine eşya,sofralarına katık teklif ediyorlardı ve bu insanlar gözlerini kırpmadan "HAYIR" diyordu.
O halde tek yol kalmıştı. Ezmek....
İşkencenin en ağırını denemek. Böylece içlerindeki tüm vahşeti deneyecekleri bir denek,diğerlerine gözdağı verecekleri bir imkan doğacaktı.
İşkencenin mimarı Ebu Cehil´di. Rasule en büyük kini besleyen,adını duymaya bile tahammül edemeyen Cehil...
İşkence Anı;
Zaten zayıf ve biçare olan aile toparlanarak götürüldü sıcak çöle. Her birini diğerinden biraz öteye bağladılar.Sıcaktı.Sümeyye´nin işkencedeki nasibi, gergiydi.Sırt üstü yatırdılar.İki kolunu ve bacağını iplerle gerdiler.Başladılar kollarından ve bacaklarından çekmeye.Bu sırada az ilerisinde oğluna ve eşine kırbaçlarla vurmaya çoktan başlamışlardı.Ebu Cehil her bir santim ayırışında gergiyi soruyordu "vazgeçiyor musun?" diye.Tek cevap çıkıyordu "La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah"
Sağ kolunu söktüler. Kolunu mafsalından ayırdılar. Bunları tek evlatları Ammar da seyrediyordu. Ağlamaktan ıslanmıştı üzerindeki gömlek. Şoktaydı herkes. Acıya dayanmak mümkün değildi."Tamam çözün, imanını inkâr edecek" dediler. O yine kelime-i tevhid getirdi. Sonra gergiye yeniden aldılar ve sol kolu da söküldü. İki omuzdan sökülmenin maddi ızdırabı içinde kıvranan Sümeyye´yi büyük bir yılışıkla seyreden Ebu Cehil "hadi bakalım şimdi de mi vazgeçmeyeceksin?" dediğinde, acıyla haykıran Sümeyye şunları söyledi "La ilahe illallah Muhammedün Rasulullah. Allah belanı versin, hain! .."
Şok olan Ebu Cehil, hançerini çıkardı ve sapladı Sümeyye´nin vücuduna...Ve ilk İslam kanı orada aktı. İlk şehide orada verildi. İlk cennet yolcusu bir kadın oldu. Kâfirin zulmü ebter (soyu kesik) kalmaya mahkumdur. Çünki Sümeyye "evet" dememiştir ona. Şehidler hep derler "Ya Rabbi binlerce can ver bize ve biz binlerce kez onu senin yolunca verelim" diye. Ne bir pişmanlık, ne vazgeçiş. Sözüne sadık kalmak bu olsa gerek... Çünki onlar iki dünyanın da insanıydılar. Ölüme havlu attırdılar. Ölümü öldürdüler.
İŞTE YÜREK BU ..................................