Cevap: Yirmi Sekizinci Lem'a - Sayfa 451
On Dokuzuncu Nükte
Sual: Kısa bir zamandaki küfre mukabil, hadsiz bir zaman Cehennemde hapis nasıl adalet olur?
Elcevap: Sene 365 gün hesabıyla, bir dakikada katl, yedi (7) milyon sekiz yüz seksen dört (884) bin dakika hapis iktizası kanun-u adalet iken, bir dakika küfür bin katl hükmünde olduğundan, yirmi sene ömrünü küfürle geçiren ve küfürle ölen bir adam, kanun-u adaletle, elli yedi (57) trilyon iki yüz bir (201) milyar iki yüz (200) milyon sene, beşerin kanun-u adaletiyle hapse müstehak olur.
Elbette 1 فِيهَآ اَبَدًا adalet-i İlâhî ile veçh-i muvafakati bundan anlaşılıyor.
Birbirinden gayet uzak iki adedin sırr-ı münasebeti şudur ki:
Katl ve küfür, tahrip ve tecavüz olduğu için, gayre tesirat yapar. Bir dakikada katl, lâakal, zâhirî âdete göre, on beş sene maktulün hayatını selb eder, onun yerine hapse girer. Bir dakika küfür, bin bir esmâ-i İlâhîyi inkâr ve nukuşlarını tezyif ve kâinatın hukukuna tecavüz ve kemâlâtını inkâr ve hadsiz delâil-i vahdâniyeti tekzip ve şehadetlerini reddetmek olduğundan, kâfiri, bin seneden ziyade esfel-i sâfilîne atar, 2 خَالِدِينَ de hapseder.


[NOT]Dipnot-1 “Orada ebedî olarak kalacaklardır.” Nisâ Sûresi, 4:169.
Dipnot-2 “Ebedî kalıcılar…” Nisâ Sûresi, 4:169.[/NOT]
adalet: haklıya hakkını verme
| adalet-i İlâhî: Allah’ın adaleti
|
beşer: insan
| delâil-i vahdâniyet: Cenâb-ı Allah’ın birliğini gösteren deliller
|
esfel-i sâfilin: aşağıların en aşağısı
| esmâ-i İlâhî: Allah’ın isimleri
|
gayr: başka, diğer
| hadsiz: sınırsız, sayısız
|
hukuk: haklar
| iktiza etmek: gerektirmek
|
inkâr etmek: kabul etmemek, reddetmek
| kanun-u adalet: adalet kanunu
|
katl: öldürme, cinayet
| kemâlât: mükemmel ve kusursuz özellikler
|
kâfir: Allah'ı veya Allah’ın bildirdiği kesin olan birşeyi inkâr eden kimse
| kâinat: evren
|
küfür: Allah’ı veya Onun bildirdiği kesin olan birşeyi inkâr etmek (k-f-r)
| lâakal: en az
|
maktul: öldürülen kişi
| mukabil: karşılık
|
müstehak: hak etmiş, lâyık
| nukuş: nakışlar
|
nükte: ince ve derin anlamlı söz
| selb etmek: ortadan kaldırmak
|
sırr-ı münasebet: bağlantı sırrı
| tahrip: yıkıp yok etme
|
tecavüz: haddi aşmak, saldırmak
| tekzip: yalanlama
|
tesirat: tesirler, etkiler
| tezyif: küçük düşürme
|
veçh-i muvafakat: uygun yön
| ziyade: çok, fazla
|
zâhirî: görünüşte
| şehadet: şahitlik
|
<TBODY>
</TBODY>