Sadeleştirme Analizi - Üçüncü Söz

kenz-i mahfi

Sorumlu
3. Sözün orijinal metni ile sadeleştirilmiş metni arasındaki farkları sadece zahir yönleriyle analiz etmeye çalıştık. Bu yaptığım analiz benim acizane bulabildiklerimdir. Ferasetli kardeşlerimin daha nice hatalar bulacaklarını tahmin ediyorum. Bu analizimizde kaybolan edebi sanatlardan bahsedilmemiştir. İşin bir de böyle bir yönü vardır ki kelama kıymet veren ve onu okutturan ve insanlara tesir ettiren de zaten bu yönüdür. Bu yönünde belagat, selaset, fesahat, cezalet gibi ilm-i belagatin en mühim düsturları eğer bir metinde hükmediyorsa o metin kıymetlidir. Eğer böyle bir şey yoksa o metin sıradan bir metin olur ve tesiri de sıradan olur. Risalelerin defalarca okunmasının bir mühim sebebi işte bahsettiğimiz bu edebi sanatlardır. Onun için nur müellifi Bediüzzaman Said Nursi: “Ulum ve fünûnun en parlağı olan belâgat ve cezâlet, bütün envâıyla ahir zamanda en mergub bir sûret alacaktır. Hatta, insanlar kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icrâ ettirmek için, en keskin silâhını, cezalet-i beyandan ve en mukavemetsûz kuvvetini belagat-ı edadan alacaktır.” (20.Söz) demek suretiyle bir kelama kıymet veren hususiyetleri “belagat ve cezalet” olarak tarif etmiştir. Sadeleştirilmiş metinlerde ne belagat vardır ve ne de cezalet… Öyle ise kuvveti yoktur, öyle ise mukavemetsuzdur değildir, öyle ise keskin silah değildir, öyle ise bir fikri kabul ettiremez, öyle ise mergub bir meta değildir hükmüne varabiliriz.

3. Söz 2 sayfadan ibarettir. Bu söz kelime içeriği itibariyle en sade metinlerden birisidir. Eserin hemen hemen yarı cümleleri rahatlıkla anlaşılan kelimelerden müteşekkil olduğu gibi geri kalan kısmındaki kelimeler de zaten metnin gelişinden rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Buraya kadarki analizimizde ne kadar büyük hataların yapıldığı, mananın değiştirildiği, hatalı kelimelerin kullanıldığı bir nebze olsun gösterilmiştir. Gönül isterdi ki asıl tahribat yapılan şeyin yukarıda bahsedildiği gibi “cezalet ve belagat” noktasında olmasıdır. Fakat eserin bu yönüyle analizini bu ilimde mütehassıs olan ağabeylerimize ve kardeşlerimize bırakıyoruz. Bu şekilde analizin yapılmasına mutlak surette ihtiyaç vardır. Çünkü insanlar sadece sadeleştirilmiş metine bakıp da “bu metinde ne var, gayet güzel ifade etmiş” diyebilirler ve bazı basiretsizler de diyorlar. Fakat orijinal metin ile karşılaştırıldığında öncelikle edebi sanatların kaybolduğu, mananın değiştirildiği, yanlış kelimelerin kullanıldığı, müellifin kullandığı kelimelerin bir kısmının lüzumsuz görülerek kaldırıldığı görülecektir.
 

Huseyni

Müdavim
Orijinal metin: Acaba bu serseri yıldız Arzımıza çarpmasın mı? der, evhama düşer.
Sadeleştirilmiş metin: Acaba bu serseri yıldız dünyamıza çarpar mı?deyip evhama düşer.
Orijinal metindeki ifade “çarpmasın mı?” olduğu halde sadeleştirilmiş metinde “çarpar mı?” olarak değiştirilmiştir. Halbuki ikisi arasında büyük fark vardır. Orijinal metindeki ifade şaşkınlığı, telaşı, endişeyi ifade ettiği halde, sadeleştirilmiş metinde sadece soruyu ifade etmektedir. Gel gelelim “evham” kelimesine…. Nedense bu kelimeyi çevirmemişler. Yoksa pek çok kelimeyi anlamayan kardeşleriniz bu kelimeyi anlayabiliyor mu?

Bence anket yapalım şu iki kelimeden hangisini daha çok biliyorsunuz diye..çarpmak ve evham. Allahım bu ne zavallılık..

Orijinal metin:Evet insan, nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu halde; sermayesi hiç hükmünde…
Sadeleştirilmiş metin: Evet, insanın ihtiyaçları sınırsız olduğu halde, sermayesi neredeyse yok gibidir.

Burda değiştirilen kısımlar manayı tamamen bozmuştur. Şöyle ki: Orjinal metinde "sermayesi hiç hümünde" denmekle kesin olan birşeyden bahsediliyor. Tahrif edilmiş metinde ise "sermayesi neredeyse yok gibidir" denmekle şüpheci bir tavır sergilenmiş ki bu orjinaldeki manayı vermez. Şöyle bir misal vereyim. "Araba çocuğa çarptı" dense net olarak bir arabanın çocuğa çarptığı anlaşılır. Ama "neredeyse çocuğa çarptı" dense anlarız ki çarpmamış. İşte burdaki değişiklik aynen buna benzer bir değişikliktir. Bu "neredeyse" yi nerden buldular merak ediyorum..Bunların hayal alemi de oldukça geniş anlaşılan..
 
Üst