Konuya cevap cer

Cevap: Şemme - Sayfa: 255



  

وَمِنْ اٰيَاتِهِ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَ اْلاَرْضِ وَاخْتِلاَفُ اَلْسِنَتِكُمْ وَاَلْوَانِكُمْ 1


âyetiyle zikretmiştir. Halbuki bu tabakanın arkasında vücuhun taayyünat, teşahhusat tabakası vardır. Evvelki tabakanın fehmi, ikinci tabakanın fehminden daha yakındır. Ve keza, en âşikâr dereceyi 2  اِنَّ فِى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَاخْتِلاَفِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ âyetiyle zikretmiştir. Bu derecenin arkasında, arzın şems etrafında emir ve irade-i İlâhî kanunuyla tahrik ve tedvîri derecesi de vardır. Lâkin bu derece evvelki dereceden bir derece mahfî olduğundan terk edilmiştir.


Ve keza, 3 وَجَعَلْنَا الْجِبَالَ اَوْتَادًا cümlesiyle  en okunaklı sahifeyi göstermiştir. Halbuki bu sahifenin arkasında,  “Direk ve kazıklarla tehlikeden muhafaza edilen bir sefine gibi, arz da içerisinde vukua gelen hercümerçten dolayı parçalanmak tehlikesinden korumak için dağlarla kazıklanmıştır” sahifesi da vardır. Fakat bu sahife, avâm-ı nâsça o kadar okunaklı olmadığından terk edilmiştir. Ve bu sahifenin altında da şöyle bir haşiye vardır:


Hayatı besleyip sağlamak üzere dağlar arza direk yapılmıştır. Çünkü, dağlar suların mahzenidir. Havanın tarağıdır, tasfiye ediyor. Toprağın hâmisidir, denizin istilâsından vikaye ediyor. Zaten hayatın direkleri bu unsurlardır. Bu sırra binaendir ki, şeriatça hilâlin tulû ve gurubu nazara alınmıştır. Çünkü, bu ise, ayları, günleri hesap etmekten avâmca daha kolaydır. Ve yine o sırra binaendir ki, ezhan-ı avâmda tesbit ve takrir için Kur’ân’da tekrarlar vukua gelmiştir.


İ’lem eyyühe’l-aziz! Âyetlerin bahsettikleri hakikatler, şiirlerin bahsettikleri hayalâttan pek vâsi ve pek yüksektir. Bu itibarla şiirden addedilmemiştir. Hem de,





[NOT]Dipnot-1 “Göklerin ve yerin yaratılışı; dillerinizin ve renklerinizin, (seslerinizin ve simalarınızın) farklılığı da yine Onun âyetlerindendir.” Rûm Sûresi, 30:22.

Dipnot-2 “Göklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gündüzün değişmesinde...” Bakara Sûresi, 2:164.

Dipnot-3 “Dağları birer kazık yaptık.” Nebe’ Sûresi, 78:7.


[/NOT]





addedilmek: sayılmak, tutulmakarz: dünya
avâm: sıradan halk; fazla ilmi olmayan kimseleravâm-ı nâs: sıradan halk; ilmi fazla olmayan kimseler
binaen: -dayanarakevvelki: önceki
ezhan-ı avâm: avamın zihinleri; sıradan halkın akıllarıfehm: anlayış ve kavrayış
gurub: batışhakikat: gerçek
hayalât: hayallerhaşiye: dipnot, açıklayıcı not
hercümerç: karışıklık, dağınıklık
hilâl: yay şeklinde görülen ay
hâmi: koruyucuirade-i İlâhî: Allah’ın iradesi, dilemesi
istilâ: kuşatmai’lem eyyühe’l-aziz: ey aziz kardeşim bil ki
keza: aynı, aynı biçimdemahfî: gizli
mahzen: depomuhafaza etmek: korumak
nazara almak: dikkate almaksefine: gemi
taayyünat: belirlenmeler; kadere ait şekillenmelertabaka: sınıf, derece
tahrik: harekete geçirmetakrir: yerleştirme, sağlamlaştırma
tasfiye etmek: arıtmak, temizlemektedvîr: döndürme; yönetme
tesbit: sağlam şekilde yerleştirmeteşahhusat: somutlaşmalar, belirlenmeler
tulû: doğmaunsur: madde
vikaye etmek: korumakvukua gelmek: meydana gelmek
vâsi: genişvücuh: vecihler, yönler
zikretmek: bildirmek, anlatmakâyet: Kur’ân’ın her bir cümlesi
âşikâr: apaçıkşems: güneş
şeriat: Allah tarafından bildirilen emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst