ABDULLAH4
Forum Yöneticisi
Meczup Hikayeleri
Uyarı !!! Bir meczup ne söylerse kınama onu. Çünkü o, bulunduğu makamda sarhoştur, aklı başında değildir. Sen kendine gel de dilini tutu, onun gibi söyleme.
Eşeğin Bedelini Kim Ödeyecek?
Yakında
Evi Olmayan Meczup
Yakında
Meczubun Başına Gelen Dolu
Bir meczup vardı. Çocuklar onu taşladıkları için canı çok sıkılmış, kızmıştı. Kaça kaça bir hamamın köşesine sığındı. Sığındığı köşede bir penceresi vardı hamamın.
Biraz sonra dolu yağmaya başladı, pencereden giren her dolu da meczubun başına geliverdi. Doluyu taş sandığından kızgınlığı arttı delinin. "Neden bana taş atıyorlar" diye atana bir hayli sövdü, saydı. O sırada güneş, bulutların arasından çıkıp olduğ uyeri aydınlattı. başına gelenin taş olmayıp da dolu olduğunu anlayınca küfrettiğine pişman olup dedi ki:
-Yarabbi, şu bulunduğum yer karanlıktı, farkedemedim, yanıldım. Ne söylediysem geri alıyorum.
Meczubun Nasibi
Bir köşede yalnız başına yaşayan bir meczup vardı. Şöhretli biri meczubun yanına gidip der ki;
- Sende liyakat görüyüorum ben. Bütün duygularını bir tek yere bağlamış, orada toplamışsın. Kalbin perişan, aklın dağınık değil.
Meczup:
-Ben nasıl dediğin mevki de olayım ki! Beni büütn gün sinekler rahatsız eder geceleri de pireler uyutmaz. Nemrud'un burnuna küçücük bir sivrisinek girmiş, o sersemin beynini doldurmuştu. Bil mem ki ben de zamanın Nemrud'u muyum ki Sevgiliden nasibim yalnız sinek ve pire, der.
Meczubun Ölümü
Sırra ermiş bir meczubun can vermesi uzamıştı. Can çekişip duruyır, inliyor, sel gibi gözyaşları ile gönülleri dağlayara diyordu ki:
-Ey Rabbim! Beni sen dünyaya getirdin, madem ki götüreceksin neden getirdin ki? Canım olmasaydı, can verme derdim olmaz, rahat olurdum. Ne ben doğardım, ölürdüm; ne de sen beni dünyaya getirir, sonra da canımı alırdın. Keşke gelip gitme zahmeti olmasaydı. Bu gelip gitme olmasa, hiç de kötü olmazdı. Ölüme hazırlanmak farz ama benim bunu düşünecek gücüm yok.
Meczup ve Hızır
Dünyadan elini ayağını çekmiş bir meczuba Hızır :
- Ey işini tamamlamış Allah aşığı, bana dost olmak ister misin? diye sorar.
Meczup:
- Senin halin benimkine uymaz. Sen kıyamete kadar yaşmak için abıhayat içtin. Ben ise sevgiliye kavuşmak için canımdan ayrıldım. Sen canını koruma sevdasındasın ben ise feda etmek derdindeyim. En iyisi, seninle ben tuzaktan kurtulmak içindağılan kuşlar gibi biribirimizden uzak olalım, diyerek Hızır a.s'ın teklifini rededer.
Mısır'daki Kıtlık
Mısır'da birdenbire bir kıtlıktır oldu. Halk ekmek diyerek inliyor ve teker teker düşerek ölüyordu. Yollar insan ölüsü dolmuştu. Yarı canlılar da ölenleri yiyordu.
Bir meczup, halkın ölmekte olduğunu ve bir parçacık bile ekmeği bulamadığını görünce:
- Ey dünya ve ahiret padişahı, verecek rızkın yoksa, bari az insan yaratsaydın der.
Deli, ne yaparsa yapsın, deliliğine bağışlanır, affedilir. O'nun gibi günahlara batmış kimse yoktur, ama Allah, şüphe yok ki lütfeder, bağışlar onu.
Su Üstüne Kurulan Yapı
Bir meczuba sordular:
- Şu iki alemin aslı nedir ki bunlarda bunca hayaller, vehimler var?
Meczup dedi ki:
- Her iki alem de yukarısış aşağısı aslında bir damla sudan ibaret. Ne var ne de yok. Önce bir damla su yaratıldı, sonra Sevgili, o damladan göründü. Sudan yaratılan her şey demir gibi sağlam olsa bile bâki kalmaz. Demirden sertini bulamazsın alemde, ama onun da harcı sudur, bak da gör.
Suyun durulduğunu gören hiç yok, peki su üstüne kurulan yapının duracağını kim söyleyebilir?
Kaynak: Mantıku't - Tayr, Feridüddin Attar
Uyarı !!! Bir meczup ne söylerse kınama onu. Çünkü o, bulunduğu makamda sarhoştur, aklı başında değildir. Sen kendine gel de dilini tutu, onun gibi söyleme.
Eşeğin Bedelini Kim Ödeyecek?
Yakında
Evi Olmayan Meczup
Yakında
Meczubun Başına Gelen Dolu
Bir meczup vardı. Çocuklar onu taşladıkları için canı çok sıkılmış, kızmıştı. Kaça kaça bir hamamın köşesine sığındı. Sığındığı köşede bir penceresi vardı hamamın.
Biraz sonra dolu yağmaya başladı, pencereden giren her dolu da meczubun başına geliverdi. Doluyu taş sandığından kızgınlığı arttı delinin. "Neden bana taş atıyorlar" diye atana bir hayli sövdü, saydı. O sırada güneş, bulutların arasından çıkıp olduğ uyeri aydınlattı. başına gelenin taş olmayıp da dolu olduğunu anlayınca küfrettiğine pişman olup dedi ki:
-Yarabbi, şu bulunduğum yer karanlıktı, farkedemedim, yanıldım. Ne söylediysem geri alıyorum.
Meczubun Nasibi
Bir köşede yalnız başına yaşayan bir meczup vardı. Şöhretli biri meczubun yanına gidip der ki;
- Sende liyakat görüyüorum ben. Bütün duygularını bir tek yere bağlamış, orada toplamışsın. Kalbin perişan, aklın dağınık değil.
Meczup:
-Ben nasıl dediğin mevki de olayım ki! Beni büütn gün sinekler rahatsız eder geceleri de pireler uyutmaz. Nemrud'un burnuna küçücük bir sivrisinek girmiş, o sersemin beynini doldurmuştu. Bil mem ki ben de zamanın Nemrud'u muyum ki Sevgiliden nasibim yalnız sinek ve pire, der.
Meczubun Ölümü
Sırra ermiş bir meczubun can vermesi uzamıştı. Can çekişip duruyır, inliyor, sel gibi gözyaşları ile gönülleri dağlayara diyordu ki:
-Ey Rabbim! Beni sen dünyaya getirdin, madem ki götüreceksin neden getirdin ki? Canım olmasaydı, can verme derdim olmaz, rahat olurdum. Ne ben doğardım, ölürdüm; ne de sen beni dünyaya getirir, sonra da canımı alırdın. Keşke gelip gitme zahmeti olmasaydı. Bu gelip gitme olmasa, hiç de kötü olmazdı. Ölüme hazırlanmak farz ama benim bunu düşünecek gücüm yok.
Meczup ve Hızır
Dünyadan elini ayağını çekmiş bir meczuba Hızır :
- Ey işini tamamlamış Allah aşığı, bana dost olmak ister misin? diye sorar.
Meczup:
- Senin halin benimkine uymaz. Sen kıyamete kadar yaşmak için abıhayat içtin. Ben ise sevgiliye kavuşmak için canımdan ayrıldım. Sen canını koruma sevdasındasın ben ise feda etmek derdindeyim. En iyisi, seninle ben tuzaktan kurtulmak içindağılan kuşlar gibi biribirimizden uzak olalım, diyerek Hızır a.s'ın teklifini rededer.
Mısır'daki Kıtlık
Mısır'da birdenbire bir kıtlıktır oldu. Halk ekmek diyerek inliyor ve teker teker düşerek ölüyordu. Yollar insan ölüsü dolmuştu. Yarı canlılar da ölenleri yiyordu.
Bir meczup, halkın ölmekte olduğunu ve bir parçacık bile ekmeği bulamadığını görünce:
- Ey dünya ve ahiret padişahı, verecek rızkın yoksa, bari az insan yaratsaydın der.
Deli, ne yaparsa yapsın, deliliğine bağışlanır, affedilir. O'nun gibi günahlara batmış kimse yoktur, ama Allah, şüphe yok ki lütfeder, bağışlar onu.
Su Üstüne Kurulan Yapı
Bir meczuba sordular:
- Şu iki alemin aslı nedir ki bunlarda bunca hayaller, vehimler var?
Meczup dedi ki:
- Her iki alem de yukarısış aşağısı aslında bir damla sudan ibaret. Ne var ne de yok. Önce bir damla su yaratıldı, sonra Sevgili, o damladan göründü. Sudan yaratılan her şey demir gibi sağlam olsa bile bâki kalmaz. Demirden sertini bulamazsın alemde, ama onun da harcı sudur, bak da gör.
Suyun durulduğunu gören hiç yok, peki su üstüne kurulan yapının duracağını kim söyleyebilir?
Kaynak: Mantıku't - Tayr, Feridüddin Attar