Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Sekizinci Lem'a - Sayfa 469


Yirmi Yedinci Nükte


  


اِنَّ النَّفْسَ  َلاَمَّارَةٌ بِالسُّوۤءِ 1



Meâli: HAŞİYE-1 “Nefis daima kötü şeylere sevk eder” âyetinin, hem deاَعْدٰى عَدُوِّكَ نَفْسُكَ الَّتِى بَيْنَ جَنْبَيْكَ mânâ-yı şerifi: “Senin en zararlı düşmanın, nefsindir” 2 hadisinin bir nüktesidir.


Tezkiyesiz nefs-i emmâresi bulunmak şartıyla, kendi nefsini beğenen ve seven adam başkasını sevmez. Eğer zâhirî sevse de samimî sevemez; belki ondaki menfaatini ve lezzetini sever. Daima kendini beğendirmeye ve sevdirmeye çalışır. Ve kusurunu nefsine almaz, belki avukat gibi kendini müdafaa ve tebrie eyler. Mübalâğalarla, belki yalanlarla nefsini medih ve tenzih ederek, adeta takdis eder ve derecesine göre, 3 مَنِ اتَّخَذَ اِلٰـهَهُ هَوٰيهُ âyetinin bir tokadını yer.


Temeddühü ve sevdirmesi ise, aksülâmelle istiskali celb eder, soğuk düşürtür. Hem amel-i uhrevîde ihlâsı kaybeder, riyâyı karıştırır. Âkıbeti görmeyen ve neticeleri düşünmeyen ve lezzet-i hazıraya müptelâ olan hisse ve hevâ-yı nefse mağlûp olup, yolunu şaşırmış hissin fetvâsıyla, bir saat lezzet için bir sene hapiste yatar. Bir dakika gurur veya intikam yüzünden on sene ceza görür. Adeta, ders aldığı Amme cüz’ünü birtek şekerlemeye satan havâi bir çocuk gibi, elmas kıymetinde bulunan hasenâtını, hissini okşamak için ve hevâsını memnun etmek için ve hevesini tatmin etmek için, ehemmiyetsiz cam parçaları hükmündeki lezzetlere, enâniyetlere vesile edip, kârlı işlerde hasâret eder.



اَللّٰهُمَّ احْفَظْنَا مِنْ شَرِّ النَّفْسِ وَالشَّيْطَانِ وَمِنْ شَرِّ الْجِنِّ وَاْلاِنْسَانِ 4




[NOT]Dipnot-1  Yusuf Sûresi, 12:53.

Haşiye-1  Bu parçanın da herkese faydası var.

Dipnot-2  el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:143; Gazâlî, İhyâ-u Ulûmi’d-Dîn, 3:4.

Dipnot-3  “Hevâ ve heveslerini kendisine mâbud edinen kimse...” Furkan Sûresi, 25:43.

Dipnot-4  Allahım! Bizi nefsin, şeytanın, cinin ve insanın şerrinden muhafaza et.[/NOT]

 


 
 
 Amme cüz’ü
: Amme Sûresiyle başlayan Kur’ân-ı Kerim’in son cüz’ü 

 
 
 aksülâmel
: ters tepki gösterme
amel-i uhrevî: âhirete yönelik gerçekleştirilen iş, hizmet celb etmek: çekmek
enâniyet: benlikfetvâ: hüküm verme
hadis: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış hasenât: iyilikler, sevaplar 
hasâret: zararhavâi: hoppa, uçarı
haşiye: dipnotheves: gelip geçici arzu ve istek
hevâ: gelip gecici arzu ve istekler hevâ-yı nefis: nefsin arzuları 
ihlâs: ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme istiskal: hoşnutsuzluğu belli ederek karşı tarafı çekilmez görme
lezzet-i hazıra: şu anki lezzet, hemen elde edilen lezzetmağlûp olmak: yenilmek
medih: övgümeâl: açıklama, anlam
mânâ-yı şerif: değerli ve şerefli anlam mübalâğa: abartı 
müptelâ: bağımlınefis/nefs-i emmâre: insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere teşvik eden duygu; kişinin kendisi 
nükte: derin ve ince anlamlı sözriyâ: iki yüzlü olma
sevk etmek: yönlendirmektakdis: her türlü kusur ve eksiklikten arındırma, kutsama 
tebrie etmek: kusur ve noksandan uzak tutmatemeddüh: böbürlenme
tenzih: eksik ve çirkinliklerden arınmış tutma tezkiyesiz: nefsi temize çıkarmaksızın
vesile: aracızâhirî: görünüşte 
âkıbet: netice, sonâyet: Kur’ân’da yer alan her bir cümle 


<TBODY>
</TBODY>



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst