Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Sadeleştirme Analizi
Sadeleştirme Analizi - 4. Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="kenz-i mahfi" data-source="post: 425721" data-attributes="member: 1024011"><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metin:İki hizmetkar, ders aldıktan sonra giderler. Birisi, bahtiyar idi ki: İstasyona kadar bir parça para masraf eder. Fakat, o masraf içinde efendisinin hoşuna gidecek öyle güzel bir ticaret elde eder ki: Sermayesi, birden bine çıkar. Öteki hizmetkar, bedbaht, serseri olduğundan; istasyona kadar yirmiüç altınını sarfeder. Kumara-mumara verip zayi’ eder. Bir tek altını kalır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Sadeleştirilmiş metin: İki hizmetkar bu dersi aldıktan sonra yola çıkarlar. Bahtiyar olan, istasyona kadar parasının bir kısmını harcar. Fakat o masrafla birlikte, efendisinin hoşuna gidecek öyle güzel bir ticaret yapar ki, sermayesi birden bine çıkar. Öteki hizmetkar, talihsiz ve serseri olduğundan istasyona kadar yirmi üç altınını harcar. Kumar gibi şeylere verip ziyan eder. Elinde bir tek altın kalır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Öncelikle orijinal metinde anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. Daha önce dediğimiz gibi bu kadar cümleyi boş yere tahrip etmeye gerek yoktur. Çünkü içinde anlaşılmayan tek bir kelime dahi yoktur. Aciptir ki 2.Söz’de sadeleştirilmeyen “bedbaht” kelimesi burada sadeleştirilmiştir. Bir yerde sadeleştirip başka yerde aynen bırakmanın mantığı anlaşılamamıştır. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metin: Arkadaşı ona der: “Yahu, şu liranı bir bilete ver. Ta, bu uzun yolda yayan ve aç kalmayasın. Hem bizim efendimiz kerimdir; belki merhamet eder, ettiğin kusuru affeder. Seni de tayyareye bindirir. Bir günde mahal-i ikametimize gideri. Yoksa, iki aylık bir çölde aç, yayan, yalnız gitmeye mecbur olursun.” Acaba şu adam inad edip, o tek lirasını bir defîne anahtarı hükmünde olan bir bilete vermeyip muvakkat bir lezzet için sefahete sarfetse, gayet akılsız, zararlı, bedbaht olduğunu, en akılsız adam dahi anlamaz mı?</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Sadeleştirilmiş metin: Arkadaşı ona, “Yahu, bu uzun yolda yaya ve aç kalmamak için şu altınını bir bilete ver. Efendimiz kerimdir; sana merhamet eder, işlediğin kusuru bağışlar. Seni de uçağa bindirirler, ikamet edeceğimiz yere bir günde gideriz. Yoksa iki ayda aşılan bu çölde aç, yaya ve yalnız yolculuk etmeye mecbur kalırsın”der. Acaba şu adam inat ederek o tek altınını bir define anahtarı hükmündeki bilete vermeyip geçici bir lezzet için eğlenceye sarf etse; onun gayet zararda, akılsız ve talihsiz olduğunu en akılsız adam bile anlamaz mı?</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metinde “muvakkat” ve “sefahet” kelimeleri dışında anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. Bu kelimeler ise zaten metnin gelişinden anlaşıldığı gibi Risale-i Nur’da çok zikredilen kelimeler arasındadır. “sefahet” kelimesi 3. Söz’de bir yerde “haram zevklere düşkünlük” başka bir yerde “nefsin arzularına uyma” olarak sadeleştirildiği halde burada “eğlence” olarak sadeleştirilmiştir. Bu ise sadeleştirenlerin içine düştüğü bir tezattır. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“hem” kelimesi kaldırılmıştır. Ne gariptir ki sadeleştirilen metinlerin pek çok yerinde bu kelimenin kaldırıldığına şahit oluyoruz. Buna bir anlam veremiyoruz. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metindeki “belki” kelimesi kaldırılmıştır, bu ise manayı bozmuştur. Çünkü yapılan hatanın “belki” bağışlanabileceği bahsedilirken, sadeleştirilmiş metinde bu kelime çıkarılarak katiyet manası verilmiş ki bu ise manayı değiştirmiştir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metindeki “zararlı” kelimesi sadeleştirilmiş metinde “zararda” olarak çevrilmiştir. Bu ise sözün başındaki yapılan hatanın aynısıdır. Mana bozulmuştur. “Zararlı” kelimesi “başkalarına da zararlı” manasını taşıdığı halde “zararda” kelimesi sadece kendi için zararda olduğunu ifade etmektedir. Görüldüğü gibi hiç gereği olmayan basit bir değişiklik dahi manayı bozmuştur. Gerisini artık siz düşünün. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Lüzumsuz yere yapılan değişiklikler;</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“yayan” kelimesi “yaya”,</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“lira” kelimesi “altın”,</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“tayyare” kelimesi “uçak”,</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“mahal” kelimesi “yer”</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“zararlı” kelimesi “zararda”,</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“bedbaht” kelimesi “talihsiz”</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“muvakkat” kelimesi “geçici”</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“sefahet” kelimesi “eğlence” olarak çevrilmiştir. Bu yapılan değişikliklere aslında hiç ihtiyaç yoktur. Anlaşılmayan sadece iki kelime olup bunlar da çok zikredilen kelimelerden olduğundan zaten metnin gelişinden ne oldukları anlaşılmaktadır. Burada yapılan lüzumsuz değişiklikler gibi eserin genelinde de pek çok lüzumsuz değişiklik yapıldığından hepsini zikretmeyip burada verilen misal ile iktifa ediyoruz. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metin: İşte en namazsız adam! Ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim! </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Sadeleştirilmiş metin: İşte ey namazsız insan ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Burada yapılan gereksiz sadeleştirmeye ne demeli. Hem orijinal metindeki 2 cümle birleştirilmiş ve birinci ünlem (!) işareti kaldırılmıştır. Bu tahrip değil midir?</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metin: O hâkim ise Rabbimiz, Halikımızdır. O iki hizmetkâr yolcu ise; biri; Mütedeyyin, namazını şevk ile kılar. Diğeri: gafil, namazsız insanlardır. O yirmidört altın ise, yirmidört saat her gündeki ömürdür. O has çiftlik ise, Cennettir. O istasyon ise, kabirdir. O seyahat ise; kabre, haşre, ebede gidecek beşer yolculuğudur. Amele göre, takva kuvvetine göre, o uzun yolu mütefavit derecede kat’ederler. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Sadeleştirilmiş metin: O hükümdar, Rabbimiz, Hâlik’ımızdır. O iki hizmetkâr yolcudan biri dindar, namazını şevkle kılan; öteki ise gafil ve namazsız insandır. O yirmi dört altın, her günkü yirmi dört saatlik ömre işaret eder. O has çiftlik, cennettir. O istasyon, kabirdir. O seyahat ise insanın kabre, haşre, ebediyete gidecek yolculuğudur. Amellere ve takvanın derecesine göre, o uzun yol farklı mertebelerde kat edilir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metinde neredeyse anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“şevk, gafil, kabir, haşr, ebediyet, takva, kat” kelimeleri sadeleştirilmemiştir. Pek çok yere lüzumsuz sadeleştirme yapan zatlar, acaba bu kelimeleri niçin sadeleştirmemişler? Yoksa bu kelimeleri anlamadığını iddia ettikleri kardeşleri anlayabiliyor mu? Öyle ya…</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“insanlar” kelimesi çoğul iken sadeleştirilmiş metinde “insan” olarak tekil yapılmıştır. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“amele” kelimesi tekil olduğu halde “amellere” olarak çoğul yapılmıştır. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“Mütefavit” kelimesi “farklı” şeklinde çevrilmiştir. Her ne kadar bu kelimenin “farklı” diye bir karşılığı olsa da “zamanca birbirinden ayrı” diye bir karşılığı da vardır ki bu makamda en münasibi de budur. Zira hikayenin devam eden cümlelerinde bu mananın daha uygun olduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“kat’eder” fiili “kat edilir” şeklinde çevrilmiştir. Demek ki pek çok kelimeyi anlamayan kardeşlerinin “kat etmek” fiilini anladığı farzedilmiştir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metinde bir sonraki cümlenin fiili “keser” olduğu gibi ondan sonra gelen cümlenin fiili yine “kat’eder” fiilidir. Anlamını bilemeyeceğimiz bu kelimenin manası metin içinde verilmiştir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metin: Bir kısım ehl-i takva, berk gibi bin senelik yolu, bir günde keser. Bir kısmı da, hayal gibi ellibin senelik bir mesafeyi bir günde kat’eder. Kur’an-ı Azimüşşan, şu hakikate iki ayetiyle işaret eder. O bilet ise, namazdır. Birtek saat, beş vakit namaza abdestle kafi gelir. Acaba, yirmiüç saatini şu kısacık hayat-ı dünyeviyeye sarfeden ve o uzun hayat-ı ebediyyeye bir tek saatini sarfetmiyen; ne kadar zarar eder, ne kadar nefsine zulmeder, ne kadar hilaf-ı akıl hareket eder.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Sadeleştirilmiş metin: Takva sahiplerinden bir kısmı, şimşek gibi, bin senelik yolu bir günde geçer. Bir kısmı da hayal gibi, elli bin senelik mesafeyi bir günde aşar. (Kur’an-ı Azimüşşan bu hakikate iki ayetiyle işaret ediyor.) o bilet ise namazdır. Bir tek saat, abdestle beraber beş vakit namaza kafi gelir. Acaba, yirmi üç saatini şu kısacık dünya hayatına sarf eden ve o uzun, ebedî hayata bir tek saatini ayırmayan insan, ne kadar zarardadır, nefsine ne kadar zulmeder ve ne kadar akılsızca davranır.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metinde “berk” ve “hilaf” kelimeleri dışında anlaşılmayan bir kelime yoktur. Bu kadar rahat anlaşılan bir metinde kalem karıştırmak malayanidir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Bir önceki ifadede “kat’eder” fiili değiştirilmediği halde burada “aşar” olarak sadeleştirilmiştir. Bu durum ise tezattır. Bir yerde anlamıyorlar diye sadeleştirilip, diğer yerde bırakılması yapılan işin samimi olmadığını göstermektedir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“şu” kelimesi “bu” olarak lüzumsuz yere sadeleştirilmiştir. Akla hizmet adına lüzumsuz yere eser tahrip edilmiştir. İşin perde arkası öyle göründüğü kadar masum değildir. Zira basit bir kelime değişikliğinin dahi manayı katlettiğini yukarıda bir nebze olsun izah etmeye çalıştık. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">“bir tek saat, beş vakit namaza abdestle kafi gelir” cümlesi sadeleştirilerek “bir tek saat, abdestle beraber beş vakit namaza kafi gelir” denilmiştir. Orijinal metin rahatlıkla anlaşıldığı halde yapılan iş kelimelerin yerini değiştirmek ve manaya pek de yardımı olmayan “beraber” kelimesini eklemekten ibarettir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Sadeleştirilen eserlerde yapılan işin mühim bir kısmı gayet rahat anlaşılan metinlerde kelimelerin yerini değiştirmek ve manaya pek de yararı olmayan kelimeler eklemek veya orijinal metinden kelime çıkarmaktır. Yani yapılan işin sadeleştirmeyle filan alakası yoktur. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metin: Zira, bin adamın iştirâk ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse; halbuki kazanç ihtimali binde birdir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Sadeleştirilmiş metin: Zira bin adamın katıldığı bir piyango kumarına malının yarısını vermeyi akıl kabul etmez, çünkü kazanç ihtimali binde birdir. </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Palatino Linotype'">Orijinal metinde anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. Fakat yapılan sadeleştirme ile mana bozulmuştur. “Akıl kabul ederse” ifadesi “akıl kabul etmez” şeklinde tamamen tersine çevrilmiştir. Eserin müellifi, bin kişinin iştirak ettiği bir piyango kumarına binde bir kazanma ihtimali olsa dahi bir insanın yarı malını verebileceğini aklın kabul ettiğini anlatırken, sadeleştirilmiş metinde bu yalanlanmıştır. Üstad “akıl kabul ederse” diyor, sadeleştirenler “akıl kabul etmez” diyor. Zaten aklın bunu kabul ettiğini değil bin ihtimal, milyon ihtimal olsa bile böyle yapanların olduğunu görünce anlıyoruz. Yapılan bu iş bir tahriptir, manayı bozmaktır. Orijinal metinde cümlenin devamında “halbuki” denilmek suretiyle “bin kişinin iştirak ettiği bir piyangoya yarı malını vermeyi binde bir kazanma ihtimali olduğu halde akıl kabul eder” denilmiştir. Sadeleştirilmiş metinde ise mana tersine çevrilerek “akıl kabul etmez” denilmiştir. İşte sadeleştirenlerin bu kadar rahat anlaşılan bir metinde zahir manayı dahi anlayamadıklarını gösteren bir misal daha… Yapılan bu hata neticesi olacak ki “halbuki” kelimesi hatalı olarak “çünkü” ile değiştirilmiştir. </span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="kenz-i mahfi, post: 425721, member: 1024011"] [SIZE=4][FONT=Palatino Linotype]Orijinal metin:İki hizmetkar, ders aldıktan sonra giderler. Birisi, bahtiyar idi ki: İstasyona kadar bir parça para masraf eder. Fakat, o masraf içinde efendisinin hoşuna gidecek öyle güzel bir ticaret elde eder ki: Sermayesi, birden bine çıkar. Öteki hizmetkar, bedbaht, serseri olduğundan; istasyona kadar yirmiüç altınını sarfeder. Kumara-mumara verip zayi’ eder. Bir tek altını kalır. Sadeleştirilmiş metin: İki hizmetkar bu dersi aldıktan sonra yola çıkarlar. Bahtiyar olan, istasyona kadar parasının bir kısmını harcar. Fakat o masrafla birlikte, efendisinin hoşuna gidecek öyle güzel bir ticaret yapar ki, sermayesi birden bine çıkar. Öteki hizmetkar, talihsiz ve serseri olduğundan istasyona kadar yirmi üç altınını harcar. Kumar gibi şeylere verip ziyan eder. Elinde bir tek altın kalır. Öncelikle orijinal metinde anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. Daha önce dediğimiz gibi bu kadar cümleyi boş yere tahrip etmeye gerek yoktur. Çünkü içinde anlaşılmayan tek bir kelime dahi yoktur. Aciptir ki 2.Söz’de sadeleştirilmeyen “bedbaht” kelimesi burada sadeleştirilmiştir. Bir yerde sadeleştirip başka yerde aynen bırakmanın mantığı anlaşılamamıştır. Orijinal metin: Arkadaşı ona der: “Yahu, şu liranı bir bilete ver. Ta, bu uzun yolda yayan ve aç kalmayasın. Hem bizim efendimiz kerimdir; belki merhamet eder, ettiğin kusuru affeder. Seni de tayyareye bindirir. Bir günde mahal-i ikametimize gideri. Yoksa, iki aylık bir çölde aç, yayan, yalnız gitmeye mecbur olursun.” Acaba şu adam inad edip, o tek lirasını bir defîne anahtarı hükmünde olan bir bilete vermeyip muvakkat bir lezzet için sefahete sarfetse, gayet akılsız, zararlı, bedbaht olduğunu, en akılsız adam dahi anlamaz mı? Sadeleştirilmiş metin: Arkadaşı ona, “Yahu, bu uzun yolda yaya ve aç kalmamak için şu altınını bir bilete ver. Efendimiz kerimdir; sana merhamet eder, işlediğin kusuru bağışlar. Seni de uçağa bindirirler, ikamet edeceğimiz yere bir günde gideriz. Yoksa iki ayda aşılan bu çölde aç, yaya ve yalnız yolculuk etmeye mecbur kalırsın”der. Acaba şu adam inat ederek o tek altınını bir define anahtarı hükmündeki bilete vermeyip geçici bir lezzet için eğlenceye sarf etse; onun gayet zararda, akılsız ve talihsiz olduğunu en akılsız adam bile anlamaz mı? Orijinal metinde “muvakkat” ve “sefahet” kelimeleri dışında anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. Bu kelimeler ise zaten metnin gelişinden anlaşıldığı gibi Risale-i Nur’da çok zikredilen kelimeler arasındadır. “sefahet” kelimesi 3. Söz’de bir yerde “haram zevklere düşkünlük” başka bir yerde “nefsin arzularına uyma” olarak sadeleştirildiği halde burada “eğlence” olarak sadeleştirilmiştir. Bu ise sadeleştirenlerin içine düştüğü bir tezattır. “hem” kelimesi kaldırılmıştır. Ne gariptir ki sadeleştirilen metinlerin pek çok yerinde bu kelimenin kaldırıldığına şahit oluyoruz. Buna bir anlam veremiyoruz. Orijinal metindeki “belki” kelimesi kaldırılmıştır, bu ise manayı bozmuştur. Çünkü yapılan hatanın “belki” bağışlanabileceği bahsedilirken, sadeleştirilmiş metinde bu kelime çıkarılarak katiyet manası verilmiş ki bu ise manayı değiştirmiştir. Orijinal metindeki “zararlı” kelimesi sadeleştirilmiş metinde “zararda” olarak çevrilmiştir. Bu ise sözün başındaki yapılan hatanın aynısıdır. Mana bozulmuştur. “Zararlı” kelimesi “başkalarına da zararlı” manasını taşıdığı halde “zararda” kelimesi sadece kendi için zararda olduğunu ifade etmektedir. Görüldüğü gibi hiç gereği olmayan basit bir değişiklik dahi manayı bozmuştur. Gerisini artık siz düşünün. Lüzumsuz yere yapılan değişiklikler; “yayan” kelimesi “yaya”, “lira” kelimesi “altın”, “tayyare” kelimesi “uçak”, “mahal” kelimesi “yer” “zararlı” kelimesi “zararda”, “bedbaht” kelimesi “talihsiz” “muvakkat” kelimesi “geçici” “sefahet” kelimesi “eğlence” olarak çevrilmiştir. Bu yapılan değişikliklere aslında hiç ihtiyaç yoktur. Anlaşılmayan sadece iki kelime olup bunlar da çok zikredilen kelimelerden olduğundan zaten metnin gelişinden ne oldukları anlaşılmaktadır. Burada yapılan lüzumsuz değişiklikler gibi eserin genelinde de pek çok lüzumsuz değişiklik yapıldığından hepsini zikretmeyip burada verilen misal ile iktifa ediyoruz. Orijinal metin: İşte en namazsız adam! Ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim! Sadeleştirilmiş metin: İşte ey namazsız insan ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim! Burada yapılan gereksiz sadeleştirmeye ne demeli. Hem orijinal metindeki 2 cümle birleştirilmiş ve birinci ünlem (!) işareti kaldırılmıştır. Bu tahrip değil midir? Orijinal metin: O hâkim ise Rabbimiz, Halikımızdır. O iki hizmetkâr yolcu ise; biri; Mütedeyyin, namazını şevk ile kılar. Diğeri: gafil, namazsız insanlardır. O yirmidört altın ise, yirmidört saat her gündeki ömürdür. O has çiftlik ise, Cennettir. O istasyon ise, kabirdir. O seyahat ise; kabre, haşre, ebede gidecek beşer yolculuğudur. Amele göre, takva kuvvetine göre, o uzun yolu mütefavit derecede kat’ederler. Sadeleştirilmiş metin: O hükümdar, Rabbimiz, Hâlik’ımızdır. O iki hizmetkâr yolcudan biri dindar, namazını şevkle kılan; öteki ise gafil ve namazsız insandır. O yirmi dört altın, her günkü yirmi dört saatlik ömre işaret eder. O has çiftlik, cennettir. O istasyon, kabirdir. O seyahat ise insanın kabre, haşre, ebediyete gidecek yolculuğudur. Amellere ve takvanın derecesine göre, o uzun yol farklı mertebelerde kat edilir. Orijinal metinde neredeyse anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. “şevk, gafil, kabir, haşr, ebediyet, takva, kat” kelimeleri sadeleştirilmemiştir. Pek çok yere lüzumsuz sadeleştirme yapan zatlar, acaba bu kelimeleri niçin sadeleştirmemişler? Yoksa bu kelimeleri anlamadığını iddia ettikleri kardeşleri anlayabiliyor mu? Öyle ya… “insanlar” kelimesi çoğul iken sadeleştirilmiş metinde “insan” olarak tekil yapılmıştır. “amele” kelimesi tekil olduğu halde “amellere” olarak çoğul yapılmıştır. “Mütefavit” kelimesi “farklı” şeklinde çevrilmiştir. Her ne kadar bu kelimenin “farklı” diye bir karşılığı olsa da “zamanca birbirinden ayrı” diye bir karşılığı da vardır ki bu makamda en münasibi de budur. Zira hikayenin devam eden cümlelerinde bu mananın daha uygun olduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır. “kat’eder” fiili “kat edilir” şeklinde çevrilmiştir. Demek ki pek çok kelimeyi anlamayan kardeşlerinin “kat etmek” fiilini anladığı farzedilmiştir. Orijinal metinde bir sonraki cümlenin fiili “keser” olduğu gibi ondan sonra gelen cümlenin fiili yine “kat’eder” fiilidir. Anlamını bilemeyeceğimiz bu kelimenin manası metin içinde verilmiştir. Orijinal metin: Bir kısım ehl-i takva, berk gibi bin senelik yolu, bir günde keser. Bir kısmı da, hayal gibi ellibin senelik bir mesafeyi bir günde kat’eder. Kur’an-ı Azimüşşan, şu hakikate iki ayetiyle işaret eder. O bilet ise, namazdır. Birtek saat, beş vakit namaza abdestle kafi gelir. Acaba, yirmiüç saatini şu kısacık hayat-ı dünyeviyeye sarfeden ve o uzun hayat-ı ebediyyeye bir tek saatini sarfetmiyen; ne kadar zarar eder, ne kadar nefsine zulmeder, ne kadar hilaf-ı akıl hareket eder. Sadeleştirilmiş metin: Takva sahiplerinden bir kısmı, şimşek gibi, bin senelik yolu bir günde geçer. Bir kısmı da hayal gibi, elli bin senelik mesafeyi bir günde aşar. (Kur’an-ı Azimüşşan bu hakikate iki ayetiyle işaret ediyor.) o bilet ise namazdır. Bir tek saat, abdestle beraber beş vakit namaza kafi gelir. Acaba, yirmi üç saatini şu kısacık dünya hayatına sarf eden ve o uzun, ebedî hayata bir tek saatini ayırmayan insan, ne kadar zarardadır, nefsine ne kadar zulmeder ve ne kadar akılsızca davranır. Orijinal metinde “berk” ve “hilaf” kelimeleri dışında anlaşılmayan bir kelime yoktur. Bu kadar rahat anlaşılan bir metinde kalem karıştırmak malayanidir. Bir önceki ifadede “kat’eder” fiili değiştirilmediği halde burada “aşar” olarak sadeleştirilmiştir. Bu durum ise tezattır. Bir yerde anlamıyorlar diye sadeleştirilip, diğer yerde bırakılması yapılan işin samimi olmadığını göstermektedir. “şu” kelimesi “bu” olarak lüzumsuz yere sadeleştirilmiştir. Akla hizmet adına lüzumsuz yere eser tahrip edilmiştir. İşin perde arkası öyle göründüğü kadar masum değildir. Zira basit bir kelime değişikliğinin dahi manayı katlettiğini yukarıda bir nebze olsun izah etmeye çalıştık. “bir tek saat, beş vakit namaza abdestle kafi gelir” cümlesi sadeleştirilerek “bir tek saat, abdestle beraber beş vakit namaza kafi gelir” denilmiştir. Orijinal metin rahatlıkla anlaşıldığı halde yapılan iş kelimelerin yerini değiştirmek ve manaya pek de yardımı olmayan “beraber” kelimesini eklemekten ibarettir. Sadeleştirilen eserlerde yapılan işin mühim bir kısmı gayet rahat anlaşılan metinlerde kelimelerin yerini değiştirmek ve manaya pek de yararı olmayan kelimeler eklemek veya orijinal metinden kelime çıkarmaktır. Yani yapılan işin sadeleştirmeyle filan alakası yoktur. Orijinal metin: Zira, bin adamın iştirâk ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse; halbuki kazanç ihtimali binde birdir. Sadeleştirilmiş metin: Zira bin adamın katıldığı bir piyango kumarına malının yarısını vermeyi akıl kabul etmez, çünkü kazanç ihtimali binde birdir. Orijinal metinde anlaşılmayan hiçbir kelime yoktur. Fakat yapılan sadeleştirme ile mana bozulmuştur. “Akıl kabul ederse” ifadesi “akıl kabul etmez” şeklinde tamamen tersine çevrilmiştir. Eserin müellifi, bin kişinin iştirak ettiği bir piyango kumarına binde bir kazanma ihtimali olsa dahi bir insanın yarı malını verebileceğini aklın kabul ettiğini anlatırken, sadeleştirilmiş metinde bu yalanlanmıştır. Üstad “akıl kabul ederse” diyor, sadeleştirenler “akıl kabul etmez” diyor. Zaten aklın bunu kabul ettiğini değil bin ihtimal, milyon ihtimal olsa bile böyle yapanların olduğunu görünce anlıyoruz. Yapılan bu iş bir tahriptir, manayı bozmaktır. Orijinal metinde cümlenin devamında “halbuki” denilmek suretiyle “bin kişinin iştirak ettiği bir piyangoya yarı malını vermeyi binde bir kazanma ihtimali olduğu halde akıl kabul eder” denilmiştir. Sadeleştirilmiş metinde ise mana tersine çevrilerek “akıl kabul etmez” denilmiştir. İşte sadeleştirenlerin bu kadar rahat anlaşılan bir metinde zahir manayı dahi anlayamadıklarını gösteren bir misal daha… Yapılan bu hata neticesi olacak ki “halbuki” kelimesi hatalı olarak “çünkü” ile değiştirilmiştir. [/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale Analiz ve Çalışmalar
Sadeleştirme Analizi
Sadeleştirme Analizi - 4. Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst