Konuya cevap cer

Cevap: Lâsiyyemalar - Sayfa: 49



Eğer bu zerreler, yaptıkları vazifelerde memur olup Cenâb-ı Hakkın emir ve iradesine tâbi oldukları kâfirâne inkâr edilirse, o zerre herhangi bir bünyeye girse, o bünyenin bütün cihazatını, keyfiyetiyle teşekkülünü bilmesi lâzımdır. Bu bilginin o zerrede bulunmasını ancak o kâfir itikad edebilir.


Maahaza, bir semere, bir şecerenin bir misal-i musağğarıdır. Ve o semeredeki çekirdek, o şecerenin defter-i a’mâlidir. O ağacın tarih-i hayatı o çekirdekte yazılıdır. Bu itibarla, bir semere şecerenin tamamına, belki o şecerenin nev’ine, belki küre-i arza nâzırdır. Öyleyse, bir semerenin san’atındaki azamet-i mâneviyesi, arzın cesameti nisbetindedir. O zerreyi, san’atça hâvi olduğu o azamet-i mâneviyeyle bina eden, arzı haml ve bina etmekten âciz olmayacaktır. Acaba o kâfir münkir, kalbinde böyle bir küfrü taşımakla, akıl ve zekâ iddiasında bulunması kadar bir ahmaklık var mıdır?


Arkadaş! Her birşey için iki suret ve şekil vardır:


Biri: Maddiyedir ki, âdeta bir gömlek gibi, herşeyin vücuduna göre kaderin takdiriyle biçilmiş şu görünen suretlerdir.


Diğeri: Mâkuledir ki, birşeyin yaşadığı bir ömürde mürur-u zamanla değiştirdiği muhtelif maddî suretlerin içtimâından tasavvur edilen bir suret-i vehmiyedir.


Bir ateşin sür’atle tedvirinden hasıl olan daire-i vehmiye gibi, herşeyin tarih-i hayatını bildiren ve kadere medar olan ve mukadderat-ı eşya denilen şu ikinci suret, mâkuledir. Suret-i maddiye itibarıyla herşeyin bir nihayeti, bir gayesi olduğu gibi, suret-i mâneviye itibarıyle de bir nihayeti ve gizli bazı hikmetler için





Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
ahmaklık: akılsızlık
arz: yer, dünyaazamet-i mâneviye: mânevî büyüklük
bina etmek: yapmak, inşa etmekbünye: yapı; beden
cesamet: büyüklükcihazat: cihazlar, donanımlar
daire-i vehmiye: vehmî daire; olmadığı halde var görülen dairedefter-i a'mâl: amellerin kaydedildiği defter
emir ve irade: Allah’ın yaratılışa dair emir ve dilemesihaml: yüklenme, üstlenme
hasıl olmak: meydana gelmek, ortaya çıkmakhikmet: fayda, gaye, ince sır
hâvi olmak: ihtiva etmek, içine almakitibarıyla: bakımından, özelliğiyle
itikad etmek: inanmakiçtimâ: toplanma, bir araya gelme
kader: Allah’ın meydana gelecek hadiseleri olmadan önce bilmesi, takdir etmesi, plânlamasıkeyfiyet: özellik, mahiyet, nitelik
kâfir: Allah’ı veya Onun kesin olarak bildirdiği şeylerden herhangi birini inkâr eden kimsekâfirâne: kâfirce, inançsızca
küfür: inkâr ve inançsızlıkküre-i arz: yer küre, dünya
maahaza: bununla beraber, bununla birliktemaddiye: maddî, maddeye ait
maddî suret: maddî şekil, dış görünüşmedar olan: dayanak noktası olan, kaynak olan
misal-i musağğar: küçültülmüş nümune, örnekmuhtelif: çeşitli, ayrı ayrı
mukadderat-ı eşya: yaratılmış her şeyin ileride hangi durumda olacağının Allah tarafından bilinmesi, takdir olunmasımâkule: akıl çerçevesinde, tasavvur edilen hayal edilen, tasavvur edilen
münkir: inkâr edenmürur-u zaman: zamanın geçmesi
nev’i: çeşit, türnihayet: sonuç
nisbet: oran, ölçünâzır: bakar, yönelik
salâhiyet: gerekli şartlara sahip olmasan’atça: san’at itibariyle
semere: meyvesuret: biçim, şekil
suret-i maddiye: maddî suret; maddenin dış görünüşü, biçimisuret-i mâneviye: mânevî suret; maddî olmayan şekil, biçim
suret-i vehmiye: vehmî suret; var olmadığı halde varsayılan suret, şekilsür'at: hız
takdir: herhangi bir şeyin ne ve nasıl olacağını belirlemetarih-i hayat: bir hayat boyu yaşanan hadiseler, özgeçmiş
tasavvur edilmek: zihinde canlandırarak düşünülmek, hayal edilmektedvir: döndürme, çevirme
teşekkül etmek: belirli özelliklerle meydana gelmek, şekillenmektâbi olmak: uymak
vücud: beden, yapızerre: atom, maddenin çok küçük parçası
âciz olmak: güçsüz, zayıf olmakşecere: ağaç




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst