Yani, insan der: "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" Sen, de: "Kim onları bidâyeten inşâ edip hayat vermiş ise, o diriltecek." (YASİN SURESİnden)
Bir zât, göz önünde bir günde yeniden büyük bir orduyu teşkil ettiği halde, biri dese, "Şu zât,fertleri istirahat için dağılmış olan bir taburu bir boru ile toplar; tabur tekrar düzen altına getirebilir."
Sen, ey insan, desen: "İnanmam"; ne kadar divânece bir inkâr olduğunu bilirsin.
Aynen onun gibi, hiçlikten, yeniden ordu-misâl bütün hayvanlar ve baska hayat sahiplerinin tabur-misâl cesedlerini mükemmel bir düzenle o bedenlerin zerreleri ve duygularını emr-i "KÜNFEYEKÜN"(OL DER OLUVERİR) ile kaydedip yerleştiren ve her baharda zemin yüzünde yüz binler ordu-misâl hayat sahibinin çeşitlerini ve tâifelerini icad eden bir Zât-ı Kadîr-i Alîm, tabur-misâl bir cesedin nizâmı altına girmekle birbiriyle tanışan esas zerreleri ve asli eczaları bir sayha ile Sûr-u İsrâfilin borusuyla nasıl toplayabilir, inat sûretinde, denilir mi? Denilse, cahilce bir divâneliktir.
bu noktada Kuran evvelâ, neş’e-yi ûlâyı(önceki yaratılış) nazara verir, der ki: "Nutfeden alâkaya, alâkadan mudgaya, mudgadan tâ insanın yaratılısına kadar olan neş’etinizi görüyorsunuz. Nasıl oluyor ki, sonraki yaratılısı inkâr ediyorsunuz? O, onun misli, belki daha ehvenidir." sonrasında tenefüse çıkmış ordu ferdlerini toplamaya benzer ikinci yaratılısı yani öldükten sonra dirilişi ispat eder.
evet nasıl topraga düşmüş bir tohum baharda yeniden hayat bulur dirilir ağaç olur,aynen öyle de;hayatı son bulup topraga düşen insan zamanı gelince nasıl olur da tekrar dirilir denilir mi?