Konuya cevap cer

Cevap: Yirmi Sekizinci Lem'a - Sayfa 475


başka şeytanların çaresi kalmadığını ifade ile, vahy-i Kur’ânî ve nübüvvet-i Ahmediye (a.s.m.) ne derece yüksek bir derece-i hakkaniyette olduğunu ve hiçbir cihetle hilâf ve yanlış ve hile ile ona yanaşmak mümkün olmadığını, gayet beliğane, belki mucizâne ilân etmek ve göstermektir.




Said Nursî




سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 1









[NOT]Dipnot-1 “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.[/NOT]



 

Said Nursî: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)
beliğane: beliğ bir şekilde
cihet: yön
derece-i hakkaniyet: gerçeklik derecesi
hilâf: ayrılık, terslik
ilân etmek: duyurmak
mucizâne: mucizeli bir şekilde
nübüvvet-i Ahmediye: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
vahy-i Kur'ânî: vahiyle gelen Kur’ân-ı Kerim


<TBODY>
</TBODY>



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst