Ukbaa
Well-known member
Cevap: On Üçüncü Lem'a - Sayfa 152
gelen itiraz ve tenkit Hâlık-ı Zülcelâle teveccüh etmemek için, hikmet‑i Rabbâniye, şeytanın vücudunu iktiza etmiştir.
Rabian: İnsan küçük bir âlem olduğu gibi, âlem dahi büyük bir insandır. Bu küçük insan o büyük insanın bir fihristesi ve hülâsasıdır. İnsanda bulunan nümunelerin büyük asılları, insan-ı ekberde bizzarure bulunacaktır. Meselâ, nasıl ki insanda kuvve-i hafızanın vücudu, âlemde Levh-i Mahfuzun vücuduna kat’î delildir; öyle de, insanda kalbin bir köşesinde lümme-i şeytaniye denilen bir âlet-i vesvese ve kuvve-i vâhimenin telkinatıyla konuşan bir şeytanî
1 lisan ve ifsad edilen kuvve-i vâhime küçük bir şeytan hükmüne geçtiğini ve sahiplerinin ihtiyarına zıt ve arzusuna muhalif hareket ettiklerini, hissen ve hadsen herkes nefsinde görmesi, âlemde büyük şeytanların vücuduna kat’î bir delildir. Ve bu lümme-i şeytaniye ve şu kuvve-i vâhime bir kulak ve bir dil olduklarından, ona üfleyen ve bunu konuşturan haricî bir şahs-ı şerîrenin vücudunu ihsas ederler.
ON BİRİNCİ İŞARET
Ehl-i dalâletin şerrinden kâinatın kızdıklarını ve anâsır-ı külliyenin hiddet ettiklerini ve umum mevcudatın galeyana geldiklerini, Kur’ân-ı Hakîm, mucizâne ifade ediyor. Yani, kavm-i Nuh’un başına gelen tufan ile semâvat ve arzın hücumunu
2 ve kavm-i Semud ve Âd’ın inkârından hava unsurunun hiddetini
3 ve kavm-i Firavuna karşı su unsurunun ve denizin galeyanını
4 ve Karun’a karşı
[NOT]Dipnot-1 bk. Tirmizî, Tefsîru Sûre: (35) 2; en-Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ: 6:305; el-Bezzâr, el-Müsned: 5:394; Ebû Ya’lâ, el-Müsned: 7:278, 8:417.
Dipnot-2 bk. Hâkka Sûresi, 69:11; Kamer Sûresi, 54:11; Kamer Sûresi, 54:12.
Dipnot-3 bk. Hâkka Sûresi, 69: 5-6.
Dipnot-4 bk. A’râf Sûresi, 7:136; Tâhâ Sûresi, 29:78; Kasas Sûresi, 28:40.
[/NOT]
<TABLE border=0 cellSpacing=2 cellPadding=0><TBODY><TR><TD>Hâlık-ı Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve her şeyin yaratıcısı olan Allah</TD><TD>Karun: (bk. bilgiler)</TD></TR><TR><TD>Kur’ân-ı Hakîm: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân</TD><TD>Levh-i Mahfuz: her şeyin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı kader levhası, Allah’ın ilminin bir adı</TD></TR><TR><TD>anâsır-ı külliye: büyük unsurlar; toprak, hava, su, ateş</TD><TD>arz: yeryüzü</TD></TR><TR><TD>bizzarure: zorunlu olarak</TD><TD>ehl-i dalâlet: doğru ve hak yoldan sapanlar, inançsız kimseler</TD></TR><TR><TD>fihriste: özet, içerik</TD><TD>galeyan: öfkelenme</TD></TR><TR><TD>hadsen: kuvvetli bir sezgiyle</TD><TD>haricî: dışta bulunan</TD></TR><TR><TD>hiddet: öfke</TD><TD>hikmet-i Rabbâniye: Allah’ın her şeyi bir fayda ve gayeye yönelik olarak, anlamlı ve yerli yerinde yaratması</TD></TR><TR><TD>hülâsa: özet</TD><TD>ifsad edilen: bozulan</TD></TR><TR><TD>ihsas etmek: hissettirmek</TD><TD>ihtiyar: dileme, istek, irade</TD></TR><TR><TD>iktiza etme: gerektirme</TD><TD>insan-ı ekber: en büyük insan, kâinat</TD></TR><TR><TD>kat’î: kesin</TD><TD>kavm-i Firavun: Firavun’un hükmettiği kavim</TD></TR><TR><TD>kavm-i Nuh: Hz. Nuh’un (a.s.) peygamber olarak gönderildiği kavim</TD><TD>kavm-i Semud: Semud kavmi; Hz. Sâlih’in peygamber olarak gönderildiği kavim</TD></TR><TR><TD>kavm-i Âd: Âd kavmi; Hz. Hûd’un peygamber olarak gönderildiği kavim</TD><TD>kuvve-i hafıza: hafıza duyusu, bellek</TD></TR><TR><TD>kuvve-i vâhime: olmayan bir şeyi var gibi gösterme duyusu</TD><TD>kâinat: evren, bütün yaratılmışlar</TD></TR><TR><TD>lümme-i şeytaniye: şeytanın verdiği kuruntu</TD><TD>mevcudat: varlıklar</TD></TR><TR><TD>mucizâne: mucizeli bir şekilde</TD><TD>muhalif: karşı görüşlü</TD></TR><TR><TD>nefs: kişinin kendisi</TD><TD>nümune: örnek</TD></TR><TR><TD>rabian: dördüncü olarak</TD><TD>semâvat: gökler</TD></TR><TR><TD>telkinat: telkinler</TD><TD>tenkit: eleştiri, itiraz</TD></TR><TR><TD>teveccüh etmek: yönelmek</TD><TD>tufan: her tarafın sular altında kalması</TD></TR><TR><TD>umum: bütün</TD><TD>unsur: madde, element</TD></TR><TR><TD>vücud: varlık</TD><TD>âlem: dünya, evren</TD></TR><TR><TD>âlet-i vesvese: vesvese aracı</TD><TD>şahs-ı şerîr: şerli şahıs</TD></TR><TR><TD>şer: kötülük</TD><TD>şeytanî: şeytana ait</TD></TR></TBODY></TABLE>
gelen itiraz ve tenkit Hâlık-ı Zülcelâle teveccüh etmemek için, hikmet‑i Rabbâniye, şeytanın vücudunu iktiza etmiştir.
Rabian: İnsan küçük bir âlem olduğu gibi, âlem dahi büyük bir insandır. Bu küçük insan o büyük insanın bir fihristesi ve hülâsasıdır. İnsanda bulunan nümunelerin büyük asılları, insan-ı ekberde bizzarure bulunacaktır. Meselâ, nasıl ki insanda kuvve-i hafızanın vücudu, âlemde Levh-i Mahfuzun vücuduna kat’î delildir; öyle de, insanda kalbin bir köşesinde lümme-i şeytaniye denilen bir âlet-i vesvese ve kuvve-i vâhimenin telkinatıyla konuşan bir şeytanî
ON BİRİNCİ İŞARET
Ehl-i dalâletin şerrinden kâinatın kızdıklarını ve anâsır-ı külliyenin hiddet ettiklerini ve umum mevcudatın galeyana geldiklerini, Kur’ân-ı Hakîm, mucizâne ifade ediyor. Yani, kavm-i Nuh’un başına gelen tufan ile semâvat ve arzın hücumunu
[NOT]Dipnot-1 bk. Tirmizî, Tefsîru Sûre: (35) 2; en-Nesâî, es-Sünenü’l-Kübrâ: 6:305; el-Bezzâr, el-Müsned: 5:394; Ebû Ya’lâ, el-Müsned: 7:278, 8:417.
Dipnot-2 bk. Hâkka Sûresi, 69:11; Kamer Sûresi, 54:11; Kamer Sûresi, 54:12.
Dipnot-3 bk. Hâkka Sûresi, 69: 5-6.
Dipnot-4 bk. A’râf Sûresi, 7:136; Tâhâ Sûresi, 29:78; Kasas Sûresi, 28:40.
[/NOT]
<TABLE border=0 cellSpacing=2 cellPadding=0><TBODY><TR><TD>Hâlık-ı Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve her şeyin yaratıcısı olan Allah</TD><TD>Karun: (bk. bilgiler)</TD></TR><TR><TD>Kur’ân-ı Hakîm: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân</TD><TD>Levh-i Mahfuz: her şeyin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı kader levhası, Allah’ın ilminin bir adı</TD></TR><TR><TD>anâsır-ı külliye: büyük unsurlar; toprak, hava, su, ateş</TD><TD>arz: yeryüzü</TD></TR><TR><TD>bizzarure: zorunlu olarak</TD><TD>ehl-i dalâlet: doğru ve hak yoldan sapanlar, inançsız kimseler</TD></TR><TR><TD>fihriste: özet, içerik</TD><TD>galeyan: öfkelenme</TD></TR><TR><TD>hadsen: kuvvetli bir sezgiyle</TD><TD>haricî: dışta bulunan</TD></TR><TR><TD>hiddet: öfke</TD><TD>hikmet-i Rabbâniye: Allah’ın her şeyi bir fayda ve gayeye yönelik olarak, anlamlı ve yerli yerinde yaratması</TD></TR><TR><TD>hülâsa: özet</TD><TD>ifsad edilen: bozulan</TD></TR><TR><TD>ihsas etmek: hissettirmek</TD><TD>ihtiyar: dileme, istek, irade</TD></TR><TR><TD>iktiza etme: gerektirme</TD><TD>insan-ı ekber: en büyük insan, kâinat</TD></TR><TR><TD>kat’î: kesin</TD><TD>kavm-i Firavun: Firavun’un hükmettiği kavim</TD></TR><TR><TD>kavm-i Nuh: Hz. Nuh’un (a.s.) peygamber olarak gönderildiği kavim</TD><TD>kavm-i Semud: Semud kavmi; Hz. Sâlih’in peygamber olarak gönderildiği kavim</TD></TR><TR><TD>kavm-i Âd: Âd kavmi; Hz. Hûd’un peygamber olarak gönderildiği kavim</TD><TD>kuvve-i hafıza: hafıza duyusu, bellek</TD></TR><TR><TD>kuvve-i vâhime: olmayan bir şeyi var gibi gösterme duyusu</TD><TD>kâinat: evren, bütün yaratılmışlar</TD></TR><TR><TD>lümme-i şeytaniye: şeytanın verdiği kuruntu</TD><TD>mevcudat: varlıklar</TD></TR><TR><TD>mucizâne: mucizeli bir şekilde</TD><TD>muhalif: karşı görüşlü</TD></TR><TR><TD>nefs: kişinin kendisi</TD><TD>nümune: örnek</TD></TR><TR><TD>rabian: dördüncü olarak</TD><TD>semâvat: gökler</TD></TR><TR><TD>telkinat: telkinler</TD><TD>tenkit: eleştiri, itiraz</TD></TR><TR><TD>teveccüh etmek: yönelmek</TD><TD>tufan: her tarafın sular altında kalması</TD></TR><TR><TD>umum: bütün</TD><TD>unsur: madde, element</TD></TR><TR><TD>vücud: varlık</TD><TD>âlem: dünya, evren</TD></TR><TR><TD>âlet-i vesvese: vesvese aracı</TD><TD>şahs-ı şerîr: şerli şahıs</TD></TR><TR><TD>şer: kötülük</TD><TD>şeytanî: şeytana ait</TD></TR></TBODY></TABLE>