Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Sekizinci Lem'a - Sayfa 435


mahlûkları olan umum cin ve insi konuşturup, herbirerlerinin namına bir selâmı, mezkûr mânâlarla takdim ettim.


Hem o getirdiği nur ve hediye ile benim bu dünyamı tenvir ettiği gibi, herkesin bu dünyadaki dünyalarını tenvir ediyor, nimetlendiriyor diye o hediyesine şâkirâne bir mukabele nev’inden, “Binler salâvat sana insin” dedim. Yani, “Senin bu iyiliğine karşı biz mukabele edemiyoruz. Belki Hâlıkımızın hazine-i rahmetinden gelen ve semâvat ehlinin adedince rahmetler sana gelmesini niyaz ile şükranımızı izhar ediyoruz” mânâsını hayalen hissettim.


O zât-ı Ahmediye (a.s.m.), ubudiyeti cihetiyle, halktan Hakka teveccühü hasebiyle, rahmet mânâsındaki salâtı ister. Risaleti cihetiyle, Haktan halka elçiliği haysiyetiyle selâm ister. Nasıl ki cin ve ins adedince selâma lâyık ve cin ve ins adedince umumî tecdid-i bîatı takdim ediyoruz. Öyle de, semâvat ehli adedince, hazine-i rahmetten, herbirinin namına bir salâta lâyıktır. Çünkü getirdiği nurla herbir şeyin kemâli görünür ve herbir mevcudun kıymeti tezahür eder ve herbir mahlûkun vazife-i Rabbâniyesi müşahede olunur ve herbir masnudaki makasıd-ı İlâhiye tecellî eder. Onun için, herbir şey, lisan-ı hal ile olduğu gibi, lisan-ı kàli de olsaydı, “Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Resulallah” diyecekleri kat’î olduğundan, biz umum onların namına,


اَلْفُ اَلْفِ صَلاَةٍ وَ اَلْفُ اَلْفِ سَلاَمٍ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ اللهِ بِعَدَدِ الْجِنِّ وَاْلاِنْسِ وَبِعَدَدِ الْمَلَكِ وَالنُّجُومِ 1

mânen deriz.فَيَكْفِيكَ اَنَّ اللهَ صَلّٰى بِنَفْسِهِ   وَ اَمْلاَكَهُ صَلَّتْ عَلَيْهِ وَسَلَّمَتْ 2 

Said Nursî










[NOT]Dipnot-1  Cinler ve insanlar sayısınca, melekler ve yıldızlar adedince milyonlar salât insin sana, ey Allah’ın Resûlü.

Dipnot-2  Allah’ın bizzat sana salât etmesi yeter. Onun melekleri de Peygambere salât ve selâm ederler.[/NOT] 


 
 
 
 
 Essalâtü vesselâmü aleyke yâ Resulallah
: Allah’ın salât ve selâmı üzerine olsun ey Allah’ın Resûlü 

 
 
 
 
 Hak
: herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah 
Hâlık: her şeyi yaratan Allah Said Nursî: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)
Zât-ı Ahmediye: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) zâtı, kendisi cihet: yön
cin ve ins: cinler ve insanlarhasebiyle: sebebiyle
haysiyetiyle: özelliğiylehazine-i rahmet: Allah’ın sonsuz rahmet hazinesi 
izhar etmek: göstermek kat’î: kesin
kemâl: kusursuzluk, mükemmellik lisan-ı hal: hâl ve beden dili
lisan-ı kàl: söz ile anlatımmahlûk: varlık 
makasıd-ı İlâhiye: İlâhî gayeler, istenilen şeyler masnu: san’at eseri 
mevcud: varlık mezkûr: adı geçen, anılan
mukabele etmek: karşılık vermekmânen: mânevî olarak 
müşahede: gözlemleme namına: adına
nev’: çeşit, türnimetlendirmek: nimet vermek 
niyaz: dua, yalvarış, yakarışnur: aydınlık, ışık 
rahmet: İlâhî şefkat ve merhamet risalet: elçilik, peygamberlik 
salât: Peygamberimiz için yapılan dua salâvat: Peygamberimize edilen rahmet ve esenlik duası 
semâvât ehli: ruhanî varlıklar, melekler tecdid-i bîat: bağlılık sözünü yenileme
tecellî etmek: görünmek, ortaya çıkmak tenvir etmek: aydınlatmak 
teveccüh: ilgi, yönelmetezahür etmek: görünmek, ortaya çıkmak 
ubudiyet: kulluk umum: bütün
umumî: genelvazife-i Rabbâniye: her şeyin Rabbi olan Allah’a karşı yapılan görev 
zîşuur: şuur sahibi şâkirâne: şükrederek 
şükran: minnettarlık, teşekkür 


<TBODY>
</TBODY>



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst