Allah razi abim, akici bi dille anlatmissiniz.Annelerde olan şefkatin nasıl bir cesaret ve şecaat ve İHLAS manbaı olduğu mukayese edildiğinde, işte o ayaklarının altı öpülesi anneler o cesaret ve şecaatle yavrularını ahiret ve dünya tehlikelerinden muhafaza için tam bir ihlas ve şecaat arzederler
Allah razi abim, akici bi dille anlatmissiniz.
Demek havfullahta insani ihlasa ulastiran azîm bir lezzet vardir.
Peki su kismi nasil anlamaliyiz ?
""İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır...
...........
Cenâb-ı Hak havf damarını hıfz-ı hayat için vermiş, hayatı tahrip için değil. Ve hayatı ağır ve müşkül ve elîm ve azap yapmak için vermemiştir. Havf iki, üç, dört ihtimalden bir olsa, hattâ beş altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârâne bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalle havf etmek evhamdır, hayatı azâba çevirir.
Mektubat, s. 403-404
""
..........
Ve Bihi Nesteinu
Amin ecmain kardeşim
Bu Hıfzı hayat, Allah'ın bizlere verdiği değerden ve hayatın çok değerli olmasından ve bizde olan cihazatların ehemmiyetindendir. Bizlere verilen her cihazatı nasıl korumamız gerektiği din ile bildirildiği gibi nerelerdede kullanıp feda edeceğimiz de yine din ile bildirilmiştir, yeterki bizden istenilenleri bilip yerli yerinde tatbik edebilelim..
Mesela:Gerektiği yerlerde (BEDİRDE),(UHUDDA),(VATAN SAVUNMASINDA), (ÇANAKKALEDE)VE ŞERAİATI AHMEDİYYENİN MÜDAAFASINDA VE ŞEAİRİN MUHAFAZASINDA Üstad (r.a) ve Talebeleri gibi Mücadelede, onlar canlarını o yollarda Allah için vazifede kullanmışlar sevk sevk etmişler ,ve HAFIZ ALİ (k.s) lar, BİNBAŞI ASIM (k.s)lar ve Ubeyd (k.s) lar, şehid verilir..Onlar SEVEREK, KOŞARAK Allahın bizlerden istediği yerlerde canlarını feda ve FENA ETMİŞLER, Allah lutfu Bizlerede Rızası ve emri dahilinde O KUDSİLERİN ardınsıra, CANLARIMIZI O VAZİFELERİN İFASINA SEVK ETMEYİ NASİB ETSİN AMİN. Bu ve emsali, dini olan, Allahın istediği tarzda ve ölçülerde olunca,bunlar kahramanlık olur, ŞECAAT olur,şefkatten olur İHLAS OLUR ve ŞEHADET olur.
Fakat Dünyanın zevki sefası veya helal daire dışında yasak edilmiş alanlardan hayatın hıfzı gereklidir, bunun içinde korku hayatımızı muhafaza için verilen kuvvelerde sadece biridir.
Bu Korku ve emsali her letaifin, yani bizim manevi vechemizin terbiyesini, ALLAH ESBAB PERDESİ(ELİ) İLE YAPAR, zira ilk başlarda esbabdan tesir alır insan, işte, korku olsun, muhabbet olsun, hepsin kuvveden fiile çıkması için, perdelerle muhatab olunur, bu inkişaf ederken ve esbab eli ile terbiyede şer-i kurallarla ve dairede kalınarak yapılan fiiller ve ameller insanı yaradılış maksadına sevkederken, HER KUVVE, KUVVEDEN FİİLE GEÇERKEN ve faal olması gerektiği gibi faal oldukça GIDALANIR, bu gıdalanması hem vazifesini ifasıdır, hemde LEZZETİDİR, ondandırkı HAVFULLAHDA LEZZET VARDIR denmiş.Ve 1 yaşındaki bir çocuğun annesinden yediği tokattan sonraki hali anlatılmış.
Maddi olan cihazatlar işlemeleri gerektiği gibi işlediklerinde bu faaliyetleri, talim ve terbiye gördükçe, parlar ve kuvvet bulur ve lezzet alırlar, her cihazatımızdan aldığımız lezzet onun faaliyette olduğu zamandadır vazifesini ifadadır, aynen bunun gibide manevi letaiflerimiz cihazatlarımızın amelleri ve gıdalarıda kendilerine uygun olanıdır ve lezzetleri dahi o nisbette yüksektir.
Birinci sözde Bismillahı anlamak için ONA BAŞLARIZ denmiş Onunla başlarız denmemiş.
Yani Bismillahın anlaşılması için verilen temsil hayali bir hikaye değil hakikatın ilmidir o hakikatten sonrada ONUNLA HAREKET EDEN denmiş ve askere kaydolmak anlatılmış.
Şimdi iştiraklerinizi beklişyoruz işnşaallah sonra birlikte ihtiyac duyulduğu nisbette derse devam ederiz..
Ihlas risalesinde :
..."Ey âhiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur'aniyede arkadaşlarım! Bilirsiniz ve biliniz...:
..
Allah, Kuran ayetleriyle insanın katıksız bir iman ve ihlası nasıl kazanabileceğini bildirmiştir. Ayrıca her insan da ihlası ve samimiyeti tek başına kavrayabilecek ve yaşayabilecek şekilde yaratılmıştır. Dolayısıyla ihlası kazanmak ve artırmak son derece kolaydır. İnsan hiçbir bilgiye sahip olmasa dahi sırf vicdanına başvurarak ihlası kazanabilir. Sırf samimi bir kalple Allah'a yönelmekle, ihlası zedeleyen tüm tavırlardan arınıp, hangi tavrın ihlaslı hangisinin ise ihlassız olduğunu anlayabilecek hale gelir. Bu nedenle de insan vicdanın nasıl Rahmani bir rehber olduğunu bilmeli, hiçbir zaman için "Hangi tavrın ihlaslı olacağını bilmiyordum", "Gösterdiğim davranışın ihlasımı zedeleyebileceğini tahmin edemedim", "Ben samimi ve ihlaslı olduğumu sanıyordum" gibi mantıklarla kendisini kandırmamalıdır. Tüm bunların insanın vicdanını rahatlatmak için öne sürdüğü samimiyetten uzak düşünceler olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Çünkü vicdanına uyan bir kimse için ihlası kazanmak ve bunu ahirete kadar muhafaza etmek son derece kolaydır.