Cevap: gunun sozu
Eşyanın icadı, ya ademden olur, ya terkib suretinde sair anasırdan ve mevcudattan toplanır. Eğer bir tek zata verilse, o vakit her halde o zatın her şeye muhit bir ilmi ve her şeye müstevli bir kudreti bulunacak. Ve bu surette onun ilminde suretleri ve vücud-u ilmileri bulunan eşyaya vücud-u harici vermek ve zahir bir ademden çıkarmak ise, bir kibrit çakar gibi veya göze görünmeyen bir yazı ile yazılan bir hattı göze göstermek için, gösterici bir maddeyi üstüne geçirmek ve sürmek gibi veya fotoğrafın ayinesindeki sureti kağıt üstüne nakleden kolay ameliyat gibi gayet kolay bir surette Saniin ilminde planları ve proğramları ve manevi mikdarları bulunan eşyayı, "Emr-i Kün Feyekun" ile adem-i zahiriden vücud-u hariciye çıkarır.
(Bediüzzaman Said Nursi - 2. Şua'dan)
Lügatler
Adem : yokluk, yok olma
Adem-i zahiri :görünüşte yokluk, yok görünmek
Anasır :unsurlar, esaslar, parçalar
Âyine: ayna
Emr-i Kün Feyekun :Allah’ın ol deyince olması
Eşya :nesneler, şeyler
Hal :durum, vaziyet
Hat :çizgi, sınır, hudut
İcad :yaratma, var etme, vücuda getirmek
Kudret : güç, kuvvet, iktidar
Manevi :manaya ait, ruhani
Mevcudat: varlıklar
Mikdar arça, kısım, bölük, kıymet, değer, derece
Muhit: etrafını kuşatan, çeviren
Müstevli :istila eden, ele geçiren, zapteten, yayılan, her tarafı kaplayan
Nakletmek :taşımak, yer değiştirmek, başka yere götürmek
Sair :diğeri, başkası, gerisi, kalanı
Sâni’ : her şeyi sanatla yaratan
Suret : biçim, şekil
Şua :ışık, parıltı
Terkib :karıştırılıp bir araya gelmek, birkaç şeyin beraber olması
Vücud-u harici : maddî vücut, beden
Vücud-u ilmi :ilmi varlık
Zahir :aşikar, açık, görünen
Zat : hürmete layık kimse, kişi
Eşyanın icadı, ya ademden olur, ya terkib suretinde sair anasırdan ve mevcudattan toplanır. Eğer bir tek zata verilse, o vakit her halde o zatın her şeye muhit bir ilmi ve her şeye müstevli bir kudreti bulunacak. Ve bu surette onun ilminde suretleri ve vücud-u ilmileri bulunan eşyaya vücud-u harici vermek ve zahir bir ademden çıkarmak ise, bir kibrit çakar gibi veya göze görünmeyen bir yazı ile yazılan bir hattı göze göstermek için, gösterici bir maddeyi üstüne geçirmek ve sürmek gibi veya fotoğrafın ayinesindeki sureti kağıt üstüne nakleden kolay ameliyat gibi gayet kolay bir surette Saniin ilminde planları ve proğramları ve manevi mikdarları bulunan eşyayı, "Emr-i Kün Feyekun" ile adem-i zahiriden vücud-u hariciye çıkarır.
(Bediüzzaman Said Nursi - 2. Şua'dan)
Lügatler
Adem : yokluk, yok olma
Adem-i zahiri :görünüşte yokluk, yok görünmek
Anasır :unsurlar, esaslar, parçalar
Âyine: ayna
Emr-i Kün Feyekun :Allah’ın ol deyince olması
Eşya :nesneler, şeyler
Hal :durum, vaziyet
Hat :çizgi, sınır, hudut
İcad :yaratma, var etme, vücuda getirmek
Kudret : güç, kuvvet, iktidar
Manevi :manaya ait, ruhani
Mevcudat: varlıklar
Mikdar arça, kısım, bölük, kıymet, değer, derece
Muhit: etrafını kuşatan, çeviren
Müstevli :istila eden, ele geçiren, zapteten, yayılan, her tarafı kaplayan
Nakletmek :taşımak, yer değiştirmek, başka yere götürmek
Sair :diğeri, başkası, gerisi, kalanı
Sâni’ : her şeyi sanatla yaratan
Suret : biçim, şekil
Şua :ışık, parıltı
Terkib :karıştırılıp bir araya gelmek, birkaç şeyin beraber olması
Vücud-u harici : maddî vücut, beden
Vücud-u ilmi :ilmi varlık
Zahir :aşikar, açık, görünen
Zat : hürmete layık kimse, kişi