Her Güne Bir Ayet

Zuhr

Talebe
ayet4jh8.png
 

Zuhr

Talebe
إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ وَأَصْلَحُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ

İllellezîne tâbû min ba’di zâlike ve aslehû, fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).


Bundan sonra tövbe edip ıslâh olanlar (düzelenler) hariç. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur (mağfiret edendir), Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli edendir).
(Nur Suresi 6.Ayet)
 

GuL-i YaReN

Well-known member
Bismillahirrahmanirrahim

86 - İnandıktan, Peygamber'in hak olduğuna şehadet ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkâra sapan bir milleti ALLAH nasıl doğru yola eriştirir? ALLAH zalimler güruhunu doğru yola iletmez.


SÜRET-ÜL AL-İ İMRAN
 

VUSLAT

Well-known member
"Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme ! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme, bizi affet, bizi bağışla, bize acı, sen bizim Mevlamızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et!

Bakara 286


elizanys0.jpg



 

zeyhak_

Well-known member

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Al-i İmran suresinde buyrulduğu gibi[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]191. (İşte) o (akl-ı selîm sahibi) kimseler ayaktayken, otururken, yan taraflarına yaslanarak yatarken Allah'ı anarlar, [/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler [/FONT][FONT=Times New Roman, Times, serif]ve derler ki:[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]"Ey Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Seni tenzîh ederiz, bizi ateş azabından koru."[/FONT]
 

Zuhr

Talebe
ذَٰلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ


Zâlike ve men yuazzım şeâirallâhi fe innehâ min takvâl kulûb(kulûbi).


Ve işte kim, Allah'ın şiarlarına (emirlerine, farzlarına) hürmetle uyarsa bunun sebebi muhakkak ki onların kalplerinin takva sahibi olmasındandır.




(HACC Suresi - 32.ayet)​
 

Zuhr

Talebe
وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ ۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَٰلِكَ يَلْقَ أَثَامًا





Vellezîne lâ yed’ûne meallâhi ilâhen âhara ve lâ yaktulûnen nefselletî harremallâhu illâ bil hakkı ve lâ yeznûn(yeznûne), ve men yef’al zâlike yelka esâmâ(esâmen).





Ve onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha tapmazlar. Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı kişiyi haklı olmadıkça öldürmezler ve zina yapmazlar. Ve kim bunları yaparsa günah cezasıyla karşılaşır.




FURKÂN Suresi - Ayet - 68
 

Zuhr

Talebe
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا





Yudâaf lehul azâbu yevmel kıyâmeti ve yahlud fîhî muhânâ(muhânen).





Kıyâmet günü onun azabı kat kat artar. Ve orada alçaltılmış olarak ebediyyen kalır.




FURKÂN Suresi - Ayet - 69
 

Zuhr

Talebe
إِلَّا مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يُبَدِّلُ اللَّهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ ۗ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا



İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen).



Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder

(böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min olur

ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa,

o taktirde işte onların,

Allah seyyiatlerini (günahlarını)

hasenata (sevaba) çevirir.

Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir),

Rahîm'dir (rahmet gönderendir).





FURKÂN Suresi - Ayet - 70



 

Zuhr

Talebe
nuktepira Allah cc raı olsun hoşnut olsun sendn kardeşim






amin, ecmain olsun inşallah,
sırat-ı mustakimde daim kalanlardan eylesin hepimizi ..


رَبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلْإِيمَانِ أَنْ آمِنُوا بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا ۚ رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الْأَبْرَارِ

رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ


Rabbenâ innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ, rabbenâ fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ meal ebrâr(ebrâri).
Rabbenâ ve âtinâ mâ vaadtenâ alâ rusulike ve lâ tuhzinâ yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), inneke lâ tuhliful mîâd(mîâde).


Rabbimiz! Muhakkak ki biz, “Rabbiniz'e âmenû olun” diye îmâna davet eden davetçiyi işittik, böylece îmân ettik (davetçiye tâbî olarak âmenû olduk) Rabbimiz artık bizim günahlarımızı mağfiret et, seyyiatlarımızı ört ve bizi ebrar olan (Allah'a ulaşan ve veli olan cennetlik) kullarınla beraber vefat ettir.
Rabbimiz! Resûllerin vasıtasıyla bize vaad ettiğin şeyleri bize ver ve kıyamet günü bizi rezil ve perişan etme. Muhakkak ki sen vaadinden dönmezsin.



ÂLİ İMRÂN Suresi- Ayet - 193,194

amin amin amin ..​
 
Üst