Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Sekizinci Lem'a - Sayfa 431


Yedinci Nükte



Aziz kardeşim,


Vahdetü’l-vücuda dair bir parça izahat istiyorsunuz. Bu meseleye dair Otuz Birinci Mektubun bir lem’asında, Hazret-i Muhyiddin’in bu meseledeki fikrine karşı gayet kuvvetli ve izahlı bir cevap vardır. Şimdilik bu kadar deriz ki:


Bu mesele-i vahdetü’l-vücudu şimdiki insanlara telkin etmek, ciddî zarar verir. Nasıl ki teşbihat ve temsiller, havassın elinden avâmın eline ve ilmin elinden cehlin eline girse, hakikat telâkki edilir. HAŞİYE-1 Öyle de, vahdetü’l-vücud meselesi gibi hakaik-i ulviye, ehl-i gaflet ve esbab içine dalan avamlara girse, tabiat telâkki edilir ve üç mühim zarar verir:


Birincisi: Vahdetü’l-vücudun meşrebi, Cenâb-ı Hak hesabına kâinatı adeta inkâr etmek iken, avâma girdikçe, gafil avamlara, hususan maddiyyun fikirleriyle âlûde olan fikirlere girdikçe, kâinat ve maddiyat hesabına ulûhiyeti inkâr yoluna gider.


İkincisi: Vahdetü’l-vücud meşrebi, mâsivâ-yı İlâhînin rububiyetini o derece şiddetle reddeder ki, mâsivâyı inkâr ve ikiliği ref ediyor. Değil nüfus-u emmârenin, belki herbir şeyin müstakil vücudunu görmemek iken, bu zamanda fikr-i tabiatın istilâsıyla ve gurur ve enâniyetin nefs-i emmâreyi şişirmesiyle ve âhireti ve Hâlıkı bir derece unutmak cihetiyle bazı nüfus-u emmâre küçük birer firavun, adeta nefsini mâbud ittihaz etmek istidadında bulunan insanlara vahdetü’l-vücudu telkin etmek, nefs-i emmâreyi—el’iyâzü billâh—öyle şımartır ki, ele avuca sığmaz.



[NOT]Haşiye-1  Nasıl ki iki melâike (teşbihin sırrı münasebetiyle Sevr ve Hût tesmiye edilen), avamca koca bir öküz ve koca bir balık telâkki edilmiştir.[/NOT] 


 
 
 
 
 Cenâb-ı Hak
: Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah 

 
 
 
 
 Hazret-i Muhyiddin
: (bk. bilgiler – Muhyiddin-i Arabî) 
Hâlık: her şeyi yaratan Allah Sevr ve Hut: Öküz ve Balık
avâm: halk tabakasıaziz: çok değerli 
cehl: cahillik, bilgisizlikcihetiyle: yönüyle
ehl-i gaflet: âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı duyarsız olanlar el’iyâzü billâh: Allah korusun 
enâniyet: benlik, gururesbab: sebepler 
fikr-i tabiat: herşeyi tabiatın yarattığını kabul eden düşünce; tabiat fikri firavun: tanrılık iddiasında bulunma
gafil: Allah’ı düşünmeyen ve sorumluluklarından habersiz hakaik-i ulviye: yüce gerçekler 
hakikat: doğru gerçek havas: seçkin kişiler, âlimler
haşiye: dipnothususan: özellikle
istidad: kabiliyet istilâ: işgal 
ittihaz etmek: edinmek, kabullenmekizahat: açıklamalar
kâinat: evren lem’acık: küçük lem’a, parıltı
maddiyat: maddi şeylermaddiyyun: maddeciler, materyalistler
melâike: melekler mesele-i vahdetü’l-vücud: vahdetü’l-vücud meselesi 
meşreb: hareket tarzı, metodmâbud: ibadet edilen 
mâsiva/mâsivâ-yı İlâhî: Allah’ın dışındaki varlıklar mühim: önemli
münasebet: bağlantı, ilgi müstakil: bağımsız, başlı başına
nefs: bir varlığın kendisi nefs-i emmâre: hazır zevke düşkün ve insanı kötülüğe sevk eden duygu 
nüfus-u emmâre: insana daima kötülüğü emreden, yasak zevk ve isteklere teşvik eden nefisler nükte: ince ve derin anlamlı söz
ref etmek: ortadan kaldırmakrububiyet: her bir varlığa muhtaç olduğu şeyleri verme, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurma 
tabiat: canlı cansız bütün varlıklar, doğa telkin etmek: fikir aşılamak, zihinde yer ettirmek
telâkki etmek: kabul etmek, algılamaktemsil: analoji, kıyaslama tarzında benzetme 
tesmiye edilen: isimlendirilen teşbih: benzetme
teşbihat: benzetmelerulûhiyet: ibadete ve itaat edilmeye lâyık olma; İlâhlık 
vahdetü’l-vücud: “Allah’ın varlığı o kadar mükemmeldir ki, diğer varlıklar Ona göre bir gölge gibidir ve ‘varlık’ adını almaya lâyık değiller” tarzında bir tasavvufî görüş vücud: varlık 
âhiret âlemi: öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat âlûde: karışık


<TBODY>
</TBODY>



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst