Huseyni
Müdavim
Mu’cize-i Kübradan birkaç katreyi tazammun eden
On Dördüncü Reşha
On Dördüncü Reşha
BİRİNCİ KATRE: Nübüvvet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) ispat eden deliller ne tâdât ve ne tahdit edilemez. Ehl-i tahkik ve yüksek insanlarca, beyanları hakkında yapılan tasnifler pek çoktur. Acz ve kusurum ile Şuâat adlı eserimde o şemsin bazı şuâları beyan edildiği gibi, Lemeat adlı ikinci bir eserimde Kur’ân’ın i’câz dereceleri, kırka iblâğ edilmiştir. Ve o vücuh-u i’câzdan belâgat-i nazmiyeye ait bir vecih de İşârâtü’l-İ’câz nâm eserimde beyan edilmiştir. İştihası olanlara o üç kitabı tavsiye ediyorum.
İKİNCİ KATRE: Geçen derslerden anlaşıldığı üzere, Hâlık-ı Arz ve Semâvâtın, nev-i beşerin ıslâh ve terbiyesi için inzâl ettiği Kur’ân’ın pek çok vazife ve makamları vardır.
Evet, Kur’ân kâinatın bir tercüme-i ezeliyesidir. Ve kâinatın kendi lisanlarıyla okudukları âyât-ı tekviniyenin tercümanıdır. Ve şu kitab-ı âlemin tefsiri olduğu gibi, arz, semâvat sahifelerinde müstetir Esmâ-i Hüsnânın definelerini keşşaftır. Ve şu âlem-i şehadete âlem-i gaybdan bir lisandır. Ve âlem-i İslâmın güneşi olduğu gibi, âlem-i âhiretin de haritasıdır. Ve Cenâb-ı Hakkın zâtına, sıfâtına, esmâsına,
Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah | Hâlık-ı Arz ve Semâvât: gökleri ve yeri yaratan Allah |
Lemeat: parıltılar; 1921 yılında Telif edilen ve bazı Nur risalelerinin özetleri hükmünde olan bir eserdir, Sözler’in sonuna konulmuştur | Nübüvvet-i Ahmediye: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği |
acz: acizlik, güçsüzlük | arz: yer, dünya |
belâgat-i nazmiye: dizilişe ait belâgat; şiirin düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi | beyan: açıklama, izah |
define: hazine | delil: kanıt |
ehl-i tahkik: gerçeği araştıran ve delilleriyle bilen âlimler | eser: emek sonucu ortaya konan ürün |
esmâ-i hüsnâ: Allah’ın güzel isimleri | iblâğ edilmek: belli bir seviyeye ulaştırılmak, çıkarılmak |
inzâl etme: indirme, Peygambere (a.s.m.) gönderme | ispat: kanıt göstererek birşeyin gerçek yönünü ortaya çıkarma |
iştah: istek, arzu | i’câz: mu’cize oluş, bir benzerini yapmakta başkalarını aciz bırakma |
katre: damla | keşşaf: bilinmeyen bir şeyi keşeden, buluş yapan, ortaya çıkaran |
kitab-ı âlem: âlem kitabı, kâinat | kâinat: evren |
lisan: dil | makam: derece |
mûcize-i kübra: büyük mu’cize; burada Kur’ân kastedilmektedir | müstetir: gizli, örtülü |
nev-i beşer: insanlar, insanlık türü | nâm: ad, isim |
reşha: sızıntı, damla | semâvat: gökler |
sıfât: nitelikler, özellikler | tahdit: sınırlama |
tasnif: sınıflandırma, ayırma | tavsiye etmek: bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını öğütlemek |
tazammun etmek: içermek, içine almak | tefsir: açıklama, yorum |
terbiye: belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunlaştırma | tercüman: çeviren, çevirici |
tercüme-i ezeliye: ezelden gelen tercüme | tâdât: sayma |
vecih: yön, taraf | vücuh-u i’câz: mu’cizelik yönleri |
zât: bir kimsenin kendisi | âlem-i gayb: gayb âlemi, görünmeyen âlem |
âlem-i âhiret: âhiret âlemi, öteki dünya | âlem-i İslâm: İslâm dünyası |
âlem-i şehadet: görünen âlem | âyât-ı tekviniye: yaratılışa ait âyetler, deliller |
İşârâtü’l-İ’câz: Kur’ân’ın mu’cizeliğine dair Üstad Bediüzzaman’ın yazdığı bir tefsir | ıslâh: düzeltme, iyileştirme |
Şuâat: ışınlar, ışık hüzmeleri; Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğinin isbatına dair bir eser olup, 1921 yılında Üstad Said Nursî tarafından telif edilmiştir | şems: güneş |
şuâ: ışın, güçlü ışık huzmesi |