akna
Well-known member
Cevap: “Allah’ı bilmek, varlığını bilmenin gayrıdır”. Bu ne demektir?
nedense bu konuyu okuyonca daha üzerinde durduğumuz "Durmayanlar durmuyorlar, her an tazeleniyorlar" konusu aklıma geldi
Âlem; cihan, kâinat, dünya ve Allah’tan gayrı her şey mânâlarına gelir. Ayrıca halk ve topluma da âlem denir.
kelime alamı olarak bu olsada, ilmi olarak Alem kelimesi çok anlamlar içerir.
Belki çoğumuzun 18 bin alem kavramını düşünüp, içinden çıkamamamızın nedeni de budur?
Bizim izleyip, müşahade ettiğimiz alemler sürekli bir döngü içindedirler.
Gökyüzünde milyarlarca yıldız her an kendilerine verilen emir doğrultusunda hareket etmektedir.
Hayvanlara baktığımızda ya avlandıklarını, ya av aradıklarını görürüz
Denizin altı başka bir alem, çöl hayatı başka bir alemdir.
Hatta bir kayayı kaldırıp altına baktığımızda dahi başka bir alem vardır. böcekler, solucanlar, bakteriler..
Camid bir eşyanın dahi en küçük yapı taşının atom olduğunu ve çekirdeğin etrafında sürekli elektronların hareket ettiklerini biliyorken,
zihayat sahibi varlıklarıkların hareketsiz olduklarını düşünmek mümkün değildir.
İşte bundan dolayı "İnsan dahi kendi içinde küçük bir alemdir" cümlesinden 2 şey geliyor benim aklıma:
Birisi biyolojik olarak;
hareket ettikçe, konuştukça hatta nefes aldıkça vücudumuzda yüzlerce, binlerce hücre yok oluyor lakin
aynı zamanda İlahi bir emirle yenileniyorlar.
kalbimiz kan pompalıyor, akciğerlerimiz hava sirkülasyonu yapıyorlar, böbreklerimiz, karaciğerimiz, bağırsaklarımız, beynimiz..
bizim irademiz dışında sürekli vazifelerini yerine getiriyorlar. Bu döngüler nedeni ile bir alem sayılır bedenimiz.
İkincisi ise manevi yönden;
yani hayal ve düşüncelerimizin sınırı yoktur. bir anda 50 sene sonrasına gidip gelebiliriz hatta kendimizi Cennet'te bile tahayyül edebiliriz.
Ya da ruhumuzun uyuduğumuz zaman bedenimizden ayrılması,
ya da 20 sene önceki bir olayı en ince detaylarına kadar hatırlıyor olabilmemiz
ya da kalbimizde barındırdığımız duyguların devamlılığı
akıl, kalb, ruh, hayal gibi, bize verilen cihazatların geniş kapsamlı olduklarının bir göstergesidir bence..
"Nasılki insanın unsurları, kâinatın unsurlarından; ve kemikleri, taş ve kayalarından; ve saçları nebat ve ağaçlarından; ve bedeninde cereyan eden kan ve gözünden, kulağından burnundan ve ağzından akan ayrı ayrı suları, Arz'ın çeşmelerinden ve madenî sularından haber veriyorlar, delalet edip onlara işaret ediyorlar. Aynen öyle de; insanın ruhu âlem-i ervahtan ve hâfızaları Levh-i Mahfuz'dan ve kuvve-i hayaliyeleri âlem-i misalden ve hâkeza herbir cihazı bir âlemden haber veriyorlar." (30 Lem'a 6. Nükte)
nedense bu konuyu okuyonca daha üzerinde durduğumuz "Durmayanlar durmuyorlar, her an tazeleniyorlar" konusu aklıma geldi
Âlem; cihan, kâinat, dünya ve Allah’tan gayrı her şey mânâlarına gelir. Ayrıca halk ve topluma da âlem denir.
kelime alamı olarak bu olsada, ilmi olarak Alem kelimesi çok anlamlar içerir.
Belki çoğumuzun 18 bin alem kavramını düşünüp, içinden çıkamamamızın nedeni de budur?
Bizim izleyip, müşahade ettiğimiz alemler sürekli bir döngü içindedirler.
Gökyüzünde milyarlarca yıldız her an kendilerine verilen emir doğrultusunda hareket etmektedir.
Hayvanlara baktığımızda ya avlandıklarını, ya av aradıklarını görürüz
Denizin altı başka bir alem, çöl hayatı başka bir alemdir.
Hatta bir kayayı kaldırıp altına baktığımızda dahi başka bir alem vardır. böcekler, solucanlar, bakteriler..
Camid bir eşyanın dahi en küçük yapı taşının atom olduğunu ve çekirdeğin etrafında sürekli elektronların hareket ettiklerini biliyorken,
zihayat sahibi varlıklarıkların hareketsiz olduklarını düşünmek mümkün değildir.
İşte bundan dolayı "İnsan dahi kendi içinde küçük bir alemdir" cümlesinden 2 şey geliyor benim aklıma:
Birisi biyolojik olarak;
hareket ettikçe, konuştukça hatta nefes aldıkça vücudumuzda yüzlerce, binlerce hücre yok oluyor lakin
aynı zamanda İlahi bir emirle yenileniyorlar.
kalbimiz kan pompalıyor, akciğerlerimiz hava sirkülasyonu yapıyorlar, böbreklerimiz, karaciğerimiz, bağırsaklarımız, beynimiz..
bizim irademiz dışında sürekli vazifelerini yerine getiriyorlar. Bu döngüler nedeni ile bir alem sayılır bedenimiz.
İkincisi ise manevi yönden;
yani hayal ve düşüncelerimizin sınırı yoktur. bir anda 50 sene sonrasına gidip gelebiliriz hatta kendimizi Cennet'te bile tahayyül edebiliriz.
Ya da ruhumuzun uyuduğumuz zaman bedenimizden ayrılması,
ya da 20 sene önceki bir olayı en ince detaylarına kadar hatırlıyor olabilmemiz
ya da kalbimizde barındırdığımız duyguların devamlılığı
akıl, kalb, ruh, hayal gibi, bize verilen cihazatların geniş kapsamlı olduklarının bir göstergesidir bence..
"Nasılki insanın unsurları, kâinatın unsurlarından; ve kemikleri, taş ve kayalarından; ve saçları nebat ve ağaçlarından; ve bedeninde cereyan eden kan ve gözünden, kulağından burnundan ve ağzından akan ayrı ayrı suları, Arz'ın çeşmelerinden ve madenî sularından haber veriyorlar, delalet edip onlara işaret ediyorlar. Aynen öyle de; insanın ruhu âlem-i ervahtan ve hâfızaları Levh-i Mahfuz'dan ve kuvve-i hayaliyeleri âlem-i misalden ve hâkeza herbir cihazı bir âlemden haber veriyorlar." (30 Lem'a 6. Nükte)