Konuya cevap cer

Cevap: Şemme - Sayfa: 252



O cüz’iyat bütün hüceyratıyla Lâ mutasarrife fi’l-hakikati illâ Hû diye şehadet eder. Ve o hüceyrat bütün zerratıyla Lâ nâzime illâ Hû diye ilân-ı şehâdet eder. Çünkü, cevâhir-i fert arasındaki haytın bir olduğu böyle iktiza eder.


Ve o zerrat bütün esîriyle Lâ ilâhe illâ Hû cevheresiyle ilân-ı tevhid eder. Çünkü, esîrin besâteti, sükûnu, intizam ile emr-i Hâlıka sür’at-i imtisali böyle iktizâ eder.


İ’lem eyyühe’l-aziz! Hiçbir insanın Cenâb-ı Hakka karşı hakk-ı itirazı yoktur. Ve şekvâ ve şikâyete de haddi yoktur. Çünkü, şikâyet eden ferdin hilâf-ı hevesini iktizâ eden, nizam-ı âlemde binlerce hikmet vardır. O ferdi irzâ etmekte, o bin hikmetin iğdâbı vardır. Bir ferdi razı etmek için bin hikmet fedâ edilemez.


وَلَوِ اتَّبَعَ الْحَقُّ اَهْوَاۤءَهُمْ لَفَسَدَتِ السَّمٰوَاتُ وَاْلاَرْضُ 1



Eğer her ferdin keyfine göre hareket edilirse, dünyanın nizam ve intizamı fesada gider.


Ey müteşekkî! Sen nesin? Neye binaen itiraz ediyorsun? Cüz’î hevesini külliyat-ı kâinata mühendis mi yapıyorsun? Kokmuş olan zevkini nimetlerin derecelerine mikyas ve mizan mı yapıyorsun? Ne biliyorsun ki, nakmet olarak gördüğün şey belki ayn-ı nîmettir? Senin ne kıymetin var ki, sineğin kanadına müvâzi olmayan hevesini tatmin ve teskin için felek çarklarıyla hareketten teskin edilsin?


İ’lem eyyühe’l-aziz! Cesedin bir uzvundaki bir hüceyrede yapılan tasarruf, en evvel cesedi tasavvur etmeye mütevakkıftır. Çünkü, küllün nakışlarıyla, ahvâliyle cüz’ün çok alâka ve münasebetleri vardır. Öyleyse, cüzde tasarruf, Hâlık-ı Küllün emri altındadır.





[NOT]Dipnot-1 “Eğer hak onların keyiflerine tâbi olsaydı, gökler ve yer fesâda uğrardı.” Mü’minûn Sûresi, 23:71.

[/NOT]





Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi AllahHâlık-ı Küll: herşeyi yaratan Allah
Lâ ilâhe illâ Hû: Allah’tan başka ilâh yokturLâ mutasarrife fi’l-hakikati illâ Hû: mülkünde istediği gibi tasarruf eden O’ndan başka ilâh yoktur
Lâ nâzime illâ Hû: bütün kâinat ve varlık âlemini bir fayda ve gayeye göre düzenleyen Allah’tan başka ilâh yokturahvâl: haller, vaziyetler
besâtet: basitlik, sadelikbinaen: dayanarak
cevher: asıl, temel, özcevâhir-i fert: tek başına olan cevherler; atomlar, zerreler
cüz: parçacüz’iyat: kısımlar, küçük bireyler şeyler
cüz’î: ferdî, bireyselemr-i Hâlık: herşeyi yaratan Allah’ın emri
esîr: atomların öz maddesi; uzayı dolduran ince maddeevvel: önce
eyyühe’l-aziz: ey azizfelek: kader
ferd: kişi, şahısfesad: bozukluk, karışıklık
hakk-ı itiraz: itiraz hakkıhayt: bağ, ip
heves: gelip geçici arzu ve istekhikmet: amaç, gaye
hilâf-ı heves: nefsin arzu ve isteklerinin aksinehüceyrat: hücreler
iktiza etmek: gerektirmeilân-ı tevhid: herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu ilân etme
ilân-ı şehâdet: şahitliğini ilân etmekintizam: düzen
irzâ etmek: bir kimseyi râzı etme, hoşnut etmeiğdâb: öfke, öfkelendirmek
i’lem: bilküll: bütün, genel
külliyat-ı kâinat: bütün evrenkıymet: değer
mikyas: ölçekmizan: tartı
münasebet: bağlantı, ilişkimütevakkıf: bağlı
müteşekkî: şikâyet eden; itiraz edenmüvâzi: denk, eşit
nakış: işleme, süslemenikmet: azap, nimetin tersi
nizam: düzennizam-ı âlem: âlemin düzeni
sükûn: hareketsiz durma, sabit olmasür’at-i imtisal: hızlıca uymak, yerine getirmek
tasarruf: dilediği gibi kullanmatasavvur etmek: düşünmek, hayal etmek
teskin: sakinleştirme, rahatlatmazerrat: zerreler, maddenin en küçük parçaları
şehadet etmek: şahitlik etmeşekvâ: şikayet




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst