Konuya cevap cer

Cevap: Lâsiyyemalar - Sayfa: 69



gösterdiği gayr-ı mütenahi emârelerden istihraç edilen hakikat şudur ki: Hâlıkımız, şu muvakkat dünya meşherlerinde daimî olan rububiyetinin sabit karargâhına bizleri nakledecektir. Ve bu seyyal memleketi sermedî bir memlekete tebdil edecektir.


Ve yine zannetme ki, haşir ve âhireti iktiza eden, Esmâ-i Hüsnâdan yalnız Hakîm, Kerîm, Rahîm, Âdil, Hafîz isimleridir. Belki, kâinatın tedbiriyle alâkadar olan herbir isim, âhiret ve haşri iktiza eder.


Hülâsa: Haşir meselesi öyle bir hakikattir ki, celâliyle, cemâliyle, esmâsıyla Hâlık-ı Zîşan, bütün kütüb-ü semâviyeyle enbiya ve evliya ve asfiyanın icmâlarını tazammun eden Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan ve Fahr-i Kâinat Hazret-i Muhammed (a.s.m.), ekmelü’l-halk ve eşrefü’l-insan, haşrin geleceğine ittifakla hükmettikleri gibi, şu kâinat dahi, bütün âyatıyla ve kelimatıyla haşrin vücut ve icadına şehadet ediyor. Hattâ herbir cüzün, cüz’î olsun küllî olsun, cüz olsun küll olsun, iki veçhi vardır. Bir vecihle Hâlıka bakar, vahdaniyete delâlet eder. Diğer vecihle de âhirete nâzırdır ki, haşrin, âhiretin vücutlarını ister.


Meselâ, bir insan kendi vücuduyla, hüsn-ü san’atıyla Sâniin vücub-u vücuduna ve vahdetine delâlet ettiği gibi, âmâl ve istidatları ebede kadar uzandığı halde pek sür’atle ölüm ve zevali, âhiretin vücuduna delâlet eder. Bütün mevcudatta






Esmâ-i Hüsnâ: Allah’ın en güzel isimleriFahr-i Kâinat: kâinatın kendisiyle övündüğü zât olan Peygamberimiz (a.s.m.)
Hafîz: herşeyi koruyup saklayan ve yarattıklarını esirgeyip gözeten AllahHakîm: herşeyi hikmetle belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah
Hâlık: her şeyi yaratan AllahHâlık-ı Zîşan: şeref sahibi, her şeyi yaratan Allah
Kerîm: sonsuz cömertlik ve ikram sahibi AllahKur'ân-ı Mucizü'l-Beyan: aynı seviyede bir açıklama yapmaktan başkalarını âciz bırakan Kur’ân-ı Kerim
Rahîm: rahmeti herşeyi kuşatan ve her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren AllahSâni: herşeyi mükemmel bir san’atla yaratan Allah
alâkadar: alâkalı, ilgiliasfiya: Hz. Peygamber yolundan giden ilim ve takvâ sahibi velî kullar
celâl: azamet, yücelik, haşmetcemâl: güzellik
cüz: parça, bölümcüz'î: bir sınıfın veya türün bir ferdi, bireyi
daimî: devamlı, süreklidelâlet etmek: göstermek, işaret etmek
ebed: sonsuzlukekmelü'l-halk: yaratıkların en mükemmeli
emâre: belirti, işaretenbiya: nebiler, peygamberler
esmâ: Allah’ın isimlerievliya: Allah’ın sevgili kulları, veliler
eşrefü'l-insan: insanın en şereflisigayr-ı mütenahi: sonu olmayan, sonsuz
hakikat: bir şeyin aslı ve esası, gerçek mahiyetihaşir: öldükten sonra âhirette yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma
hülâsa: özet olarakhüsn-ü san'at: san’at güzelliği
icad: var etme, yaratmaicmâ: fikir birliği, birleşme
iktiza eden: gerektireniktiza etmek: gerektirmek
istidat: yetenek, kabiliyetistihraç edilen: çıkarılan
ittifak: anlaşma, birlikkarargâh: karar yeri
kelimat: kelimelerküll: bütün
küllî: bireylerden oluşan sınıf, türkütüb-ü semâviye: vahye dayanan mukkades kitaplar
mevcudat: varlıklarmeşher: sergi yeri; dünya
muvakkat: geçicinâzır: bakan
rububiyet: Allah’ın bütün varlıklar üzerindeki mâlikiyet ve egemenliği, her varlığı yaratılış amacına hikmetle ulaştıran terbiyesisermedî: daimî, sürekli
seyyal: akıcı; sürekli değişensür’at: hız
tazammun eden: içine alantebdil etmek: değiştirmek
tedbir: çekip çevirmek, ihtiyacını karşılamakvahdet: Allah’ın birliğinin bütün varlıklarda görülmesi
vahdâniyet: Allah’ın bir ve benzersiz oluşuvecih: yön
vücub-u vücud: Allah’ın varlığının zorunlu olmasıvücut: varlık, var olmak
zeval: yok olmaÂdil: adaletle iş gören, sonsuz adalet sahibi Allah
âhiret: öldükten sonra yaşanacak olan sonsuz hayatâmâl: emeller, arzular
âyât: âyetler, delillerşehadet etmek: şahitlik yapmak




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst