Vecize Tamamlamaca oyunu

müdavim

Üye Sorumlusu
ey nefis! böyle ebleh olmamak istersen : Allah namina ver,.............


Allah namına al, Allah namına başla, Allah namına işle. Vesselâm.


Ölümün hakikatını gören kâmil insanlar, ölümü sevmişler.Daha .....
 

topraktoprak

Well-known member
Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtina düstüm.Sana dehalet ediyorum ve sana.......
hizmetkarım Senin rızanı istiyor ve Seni arıyorum…
Ey bizi bu gurbete atan Allah’ım!..
Bundan muradın ne ise onu benim vicdanıma duyur. Ve sadece duyurmakla kalma, beni o duyguyla doyur…
Bu işin hakkını vermeye, bu vazifenin gereğini yapmaya muvaffak eyle…”
,,,Amin,,,

îman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî îmanı elde eden adam kâinata.........
 

topraktoprak

Well-known member
En bahtiyar odur ki dünya için.........
Dünya için âhireti unutmasın,
Âhiretini dünyaya feda etmesin,
Ebedi hayatını, dünya hayatı için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin,
kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin;
selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin...

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri

(Beşinci Mesele)


küfür bir fenalıktır, bir tahriptir,............
 

müdavim

Üye Sorumlusu



küfür bir fenalıktır, bir tahriptir,............




Meselâ küfür bir fenalıktır, bir tahriptir, bir adem-i tasdiktir. Fakat o tek seyyie, bütün kâinatın tahkirini ve bütün esmâ-i İlâhiyenin tezyifini, bütün insaniyetin terzilini tazammun eder. Çünkü şu mevcudatın âli bir makamı, ehemmiyetli bir vazifesi vardır. Zira onlar mektubât-ı Rabbâniye ve merâyâ-yı Sübhâhiye ve memurîn-i İlâhiyedirler. Küfür ise, onları âyinedarlık ve vazifedarlık ve mânidarlık makamından düşürüp, abesiyet ve tesadüfün oyuncağı derekesine ve zevâl ve firâkın tahribiyle çabuk bozulup değişen mevadd-ı fâniyeye ve ehemmiyetsizlik, kıymetsizlik, hiçlik mertebesine indirdiği gibi; bütün kâinatta ve mevcudatın âyinelerinde nakışları ve cilveleri ve cemâlleri görünen esmâ-i İlâhiyeyi inkâr ile tezyif eder. Ve insanlık denilen, bütün esmâ-i kudsiye-i İlâhiyenin cilvelerini güzelce ilân eden bir kaside-i manzume-i hikmet ve bir şecere-i bâkiyenin cihâzâtını cami' çekirdek-misal bir mu'cize-i kudret-i bâhire ve emanet-i kübrâyı uhdesine almakla yer, gök, dağa tefevvuk eden ve melâikeye karşı rüçhâniyet kazanan bir sahib-i mertebe-i hilâfet-i arziyeyi, en zelil bir hayvan-ı fâni-i zâilden daha zelil, daha zayıf, daha âciz, daha fakir bir derekeye atar ve mânâsız, karma karışık, çabuk bozulur bir âdi levha derekesine indirir.


Madem her vakit ecel gelebilir; eğer insanı gaflet içinde yakalasa, .......
 

topraktoprak

Well-known member
Madem her vakit ecel gelebilir; eğer insanı gaflet içinde yakalasa, ebedi hayatına çok zarar verebilir.

Hayatın lezzetini, zevkini isterseniz hayatınızı imanla hayatlandırınız ve feraizle..............
 

heysem

Well-known member
Hayatin lezzetini ve zevkini isterseniz,hayatinizi imanla hayatlandiriniz ve feraizle...ziynetlendiriniz ve günahlardan cekinmekle muhafaza ediniz. Her dertlinin ahini ,her muhtacin duasini isiten ve dinleyen bir semi ve mucip perde arkasinda var bakarki; en kücük bir zîhayatin...................
 

topraktoprak

Well-known member
Her dertlinin ahini ,her muhtacin duasini isiten ve dinleyen bir semi ve mucip perde arkasinda var bakarki; en kücük bir zîhayatin.............ve en küçük bir ihtiyacın görür ve en gizli bir ahını işitir, şefkat eder, fiilen cevap verir, memnun eder. Şualar 179

Cenab-ı Hak senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibadete muhtaçsın, manen hastasın. İbadet ise..............



 

Þefkat_

Well-known member
Cenab-ı Hak senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibadete muhtaçsın, manen hastasın. İbadet ise..............
mânevî yaralarına tiryaklar hükmünde olduğunu çok risalelerde ispat etmişiz. Acaba bir hasta, o hastalık hakkında, şefkatli bir hekimin ona nâfi ilâçları içirmek hususunda ettiği ısrara mukabil, hekime dese: "Senin ne ihtiyacın var, bana böyle ısrar ediyorsun?" Ne kadar mânâsız olduğunu anlarsın. Amma Kur’ân’ın, terk-i ibadet hakkında şiddetli tehdidâtı ve dehşetli cezaları ise: Nasıl ki bir padişah, raiyetinin hukukunu muhafaza etmek için, âdi bir adamın, raiyetinin hukukuna zarar veren bir hatasına göre, şiddetli cezaya çarpar. Öyle de, ibadeti ve namazı terk eden adam, Sultan-ı Ezel ve ebedin raiyeti hükmünde olan mevcudatın hukukuna ehemmiyetli bir tecavüz ve mânevî bir zulüm eder. Çünkü, mevcudatın kemalleri, Sânie müteveccih yüzlerinde tesbih ve ibadetle tezahür eder. İbadeti terk eden, mevcudatın ibadetini görmez ve göremez. Belki de inkâr eder.

Dünya, büyük bîr manevî buhran geçiri-yor. Manevî temelleri sarsılan garb cemiyeti İçinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taun felâketi gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sâri illete karsı islâm cemiyeti ne gibi çarelerle karsı koyacak? Garbin çürümüş....................

 

müdavim

Üye Sorumlusu
Dünya, büyük bîr manevî buhran geçiri-yor. Manevî temelleri sarsılan garb cemiyeti İçinde doğan bir hastalık, bir veba, bir taun felâketi gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sâri illete karsı islâm cemiyeti ne gibi çarelerle karsı koyacak? Garbin çürümüş....................

kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa İslâm cemiyetinin ter ü taze îman esaslariyle mi? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum, îman kalesini, küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız îman üzerine mesaimi teksif etmiş bulunuyorum.
Risale-i Nur’it anlamıyorlar. Yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben, bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin meseleleri hallettim. Hattâ bu hususta da bazı eserler telif eyledim


Bu dünya eğer daimî olsa idi ve yolumuzda ölüm olmasaydı ...
 

heysem

Well-known member
Bu dünya eger daimî olsaydi ve yolumuzda ölüm olmasaydi............... ve firak ve zevâlin rüzgârları esmeseydi ve musibetli, fırtınalı istikbalde mânevî kış mevsimleri olmasaydı, ben de seninle beraber senin haline acıyacaktım. Fakat madem dünya birgün bize "Haydi, dışarı" diyecek, feryadımızdan kulağını kapayacak. O bizi dışarı kovmadan, biz bu hastalıklar ikazatıyla (ikazlarıyla) şimdiden onun aşkından vazgeçmeliyiz. O bizi terk etmeden, kalben onu terke çalışmalıyız.
Evet, hastalık bu mânâyı bize ihtar edip der ki: "Senin vücudun taştan, demirden değildir. Belki daima ayrılmaya müsait muhtelif maddelerden terkip edilmiştir. Gururu bırak, aczini anla. Mâlikini tanı, vazifeni bil, dünyaya niçin geldiğini öğren." Kalbin kulağına gizli ihtar ediyor.
Hem madem dünyanın zevki, ...............
 

akna

Well-known member
Hem madem dünyanın zevki, lezzeti devam etmiyor. Hususan meşru olmazsa... hem devamsız, hem elemli, hem günahlı oluyor. O zevki kaybettiğinden hastalık bahanesiyle ağlama; bil'akis hastalıktaki manevi ibadet ve uhrevi sevap cihetini düşün; zevk almaya çalış.


(hakikat çekirdekleri'nden)
Karıncayı emirsiz, arıyı ya'subsuz bırakmayan Kudret-i Ezeliye;...........................
 

topraktoprak

Well-known member
Karıncayı emirsiz, arıyı ya'subsuz bırakmayan Kudret-i Ezeliye;........................... elbette beseri nebisiz birakmaz. Âlem-i sehadetteki insanlara insikak-i Kamer, bir mu'cize-i Ahmediye (A.S.M.) oldugu gibi, mi'rac dahi âlem-i melekûttaki melaike ve ruhaniyata karsi bir mu'cize-i kübra-yi Ahmediyedir ki; nübüvvetinin velayeti bu keramet-i bahire ile isbat edilmistir ve o parlak zât, berk ve Kamer gibi melekûtta su'le-fesan olmustur.

hırs, sebeb-i mahrumiyettir; tevekkül ve kanaat ise.............
 

heysem

Well-known member
Hirs sebeb-i mahrumiyettir;tevekkül ve kanaat ise........ vesile-i rahmettir.
Hem daire-i insaniye içinde her milletten ziyade hırsla dünyaya yapışan ve aşk ile hayat-ı dünyeviyeye bağlanan Yahudi milleti, pek çok zahmetle kazandığı, kendine faydası az, yalnız hazinedarlık ettiği gayr-ı meşru bir servet-i ribâ ile bütün milletlerden yedikleri sille-i zillet ve sefalet, katl ve ihanet gösteriyor ki, hırs maden-i zillet ve hasârettir.
( Mektubat Yirmi ikinci mektub ) -------------------------------------------------------------------------------Yirmiücüncü söz , birinci mebhas ........... İnsân, nur-u îman ile a’lâ-yı illiyyîne çıkar; Cennet’e lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile, esfel-i sâfilîne düşer; Cehennem’e ehil (olacak) bir vaziyete girer. Çünki îman, insânı Sâni’-i Zülcelâl’ine nisbet ediyor; îman, bir intisabdır. Öyle ise însan, îman ile insânda tezahür eden san’at-ı İlâhiyye ve nukuş-u Esmâ-i Rabbâniyye îtibariyle ............
 

Þefkat_

Well-known member
İnsân, nur-u îman ile a’lâ-yı illiyyîne çıkar; Cennet’e lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile, esfel-i sâfilîne düşer; Cehennem’e ehil (olacak) bir vaziyete girer. Çünki îman, insânı Sâni’-i Zülcelâl’ine nisbet ediyor; îman, bir intisabdır. Öyle ise însan, îman ile insânda tezahür eden san’at-ı İlâhiyye ve nukuş-u Esmâ-i Rabbâniyye îtibariyle ............ bir kıymet alır. Küfür, o nisbeti kat’ eder. O kat’dan san’at-ı Rabbâniye gizlenir, kıymeti dahi yalnız madde itibâriyle olur. Madde ise, hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan, kıymeti hiç hükmündedir.

İnsan, kâinatın ekser envâına muhtaç ve alâkadardır. İhtiyacâtı âlemin her tarafına dağılmış; arzuları ebede kadar uzanmış. Bir çiçeği istediği gibi....

23.söz 2.mebhas
 
İnsan, kâinatın ekser envâına muhtaç ve alâkadardır.
İhtiyacâtı âlemin her tarafına dağılmış; arzuları ebede kadar uzanmış.
Bir çiçeği istediği gibi, koca bir baharı da ister.
Bir bahçeyi arzu ettiği gibi, ebedî Cenneti de arzu eder.
Bir dostunu görmeye müştak olduğu gibi, Cemîl-i Zülcelâli de görmeye müştaktır.
Başka bir menzilde duran bir sevdiğini ziyâret etmek için,
o menzilin kapısını açmaya muhtaç olduğu gibi,
berzaha göçmüş yüzde doksan dokuz ahbabını ziyâret etmek ve firâk-ı ebedîden kurtulmak için,
koca dünyanın kapısını kapayacak ve bir mahşer-i acâib olan âhiret kapısını açacak,
dünyayı kaldırıp âhireti yerine kuracak ve koyacak bir Kadîr-i Mutlakın dergâhına ilticâya muhtaçtır.



iman, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder..........
 
Üst