Huseyni
Müdavim
Elli dördüncü ve elli beşinci cümleler:
Çünkü, hüsn-ü zannıyla ve güzel fikriyle, “Şu sahrânın bir hâkimi var. Ve bu arslan o hâkimin taht-ı emrinde bir hizmetkâr olması ihtimali var” diye düşünüp tesellî buldu. O.M.
Çünkü hüsn-ü zannıyla, güzel düşünerek, “Şu ovaya hükmeden biri var ve bu aslan onun emri altında bir hizmetkâr olabilir.” deyip teselli bulur. S.M.
Bu cümlelere baktığımızda "hüsn-ü zan, sahrâ ve taht-ı emrinde" terkiblerinin bir derece anlaşılması zor olabilir. Bunlardan "hüsn-ü zan" terkibinin anlaşılacağını düşünmüşler ki değiştirilmemiştir. Diğer kelimelerin anlamları verildikten sonra yine bununla yetinilmemiş ve cümlenin diğer tarafları da baltalanmıştır.
1. "Ve güzel fikriyle" "güzel düşünerek" şeklinde çevrilmiş. Görüldüğü üzere bir önceki cümlede virgül olan yere "ve" bağlacını ilave edenler, burada "ve" bağlacı olan kısmı virgül ile değiştirmişlerdir. Belki gözle farkedilmeyecek ve manaya da etki etmeyecek değişiklikler olabilir. Ancak bunları göstermemizdeki maksad, tahrifçilerin ne kadar keyfi hareket ettiklerini ve hemen her satırda kendileriyle çeliştiklerini ve bunu ya kasten yahut ehil olmadıkları halde yaptıklarını göstermektir. Hem "fikriyle" eğer manası verilmesi gerekse -ki zaten bilinen bir kelimedir- tahrif edilmek suretiyle "düşüncesiyle" şeklinde değişilebilirdi. Fakat öyle dahi yapılmamış, "düşünerek" şeklinde değiştirilmiştir. Burada mana dahi bozulmuştur. Çünkü orjinal metinde nazara verilen, burdaki şahsın güzel fikirli olduğudur. Tahrif edilmiş metinde ise, güzel düşünmüş olması manası vardır.
2. "Şu sahrânın bir hâkimi var" "şu ovaya hükmeden biri var" olarak değiştirilmiş. "Sahrânın sadece "ova" manasına gelmediğini daha önce geçen kısımlarda belirtmiştik. Burda da sadece "ova" olarak değiştirildiğinden mana daraltılmıştır. İkincisi "hakimiyet" kavramını bilmeyen ve Türkçe bilen biri var mıdır ? Hem bu "hâkim" kelimesi, "hüsn-ü zan" dan daha mı az kullanılan ve bilinen bir kelimedir. İşte tezata düştükleri başka bir misal daha. Hem "bir hâkimi" nin karşılığı "hükmeden biri" midir yoksa "bir hükmedeni" midir ? Allah biliyor ya yaptıkları iş kökünden yanlış olduğu için, ister bilerek olsun, ister bilmeyerek, tahrifçiler her satırlarında çamura batmıştır. Allah razı olduğu bir işte, herhaldeki bu kadar gayret gösteren kullarına muvaffakiyet verir. ALLAHU ALEM razı değil ki bu derece batmışlar..
3. "Ve bu arslan o hâkimin" "ve bu aslan onun" şeklinde değiştirilmiş. Çok ince bir değişiklik, "arslan" ın "r" si kaldırılmış. Sonra "o hâkimin" deki "hâkim" dahi kaldırılmış ve "onun" demekle yetinilmiş.
4. Yayıncı Notu nda uzun cümlelerin bölünüp aynı malzeme ile yeniden kurulduğunu iddia ettikleri halde, burada da peşpeşe iki cümleyi, dediklerinin aksi yönünde birleştirip tek cümle haline getirerek uzatmışlardır.
5. "Diye düşünüp tesellî buldu" "deyip teselli bulur" şeklinde değiştirilmiş. Burada da mana bozulmuştur. Çünkü orjinal metinde düşünerek teselli bulmak manası vardır. Tahrif edilmiş metinde ise bir şeyi söyleyerek teselli bulma manası vardır. Hem orjinalinde "buldu" fiili, tahrif edilmiş metinde "bulur" olarak değiştirilmiş ve yine mantıkla izah edilemeyecek bir değişiklik yapılmıştır.
Çünkü, hüsn-ü zannıyla ve güzel fikriyle, “Şu sahrânın bir hâkimi var. Ve bu arslan o hâkimin taht-ı emrinde bir hizmetkâr olması ihtimali var” diye düşünüp tesellî buldu. O.M.
Çünkü hüsn-ü zannıyla, güzel düşünerek, “Şu ovaya hükmeden biri var ve bu aslan onun emri altında bir hizmetkâr olabilir.” deyip teselli bulur. S.M.
Bu cümlelere baktığımızda "hüsn-ü zan, sahrâ ve taht-ı emrinde" terkiblerinin bir derece anlaşılması zor olabilir. Bunlardan "hüsn-ü zan" terkibinin anlaşılacağını düşünmüşler ki değiştirilmemiştir. Diğer kelimelerin anlamları verildikten sonra yine bununla yetinilmemiş ve cümlenin diğer tarafları da baltalanmıştır.
1. "Ve güzel fikriyle" "güzel düşünerek" şeklinde çevrilmiş. Görüldüğü üzere bir önceki cümlede virgül olan yere "ve" bağlacını ilave edenler, burada "ve" bağlacı olan kısmı virgül ile değiştirmişlerdir. Belki gözle farkedilmeyecek ve manaya da etki etmeyecek değişiklikler olabilir. Ancak bunları göstermemizdeki maksad, tahrifçilerin ne kadar keyfi hareket ettiklerini ve hemen her satırda kendileriyle çeliştiklerini ve bunu ya kasten yahut ehil olmadıkları halde yaptıklarını göstermektir. Hem "fikriyle" eğer manası verilmesi gerekse -ki zaten bilinen bir kelimedir- tahrif edilmek suretiyle "düşüncesiyle" şeklinde değişilebilirdi. Fakat öyle dahi yapılmamış, "düşünerek" şeklinde değiştirilmiştir. Burada mana dahi bozulmuştur. Çünkü orjinal metinde nazara verilen, burdaki şahsın güzel fikirli olduğudur. Tahrif edilmiş metinde ise, güzel düşünmüş olması manası vardır.
2. "Şu sahrânın bir hâkimi var" "şu ovaya hükmeden biri var" olarak değiştirilmiş. "Sahrânın sadece "ova" manasına gelmediğini daha önce geçen kısımlarda belirtmiştik. Burda da sadece "ova" olarak değiştirildiğinden mana daraltılmıştır. İkincisi "hakimiyet" kavramını bilmeyen ve Türkçe bilen biri var mıdır ? Hem bu "hâkim" kelimesi, "hüsn-ü zan" dan daha mı az kullanılan ve bilinen bir kelimedir. İşte tezata düştükleri başka bir misal daha. Hem "bir hâkimi" nin karşılığı "hükmeden biri" midir yoksa "bir hükmedeni" midir ? Allah biliyor ya yaptıkları iş kökünden yanlış olduğu için, ister bilerek olsun, ister bilmeyerek, tahrifçiler her satırlarında çamura batmıştır. Allah razı olduğu bir işte, herhaldeki bu kadar gayret gösteren kullarına muvaffakiyet verir. ALLAHU ALEM razı değil ki bu derece batmışlar..
3. "Ve bu arslan o hâkimin" "ve bu aslan onun" şeklinde değiştirilmiş. Çok ince bir değişiklik, "arslan" ın "r" si kaldırılmış. Sonra "o hâkimin" deki "hâkim" dahi kaldırılmış ve "onun" demekle yetinilmiş.
4. Yayıncı Notu nda uzun cümlelerin bölünüp aynı malzeme ile yeniden kurulduğunu iddia ettikleri halde, burada da peşpeşe iki cümleyi, dediklerinin aksi yönünde birleştirip tek cümle haline getirerek uzatmışlardır.
5. "Diye düşünüp tesellî buldu" "deyip teselli bulur" şeklinde değiştirilmiş. Burada da mana bozulmuştur. Çünkü orjinal metinde düşünerek teselli bulmak manası vardır. Tahrif edilmiş metinde ise bir şeyi söyleyerek teselli bulma manası vardır. Hem orjinalinde "buldu" fiili, tahrif edilmiş metinde "bulur" olarak değiştirilmiş ve yine mantıkla izah edilemeyecek bir değişiklik yapılmıştır.