• Bu konu 2,186 yanıt içerir, 35 izleyen vardır ve en son Anonim tarafından güncellenmiştir.
15 yazı görüntüleniyor - 61 ile 75 arası (toplam 2,179)
  • Yazar
    Yazılar
  • #782209
    Anonim

      Ey Cemaat! Sabırlı olun. İçinde bulunduğunuz dünya, âfet ve musibet doludur. Bunların gayrisi nadirdir. Yok denecek kadar azdır. Arkasına belâyı saklamayan iyilik bulunmaz. Her genişliğin bir sıkıntısı çıkar. Her ferahlıkta bir darlık saklıdır.
      Maddî hayatınızı dünyaya verin. Kısmetinizi meşru yoldan alın. Dertlerinizin devası budur. İyi yollardan gelen dünyalık size yeter.

      (Hz. Abdülkâdir Geylânî Kuddise-i Sirrühû)
      #782210
      Anonim

        İnsanın yegâne görevi, ömrün her anında ölüme hazır olmak, onu ferah ve neşeli bir şekilde karşılamaya çalışmak olmalıdır.

        (Hz. Muhammed Konyevî)

        #782321
        Anonim

          Kur’an şifadır. Fakat şifa suyun geldiği boruya tabidir. Pis borudan şifa gelmez.
          (Abdulhakim Arvasi)

          #782339
          Anonim

            @ABDULLAH 225213 wrote:

            Ey Cemaat! Sabırlı olun. İçinde bulunduğunuz dünya, âfet ve musibet doludur. Bunların gayrisi nadirdir. Yok denecek kadar azdır. Arkasına belâyı saklamayan iyilik bulunmaz. Her genişliğin bir sıkıntısı çıkar. Her ferahlıkta bir darlık saklıdır.
            Maddî hayatınızı dünyaya verin. Kısmetinizi meşru yoldan alın. Dertlerinizin devası budur. İyi yollardan gelen dünyalık size yeter.

            (Hz. Abdülkâdir Geylânî Kuddise-i Sirrühû)

            Allah razı olsun ne güzel ruhları uyarıcı sözler bunlar çok teşekkürler abi.

            #782354
            Anonim

              İyi biliniz ki, namaz dînin direğidir.
              Namaz kılan bir insan, dînini doğrultmuş olur.
              Namaz kılmayanın dîni yıkılır. Namazları, müstehap zamanlarda, şartlarına ve edeblerine uygun kılmalıdır. Bunlar fıkıh kitablarında bildirilmiştir.
              Namazları cemâatle kılmalı, birinci tekbîri imâm ile birlikte almağa çalışmalıdır ve birinci safta yer bulmalıdır. (Câmiye geç gelip, birinci safa geçmek için, safları yarmak, cemâate eziyet vermek haramdır.) Bunlardan biri yapılmazsa mâtem tutmalıdır.
              Kâmil bir müslüman, namaza durunca, sanki dünyâdan çıkıp âhirete girer. Çünkü dünyâda Allahü teâlâya yaklaşmak, çok az nasîb olur. Eğer nasîb olursa o da zılle, gölgeye, sûrete yakınlıktır. Âhiret ise, asla yakınlık yeridir.
              İşte namazda, âhirete girerek, burada nasîb olan devletten hisse alır. Bu dünyâda hasret ve firâk ateşi ile yanan susuzlar, ancak namaz çeşmesinin hayat suyu ile serinleyip rahat bulur. Büyüklük ve mâbûdluk sahrâsında şaşırmış kalmış olanlar, namaz gelininin çadır etekleri altında vuslatın (matlûba kavuşmanın) kokusunu duyarak hayrân olurlar.

              Allahü teâlânın sevgili Peygamberi buyurdu ki: “Bir mümin namaz kılmağa başlayınca, Cennet kapıları onun için açılır. Rabbi ile onun arasında bulunan perdeler kalkar. Cennet’te olan hûriler onu karşılar. Bu hâl, namaz bitinceye kadar devâm eder.”

              (Hz. Muhammed Mâsum-i Fârukî)
              #782457
              Anonim

                *İki şeyden kaçın: “Çok yemekten ve çok konuşmaktan”

                * Dünyada aziz olmak isteyen diline sahip olsun. Şahitlik yapmasın, imam olmasın, ziyafetlere katılmasın.

                * Sabır Allah-ü teala’yı kullara şikayet etmemektir.

                * İnsanlar arasında tanınmak isteyen ahiretin tadını alamaz.

                * Şöhreti seven Allah’tan korkmaz.

                * Övülmekten hoşlanmak ahmaklıktır.

                * Sabır susmaktır. Konuşan, susandan daha fazla vera sahibi olamaz.

                * Kötü insanlarla arkadaşlık yapan iyi kimselere sui zan eder.

                * Dün öldü, yarın doğmadı, bugün can çekişiyor. Sen bu anı değerlendir.

                * Topal bir karınca düşünün. Bir buğday için saatlerce uğraşır, didinir, tam yuvasının ağzına getirir ki taneyi kuş kapar. Ölüm kuşu da böyledir. Kimse dünyadaki emeline kavuşamaz.
                Bişr-i Hafi

                #782517
                Anonim

                  Oğlum! Sana gereken odur ki, evliya zümresinin duasını alasın. Teberrüken onların himmetine nail olmayı arzulayasın.

                  Ey Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup ezberleyen kimse!.. Onu okuyup ezberlediğin için fazla övünme… Hâline bir bak: Onun gereği ile amel ediyor musun? Yoksa etmiyor musun?

                  Ey oğlum! Cedel, nakil, yaldızlı sözler gibi faydasız şeylerle meşguliyeti bırakarak sükût ehli ol. İhlâsı seç, bu yolda sâlih amel işle ve nefsine uyma.
                  O kimse ile otur kalk ki, şerîati ve hakîkati özünde toplamış ola. Şunu unutma ki, bu yolda sana en çok yardımı dokunan kişiler, bu gibi insanlar olacaktır.
                  Oğlum! İsterim ki, dâima sünnetle amel edesin…

                  Bu yolda lüzumlu olan edeb esâsına da riâyet edesin.

                  Cesur olmalısın. Gölgesinden bile ürken korkaklardan olmamalısın. Herhangi bir sıkıntı, ilk anda seni yere sermemeli.

                  Mevlânın sevgisi ile dol; hattâ onunla vecd hâlinde ol.
                  Evladlarım! Gıybet etmek için birini ararsanız; babanızın, ananızın gıybetini ediniz. Çünkü onlar; iyiliklerinizi almaya, diğerlerinden daha lâyıktır.

                  Allâhu Teâlâ bir gün ve gecede yetmiş iki kere kullarının kalbine nazar eder. O hâlde, kalbinizi temiz tutunuz, güzel ve parlak kılınız. Çünkü orası, Rabbinizin nazargâhıdır.

                  Ey kardeşim! Sakın kendi başına bir şey yaptım zannetme. Bil ki; oruç tuttuğunda onu sana Allah tutturmuş, namaz kıldığında onu sana Allah kıldırmış, bir iş yaptığında onu sana Allah yaptırmıştır. Takva derecesine ulaşmışsan Allah seni ulaştırmış, maddî-mânevî bir şeye mazhar olmuşsan Allah seni mazhar kılmıştır.

                  Ey oğulcuğum! İnsanların ve cinlerin ameli kadar amelin olsa bile “ben” demekten sakın! Zîra Allah, “ben” iddiasında bulunanları acziyet içerisinde bırakır. Benlik davasında isen maddî ve manevî derecen düşer, bunu unutma!

                  İbrahim Desûkî -kuddise sirruh- (v. 1277)

                  #782518
                  Anonim

                    [FONT=verdana,sans-serif]Mevlana’nın söylediği ve günümüze kadar insanlığa ışık tutan sözlerinden bazıları:

                    · Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. [/FONT]
                    [FONT=verdana,sans-serif]
                    · Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de, şeytandan dert satın alır.

                    . Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş…

                    . Aşk altın değildir, saklanmaz. Aşıkın bütün sırları meydandadır…

                    . Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir…

                    · Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.

                    . Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki…

                    · Sen diri oldukça ölü yıkayıcı seni yıkar mı hiç?

                    · İsa’nın eşeğinden şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.

                    · Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.

                    · Ehil olmayanlara sabretmek ehil olanları parlatır.

                    · Leş, bize göre rezildir ama, domuza, köpeğe şekerdir,helvadır.

                    · Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?

                    · Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.

                    · Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.

                    · Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?

                    · Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar.

                    · Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta aşağılık dünyadan göğe sıçrayıverir.
                    ·[IMG]https://mail.google.com/mail/?ui=2&ik=e77e1cb486&view=att&th=120b41a9b465bb9c&attid=0.1&disp=emb&realattid=0.1&zw[/IMG] O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.

                    · Genişlik, sabırdan doğar.

                    · Korkunç bir Kurban Bayramı gibi olan kıyamet günü, müminlere,bayram günüdür, inek,öküzlere ölüm günü.

                    · Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.

                    · Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının.

                    · Irmak suyunu tamamen içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.

                    · Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.

                    · Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış nefsim ve kişiler. Sonunda sana da,bana da dikişsiz elbiseyi(kefeni) giydirecekler.

                    · Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.

                    · Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.

                    · Oruç tutmak güçtür, çetindir ama Allah’ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından, bir derde uğratmasından daha iyidir.

                    · Ayın, geceye sabretmesi, onu apaydın eder. Gülün, dikene sabretmesi, güle güzel bir koku verir. Arslanın, sabredip pislik içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur.

                    · Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah’tır.Tamahkarın kıblesi ise altın torbası.

                    . Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur…

                    · Sarhoş, cinayeti yapar da sonra “özrüm vardı, kendimde değildim”der. Kendinde olmayış,kendiliğinden gelmedi sana,onu sen çağırdın.

                    · İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır.

                    · Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz. Suyu başına döksen, başı kırılmaz. Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan, toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek.

                    · Yoldaki bir tepecik seni bunaltmış,oysa önünde yüzlerce dağ var.

                    · Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.

                    [/FONT]

                    cleardot.gif

                    #782519
                    Anonim

                      [FONT=verdana,sans-serif]Yazık ki akşam oldu biz yine yalnız kaldık[/FONT][FONT=tahoma,sans-serif]Bir kıyısı görünmez denize daldık[/FONT][FONT=tahoma,sans-serif]Bir gemiye binmişiz bulanık bir gecede[/FONT][FONT=tahoma,sans-serif]ALLAH’ın denizinde ALLAH’tan uzak kaldık…[/FONT][FONT=tahoma,sans-serif]Mevlana[/FONT]

                      [FONT=verdana,sans-serif]Niceleri Geldi , Neler İstediler,
                      Sonunda Dünyayı Bırakıp Gittiler:
                      Sen Hiç Gitmeyecek Gibisin , Değil Mi?
                      O Gidenler De Hep Senin Gibiydiler

                      Ömer Hayyam[/FONT]

                      [FONT=verdana,sans-serif]Sultan Mahmut bir gün vezirlerinin hepsini toplayıp, bana bir yüzük yaptırın ve üzerine öyle birşey yazdırın ki ona her baktığımda, hüzünlüysem neşeleneyim, neşeliysem hüzünleneyim diye buyurmuş.
                      Vezirler toplanmışlar dört bir yana haber salmışlar. Sonunda bir gün yüzükle sultanın karşısına çıkmışlar, yüzüğü vermişler. Sultan Mahmut tamam işte bu demiş. yüzüğün üzerinde
                      ” BU DA GEÇER YA HU”
                      yazıyormuş….
                      [/FONT]

                      [FONT=tahoma,sans-serif]Kapattık bazı kapıları dostlar…

                      kör bir kilit vurduk üzerlerine..

                      Şimdi açılırlar mı yeniden, en tılsımlı sözleri söylesek?..

                      Yahut yeni kapılar açsak, kaybettiklerimizin peşine düşsek..

                      Kör kilitli kapıları açmak gerek dostlar..

                      Biraz cesaret gerek belki..

                      Gerçeklerle yüzleşmeye cesaret, gerçekleri kabullenmeye cesaret..

                      Ve gayret, ve gayret…[/FONT]

                      [FONT=verdana,sans-serif]Göz nereye bakar, gönül oraya akar

                      Gönül nereye akar, ayak oraya koşar ![/FONT]


                      [FONT=verdana,sans-serif]Hz. Lokman:
                      “Ey oğul!
                      Dünya derin bir denizdir, pek çok insan onda boğuldu.
                      -Gemin takva
                      -Yükün iman,
                      -Halin tevekkül olsun.
                      Umulur ki kurtulursun. ..!
                      [/FONT]

                      [FONT=verdana,sans-serif]Neye Yaklaşsam Sonu Ayrılık ve Kırgınlık..
                      Anladım ki MEVLA’dan Gayrisine yokmuş yakınlık…
                      [/FONT]

                      [FONT=verdana,sans-serif]Herşey O’nun izniyle …O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez.

                      (En’âm; 59)[/FONT]

                      [FONT=verdana,sans-serif]

                      Halife Leyla’ya dedi:

                      ” O, sen misin?
                      Mecnun senden dolayı mı perişan oldu
                      ve kendini kaybetti? Sen diğer güzellerden üstün değilsin! “

                      Leyla dedi:

                      ” Çünkü sen Mecnun değilsin, onun gözleriyle bakmıyorsun da ondan.” [/FONT]

                      [FONT=verdana,sans-serif](Mesnevi,Mevlana. 408-409.beyitler )
                      [/FONT]

                      [FONT=tahoma,sans-serif]”Tek çiçekle bahar olmaz diyenlere inat!…

                      Her yürek için açan özel bir çiçek olduğunu ve fazlasının gerekmediğini ispatlamak için baharı bekliyorum.”

                      Ahmed Günbay Yıldız[/FONT]

                      [FONT=verdana,sans-serif]….Ve sen yine denendiğinde
                      ve yine kalbin daraldığında
                      ve yine bütün kapılar yüzüne kapandığında
                      ve yine ne yapman gerektiğini bilemediğinde. ..
                      Uzun uzun düşün ve hatırla Yaradanını!

                      ALLAH kuluna kâfi değil mi? [FONT=verdana,sans-serif](Zümer/36)[/FONT][/FONT]

                      [FONT=verdana,sans-serif]İnşaALLAH derse yakaran,
                      İnşa eder Yaradan!
                      [/FONT]


                      #782527
                      Anonim
                        [FONT=arial,sans-serif][FONT=arial,sans-serif]Ey Dünya, Çekil [FONT=arial,sans-serif]Yolumdan[/FONT][/FONT][/FONT][FONT=arial,sans-serif] [/FONT]

                        [FONT=arial,sans-serif] [/FONT]
                        [FONT=arial,sans-serif][FONT=arial,sans-serif]Bütün cazibenle, haşmetinle, nefsime hoş gelen güzelliğinle karşıma geçmiş, beni kendine çağırıyorsun. “Bana gel, bana bak, beni sev” [FONT=arial,sans-serif]diyorsun. Hâlbuki ben ruhlar âleminden yola çıkmış, rahm-ı maderden geçerek senin bağrına inmiş, oradan da bir süre oyalandıktan sonra ebed tarafına doğru gidecek olan bir yolcuyum. Sen ise, yolumun üzerindeki bir konaklama yerisin. Bir misafirhanesin. Ama[/FONT][FONT=arial,sans-serif] insanları oyalamak için o kadar çok çeşitli ve çok güzel oyuncakların var ki, gafil kalpler bunların gerçek ve ebedi olduğunu düşünerek bütün sevgilerini seni sevmek için kullanıyorlar. Yolculuğun diğer etaplarını unutup, senin yanında ebedi kalacaklarmış gibi yaşıyorlar. Sen de sahte bir sevgi ile onları bağrına basıyorsun.[/FONT][/FONT][/FONT][FONT=arial,sans-serif] [/FONT]

                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] [FONT=arial,helvetica,sans-serif]Geçici güzelliklerinle insanları kandırdığını bilen feraset sahibi insanlar sana “Yalan Dünya” demişler. Geçici oldugun için de, “Fani Dünya” diyenler olmuş. Gerçekten de sen de benim gibi fânisin. Yaşın milyarlara varsa da, bir gün gelecek senin de ömrün tükenecek. Seni ısıtan güneş, tavanında nurlu bir kandil gibi parlayan ay ve etrafında ışıldayan diğer yıldızlar ve güneşlerle birlikte bir gün sen de yok olacaksın. Yani sen de benim gibi fânisin. Hâlbuki benim Üstadım Bediüzzaman Said Nursi, “faniyim, fani olanı istemem” diyor. Öyleyse, ben de seni istemiyorum. Ben, bütün duygularımın ebediyen tatmin olacağı ebedi bir âleme yönelmişim. Sahte sevgililerle beni oyalamaya, yolumdan eylemeye çalışma. Ey dünya, çekil yolumdan.[/FONT] [/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] Ne insanlar geldi geçti üzerinden. Firavunları bağrında barındırdın. Senin haşmetli cazibene kapılarak kendilerini tek hâkim güç zannettiler. Gökyüzüne merdiven dayayıp ilâhlık iddiasında bulundular. Ama küçücük bir sineğe mağlup olarak göçüp gittiler. [/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] [FONT=arial,helvetica,sans-serif]Ne sultanlar geldi geçti üzerinden. Kendilerini saltanatın cazibesine kaptırıp, misafir olduklarını unuttular. Saltanatlarının ebediyen devam edeceğini zannettiler. Ama görüldü ki, ne sultanlar ölümsüz, ne de saltanatları edebî imiş.[/FONT][FONT=arial,helvetica,sans-serif] [/FONT][/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] Askerlerinin çokluğuna, hazinelerinin zenginliğine, topraklarının genisliğine bakarak, “Acaba bu devlet yıkılır mı?” diye soranlar olduğu gibi “ bu dünya bir padişaha çok, iki padişaha az gelir” diyenler de oldu. Ama onlar da sonunda bir mezarlık paylarına razı olup göçüp gittiler. Geride türkülere ve ağıtlara yansıyan hüzünlü ezgiler bıraktılar. Benim gibi bir âcizin ise, geride bırakacağı hiçbir şeyi bulunmuyor. Aczimden başka sermayem yoktur. [/FONT]

                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] Ey dünya, ömür sermayem, çok az, yapmam gereken lüzumlu işler ise pek çoktur. Bana faydası olmayan, uzun yolculuğumda işime yaramayacak olan ve bana ayak bağı olmaktan başka bir işe yaramayan meşguliyetlerle beni oyalama. [/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] [FONT=arial,sans-serif][FONT=arial,sans-serif]İş[/FONT][FONT=arial,sans-serif]im [FONT=arial,sans-serif]acele, çekil yolumdan.[/FONT][/FONT] [/FONT][/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] [/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] [FONT=arial,sans-serif]İbret nazarıyla, çevrene bir bak![/FONT][FONT=arial,sans-serif] [/FONT][/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] [FONT=arial,sans-serif]Her yerde ıstırap, her yerde firak![/FONT] [/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] [FONT=arial,sans-serif]Fani mahbupların peşini bırak![/FONT] [/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif] [FONT=arial,sans-serif] Sevmeye bir ömür, yetmiyor gönül…[/FONT] [/FONT]
                        [FONT=arial,helvetica,sans-serif]
                        [/FONT]

                        #707787
                        Anonim

                          Hüzün dalgası çarptıysa bir insanın yüreğine.. Ya Mevlâsını özlemiştir yada Mevlâsı onu!
                          Mevlâyı özleyen gönül ya hüznü bekler yada hüzündedir…
                          Bela, gam ve keder Mevlânın sevdiklerine gösterdiği kamçıdır…
                          Vurdukça kendine çeker…”

                          İmam Rabbani (R.a)

                          #707788
                          Anonim
                            Önce kendi nefsine öğüt ver, kendi nefsini düzelt.
                            Sonra da başkalarına öğüt ver, başkalarını düzeltmeye çalış.
                            Sana
                            Önce kendi nefsinin özelliklerini, kendi nefsinin ne durumda olduğunu bilmen lazım.
                            Kendinde ıslaha muhtaç bir hal var oldukça başkalarını düzeltmeye,
                            Başkalarına öğüt vermeye kalkışma.
                            Eğer kendinde ıslaha muhtaç bir hal bulunduğu halde bunu bırakır da
                            Başkasının ıslahına kalkışırsan
                            yazık sana!
                            Başkalarını nasıl ve hangi hallerde kurtarabileceğini bilirsin.
                            Sen kendin kör isen, bir başkasının elinden tutup nasıl bir yere götürebilirsin?
                            Gözleri görmeyen birisinin bir başkasının elinden tutup bir yere götürmesi mümkün olmadığı gibi,
                            Kendi nefsini ıslah etmemiş birisinin de başkalarını irşat edip
                            Allah’a götürmesi mümkün değildir.
                            Ancak kendi gözleri gören kişi başkalarını bir yerden bir yere götürebilir.
                            Denize düşen ve yüzme bilmeyen birisini ancak mahir yüzücü olan birisi kurtarabilir.
                            Aynen bunun gibi, Allah’a insanları ancak Onu tanıyan birisi götürebilir.
                            Allah’ı tanımayan kişiye gelince,
                            Ona giden yolda bu kişi insanlara nasıl rehberlik edebilir ki?
                            Sana Allah’ın tasarrufundan bahsetme ihtiyacını duymuyorum.
                            Sen Onu seversin, amellerini sırf Onun rızası için yaparsın.
                            Asla Ondan başkası için yapmazsın. Ondan korkarsın,
                            Ondan başkasından asla korkmazsın.
                            Abdul Kadir Geylani k.s….
                            #782622
                            Anonim

                              dua_eden150px(1).jpg

                              Faniyim, fani olanı istemem.

                              Acizim, aciz olanı istemem.

                              Ruhumu Rahman’a teslim eyledim, gayr istemem.

                              İsterim, fakat bir Yar-ı Baki isterim.

                              Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim.

                              Hiç ender hiçim,
                              fakat umum mevcudatı beraber isterim…

                              (Bediüzzaman)

                              #782772
                              Anonim

                                Şu iki şey hâriç dünyâda safa kalmadı:

                                1. Kardeşlerle karşılaşmak ve onlarla sohbet etmek,
                                2. Teheccüd namazına kalkmak ve o feyizli vakitte doya doya zikir ve Kur’ân ile meşgul olmak.

                                Malik Bin Dinar -kuddise sirruh- (v. 748)

                                #782773
                                Anonim

                                  Seni incitenlerin özürlerini kabul et. Halkı inciteni Allah sevmez. Böyle bir huy dindar birine yakışmaz. Zulümle bir kalbi yaralayan, o yarayı kendi vücûdunda açmış olur. Kendi ayıbını görebilenlerin ruhlarında bir kuvvet belirir.
                                  Ahmaklığın alâmeti şunlardır:
                                  Kendi ayıbını görmeyip de başkalarının kusurunu aramak. Gönlüne cimrilik tohumu saçtığı hâlde cömertlik ummak.
                                  Ahlâkı ile halkı hoşnud etmeyen kimsenin Allah katında hiçbir değeri yoktur.
                                  Hastaları ziyaret et, çünkü bu Peygamber sünnetidir. Elinden gelirse susuzları suya kandır. Meclislerde insanlara hizmet et. Yetimlerin hâl ve hatırlarını sor ki, Allah seni azîz eylesin. Çünkü yetimin bir anlık ağlaması bile, arş-ı âlâyı titretmeye yeter. Bir yetimi ağlatan zâlim, cehennem ateşine odun olur. Hasta bir yetimi sevindiren, kendisi için cennet kapısını açmış olur.
                                  Allah yolunda ne verirsen, öz malın odur. Geri kalanın hesabı vardır.

                                  Feridüddîn Attar -kuddise sirruh- (d. 1119, v. 1220)

                                15 yazı görüntüleniyor - 61 ile 75 arası (toplam 2,179)
                                • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.