Kabusnâme'den

pendüender

Well-known member
Kendi bildiğine gitme
Ey oğul!
Bir konuda bilgin tam olsa da bilginle gururlanma. Ne zaman sana bir iş düşse, iyice bilsen ki sen o işi başarabilirsin, buna güvenme, bir akıllı kişiye danışmadıkça o işe başlama. Kendi görüşünü beğenenlerden olma.
Bir bilene akıl danışmayı ayıp sanma, "Görüş benim görüşümdür, başkası bana elverişli olanı ne bilir" deme, kendi bildiğine gitme. Çünkü kendi görüşüyle iş tutan kişi, sonra pişman olur. Öyleyse akıllı yaşlılarla ve şefkatli insanlarla istişare et, sonra o işe el at.
 

pendüender

Well-known member
Doktor kendi kendini tedavi edemez
Ey oğul!
Bir gözle görmek iki gözle görmek gibi olmazsa, iki kişinin görüşü de bir kişinin görüşü gibi değildir. Bir doktor hastalansa kendi kendini tedavi edebilir mi?
Ne zaman hastalığının arttığını görürse, tedavi olmak için hemen bir doktordan yardım ister. Bilgisi ve tecrübesi ne kadar fazla olsa da o sırada kendisine bir faydası olmaz.
İhtiyacı olan birisi senin yanına gelecek olsa, onun için çalış, çabala; emeğini ondan esirgeme. Bu insan, düşmanın veya seni çekemeyen biri olsa da, farklı davranma. Ola ki o düşmanlık dostluğa dönüşe.

Şahsiyetli insanın yanına gelen olur
Ey oğul!
İyi konuşan ve söz anlayan kişiler sana gelecek olsalar, onlara hürmet et ve iyi davran. Çünkü onların sana gelmeleri seni ağırladıkları içindir. Sen de onlan ağırlarsan, bu kez sana gelmeye daha istekli olurlar. Ama şahsiyetsiz adamın yanına kimse gelmez.
 

pendüender

Well-known member
Sözün doğrusunu söyle
Ey oğul!
Sözün doğrusunu söyle, sakın yalan söyleme, yalancı olma. Sözünün doğruluğuyla tanınmış biri olarak bilinmeye çalış. Eğer mecbur olarak bir kez yalan söylesen de gerçeğe geçsin. O halde ne söylersen doğru söyle, yalan söyleme ve yalana benzeyen gerçeği de söyleme. Çünkü bir gerçek ki yalana benzer, o anda yalan olmuş olur.

Uygunsuz söz söyleme
Ey oğul!
Sözü yerine uygun olarak söyle, uygunsuz söz söyleme. Çünkü beğenilen sözün hem söyleyene yararı var, hem de işitenin canına can bağışlar. Uygunsuz söz ise söyleyene zarar verir, işitenin de gönlüne hoş gelmez.
 

pendüender

Well-known member
Sözünün başına sonuna dikkat et
Ey oğul!
Sözünün başına ve sonuna dikkat et. Birisine bir şey söyleyecek olursan yüzüne karşı söyle, arkasından konuşma. Böylece sözü bilerek söyleyenlerden olursun. Çünkü lafını bilmeden konuşan kişi, açık ve anlaşılır konuşan papağana benzer. Papağan sarfettiği sözden habersizdir. Papağan gibi olanlara, "konuşur, fakat konuşmasını bilir" demezler.
Öyleyse" konuşan ve konuşmasını bilen odur ki, konuştuğu zaman kim olursa olsun ondan bir şey anlasın. Böyle olmayana insan demezler, çünkü böyleleri insan suretinde hayvandır.

Yeri değilse sözü harcama
Ey oğul!
Söz yüce bir şeydir, sen de sözü yüce bil. Çünkü söz gökten gelmiştir, onun için azizdir. Bu aziz sözün yerini bulunca bildiğinden sakınma. Ve yeri değilse sözü harcama, tâ ki sözün zayıf olmasın, aklına ve bilgine zarar gelmesin.
Yok yere, anlamsız iddiada bulunma. Bir ilimden habersizsen, o ilimle ilgili iddiada bulunma. Dilediğini o bilmediğin ilimle elde edemezsin, ama bildiğin ilimle ne gerekse elde edersin.
 

pendüender

Well-known member
Kendinden büyük söyleme
Ey oğul!
Bilmenin sana ne yaran, ne zararı olmayan sırrı öğrenmeye heveslenme ve sırnnı kimseye söyleme. Birkaç kişi bir yere toplanıp otursa, orada biriyle fısıldaşma. İyi dahi konuşsan halk kötüye yorar: "Kim bilir ne boş söz ki fısıltıyla söylüyor" der. Çünkü halkın birbirine olan kuşkusu kötüdür, öyleyse sözü açık söyle, ama ne söylersen kendi değerince söyle, Kendinden büyük söyleme.

Önce düşün, sonra söyle
Ey oğul!
Birisinden işittiğin sözü dinle, fakat o sözle çabuk hareket etme. Ne söylesen, önce düşün, sonra söyle, tâ ki o sözünden sonra pişman olmayasın, çünkü derhal söylemenin bir şekli var: Ya yarar, ya zarar. Ama düşünüp söylemek iki şekildir:
Birisi budur ki, o sözün zararlıysa düşünmekle anlarsın, o zararlı işten sakınırsın. Birisi de budur ki: yararlısını doğru bilirsin, çekinmeden o yararlı şeyi elde etmeğe gayret edersin.
 

pendüender

Well-known member
Çok bilgili, az sözlü ol
Ey oğul!
Nerede olursan çok bilgili ve az sözlü ol. Demişlerdir ki: Susmak ikinci sağlıktır. Çünkü çok kişi sağ yürürken sözü yüzünden hasta olur. Az söylemek ve öz söylemek akıl nişanıdır. Çok söylemek bilgisizlik nişanıdır. Çünkü bir kişi ne kadar akıllı ve kâmil olsa da, ne zaman çok sözlü olursa—sözleri hep yerinde olsa bile—ayak takımı arasında adı beyinsiz olur. Eğer cahil ve sıradan biri de olsa, ne zaman susmuştur ve konuşmaz, sıradan kişiler onu akıllı ve hünerli kişilerden sayarlar.
 

pendüender

Well-known member
Kendi kendini övme
Ey oğul!
Ne kadar temiz gönüllü, ne kadar iyi kalbli isen de kendini övücü olma, kişi kendine iyiyim diye şahitlik ederse şahitliği geçmez. Çünkü şahitliği kendin için yaparsan onu dinlemezler. Çalış ki, seni başkaları övsün. Kendi kendini övme.

Halkın sözünü işit, kabul et
Ey ciğerköşem!
Gücün yettikçe söz dinlemekten ürkmemeye çalış. Çünkü halk söz dinlemekle söz ehli olur. Buna delil şudur: Bir çocuk doğunca yer altında bir kubbede besleseler, süt emzirseler ve anasıyla dadısı yanında hiç konuşmasalar, o çocuk büyüdüğü zaman dilsiz ve sağır olur. Ama orada iki çocuk olsa ve hiçbir söz işitmeseler, ikisi birbiriyle konuşmakla bir dil oluştururlar ve o dili de ancak ikisi bilir, başkaları bilmez. Öyleyse halkın sözünü işit ve kabul et. Özellikle geçmiş beylerin ve bilgelerin sözlerini can kulağıyla dinlemek ve itimat etmek gerek.
 

pendüender

Well-known member
Nuşirevan'dan altın öğütler
* Gece ve gündüzün birbiri ardınca gelip gittiğini gören insan halden hale dönmesine üzülmesin. Yani sevinç gidip üzüntü gelirse, üzüntü gidip sevinç gelirse, önem vermesin.
* Becereksiz kişiyi dost tutunmasınlar, becereksiz kişi ne dostluğa yarar, ne düşmanlığa.
* İnsan, bir işi bir defa yapıp sonra pişman olmuşsa, bir daha o işi yapmasın.
* Dostlarına düşman olan birisine niçin dost densin?
* Kendini bilge sanan bilgisizden sakın.
* Kendi nefsine haksızlık etme, güç eyleme. Yani nefsine elinden gelmeyecek işler buyurma.
* Doğru söylemek acıdır, ama sen doğru söyle.
* Düşmanının sırrını bilmesini istemiyorsan, dostuna da sırrını söyleme.
* Büyüklere küçük gözüyle bakma, çünkü büyükleri küçük görmek büyük ziyan getirir.
* Değersiz kişileri ölmüş bil, onları diri sayma.
* Beraberindeki kişilerden bir şey ummaktansa ölümü yeğ gör.
* Himmetsiz kişinin ekmeğini yemektense, aç ölmek daha iyidir.
* Kuşkunun yolunu yüz yerden bağlayacak olsan da, tecrübe etmediğin kişiye güvenme.
* Kendinden aşağı hısımlarına muhtaç olmaktan büyük dert yoktur.
* Kişinin, bilmediği şeyi iddia edip başaramamasından ve yalancı olmasından büyük ayıp yoktur.
* Elinden geldiği halde, kendisinden istenen bir işi bitirmeyen kişiden daha cimri kimse yoktur.
* Bir kişi senin aleyhinde bir söz söylese ve birisi de dostum diye o sözü sana yetiştirse, sen bu dostunu ondan beter düşman bil. Çünkü o düşman, arkandan konuşur, dostun ise yüzüne karşı söyler.
* Lüzumsuz yerlere göz dikmekten ve kulak vermekten daha büyük dert olmaz.
* İnsan her şeyi bilgisizlerin şerrinden saklayabilir, ama bilgisini kendi şerrinden saklayamaz.
* Halkın, senin iyiliğini söylemesini istiyorsan, kimsenin kötülüğünü söyleme.
* Dostlarının az olmasını istemiyorsan kindar olma.
* Dünyada zahmet çekmemeyi, kolaylıkla ömür sürmeyi istiyorsan, kendi işine bak, başkasının işine karışma.
* Seni delilerden saymamalarını istiyorsan ele geçmeyecek bir şeyi isteme.
* Daima alnın ak, yüzün pak olmak istiyorsan, utanmayı iş edin.
* Aldanmamak istiyorsan, tecrübe edilmiş işleri bırakıp tecrübe edilmemiş olanlara yapışma.
* Mahcup olmak istemiyorsan, katkın olmayan yerden bir şey götürme.
* Perdenin yırtılmasını istemiyorsan, kimsenin perdesini yırtma.
* Arkandan gülünmesini istemiyorsan, elinin altındakileri iyi besle.
* Pişmanlıktan uzak olmayı istiyorsan gönül arzusunu iş edinme.
* Zeki kişilerden olmayı istiyorsan kendini başka birinin aynasında gör. Yani bir kişinin yaşantısına bak, yaptığı iş iyi midir, kötü müdür? Eğer ondaki gibi sende de kötü bir iş varsa, bilirsin ki bu işlediğin iş kötüdür ve iyi işi de kendinde görürsün. Böylece işinin iyisini kötüsünü göstermek için o kişi sana ayna olmuş olur.
* Korkusuz olmayı istiyorsan, halkla kavga etme, onları inciticilerden olma.
* Sana hürmet etmelerini istiyorsan başkalarının hürmetini gözet.
* Halkın senin sözünle iş görmesini istiyorsan, önce sen kendi sözünle iş gör.
* Halk içinde herkesten büyük olmayı istiyorsan nimetini bol eyle, "Tuzunun, ekmeğinin hakkı için" diyenleri çok edin.
* Eğer bütün gönüllerde yerinin olmasını istiyorsan, sözünü bütün gönüllere uyacak biçimde söyle.
* Kâmillerden olmak istiyorsan, kendine lâyık görmediğin bir işi başkasına da lâyık görme.
* Eğer yüreğine merhemle iyileştirilmesi mümkün olmayan bir yara vurulmasını istemiyorsan, cahillerle tartışma.
* Halkın iyisi olmayı istiyorsan varını halktan esirgeme.
* * *


Nuşirevan-ı Adil bu öğütleri ve sözleri armağan bırakmıştır.
Şimdi ey ciğerköşem!
Bu öğütleri hor görme, bu sözlerden hem hikmet, hem saltanat kokusu gelir. Çünkü bu sözler hem padişahların sözüdür, hem de bilgelerin sözüdür. Öyleyse yaşlılığında başına bir iş gelirse sıkıntı çekmemek için, bu sözleri gençlik ağında öğren. Çünkü yaşlılar çok yaşadıkları için çok tecrübe elde ederler, sıkıntılı anlarda bu kâr olur.

 
Son düzenleme:

pendüender

Well-known member
Gençlikte Allah'ı unutma
Ey oğul!
Gerçi gençsin, ama yaşlılar gibi akıllı ve temkinli ol. Birdenbire gençliği bırak demiyorum. Tembel gençlerden olma, neşeli ol. Çünkü gençler neşeli olursa hoş olur.
"Delilik çeşit çeşittir; bir çeşidi de gençliktir." Ama cahil gençlerden olma. Belâ dedikleri şey cahillerden kopar. Ömrünün lezzetini de gençlik çağında al, yaşlılıkta bu lezzeti bulamazsın, bulsan da faydası olmaz.
Ne olursa olsun gençlikte Allah'ı unutma ve ölümden emin olma, çünkü ölüm gelince genç yaşlı demez. Öyleyse bilmiş ol, her kim ki doğdu, ölecektir ve her kim ki cihana geldi, gidecektir.

Yaşlılara çok hürmet et
Ey oğul!
Yaşlılara çok hürmet et ve onlarla konuşurken boş sözler söyleme, yani kolayına nasıl gelirse, öyle konuşma. Yaşlılar bir söz söylerlerse hemen cevap verme. Ne kadar düşünürsen onların sözüne, "Bundan iyi cevap olmaz. Cevabını yine siz buyurun, söyleyin" diyesin ve susasın. Çünkü yaşlıların sözünün cevabı, onları dinleyip susmaktır. Yoksa onların vereceği cevaptan utanılacak bir duruma düşersin.
Yaşlıların bilgi ve tecrübesi gençlerin bildiklerinden fazladır. Ama bu dediğim yaşlılar sakallarını büyüklerin sohbetinde ağartmış olsunlar, kolayca büyütmüş olmasınlar. Çünkü gelişigüzel yetişmiş yaşlıdan, büyüklerin sohbetini dinlemiş toy gençlerin tecrübesi daha iyidir.

Gençliğini gelişigüzel geçirme
Ey oğul!
Gençliğini gelişigüzel geçirme, tâ ki yaşlılıkta bilgisiz kalmayasın. Gençlikte yaşlıları taklit et, tâ ki yaşlılıkta gençlerden utanmayasın.
Ne zaman ki gençlik çağı geçip ihtiyarlık çağı gelse, artık gençlikteki dinçliği bekleme. Yani gençliğinde olduğu gibi ter ü taze yürüyüp zevk bekleme. Çünkü yaşlılar yiğitlenip yeni yeni zevk ve şehvet peşinde olurlarsa, halk arasında tez rezil olurlar. Öyleyse insan yerini yurdunu iyi bilsin. Yani gençlikte genç olsun, kocalıkta gençlik evinden göçsün, yoksa hali, geminin üstüne saray yapan adama benzeyecektir.
 

pendüender

Well-known member
Kişinin geçimi neredeyse evi orada olmalı
Ey oğul!
Yaşlandığında bir yerde yerleşmeye çalış, çünkü yaşlılıkta yolculuk yapmak akıllıların işi değildir, hele yoksul olursa. Çünkü yaşlılık bir düşman, yoksulluk başka bir düşman, bu iki düşmanla yola çıkmak akıllıca bir iş değildir. Ama eğer mecburi olarak yola çıkmak gerekirse, çaresiz olunca çık.
Eğer Yüce Allah o yolculukta sana yardım ederse ve nimet eline girerse, evine dönmeyi arzu etme ki, bir evden ötürü yine yolculuk zahmetini çekmeyesin.
Çünkü kişinin geçimi nerede iyiyse evinin orada olması uygundur. "Orada doğdum, orada yaşlandım" demek olmaz, gerçi "vatan ikinci anadır" derler, çünkü anasını sevmek nasıl imandan ise "vatanım sevmek imandandır" dediler; "içinde aç, müflis oturmak imandandır" demediler.
Öyleyse işin nerede gelişmişse orayı vatan edin. Çünkü demişlerdir ki: "Kazancı nerede ise o yerde olmak saadet belirtisidir." Bahtsızların belirtisi odur ki, aç ve dinç otursun, kıtlık çeksin, bu vatanımdır, terk etmem desin. Bu eblehliktir. Görmez misin, Resulullah (a.s.m.) Mekke'de doğdu, ama tebliğ görevini Medine'de daha rahat yaptığı için artık Medine'den ayrılmadı.
Sen de yararlı bir yer bulunca oradan ayrılmamaya çalış, orada ayak direyesin. Sakın filan yerde fayda daha çoktur, deyip başıboş varmayasın, burada olan zararı orada kötü kılarsın ve orada daha zararlı olursun. Çünkü demişlerdir ki: İyi bir yeri bırakıp daha iyisini bulayım deme, bu hayal ile onu bulamazsın ve olanı da elden çıkarırsın.
 

pendüender

Well-known member
Ömrünü düzensiz geçirme
Ey ciğerköşem!
Eğer dosta ve düşmana iyi görünmek istiyorsan ömrünü düzensiz geçirme. Ömrünü boş yere geçirirsen, avamdan sayılırsın. Öyleyse kendi işinin düzenini iyi koru.

Şakada ölçülü ol
Ey oğul!
Kimseyle şakalaşma. Demişler ki, "Şaka etmek şerrin kılavuzudur, ne ederse eder, savaş şakadan kopar" derler. Ama iyi şakalar yaparsan yap, iyi şaka yapmak ne ayıptır, ne de günahtır. Şaka yapmak iyidir, ama saçma sapan şaka yapma, yaparsan da senden aşağı kişilerle yapma, tâ ki itibarın eksilmesin.
Eğer şakayı terk edemiyorsan bari kendi akranınla yap, tâ ki onların sözü sana ağır gelmesin. Ama bayağı şakayı yapmamak daha iyidir, yaparsan temiz şakaları yap. Gerçi halk arasında şaka herzesiz olmaz, ama şakayı temiz yapmak için çalışmak gerek.
Bayağı şaka insanın bütün hünerini hor eyler, çünkü kişi ne kadar ağır başlı ve hünerli olursa olsun, bayağı mizahla uğraşırsa, hafif ve itibarsız olur. Çünkü sen ne söylersen, ister istemez cevabını işitirsin. Sen başkasına ne yüklersen, sana da o kadar yük gelir.
 

pendüender

Well-known member
Malı saklamak kazanmaktan güçtür
Ey oğul!
Mal elde etmekte gafil olma, nereden toplarsan topla, yalnız helâlden sağlanmış olsun, tehlikeli yerden elde etmemeye çalış. Ne kazanırsan doğru ve uygun yerden kazanmaya çalış, tâ ki oradan kazandığın sana sinsin.
Sana kazanç geldiğini gördüğünde, o kazancı telef etme, dağıtma; yani olur olmaz yere harcama. Malı saklamak kazanmaktan daha güçtür. Çünkü parayı çok kişi kazanır, ancak saklamadığı için yine de cimrilikten kurtulamaz.
Çalış, dünyalıktan biriktirdiğin olsun. Eğer bir gün ihtiyacın olursa, toplayıp biriktirdiğinle istediğini satın alırsın. Sonra tez çalış ki, o aldığın kadar toplayasın ve yine yerine koyasın. Eğer hep keseden yersen, aldığınca yerine koymazsan, Karun malı olsa da çabucak heba olur.

Zenginliğe gönül bağlama
Ey oğul!
Gönlünü bir şeye büs bütün bağlama. Eğer o gönül bağladığın şey ansızın elinden giderse üzülmezsin. Yani zenginliğe büs bütün "Bana kalsın" diye gönül bağlama. Eğer başına yoksulluk gelirse, üzülüp gönlün daralmasın. Eğer malın çok olursa, birgün yoksul olacağını düşün, o malı ihtiyatla harca, ölçüyle nafaka edin.
Çünkü ölçüyle harcayınca mal ne kadar az olsa da sonunda bir şey kalır, ama ölçüsüz harcayınca mal ne kadar çok olursa olsun sonunda hiçbir şey kalmaz. Demişlerdir ki: "Zahmetle saklamak zahmetle istemekten iyidir." Meselâ eline değeri az olan bir şey geçti, "Bundan ne olur?" deme, onu saklamaya çalış. Çünkü değeri az olan şeyi saklayamayan çok değerlisini de saklayamaz.
 

pendüender

Well-known member
Tembellikten uzak dur
Ey oğul!
Hangi işi yaparsan tembel davranma. Tembellikten utan, tembellik bahtsızlığın başıdır. Her işe emek ver. Emek verilen işin sonu tembellikten iyi olur. Çünkü emek vermekle elde edilen ne kadar çok olursa, tembellikte de o kadar eksilir. Yazık değil mi, bir anlık emek yüzünden elde edilecek şeyi tembellik yüzünden yitiresin.
Öyleyse geri durmak akıllıca bir iş değildir; yoksa muhtaç olarak yaşarsın. Bilmiş ol ki, muhtaç olduktan sonra, "Ah n'olaydı emek çekseydim, tembellik etmeseydim, şimdi lâzım olan şeyi elde etseydim" deyip pişman olmanın yararı olmayacaktır.

Harcamanı gelirine göre yap
Ey oğul!
Çalış ki emeğinin neticesini yine sen yiyesin, tâ ki emeğin boşa gitmesin. Sende değerli bir şey varsa ve birisi o sevdiğin şeyi senden isterse, eğer lâyıksa ondan esirgeme. Çünkü ne olursa olsun, kişi mezarına bir şey alıp gitmez.
Akıllıysan harcamanı gelirine göre yap, tâ ki yoksulluk ateşi sana yol bulamasın. Elinde olanla yetin, çünkü kanaat ikinci zenginliktir. Sakın açgözlü olma. Çünkü sana yük olacak şey nerede olsa yetişir.
 

pendüender

Well-known member
İsrafın sonu yoksulluktur
Ey oğul!
İsraf etme. İsraf etmeyi mübarek bilme, kötü bil. Çünkü israf Allah'ın sevmediği şeydir. Allah'ın sevmediği şey kullar için uğursuzdur. Nitekim Allah buyurur: "İsraf etmeyin, muhakkak Allah müsrifi sevmez.
Madem ki Allah müsrifi sevmiyor, sen de israfı ve müsrifi sevme. Her felaket bir sebepten dolayı gelir. Yoksulluk da bir felakettir ve onun sebebi israftır, İsrafın fakirlikten başka sonucu yoktur.
İnsanın kendi ihtiyacı için harcadığı şey israf değildir. İsraf, gereksiz yerlere harcanan şeydir; ne dünyasına, ne de ahiretine yaramayan şeydir.
Sözde, sohbette, yemekte, içmekte ve her bir işte israf iyi değildir. Çünkü israf, teni eritir, nefsi incitir, canı daraltır ve diri insanı öldürür.
Bu söze delil olarak, görmez misin ki çerağın yaşaması yağladır, ama ölçüyle olduğu zaman. İsraf ederlerse, yani yağı fitilin üstüne çıkacak kadar koyarlarsa, alev hemen fitile boğulur ve çerağ söner. Yağ ölçülü olunca çerağın hayatına yani yanmasına sebepti, israf edip ölçüsüz yağ yakmak çerağın ölümüne yani sönmesine sebep oldu.
Bundan anlaşılıyor ki, çerağın hayatı, yağdan değildir, itidaldendir; yani fitilin üstüne çıkmayan yağdandır. İşte bunun için Yüce Allah, israfı düşman olarak bildirmiştir. Bilginler de israfı beğenmezler. Çünkü israfın sonu zarardır ve yoksulluktur.
Devamlı israf ederek rızkının kapısını üstüne kapama. Gücün yettiğince kendini hoş tut, kendi işin için gerekli harcamadan kaçınma. Bir şey senin için ne kadar aziz olsa da, kendi canından daha aziz olmasın. Kısacası, elde ettiğim ölçüyle harcamaya çalış.
 

pendüender

Well-known member
Rahat zahmettedir
Ey oğul!
Dünyada iki şey vardır: Halk birinden kaçar, öbürünü sever. Bu dediğimin biri zahmettir, diğeri rahatlıktır. Ama ikisi de insana gereklidir. Çünkü zahmet çeken rahata erer, rahat yaşayan zahmete ermedikçe olmaz.
Bugünkü zahmet yarının rahatıdır, yarınki rahatlık da önceki günün zahmetidir. Ne elde edersen, ikisini harca, ikisini sakla. Yani bir akçe dört dâniktir, yarısını harca, yarasını da sakla. Ne kadar ihtiyacın olursa olsun bundan fazlasını harcama, o yarım akçe birikir, bir zaruret anında gerek olur.
İşte o her gün artanı biriktir ve küçük bir ihtiyaç için ona dokunma, onu unut, bir mirasyedi harcasın, yani biriktirince böyle biriktirmek gerekir. Eğer yaşlanmadan ölürsen "Hayırlı kişiydi, mirasçısına bu kadar miras bıraktı" desinler. Yaşlanırsan zaten işten güçten kalırsın, o zaman bu biriktirdiğin sana destek olur.
 

pendüender

Well-known member
Borcun gecikmesi, dostu düşman eder
Ey oğul!
Borç edinme, bir şeyini rehine koyma, faizle para alma. Buna benzer işlerden dolayı halk içinde hor ve itibarsız görülürsün. Öyleyse bu işleri kendine büyük günah bilmelisin.
Bir dostuna ödünç vermişsen, artık ona "malımdır" deme, o parayı o dosta bağışladın farzet. O dostun kendiliğinden vermedikçe isteme, tâ ki gecikmesi sebebiyle dostluk bozulup kesilmesin. Çünkü borcun gecikmesi, dostu çabuk düşman eder, ama düşmanı dost etmek güçtür. Düşmanı ve dostu bilmemek çocukların işidir. Dostu düşmandan ayırmak ve akıllıca davranmak güngörmüş yaşlıların işidir.
Elinde olandan hak" edenlere hayır etmeyi esirgeme. Kimsenin malına tamah etme, tâ ki halkın gözünde büyüyesin. Kendi malını kendin, elin malını da elin bil.
 

pendüender

Well-known member
Tok yere yemin etme, aldanma ve aldatma
Ey oğul!
Doğru için olsa bile yemin edici olmamaya çalış. Halk içinde çok yemin edici olarak tanınma. Tâ ki mecbur kalıp da yemin edersen yeminine inansınlar.
Her ne kadar zengin olsan da güvenilir, doğru sözlü ve iyi isim yapmış olmazsan kendini yoksul bil. Çünkü yalan söyleyenlerin ve kötü isim yapmış olanların sonu yoksulluktur.
Kimseyi aldatmamaya çalış ve sakın aldanma, hele alış ve verişte. Çünkü insan alış verişte çabuk aldanılır.
 

pendüender

Well-known member
Sabırlı ol, aceleci olma
Ey oğul!
Bütün işlerde sabırlı ol, aceleci olma. "Sabretmek ikinci akıllılıktır" demişler. Yani bir kişinin ne kadar aklı olursa ve bir işini sabırla işlerse, aklı o kadar çok olur.
Her işte kendi işinden habersiz olma, gafillik ikinci ahmaklıktır. Yani gafil olan kişi ne kadar akılsızsa, ahmaklığı ve akılsızlığı bir o kadar daha artar. Sonra her işte bezgin olma, bezginlik ikinci cahilliktir. Eğer sana iş ve güç kapansa, tezce işini açmaya çalış, işin düzelmeye yüz tutuncaya kadar sabret, çünkü hiç bir iş aceleyle iyi olmaz.
 

pendüender

Well-known member
Komşularına iyi davran
Ey oğul!
Eğer ev almak istersen öyle bir yerde satın al ki, o mahallenin halkı iyi kişiler olsun. Sonra şehrin ortasında ev al, ücra yerde alma. Önce komşusunu gör sonra evini al, "Önce komşu, sonra ev" demişlerdir.
Evi alınca komşuna çok hürmet et. Mahalle halkıyla iyi geçin, hastalarını sor, ölüsü olana başsağlığı dile, cenaze merasimine katıl. Komşunu sevinilecek bir işi olursa sen de birlikte sevin, eğer üzülecek bir işi varsa sen de birlikte üzül.
İmkânın ölçüsünde komşuna hediye ver, yiyecek giyecek gibi... Çünkü sen komşularınla iyi geçinecek olursan, o mahallenin ileri gelenlerinden olursun. Komşunun çocuğunu görünce sev, okşa, mahallenin yaşlılarını ağırla ve hürmet et.
 

pendüender

Well-known member
Kusursuz dost arama
Ey oğul!
Dostsuz olma. Her kim dostlarının işiyle ilgilenirse, dostları da onun işiyle ilgilenirler. Eğer o ilgilenmezse dostlar da ilgilenmezler. Öyleyse dostunun işini düşünüp ilgilenmeyen kişiye hiç kimse dost olmaz. Her an bir dost edinmeyi âdet haline getir, tâ ki dostların çok olsun. Çünkü çok dost arasında kişinin birçok ayıpları örtülür ve çok hüneri açılır. Bundan dolayı kişinin dostunun çok olması gerekir. Ama yeni dost tutunca eski dostlarından da yüzünü çevirme.
Dostlarının dostlarını da düşün, onlar da senin dostlarındır. Düşmanlarınla dost olan dosttan da çekin. Ayrıca dostuna düşman olan dosttan da sakın. Önüne kim gelirse sebepsiz yere seni şikâyet eden dostlardan uzak dur. Böyle kişiden dostluk bekleme ve dünyada hiç kimseyi ayıpsız sanma.
İyilerle kötüleri birbirinden ayırd et. İyilerle gönülden dost ol, kötülerle dil ucuyla dostluğun olsun. Çünkü kişinin daima iyilere işi düşmez. Eğer bir kötü kişiye işin düşerse dostluğun sebebiyle elde edersin. Öyleyse kötülerle de dostluk et.

Düşmanın güleryüzüne aldanma
Ey oğul!
Kimseye düşman olmamaya çalış. Eğer bir kimse sana düşman olursa korkma ve önem verme. Çünkü, "düşmanı olmayan kişi, düşmanın eğlencesi olur" demişlerdir. Gizli ve açık, düşmanın işinden habersiz olma. Çünkü o daima kötü tasarılarla seni aldatma hesaplan peşindedir. Sen de bir an bile oun kötü oyunlarından kendini güvende sanmayasın.
Düşmanının tasarladığı oyunları her an sora dur, tâ ki düşmanın belâsına ve âfetlerine uğramayasın. Sonra, fırsat düşmedikçe düşmanlığını belli etme ve düşmanına karşı ne kadar büyüklük taslarsan tasla, kendini düşmana büyük göster. Ne kadar düşmüş olsan da ona durumunu alçak gösterme.
Düşmanının güleryüz göstermesine, tatlı sözüne aldanıp gönül bağlama ve inanma. Eğer düşman sana şeker gösterse, sen onu acı bir şey san. Düşmanın ne kadar küçük olsa da, onu hor görme.
Bir düşmanın senden aman dilerse, ne kadar düşmanın olsa da ve sana ne kadar eziyet etmişse de sen ona aman ver ve düşmanın aman dilemesini çok büyük bir nimet yerine say. Çünkü düşmanın yenilmesi, kaçması ve ölmesi nasılsa, aman dilemesi de öyledir. Düşmanını güçsüz gördüğünde birden emin olup oturma, onu arada sırada gözetleyedur.
 
Üst