İNCİR (Farsça) (انجیر)
Delik, oyuk, malum meyve manalarına gelmektedir.
Dutgillerden, asıl yurdu Akdeniz kıyıları olan yaprakları geniş dilimli bir ağaç ve bu ağacın meyveleri yaş ve kuru olarak yenilebilen etli, tatlı yemişidir. İncir, Türkiye Türkçesi'nde yemiş veya ballıdarı olarak da adlandırılmaktadır. İncir kelimesi Kazakça ve Başkurtça'da injir, Kırgızca'da ancir, Özbekçe ve Uygurcada äncir, Tatar ve Türkmencede incir olarak isimlendirilmiştir.
Farsça'dan dilimize geçen bu kelime Farsça'da da aynen kullanılmaktadır. İncir kelimesinin Arapça'sı "tîn" تىن kelimesidir. Bunun yanında Arapça'da "beles" kelimesi de incire müşabihtir. Ayrıca "ezgab" ve "zarıf" kelimeleri de incir demektir. Kur'an-ı Kerim'in 95.Suresi Tîn Suresi'dir. Bu Sure'nin 1.ayetinin meali: "İncire ve zeytine yemin olsun" şeklindedir. İsmi bir meyve adı (incir) olan Kur'an-ı Kerim'in tek suresidir.
İncir ağacı, hurma ağacının yetiştirildiği topraklarda yetişmemektedir. Yani bu iki meyve birbirinin tamamen zıddı sayılmaktadır. Araplarda "hurma" çok meşhur bir meyve olmasına rağmen Hicaz ve Medine civarında yetişmeyen incire Kur'an-ı Kerim'de yemin edilmesinin bir hikmeti diğer meyvelerden daha fazla besleyici olması ve faydasının bulunmasından dolayıdır.
Güneybatı Asya'nın ve Doğu Akdeniz'in yerli bitkisi olan ve 800'ün üzerinde türü bulunan incirinr değişik kaynaklarda ana vatanının Türkiye olduğu ve buradan dünyaya yayıldığı rivayet edilmiştir. Dünyada en çok Türkiye'de yetiştirilir. Ege Bölgesi başta gelir ve Aydın yöresi ise en fazla incir yetiştirilen yerdir.
Anadolu'da incir kültürünün insanlık kültürü kadar eski olduğu, kültür meyveleri içinde en eski gelişme tarihine sahip meyvenin incir olduğu rivayet edilmiştir. Eski Yunan ve Mısır medeniyetlerinde verimlilik sembolü olarak kabul edilmektedir. Eski Yunanlılarda incir yapraklarının "onur verici bir hediye" olarak kabul edilmesi, olimpiyatlarda kazanan atletlere yemeleri için incir meyvesi verilmesi ve başlarına incir yaprağından örülmüş taç giydirilmesi, incir ağacının aşırı doğurganlık manasına gelmesi, incir kültürünün daha temiz bir ahlakın yol göstericisi olarak belirlenmesi,bunun bir örneğidir.
İncir meyvesi "Bütün meyvelerin şahı benim, gökyüzünün ayı, benim suretimdir, ben yoksullar için bulunmazım, şahlara ve zenginlere kısmet oldum, kuvvetim hepsinden güçlü, postumun derimin içinde çekirdeğim, özüm çok etli" diyerek kendini tanıtmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'in 95.Suresi'ne ismini veren incir, insanoğlunun yaşaması için gerekli maddi gıdaların en önemlilerindendir. Hem meyve hem gıda olmasından dolayı mübarek bir meyve olarak kabul edilmiş ve üzerine yemin edilmiştir. İncir meyvesi, hem gıda, hem ilaç, hem meyve, hem de ticaret metaı olarak insan için çok mühimdir.
Peygamber Efendimiz (ASM) bir hadis-i şeriflerinde:
"İncir yiyin, Eğer dünyada cennetten bir meyve bulunduğunu söyleseydim, bunun incir olduğunu söylerdim, çünkü cennet meyvelerinin çekirdeği olmaz"
"İncir yiyin, çünkü o basuru keser, ayağın oynak yerlerindeki ağrıları yok eder."
"Her kim kalbinin rahat çalışmasını isterse incir yemeye devam etsin" demiştir.
İncir meyvesi pek çok kaynakta kutsal ve efsunlu olarak kabul edilmiştir. İncir ve incir ağacı ile alakalı öykülerin çokluğu, şifa özelliği ile de birleşince incir ağacı ile insan arasında tuhaf bir alaka meydana gelmiştir. Öyle ki pek çok deyim ve atasözlerine de geçmiştir. Bunlara misal vermek gerekirse;
"İncir çekirdeğini doldurmamak" (deyim)
"Bir çuval inciri berbat etmek" (deyim)
"Ocağına incir dikmek" (deyim)
"Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz." (atasözü)
"İncir babadan, zeytin dededen" (atasözü)