Huseyni
Müdavim
Yirmi sekizinci cümle:
"İşte, şu adam, sû-i fehminden, akılsızlığından anlamıyor ki, bu adi bir iş değildir" O.M.
"İşte şu adam, anlayışsızlığından ve akılsızlığından, bunun basit bir iş olmadığını fark edemedi" S.M.
Bu cümlede tek anlaşılmayan terkib "sû-i fehminden" terkibidir. Bu da cümle içinde anlaşılabilmektedir. Dolayısıyla bunun dışında yapılan değişiklikler, doğrudan tahrif ve tahrib hesabına geçmektedir ve öyle değerlendirilir.
1. "Sû-i fehm" terkibi "anlayışsızlık" olarak çevrilmiş. "Sû" nun manası "kötü", "fehm" in manası ise "anlayış" tır. Bu terkibin manası "kötü anlayış" tır. "Anlayışsızlık" akıl eksikliğinin neticesidir. "Kötü anlayış" ise insanın bakış açısıyla ilgili bir durumdur. Yani akılsızlıkla ilgili değildir. Orjinal metindeki "akılsızlık" "sû-i fehm" den kaynaklı bir akılsızlık olması muhtemeldir ki, hemen bu terkibin ardından kullanılmıştır. Yani o adam hakikatte akıllıdır, ancak aklını kötüye kullanmasından dolayı "akılsız" tabir edilmiştir Allahu alem. Ebu Cehil çok akıllı olmasına rağmen, aklını batıla kullanmasından dolayı "Cehaletin babası" ünvanını almıştır. İşte burdaki akılsızlık buna benzer bir akılsızlığı ifade eder. Tahrif edilmiş metinde ise adamın tamamen "akılsız" olduğu manası hakimdir. Bu ise manayı tamamen bozan bir değişikliktir.
2. "Anlamıyor ki" "fark edemedi" şeklinde çevrilmiş. Orjinal metinde "sû-i fehm ve akılsızlığın" ifadeleri "anlamıyor ki" yi gerekli hale getirmiştir. Tahrif edilmiş metinde ise "anlayışsızlık ve akılsızlığın" neticesi "fark edememek" olmuştur. "Anlamak" akılla, aklın kullanımıyla ilgili bir durumken, "fark etmek" sadece akılla ilgili bir durum değildir. Bu da manayı tamamen bozan bir değişikliktir.
3. Cümlenin son kısmı, muhtemelen ihanete, cinayete, tahrife ve tahribe bir delil daha olması için değiştirilmiştir. Çünkü "bu adi bir iş değildir" anlaşılmayan bir terkib değildir. Bunu "bunun basit bir iş olmadığını" şeklinde çevirmek, ters-düz yapmak, metni anlaşılır hale getirmek değildir.
"İşte, şu adam, sû-i fehminden, akılsızlığından anlamıyor ki, bu adi bir iş değildir" O.M.
"İşte şu adam, anlayışsızlığından ve akılsızlığından, bunun basit bir iş olmadığını fark edemedi" S.M.
Bu cümlede tek anlaşılmayan terkib "sû-i fehminden" terkibidir. Bu da cümle içinde anlaşılabilmektedir. Dolayısıyla bunun dışında yapılan değişiklikler, doğrudan tahrif ve tahrib hesabına geçmektedir ve öyle değerlendirilir.
1. "Sû-i fehm" terkibi "anlayışsızlık" olarak çevrilmiş. "Sû" nun manası "kötü", "fehm" in manası ise "anlayış" tır. Bu terkibin manası "kötü anlayış" tır. "Anlayışsızlık" akıl eksikliğinin neticesidir. "Kötü anlayış" ise insanın bakış açısıyla ilgili bir durumdur. Yani akılsızlıkla ilgili değildir. Orjinal metindeki "akılsızlık" "sû-i fehm" den kaynaklı bir akılsızlık olması muhtemeldir ki, hemen bu terkibin ardından kullanılmıştır. Yani o adam hakikatte akıllıdır, ancak aklını kötüye kullanmasından dolayı "akılsız" tabir edilmiştir Allahu alem. Ebu Cehil çok akıllı olmasına rağmen, aklını batıla kullanmasından dolayı "Cehaletin babası" ünvanını almıştır. İşte burdaki akılsızlık buna benzer bir akılsızlığı ifade eder. Tahrif edilmiş metinde ise adamın tamamen "akılsız" olduğu manası hakimdir. Bu ise manayı tamamen bozan bir değişikliktir.
2. "Anlamıyor ki" "fark edemedi" şeklinde çevrilmiş. Orjinal metinde "sû-i fehm ve akılsızlığın" ifadeleri "anlamıyor ki" yi gerekli hale getirmiştir. Tahrif edilmiş metinde ise "anlayışsızlık ve akılsızlığın" neticesi "fark edememek" olmuştur. "Anlamak" akılla, aklın kullanımıyla ilgili bir durumken, "fark etmek" sadece akılla ilgili bir durum değildir. Bu da manayı tamamen bozan bir değişikliktir.
3. Cümlenin son kısmı, muhtemelen ihanete, cinayete, tahrife ve tahribe bir delil daha olması için değiştirilmiştir. Çünkü "bu adi bir iş değildir" anlaşılmayan bir terkib değildir. Bunu "bunun basit bir iş olmadığını" şeklinde çevirmek, ters-düz yapmak, metni anlaşılır hale getirmek değildir.