Muvahhid1
Well-known member
On Birinci Şuâ-sayfa 358
ehl-i hak ve hakikat yolunda gidenler için birer mûnis arkadaş yapan ve Risale-i Nur’un şakirtlerini talebe-i ulûm sınıfına dahil edip Münker, Nekir suallerine Risale-i Nur ile cevap verdiklerini merhum kahraman şehid Hâfız Ali’nin vefatıyla keşfeden ve hayatta bulunanlarımızın da yine Risale-i Nur ile cevap vermemizi rahmet-i İlâhiyeden dua ve niyaz eden ve Hazret-i Kur’ân’ı, Kur’ân-ı Azîmüşşanın kırk tabakadan her tabakaya göre bir nevi i’caz-ı mânevîsini göstermesiyle ve umumkâinata bakan kelâm-ı ezelî olmasıyla ve tefsiri olan Risale-i Nur’un Mu’cizat-ı Kur’âniye ve Rumuzât-ı Semâniye risaleleriyle ve Risale-i Nur gül fabrikasınınserkâtibi gibi kahraman kardeşlerin ve şakirtlerin fevkalâde gayretleriyle Asr-ı Saadetten beri böyle hârika bir surette mu’cizeli olarak yazılmasına hiç kimse kadirolmadığı halde Risale-i Nur’un kahraman bir kâtibi olan Hüsrev’e “Yaz!” emir buyurulmasıyla, Levh-i Mahfuzdaki yazılan Kur’ân gibi yazılması ve Kur’ân-ı Azîmüşşanın hak kelâmullah olduğunu ve bütün semâvî kitapların en büyüğü ve enefdali ve bir Fâtiha içinde binler Fâtiha ve bir İhlâs içinde binler İhlâs ve hurufatının birden on ve yüz ve bin ve binler sevap ve hasene verdiklerini hiç görülmedik ve işitilmedik pek güzel ve hârika bir sûrette târif ve ispat eden ve Kur’ân-ı Mûcizü’l-Beyanın, bin üç yüz seneden beri i’câzını göstermesiyle ve muarızlarını durdurmasıyla ve Nurun gözlere gösterir derecede zâhir delilleri ile ve Nurşâkirtlerinin elmas kalemleriyle bu zamana kadar misli görülmedik Risale-i Nur’un dünyaya ferman okuyan ve en mütemerrid ve muannidleri susturan Yirmi Beşinci Söz ve zeyilleri kırk vech ile i’câz-ı Kur’ânî olduğunu ispat eden,
Ve ey Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın hak peygamber olduğuna veumum yüz yirmi dört bin peygamberlerin efdali ve seyyidi olduğuna dair
ehl-i hak ve hakikat yolunda gidenler için birer mûnis arkadaş yapan ve Risale-i Nur’un şakirtlerini talebe-i ulûm sınıfına dahil edip Münker, Nekir suallerine Risale-i Nur ile cevap verdiklerini merhum kahraman şehid Hâfız Ali’nin vefatıyla keşfeden ve hayatta bulunanlarımızın da yine Risale-i Nur ile cevap vermemizi rahmet-i İlâhiyeden dua ve niyaz eden ve Hazret-i Kur’ân’ı, Kur’ân-ı Azîmüşşanın kırk tabakadan her tabakaya göre bir nevi i’caz-ı mânevîsini göstermesiyle ve umumkâinata bakan kelâm-ı ezelî olmasıyla ve tefsiri olan Risale-i Nur’un Mu’cizat-ı Kur’âniye ve Rumuzât-ı Semâniye risaleleriyle ve Risale-i Nur gül fabrikasınınserkâtibi gibi kahraman kardeşlerin ve şakirtlerin fevkalâde gayretleriyle Asr-ı Saadetten beri böyle hârika bir surette mu’cizeli olarak yazılmasına hiç kimse kadirolmadığı halde Risale-i Nur’un kahraman bir kâtibi olan Hüsrev’e “Yaz!” emir buyurulmasıyla, Levh-i Mahfuzdaki yazılan Kur’ân gibi yazılması ve Kur’ân-ı Azîmüşşanın hak kelâmullah olduğunu ve bütün semâvî kitapların en büyüğü ve enefdali ve bir Fâtiha içinde binler Fâtiha ve bir İhlâs içinde binler İhlâs ve hurufatının birden on ve yüz ve bin ve binler sevap ve hasene verdiklerini hiç görülmedik ve işitilmedik pek güzel ve hârika bir sûrette târif ve ispat eden ve Kur’ân-ı Mûcizü’l-Beyanın, bin üç yüz seneden beri i’câzını göstermesiyle ve muarızlarını durdurmasıyla ve Nurun gözlere gösterir derecede zâhir delilleri ile ve Nurşâkirtlerinin elmas kalemleriyle bu zamana kadar misli görülmedik Risale-i Nur’un dünyaya ferman okuyan ve en mütemerrid ve muannidleri susturan Yirmi Beşinci Söz ve zeyilleri kırk vech ile i’câz-ı Kur’ânî olduğunu ispat eden,
Ve ey Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın hak peygamber olduğuna veumum yüz yirmi dört bin peygamberlerin efdali ve seyyidi olduğuna dair
Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun | Asr-ı Saadet: Peygamberimiz (a.s.m.) yaşadığı dönem, mutluluk asrı |
Fâtiha: Kur’ân’ın ilk sûresi olan Fâtiha Sûresi | Hafız Ali: (bk. bilgiler) |
Hüsrev: (bk. bilgiler – Hüsrev Altınbaşak) | Kur’ân-ı Azîmüşşan: şan ve şerefi yüce olan Kur’ân |
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan: açıklamalarıyla ve anlatımıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan, mu’cize olan Kur’ân | Levh-i Mahfuz: herşeyin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı mânevî kader levhası |
Mu’cizât-ı Kur’âniye: Kur’ân’ın mu’cizeliğini anlatan risale, Yirmi Beşinci Söz | Münker Nekir: öldükten sonra insanları sorguya çekecek melekler |
Rumuzât-ı Semâniye: Risale-i Nur’un Yirmi Dokuzuncu Mektubunda yer alan Sekizinci Kısım | efdal: en faziletli, en üstün |
ehl-i hak ve hakikat: hak ve doğruluk üzere olan kimseler | ferman: buyruk, emir |
fevkalâde: olağanüstü | gayret: çalışkanlık |
gül fabrikası: (bk. bilgiler) | hasene: sevap |
hurufat: harfler | i’câz: mu’cize oluş |
i’câz-ı Kur’ânî: Kur’ân’ın mu’cizeliği | i’câz-ı mânevi: mânevî mu’cizelik |
kadir: güçlü, gücü yeten | kelâm-ı ezelî: varlığının başlangıcı olmayan Allah’ın kelâmı, Kur’ân-ı Kerim |
kelâmullah: Allah’ın kelâmı, sözü | keşfetmek: gizli bir şeyi açığa çıkarmak |
kâinat: evren, yaratılan herşey | kâtip: yazar, yazan |
melâike: melekler | merhum: rahmete kavuşmuş, vefat etmiş |
misl: benzer | muannid: inatçı, direnen |
muarız: karşı gelen | mu’cize: benzerini yapma noktasında başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey |
mûnis: canayakın, dost | mütemerrid: inatçı, dik kafalı |
nev: çeşit, tür | niyaz etmek: dua etmek, yalvarmak |
rahmet-i İlâhiye: Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti | semâvî: İlâhî, Allah’tan gelen |
serkâtib: baş kâtib | seyyid: efendi |
sûret: biçim, şekil | talebe-i ulûm: ilim talebeleri |
tefsir: açıklama, yorum | umum: bütün |
vecih: yön | zeyil: ilâve, ek |
zâhir: açık, görünen | İhlâs: Kur’ân’ın 112. sûresi olan İhlâs Sûresi |
şakirt: öğrenci | şehid: Allah yolunda canını feda eden Müslüman |