Konuya cevap cer

Cevap: Şemme - Sayfa: 256



âyetler, sahibinin şuûnat ve ef’âlinden bahseder. Şiir ise, fuzulî olarak gayrdan bahseder. Hem de, filcümle âdi şeylerden bahsi harikulâdedir. Şiirin harikulâdelerden bahsi, alel-ekser âdidir. 


İ’lem eyyühe’l-aziz! Hâlıkın vahdetini  gösteren ayineler ve delillerini okutan sahifelerin pek çok çeşitleri  olduğu gibi, merkezleri bir ve birbirinin içine dahil olmuşlardır. Binaenaleyh,  bir ayinede göründü veya bir sahifede okundu mu, hepsinde de görünür ve  okunur. Fakat birisinde görünmemesi, hepsinde görünmemesini istilzam  etmez.


İ’lem eyyühe’l-aziz! Bir kelimeyi yazan harfini yazanın gayrısı, bir sahifeyi yazan satırı yazanın gayrısı, kitabı yazan sahifeyi yazanın gayrısı olması mümkün olmadığı gibi; karıncayı halk eden cins-i hayvanı halk edenin gayrısı, hayvanı yaratan arzı yaratanın gayrısı, arzı halk eden, Rabbü’l-Âlemînin gayrısı olması muhaldir.


Rububiyet-i âmmenin işaretlerindendir ki, kâinat kitabında öyle büyük harfler vardır ki, o harflerin bir kısmında bir kelime yazılıdır. Bir kısmında bir kelam, bir kısmında bir kitap yazılıdır. Meselâ, o kitapta bahr, şecer, arz birer harf makamındadırlar. Birinci harfte semek kelimesi, ikincisinde şecer kelâmı, üçüncüsünde hayvan kitabı yazılmıştır. Hattâ, Yâsin suretinde tam Yâsin Sûresi yazıldığı gibi, bazı masnûatta, bir kelime olan isminde, çekirdeğinde o masnûun sûresi ve kitabı yazılmıştır.


İ’lem eyyühe’l-aziz! Yıldızlar, şemsler arasında mümâselet olduğu gibi filcümle müsâvat da vardır. Binaenaleyh, onlardan biri ötekilere rab olamaz. Ve onlardan birine rab olan, hepsine de rab olur. Ve keza, herşeye de rab olur.


İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsanın bir ferdinde bir cemaat-i mükellefîn bulunur. Evet, her bir uzuv, birşey için yaratılmıştır. O uzvu, o şeyde kullanmakla mükelleftir. Meselâ, herbir hasse için bir ibadet vardır. Onun hilâfında kullanılması dalâlettir. Meselâ, baş ile yapılan secde Allah için olursa ibadettir, gayrısı için






Hâlık: herşeyi yaratan AllahRabbü’l-Âlemîn: âlemlerin Rabbi olan Allah
Rububiyet-i âmme: Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği ve terbiyesiYâsin Sûresi: Kur’ân’ın otuz altıncı sûresidir
alel-ekser: çoğunluklaarz: dünya
bahir: denizbinaenaleyh: bundan dolayı
cemaat-i mükellefîn: dinen sorumlu olanlar topluluğucins-i hayvan: hayvan cinsi, türü
dalâlet: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık, inkâref’âl: fiiler, işler
ferd: kişi, şahısfilcümle: kısmen
fuzulî: fazladan, lüzumsuzgayr: diğer, başka
gayrısı: başkasıhalk eden: yaratan
harikulâde: olağanüstü, hayranlık vericihasse: duyu, organ
hilâf: zıt, tersibadet: kulluk
istilzam etmek: gerektirmeki’lem eyyühe’l-aziz: ey aziz kardeşim bil ki
kelâm: kelime, sözkeza: aynı şekilde
kâinat: evrenmakam: yer, konum
masnûat: san’at eseri varlıklarmasnû’: san’atlı şekilde yaratılmış varlık
muhal: imkânsız, olmayacak şeymükellef: yükümlü
mümâselet: benzerlikmüsâvat: eşitlik, denklik
rab:  herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu  şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında  bulunduransecde: muhatabını yüceltmek maksadıyla başını yere koymak
semek: balıksuret: biçim, görünüş
uzuv: organvahdet: Allah’ın birliği
âdi: basit, değersizşecer: ağaç
şems: güneşşuûnat: Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst