Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Sekizinci Lem'a - Sayfa 436


Dokuzuncu Nükte



اَوْ هُمْ قَاۤئِلُونَ 1





Refet, اَوْ هُمْ قَائِلوُنَ âyet-i celilesindeki قَائِلوُنَ kelimesinin mânâsını merak edip sorması münasebetiyle ve hapiste sabah namazından sonra sairler gibi yatmasından gelen rehavet dolayısıyla, elmas gibi kalemini atâlete uğratmamak için yazılmıştır.


Uyku üç nevidir.


BİRİNCİSİ: Gaylûledir ki, fecirden sonra, tâ vakt-i kerahet bitinceye kadardır. Bu uyku, rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine hadisçe sebebiyet verdiği için, hilâf-ı sünnettir. Çünkü rızık için sa’y etmenin mukaddemâtını ihzar etmenin en münasip zamanı, serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet ârız olur. O günkü sa’ye ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi, bereketsizliğe de sebebiyet verdiği, çok tecrübelerle sabit olmuştur.


İKİNCİSİ: Feylûledir ki, ikindi namazından sonra, mağribe kadardır. Bu uyku ömrün noksaniyetine, yani, uykudan gelen sersemlik cihetiyle, o günkü ömrü nevm-âlûd, yarı uyku kısacık bir şekil aldığından, maddî bir noksaniyet gösterdiği gibi, mânevî cihetiyle de, o gün hayatının maddî ve mânevî neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden, o vakti uykuyla geçirmek, o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden, güya o günü yaşamamış gibi oluyor.


ÜÇÜNCÜSÜ: Kaylûledir ki, bu uyku sünnet-i seniyyedir. 2 Duhâ vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için




[NOT]Dipnot-1 “Veya onlar gündüz uykusunda iken…” A’râf Sûresi, 7:4.

Dipnot-2 İbni Mâce, Sıyâm: 22; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 4: 531; Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 330; el-Elbânî, Sahîhu Camii’s-Sağîr, no: 4307.[/NOT]







Refet: (bk. Refet Barutçu)
atâlet: hareketsizlik, tembellik
cihet: yön
duhâ vakti: kuşluk vakti
ekseriya: çoğunlukla 
fecir: sabah tan yerinin ağarmaya başladığı zaman
feylûle: ikindiden akşama kadarki zaman dilimi
gaylûle: sabah, tan yerinin ağarmaya başlamasından, tâ güneşin bir mızrak boyu (yaklaşık 45 dk.) yükselmesine kadar geçen zaman dilimi
hadis: Peygamberimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış 
hilâf-ı sünnet: sünnete zıt, aykırı 
ihzar etme: hazırlama 
kaylûle: kuşluk vaktinden öğlenden biraz sonraya kadarki zaman dilimidir ki bu zaman diliminde uyumak sünnettir
kıyam: ayakta olma, uyanık olma 
mağrib: akşam vakti
mukaddemât: başlangıç şartları 
münasebetiyle: sebebiyle 
münasip: uygun 
nevi: çeşit, tür
nevm-âlûd: uykulu
noksaniyet: noksanlık, eksiklik
rehavet: tembellik, uyuşukluk
rızık: Allah’ın ihsan ettiği nimetler, yiyecekler 
sa’y etme: çalışma
sebebiyet verme: sebep olma 
sünnet/sünnet-i seniyye: Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler 
tezahür etmek: görünmek, ortaya çıkmak 
vakt-i kerahet: kerahet vakti; güneşin doğduğu, battığı ve tepede olduğu anlar
ârız olmak: ortaya çıkmak, kendini göstermek
âyet-i celile: büyük ve yüce anlamları içinde bulunduran âyet 


<TBODY>
</TBODY>


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst