Abiler uzun uzun anlatmışlar.Benimde çorbada tuzum bulunsun.Benim bir iki cümle daha dikkatimi çekti.
Ve o telâkki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızâyı çabuk elde edebilir.
''Çabuk elde edilmesi'' ifadesinden şöyle bir düşünceye kapıldım.Allah ın c.c uluhiyeti,rububiyeti o kadar azam derecede ki mahlukatın küçüklerinde tecellisi göründügü gibi fezada mahlukatın büyükleri olan ecram-ı ulviye(yıldızlar),gezegenler,güneş O'na musahharlar,itaat ediyorlar.En büyük mahlukat asker gibi emre itaat ediyorlar, öyle ki emirden çıksalar birbirlerine çarpacaklar, bir nevi kıyamet olacak veya levhi mahfuzun sayfalarının degişmesi olan zaman,günler,yıllar,mevsimler ve ona takılmış sair mahlukat sofra-i nimetler(nebatat,meyveler,çiçekler...) olmayacaklar.
Şualar abi neden asker temsili demişti ya?Ordu da ve askerlikte akla gelen en önce itaattir,disiplindir.Ve küçük büyük rütbelerden ziyade ,ordunun şahsi manevisi önemlidir.Küçük bir nefer o orduya olan intisabından gelen bir kuvvetle bir şehri zaptedebilir.Yani tabiri caizse püf noktası,büyülü,sırlı olan şey burda o itaattir.Ve o itaatle nelerin başarıldıgı nazara veriliyor.Mesela yukarda gördük o büyük mahlukate ne vazifeler takılmış.Güneş küçük bir çocuk gibi musahhar,her gün dogudan dogup batıdan batıyor.
İşte mahlukattaki bu itaati okuyabilir isek,o muazzam orduyu temaşa edebilir isek askerlikteki o cüz'i ama pek kuvvetli makamı elde etmege karşı bir merak uyanabilir.Ben de güneşin itaat ettigi gibi itaat edeyim,bir nefer olayım diyebiliriz.
Belki seni çok seviyorum demekten,baglılıktan,aşktan çok daha keskin olan da ,bu itaatteki sırdır.Aşkın yapacagı çok şeyi, zahmetsiz o asker ,emre itaat sırrıyla yapabilir,çabuk elde edebilir.