Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Sekizinci Lem'a - Sayfa 433


Bir suale cevap



Mustafa Sabri ile Mûsâ Bekûf’un efkârlarını muvazene etmek için vaktim müsait değildir. Yalnız bu kadar derim ki:


Birisi ifrat etmiş, diğeri tefrit ediyor. Mustafa Sabri gerçi müdafaatında Mûsâ Bekûf’a nisbeten haklıdır; fakat Muhyiddin gibi ulûm-u İslâmiyenin bir mucizesi bulunan bir zâtı tezyifte haksızdır.


Evet, Muhyiddin, kendisi hâdî ve makbuldür. Fakat her kitabında mühdî ve mürşid olamıyor. Hakaikte çok zaman mizansız gittiğinden, kavâid-i Ehl-i Sünnete muhalefet ediyor ve bazı kelâmları zâhirî dalâlet ifade ediyor. Fakat kendisi dalâletten müberrâdır. Bazan kelâm küfür görünür, fakat sahibi kâfir olamaz. Mustafa Sabri bu noktaları nazara almamış, kavâid-i Ehl-i Sünnete taassup cihetiyle bazı noktalarda tefrit etmiş.


Mûsâ Bekûf ise, ziyade teceddüde taraftar ve asrîliğe mümâşâtkâr efkârıyla çok yanlış gidiyor. Bazı hakaik-i İslâmiyeyi yanlış tevillerle tahrif ediyor. Ebu’l-Âlâ-yı Maarrî gibi merdut bir adamı muhakkikînlerin fevkinde tuttuğundan ve kendi efkârına uygun gelen Muhyiddin’in Ehl-i Sünnete muhalefet eden meselelerine ziyade taraftarlığından, ziyade ifrat ediyor.



قَالَ مُحْىِ الدِّينِ: تُحْرَمُ مُطَالَعَةُ كُتُبِنَا عَلٰى مَنْ لَيْسَ مِنَّا



Yani,”Bizden olmayan ve makamımızı bilmeyen, kitaplarımızı okumasın, zarar görür.” Evet, bu zamanda Muhyiddin’in kitapları, hususan vahdetü’l-vücuda dair meselelerini okumak zararlıdır.

Said Nursî












 

Ebu’l-Âlâ-yı Maarrî: (bk. bilgiler)Ehl-i Sünnet: Hz. Muhammed’in sünnetine uyan, onun yolundan giden büyük Müslüman topluluk 
Muhyiddin: (bk. bilgiler – Muhyiddin-i Arabî)Mustafa Sabri: (bk. bilgiler – Mustafa Sabri Efendi)
Mûsâ Bekûf: (bk. bilgiler)Said Nursî: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)
asrî: çağdaş, moderncihetiyle: yönüyle
dalâlet: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık, inkâr efkâr: fikirler, düşünceler 
fevkinde: üstündehakaik: hakikatler, gerçekler 
hakaik-i İslâmiye: İslâmiyetin hakikatleri, gerçekleri hususan: özellikle 
hâdî: doğru ve hak yola ulaşan kişi ifade etmek: anlatmak, söylemek
ifrat etmek: bir şeyde aşırıya gitmekkavâid-i Ehl-i Sünnet: Hz. Muhammed’in sünnetine uyan, onun yolundan giden büyük Müslüman topluluğu tarafından belirlenen kurallar 
kelâm: ifade, söz kâfir: Allah'ı veya Allah’ın bildirdiği kesin olan bir şeyi inkâr eden kimse 
küfür: Allah’ı inkâr makam: derece, konum 
makbul: kabul edilenmerdut: reddolunmuş, geri çevrilmiş
mizansız: ölçüsüz mucize: insanların benzerini yapmakta aciz kaldıkları olağanüstü iş 
muhakkikîn: gerçekleri araştıran ve delilleriyle ortaya koyan âlimler muhalefet etmek: aykırı davranmak 
muvazene etmek: karşılaştırmak; dengeye getirmek müberrâ: arınmış, temiz 
müdafaat: savunmalarmühdî: hidayete ulaştıran 
mümâşâtkâr: uyumlu olanmürşid: doğru yol gösteren 
müsait: uygunnazara almak: dikkate almak 
nisbeten: kıyasla taassup: körü körüne bağlılık
tahrif etmek: değiştirmek, bozmakteceddüd: yenilenme
tefrit etmek: bir şeye aşırı seviyede ilgisiz kalmaktevil: yorum 
tezyif: küçük düşürmeulûm-u İslâmiye: İslâm ilimleri 
vahdetü’l-vücud: “Allah’ın varlığı o kadar mükemmeldir ki, diğer varlıklar Ona göre bir gölge gibidir ve ‘varlık’ adını almaya lâyık değiller” tarzında bir tasavvufî görüş ziyade: çok, fazla
zâhirî: görünürde 


<TBODY>
</TBODY>



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst