yozgati
Well-known member
RİSALE-İ NUR’U DEĞİŞTİREN-SADELEŞTİREN ŞİDDETLİ TOKADA MÜSTEHAK OLUR
Asrımızın son hizmet hareketi olan Risale-i Nura sadakatla sahip çıkmak, düsturları çerçevesinde kalmak gereklidir.
Kur’anın hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur mesleğini kasden değiştirmeye ve Risaleleri sadeleştirme adı altında tahrif edenlere, elbette bir bela gelecekti. Çünkü en yetkili ağabeyler tarafından ikaz edildikleri, Risale-i Nurlar’la imana ve Kur’ana hizmet edenlerin tümü tarafından müteaddid defalar uyarıldıkları halde, o menfi işlerine devam eden “Gülen hareketi”nin tokat yemeleri kendi kesbleridir. Çünkü Cenab-ı Hak imhal eder, fakat ihmal etmez bir kaidedir. Yani hatadan dönmek için mehil verir. Fakat hatada israr edilirse ihmal etmez silleye maruz bırakır.
Bu gurub, Risale-i Nurlara yıllardır perde altında ihanet ediyordu. Fakat bu defa ihanetlerini aleniyete dökünce ve sistematik hale getirince, tokatlar da aleni gelmeye başladı! Hem de onlardan daha güçlü olan, devlet adamları eliyle Cenab-ı Hak onları tokatladı. “El arifü tekfihil işare”
Halbuki bu “Fethullah Hoca Cemaati” denilen gurubun, kendilerinin ayakta kalmalarına ve etraflarında adam toplamalarına sebeb olan temel etken, Nur Risalelerini ellerinde bulundurmaları idi. Hal böyleyken istifade ettikleri, adeta ekmek yedikleri Risale-i Nur eserlerine ihanet ettiler ve tahrif ettiler ve değiştirerek bastılar. Evvela önceleri karton kapak ve bazı yerlerini çıkararak ve değiştirerek neşrettiler. Sonra Risale-i Nur Külliyatının temel kitaplarından olan “Sözler, Lem’alar” ve şimdi de “Mektubat”ı değiştirerek neşrettiler. Ve hala da tahribatlarına devam ediyorlar.. Risaleleri bozarak neşrediyorlar.
Bu hal bile tek başına dehşetli tokada müstehak eder. Sema’nın ve Arz’ın hiddetini celb eder.
Risale-i Nurlarda bu meselede çok bahisler vardır. Biz burada nümune için bazıları alacağız. İşte Üstadı nazara almamanın cezası olarak denilir ki:
"Büyük kardeşine veyahut üstadına tehlike zamanında ihanet edenlerin, gelen bela en evvel onların başında patlar. Hem merhametsizcesine onlara ceza verilmiş ve alçak nazarıyla bakılmış. Hem cesedi ölmüş, hem ruhu zillet içinde manen ölmüş. Onlara ceza verenler, kalblerinde bir merhamet hissetmezler. Çünki derler: "Bunlar madem kendilerine sadık ve müşfik üstadlarına hain çıktılar; elbette çok alçaktırlar, merhamete değil tahkire lâyıktırlar." M:416
Sadakat yani Nur Mesleğine bağlılığı bırakanların yediği tokat da şöyledir:
“Dört senedir Üstadın çarşı işinde hizmet eden bir zât, birden sadakatı bırakıp mesleğini değiştirdi. Birden şefkatsiz bir tokat yedi. Bir senedir daha çekiyor.” K:51
Nur Risalelerine zarar vermek umumun sıkıntısına sebeb olur. Şöyle ki:
“Risale-i Nur'a sıkıntı veren veyahut hizmetinden çekilen pek çok adamların tokat yemeleri gibi; bu sene, bu memleketin etrafında umumî bir tarzda Risale-i Nur'un intişarına sıkıntı verip şimdiki bir nevi tevakkuf devresi vermek hatasıyla, şimdiki umumî sıkıntının bir sebebi olduğunu göstermesidir. K:205
RİSALELER BEREKETE SEBEB OLDUĞU GİBİ, İLİŞENLERİN TOKAT YEMELERİNE DE SEBEP OLUR
“Hem Risale-i Nur'un kasabalara ve cemaatlere berekete medar olması ve ona zarar edenlere tokat gelmesi gibi; şahıslara da, pek zahir bir surette hem bereket ve hüsn-ü maişet (ona çalışanlara); ve gaybî tokatlar, onun aleyhinde çalışanlara gelmesi.. bu havalide çok hâdiseleri var. Biz kendi nefsimizde; çalıştığımız zaman pek zahir bir surette bir hüsn-ü maişet, bir inayet gördüğümüz gibi, Risale-i Nur veya şakirdleri aleyhinde çalışanlara şiddetli tokatlar geldiğini görüyoruz. Ezcümle:
Risale-i Nur'un erkânından birisi, kat'î bir surette haber veriyor ki: Üç-dört adam, dünya servetinin hatırı için toplanıp, münafıkane tedbir kurdukları hengâmda; üç gün sonra o üç-dört adamın haneleri ve birinin dükkânı yanıp, herbiri binler lira zayiatla tokat yediler.
Hem bir dessas casus adam, Risale-i Nur şakirdleri aleyhinde çalışıyordu ki, onları hapse attırsın. Bir gün -serbest olarak- "Ben bir ipucu bulamadım ki, bunları hapse soksam. Eğer bir ipucu bulsam, onları hapse sokacağım." diye ilân ettiği vakitten iki gün sonra bir iş yapıp, Risale-i Nur şakirdleri yerinde, o adam iki sene hapse girdi.
Hem bedbaht, muannid bir adam, Risale-i Nur aleyhinde hem şakirdlerinin bir rüknü aleyhinde mütecavizane bulunduğu hengâmda, bir-iki gün sonra meyhaneye gidip içe içe çatlamış, orada ölmüş. Bu neviden çok hâdiseler var. Demek Risale-i Nur dostlara tiryak olduğu gibi, düşmanlara da saıka oluyor.” K: 217
RİSALELER KASDEN TOKATTA KULLANILMAZ FAKAT DEĞİŞTİRENLER TOKAT YER
Risalelerin tokatlarda kullanılmayacağını beyan eden bahis de şöyledir:
“Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerinde siper edilmez. Çünki, ehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyevî maksadlar onunla kasden istenilmez, istenilse ihlas kırılır, o ehemmiyetli ibadet şekli değişir. Yani, çocuklar gibi döğüştükleri vakit Kur'an'ı başına siper eder. Başına gelen zarar Kur'an'a geldiği gibi; Risale-i Nur, böyle muannid hasımlara karşı siper istimal edilmemeli. Evet Risale-i Nur'a ilişenler tokatlar yerler, yüzer vukuat şahiddir. Fakat Risale-i Nur tokatlarda istimal edilmez ve niyet ve kasd ile tokatlar gelmez. Çünki sırr-ı ihlas ve sırr-ı ubudiyete münafîdir. Bizler, bize zulmedenleri, bizi himaye eden ve Risale-i Nur'da istihdam eden Rabbimize havale ediyoruz.
Evet dünyaya ait hârika neticeler bazı evrad-ı mühimme gibi, Risale-i Nur'a çokça terettüb ediyor. Fakat onlar istenilmez, belki veriliyor. İllet olamaz, bir faide olabilir. Eğer istemekle olsa illet olur, ihlası kırar, o ibadeti kısmen ibtal eder. Çabuk bu hâdiseyi teskin ediniz; yoksa münafıklar istifade edecekler, belki onların parmağı var.
Evet Risale-i Nur'un o kadar dehşetli muannidlere karşı galibane mukavemeti, sırr-ı ihlastan ve hiçbir şeye âlet edilmemesinden ve doğrudan doğruya saadet-i ebediyeye bakmasından ve hizmet-i imaniyeden başka bir maksad takib etmemesinden ve bazı ehl-i tarîkatın ehemmiyet verdikleri keşf ü keramat-ı şahsiyeye ehemmiyet vermemekten ve velayet-i kübra sahibleri olan Sahabîler gibi, veraset-i nübüvvet sırrıyla, yalnız iman nurlarını neşretmek ve ehl-i imanın imanlarını kurtarmaktır.
Evet Risale-i Nur'un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası herşeyin fevkindedir, başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor.
Birinci neticesi: Sadakat ve kanaatla Risale-i Nur dairesine giren, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senedler var.
İkinci neticesi: Risale-i Nur dairesinde, ihtiyarımız olmadan, haberimiz yokken takarrur ve tahakkuk eden şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle herbir hakikî sadık şakirdi; binler diller ile, kalbler ile dua etmek, istiğfar etmek, ibadet etmek ve bazı melaike gibi kırk bin lisan ile tesbih etmektir. Ve Ramazan-ı Şerif'teki hakikat-ı Leyle-i Kadir gibi kudsî ve ulvî hakikatları, yüzbin el ile aramaktır. İşte bu gibi netice içindir ki; Risale-i Nur şakirdleri, hizmet-i nuriyeyi velayet makamına tercih eder; keşf ü keramatı aramaz; ve âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmaz; ve vazife-i İlahiye olan muvaffakıyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstehak oldukları şân ü şeref ve ezvak ve inayetlere mazhar etmek gibi kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çalışırlar, "Vazifemiz hizmettir. O yeter" derler. (K: 263)
Risale-i Nur talebesi olmak ve onlardan hakiki manada istifade etmek işte bu düsturlara sahip çıkmakla olur. Yoksa devletin kurumlarını ele geçirmek veya oralara adam sokmak gibi hedefli, dünyevi işlerle Nur Talebelerinin alakası yoktur. Herkese karşı vazifesini yapar ve neticelere karışmazlar. Din düşmanlarına karşı dindar ve dine taraftar hükümetleri desteklerler ve iktidarda muhafazaya çalışırlar. Vesselam…
ELHASIL:
Bu son hadise yani “F.cemaati hadisesi” Risale-i Nurların hakiki manada önünü açacaktır. İnşaallah.. Bu sahte “cemaat” hadisesini Risaleler bertaraf edecektir. Bunlarla birlikte Risale-i Nurlara perde olan ve mesleğe uymayan, diğer küçük küçük sözde nur guruplarını da tasfiye edecektir. Kimi siyasi bir tarafgirlik neticesi devamlı iftiraka sebeb olmuş ve halen de olmaktadır. Kimi bu ulvi, kudsi hizmeti, dünyevi menfaatına basamak yapmış ve dünya hayatının rahat geçmesine alet etmiş ve etmektedir. Kimi de bölgecilik cereyanlarının aleti olmuştur. İnşaallah Cenab-ı Hak bunların hesaplarının hepsini birden görecek ve Risalelerin doğru ve perdesiz anlaşılmasının önünü açacak ve bu gurupların içerisinde bulunan samimi insanları uyandıracak ve ümmet-i Muhammedin (asm) istifadesine nasip edecektir. İslam Birliğine giden yol budur. İnşaallah..
Asrımızın son hizmet hareketi olan Risale-i Nura sadakatla sahip çıkmak, düsturları çerçevesinde kalmak gereklidir.
Kur’anın hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur mesleğini kasden değiştirmeye ve Risaleleri sadeleştirme adı altında tahrif edenlere, elbette bir bela gelecekti. Çünkü en yetkili ağabeyler tarafından ikaz edildikleri, Risale-i Nurlar’la imana ve Kur’ana hizmet edenlerin tümü tarafından müteaddid defalar uyarıldıkları halde, o menfi işlerine devam eden “Gülen hareketi”nin tokat yemeleri kendi kesbleridir. Çünkü Cenab-ı Hak imhal eder, fakat ihmal etmez bir kaidedir. Yani hatadan dönmek için mehil verir. Fakat hatada israr edilirse ihmal etmez silleye maruz bırakır.
Bu gurub, Risale-i Nurlara yıllardır perde altında ihanet ediyordu. Fakat bu defa ihanetlerini aleniyete dökünce ve sistematik hale getirince, tokatlar da aleni gelmeye başladı! Hem de onlardan daha güçlü olan, devlet adamları eliyle Cenab-ı Hak onları tokatladı. “El arifü tekfihil işare”
Halbuki bu “Fethullah Hoca Cemaati” denilen gurubun, kendilerinin ayakta kalmalarına ve etraflarında adam toplamalarına sebeb olan temel etken, Nur Risalelerini ellerinde bulundurmaları idi. Hal böyleyken istifade ettikleri, adeta ekmek yedikleri Risale-i Nur eserlerine ihanet ettiler ve tahrif ettiler ve değiştirerek bastılar. Evvela önceleri karton kapak ve bazı yerlerini çıkararak ve değiştirerek neşrettiler. Sonra Risale-i Nur Külliyatının temel kitaplarından olan “Sözler, Lem’alar” ve şimdi de “Mektubat”ı değiştirerek neşrettiler. Ve hala da tahribatlarına devam ediyorlar.. Risaleleri bozarak neşrediyorlar.
Bu hal bile tek başına dehşetli tokada müstehak eder. Sema’nın ve Arz’ın hiddetini celb eder.
Risale-i Nurlarda bu meselede çok bahisler vardır. Biz burada nümune için bazıları alacağız. İşte Üstadı nazara almamanın cezası olarak denilir ki:
"Büyük kardeşine veyahut üstadına tehlike zamanında ihanet edenlerin, gelen bela en evvel onların başında patlar. Hem merhametsizcesine onlara ceza verilmiş ve alçak nazarıyla bakılmış. Hem cesedi ölmüş, hem ruhu zillet içinde manen ölmüş. Onlara ceza verenler, kalblerinde bir merhamet hissetmezler. Çünki derler: "Bunlar madem kendilerine sadık ve müşfik üstadlarına hain çıktılar; elbette çok alçaktırlar, merhamete değil tahkire lâyıktırlar." M:416
Sadakat yani Nur Mesleğine bağlılığı bırakanların yediği tokat da şöyledir:
“Dört senedir Üstadın çarşı işinde hizmet eden bir zât, birden sadakatı bırakıp mesleğini değiştirdi. Birden şefkatsiz bir tokat yedi. Bir senedir daha çekiyor.” K:51
Nur Risalelerine zarar vermek umumun sıkıntısına sebeb olur. Şöyle ki:
“Risale-i Nur'a sıkıntı veren veyahut hizmetinden çekilen pek çok adamların tokat yemeleri gibi; bu sene, bu memleketin etrafında umumî bir tarzda Risale-i Nur'un intişarına sıkıntı verip şimdiki bir nevi tevakkuf devresi vermek hatasıyla, şimdiki umumî sıkıntının bir sebebi olduğunu göstermesidir. K:205
RİSALELER BEREKETE SEBEB OLDUĞU GİBİ, İLİŞENLERİN TOKAT YEMELERİNE DE SEBEP OLUR
“Hem Risale-i Nur'un kasabalara ve cemaatlere berekete medar olması ve ona zarar edenlere tokat gelmesi gibi; şahıslara da, pek zahir bir surette hem bereket ve hüsn-ü maişet (ona çalışanlara); ve gaybî tokatlar, onun aleyhinde çalışanlara gelmesi.. bu havalide çok hâdiseleri var. Biz kendi nefsimizde; çalıştığımız zaman pek zahir bir surette bir hüsn-ü maişet, bir inayet gördüğümüz gibi, Risale-i Nur veya şakirdleri aleyhinde çalışanlara şiddetli tokatlar geldiğini görüyoruz. Ezcümle:
Risale-i Nur'un erkânından birisi, kat'î bir surette haber veriyor ki: Üç-dört adam, dünya servetinin hatırı için toplanıp, münafıkane tedbir kurdukları hengâmda; üç gün sonra o üç-dört adamın haneleri ve birinin dükkânı yanıp, herbiri binler lira zayiatla tokat yediler.
Hem bir dessas casus adam, Risale-i Nur şakirdleri aleyhinde çalışıyordu ki, onları hapse attırsın. Bir gün -serbest olarak- "Ben bir ipucu bulamadım ki, bunları hapse soksam. Eğer bir ipucu bulsam, onları hapse sokacağım." diye ilân ettiği vakitten iki gün sonra bir iş yapıp, Risale-i Nur şakirdleri yerinde, o adam iki sene hapse girdi.
Hem bedbaht, muannid bir adam, Risale-i Nur aleyhinde hem şakirdlerinin bir rüknü aleyhinde mütecavizane bulunduğu hengâmda, bir-iki gün sonra meyhaneye gidip içe içe çatlamış, orada ölmüş. Bu neviden çok hâdiseler var. Demek Risale-i Nur dostlara tiryak olduğu gibi, düşmanlara da saıka oluyor.” K: 217
RİSALELER KASDEN TOKATTA KULLANILMAZ FAKAT DEĞİŞTİRENLER TOKAT YER
Risalelerin tokatlarda kullanılmayacağını beyan eden bahis de şöyledir:
“Risale-i Nur dünya işlerine âlet olamaz, dünya işlerinde siper edilmez. Çünki, ehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyevî maksadlar onunla kasden istenilmez, istenilse ihlas kırılır, o ehemmiyetli ibadet şekli değişir. Yani, çocuklar gibi döğüştükleri vakit Kur'an'ı başına siper eder. Başına gelen zarar Kur'an'a geldiği gibi; Risale-i Nur, böyle muannid hasımlara karşı siper istimal edilmemeli. Evet Risale-i Nur'a ilişenler tokatlar yerler, yüzer vukuat şahiddir. Fakat Risale-i Nur tokatlarda istimal edilmez ve niyet ve kasd ile tokatlar gelmez. Çünki sırr-ı ihlas ve sırr-ı ubudiyete münafîdir. Bizler, bize zulmedenleri, bizi himaye eden ve Risale-i Nur'da istihdam eden Rabbimize havale ediyoruz.
Evet dünyaya ait hârika neticeler bazı evrad-ı mühimme gibi, Risale-i Nur'a çokça terettüb ediyor. Fakat onlar istenilmez, belki veriliyor. İllet olamaz, bir faide olabilir. Eğer istemekle olsa illet olur, ihlası kırar, o ibadeti kısmen ibtal eder. Çabuk bu hâdiseyi teskin ediniz; yoksa münafıklar istifade edecekler, belki onların parmağı var.
Evet Risale-i Nur'un o kadar dehşetli muannidlere karşı galibane mukavemeti, sırr-ı ihlastan ve hiçbir şeye âlet edilmemesinden ve doğrudan doğruya saadet-i ebediyeye bakmasından ve hizmet-i imaniyeden başka bir maksad takib etmemesinden ve bazı ehl-i tarîkatın ehemmiyet verdikleri keşf ü keramat-ı şahsiyeye ehemmiyet vermemekten ve velayet-i kübra sahibleri olan Sahabîler gibi, veraset-i nübüvvet sırrıyla, yalnız iman nurlarını neşretmek ve ehl-i imanın imanlarını kurtarmaktır.
Evet Risale-i Nur'un bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası herşeyin fevkindedir, başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor.
Birinci neticesi: Sadakat ve kanaatla Risale-i Nur dairesine giren, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetli senedler var.
İkinci neticesi: Risale-i Nur dairesinde, ihtiyarımız olmadan, haberimiz yokken takarrur ve tahakkuk eden şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle herbir hakikî sadık şakirdi; binler diller ile, kalbler ile dua etmek, istiğfar etmek, ibadet etmek ve bazı melaike gibi kırk bin lisan ile tesbih etmektir. Ve Ramazan-ı Şerif'teki hakikat-ı Leyle-i Kadir gibi kudsî ve ulvî hakikatları, yüzbin el ile aramaktır. İşte bu gibi netice içindir ki; Risale-i Nur şakirdleri, hizmet-i nuriyeyi velayet makamına tercih eder; keşf ü keramatı aramaz; ve âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmaz; ve vazife-i İlahiye olan muvaffakıyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstehak oldukları şân ü şeref ve ezvak ve inayetlere mazhar etmek gibi kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çalışırlar, "Vazifemiz hizmettir. O yeter" derler. (K: 263)
Risale-i Nur talebesi olmak ve onlardan hakiki manada istifade etmek işte bu düsturlara sahip çıkmakla olur. Yoksa devletin kurumlarını ele geçirmek veya oralara adam sokmak gibi hedefli, dünyevi işlerle Nur Talebelerinin alakası yoktur. Herkese karşı vazifesini yapar ve neticelere karışmazlar. Din düşmanlarına karşı dindar ve dine taraftar hükümetleri desteklerler ve iktidarda muhafazaya çalışırlar. Vesselam…
ELHASIL:
Bu son hadise yani “F.cemaati hadisesi” Risale-i Nurların hakiki manada önünü açacaktır. İnşaallah.. Bu sahte “cemaat” hadisesini Risaleler bertaraf edecektir. Bunlarla birlikte Risale-i Nurlara perde olan ve mesleğe uymayan, diğer küçük küçük sözde nur guruplarını da tasfiye edecektir. Kimi siyasi bir tarafgirlik neticesi devamlı iftiraka sebeb olmuş ve halen de olmaktadır. Kimi bu ulvi, kudsi hizmeti, dünyevi menfaatına basamak yapmış ve dünya hayatının rahat geçmesine alet etmiş ve etmektedir. Kimi de bölgecilik cereyanlarının aleti olmuştur. İnşaallah Cenab-ı Hak bunların hesaplarının hepsini birden görecek ve Risalelerin doğru ve perdesiz anlaşılmasının önünü açacak ve bu gurupların içerisinde bulunan samimi insanları uyandıracak ve ümmet-i Muhammedin (asm) istifadesine nasip edecektir. İslam Birliğine giden yol budur. İnşaallah..