Mustafa CİLASUN Şiirleri

Mustafa Cilasun

Well-known member
Isssız sokakların melaliyle kal etsem, gözyaşlarımı silsem!
wol_error.gif
Resmin orjinal boyutu için tıklayın.
4239287md6mq.jpg














Ey suskun yar
Ne vakit kalemi elime alsam
Sinemin hüznünden akseden serencamı yazsam
Yıllara sari hasretin feveraniyle sessizce ağlasam ve yine ansam


İçimi titreten
Gönüme hüzün bahşeden
Dilimi lal edip, gözyaşları ıstıtrap haline getiren
Isssız sokakların melaliyle sineme sökün eden, lakin ses vermeyen


Nedenler nerde
Sualsiz hüküm vermek söylermisin kimin haddine
Hak ve hukuk adına duyarlı olmak sanki mechul nefes kadrinde
Hiç üzülmeden,sinenin sahifelerinde bir iz bırakmadan yok oldun niye


İnsanım, var acım
İçimi burkan her halin lahzasında davacıyım
Hangi yanlışın kurbanıyım, niçin sual edilmez bu hicranım, arım
Solan umutlarım halsiz kaldı, şevkimden bir takat olsun hiç kalmadı


Geceden söz edeyim
Hüzün zerkeden kederin hangisini söyleyim
Yazılan şiirlerin dilinden mi sesleneyim, dinmeyecek mi kaderim
Ah u zarım kimsenin değil benim, ancak hicranla var olacak vicdanım


Sevmek suç mudur
Gönül vermek ne kadar hakikatin halinde bulunur
Sadakat içinde nefeslenmek ne vakit bir kabahat olur, an burkulur
Suçsuz ve günahsız bir can, yalnızca sevdiği için mi sukut etmekten sakınır


Akıl ve izan farktır
Düşünmeden amel etmek ne kadar makbuldür
İnşirah nasıl bir kalbin ihtiyacıdır, yalnızca keyfiyet mi aranır
Sınırsız iştah bir had mi tanır, her isteğin yerine gelmesi kalpte ar mı bırakır


Ne söyleyim söyle
Yazmayan kalem misali, dertlerim benimle
Suskun bırakan firkat bilmem ki hangi müjdenin derinliğinde
Zahir olan ne varsa içinde, batına erişmek haddim değil, evet, yakınen biline


Dinmiyor bu akşam
Hissiyatım, yıllara sari anılarım ve acım
Adeta yalnızlaaşan bir figanım, rıhtımların hicranıyla yol alırım
Hırçın dalgaların sesgisini söyle hangi gönüle anlatırım, niye sessizce ağlarım




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Aşk mı dilsiz, yoksa sinem mi şevksiz, feyzden habersiz!
wol_error.gif
Resmin orjinal boyutu için tıklayın.
63213576_474.jpg














Ruhumu cezbeden ne varsa
Aklım ve izanım o an tutukluluk yaşasa
Gözlerimden boşalan yaş hiç durmasa, kalbim narıyla dağlansa
Bir an olsun nedamet duymam, hicranın meftun bırakan halini sorgulayamam


Bir ömür beklerim, ümit ederim
Her kimden kınama gelirse sessizce gülüp geçerim
Ruhumun feyzinden, müptela olduğu firkatinden nasıl söz ederim
Anlaşılmamak en büyük kederim, fikretmeyene aşk-ı hal lisanıyla nazar ederim


Ne divaneyim ve ne de sazendeyim
Elimde tuttuğum kamışa ibretle temaşa ederim
Kalbim inşiraha malik olmadıkça, gönül kapım açılmadıkça ürkerim
Haşyetin kuşatan lahzalarında mahsur kalmış bir dilenci gibiyim, umut ederim


Yazamam nedense halin kelamından
Furkanın içimi burkan sancılarından,damladan
İzanım korkar oldu, yitik nefeslerin perişan ve avere soluklarından
Yolsuz kalan canlardan, yaşamak adına kıvrananlardan, nedensiz kuşkulardan


Elimi uzatsam, endişe fırsat vermiyor
Gönlümü açsam, pişkinliğin binbir hali karşıma çıkıyor
Kalbi ve ruhunun farkında olan insan için niçin varlığından kuşkulanılıyor
Bin hüzünle korkular zerkediliyor,desiseler perdeleniyor,ruh sanki deşifre ediliyor


Sevda adına ne kaldıysa uzaklaşılıyor
Muhabbetin bahanesi üretiliyor, vakit öldürmek için geziliyor
Müddet-inefes niçin hakikati kadar önemsenmiyor, onca tahsilden ne bekleniyor
Nesil keyfitetin tutsağı olmuş,bin bir bahaneler sanki bekleyen zavallı bir sanıkmış


Artık anneme anlatamam, susarım
Babamın gözlerine bakamam gözlerimi kapatır, ağlarım
Ne vakit kapristana gitsem, huv-el baki olan için gönlümü döksem kanarım
Sessiz hıçkırıklarımı kimseye anlatamam utanırım,akidem adına naçar kalamam


Ne hikmetse hiç sevgilim diyemedim
Belki çok çekingen bir nefes olduğum için ifade edemedim
Gönlümü okuyan bir yarin hasretiyle mi ömrümü tükettim ve öyle bekledim
Neden kanaatin feyziyle iktifa etmeyi yeğlemedim, hissiyata hor bakan birimiydim


Bir deniz ülkesini nedense diliyorum
Kalan nefesimi iklimlerin senasında bırakmayı istiyorum
Sevdadan yana kim olursa olsun, aşkın letafetiyle ruhu arındırsın bekliyorum
Ne hikmetse hülyalardan vazgeçmiyorum,ufkumun sığ yamaçlarında serinliyorum




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Özünde örtünmenin edebiyle şekliyeti ötelemelisin!
nCode.png
Click this bar to view the original image of 800x538px and 293KB.
manzara-resimleri-hd-full-hd-22-aliraci-2335-3013.jpg







Haklısın
Tedirgin çok artmakta
Bir tuhaflıkla etrafına bakınmaktasın


Lakin
Söyleyemiyorum sana
Hiç hissetmedikten sonra anlatmasam


Yıllar
Yıpratmıştır kabul ederim
Zarafetin için bir hederdim hissederim

Seni
Aslında hiç üzmemek için
Yıllardır kabuğumda sessiz nefeslenirim


Muhabbet
Fakirliğini deruhte ederim
Hali kelam adına bahanelerde arayanım

Kokunda
Hasretin izleriyle savrulur
Hüzün sayfalarında mısralarla yakarırım

Bilirim
Sen hiç hazlanmazsın
Şiir okumaz gereksiz uğraş olarak anlarsın


İşte
Bak senin karşında
İfade edemediğim tüm hislerimi bu meyanda


Ruhumun
Serencamında anılan toprakta
Hatıraların hicran kokan sayfalarında acıyla


Yaşamak
Umut içinde nefes almaktır
Aşk için nefesler ulviyetinde anlamlaşmaktır

Kalbin
Dilinle müsavi olarak
Mertliğin bekâretinde lekelerden azade olmaktır


Tenin
Kefen içinde varlığını
Zahirin ruh ikliminde vuslat için hak kazandığını


Sözün
Özlükteki nafakasını
Hasbiliğin müşahhaslığını idrakte kazanılmasını


Her şeyin
Zamana mal edilmeden
Tercihlerdeki tekelin kaldırılmasını rıza aranması


Bilmeliyiz
İnsani kimliği özümlemeliyiz
Vehimleri salınmadan nefesin hükmüne girmeliyiz


Muhakkak
Halimizi tahkik etmeliyiz
Bahaneler bağnazlığını öteleyerek ülfeti bilmeliyiz


Emanetimsin
En yakınımda ulvi hasletsin
Lakin nefsinle ve tercihlerinde nizamı öncelemelisin


Hamiyetli
Nefesleri takip ederek
Kemaliyete ermelisin hesabının icmalini öğrenmelisin


Ekonomik
Bağısızlık özgürlük değildir
Aile içinde paylaşım muhabbetin dirliğinde ermektir


Heveslerin
Renklerinde boğulmadan
Adabı muaşeret içinde yaşamak bilincinde idraktir


Güzelliğin
Ve bakımın halime hasredilmelidir
Çünkü sen varlığımın saadet membası hak adımısın


Mutluluğu
Hanende aramalısın
Başka adreslerde meraka soyunmadan kalmalısın


Nisasın
Ar’ın yekpare mülahazası
Eminlik konusunda fevkalade hassas bir sancısın


Mütereddit
Olarak hayata yaslanmak
Adamlığın şiarından azade olmaktır bir bühtandır


Düşünmelisin
Öncelikle neyi olduğunu bilmelisin
Öğrenmek için hissederek gayreti davet etmelisin


Hayâ ve iffeti
Önceleyerek hıfz etmelisin
Özünde örtünmenin edebiyle şekliyeti ötelemelisin


Gideceğin
Yolunu muhakkak bilmelisin
Ötelerin serinliğini ruhunda hissedip nefeslenmelisin



Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Yegâne sahibe mahcubiyetimle ağlar yakarırım!
high%252Bdefinition%252Bwallpapers.jpg


















Evet

Haklısın teslim ediyorum

Hakkını ve serdettiğin naif nezaketini


Ne kadar

Gayret etsemde başaramam

Halimde kikalbi fakirliği yeşertemem


Sizdeki

Hususiyetlerden haz alırım

Fakat yalnızca bununla kalır saklanırım


Nefsi

Yozluğumda ki bağnazlığı

Tedavi ederek senin ülfetine yetişemem


Ne vakit

Sensiz kalsam hazanlaşırım

Solgunluğun sahifelerinde mahzunlaşırım


Hastalığında

Sana hiçhissettirmeden

Sabahlara dek gözlerimde akıtmağa hazırım


Meftunum

Halindeki zarifliğe

Mahcubumkendi içselliğimde ki bedeviliğime


Senin

Kalbinin naifliğine

Ötelerin ikliminden serdettiğin hoş hikâyelere


Düşündükçe

Yanındaki fakirliğimi

Sığ düşlerimle hezeyan fikirlerimi çok sıkılırım


Hala bana

Nasıl tahammül ediyorsun

Kalan ömrümün demlerinde şaşkınlığı yaşarım


Demek ki

Nasip buymuş diye alkışlarım

Yegâne sahibe mahcubiyetimle ağlar yakarırım


Yıllara

Sâri çektiğim çileleri

Böylece ziyadesiyle anlamlı bulurum haz alırım


Son namemde

Aşkınbaharını çiçekle yaşarım

Renklerinde zarifliği hilkatin muvacehesi sayarım


Seni hak

Etmediğime hayıflansam da

Ummadığım halde kaderin tecellisiyle masunlaşırım




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Evet, acıda olsa sabırla dinlemek!
manzara-resimleri-hd-full-hd-9-aliraci-2335-9324.jpg







Duymak
istemediğim serzenişler
yüreğime bir hançer misali inerken



Haklılığın
gerekçesiyle tahammülü
çok yudumlamaya
ihtiyaçlı olduğumu biliyorum



Bireyler
aklına estiği şekliyle
değil de, bir sonraki adımı düşünerek



Fikirlerini
beyan etseler

kimbilir ne kadar iyi olacaktır.



Bazı dostlarımız
maksatlarına binaen “en”leri için

hiçtehoş görülü davranamıyorlar



Oysaki bunlar
evrensel değerleri savunduklarını

beyaneden değerli arkadaşlar



Her düşüncenin
tartışılır olması bir güzelliktir



Özellik ise
o düşünceyi tartışanların



Nezaketi
önceleyerek, sevgiyi
örselemeden ifade etmektir



Bağnazlık
farklı düşünceye
kapalılık ne kadar doğal değilse



Karşı tarafa
söz hakkını çok görmekte
ancak o kadar saygısızlıktır



Konuşurken
hislerimizin serencamı
ruhi enginliğimizle müsavi olmalıdır



Öncelikle hakkı
kendimizde görür isek
diğer hak sahiplerini
dışlamak alenen saflıktır



İnsan,
İnsani değerleriyle
anlamlı olan bir varlıktır



Bu bakımdan
paylaşır olması
fedakârlığın bulunması
sabırla soluklanması erdemliliğin gereklerindendir



Her zaman
sen haklı çıksan ne olacak ki



Benim
kalbim kırarak
uzaklaştırdıktan sonra






MustafaCİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Ey edebin banisi, kalbin sevgi saiki!
1image7dw8.jpg












Ey sevgiliseni öyle düşündükçe
Bir hüzün doluyor halimin suskun bendine
Ötelerin kadrince makbul olan akide dirliğimde
Ne yapsamda olmuyor, sensizliğin mahzunluğu çöküyor bu sineme




Ne sen sor nede ben sual edeyim
Ben sensizliğin kederiyle her vakit dertliyim
Ne o renkleriyle mümtaz ve masum bir laleyim
Ne de en güzide kokunun sahibi olan naif ve zarif bir gülüm




Hüznün bahtının bir yumağı oldum
Halin kahreden sancısını sensizlikte soludum
Ben bilmem ki bu cihanda ne kadar mahzunum
Biliyordum aciz bir kuldum, senin özleminle yoğruldum




Arz seninle şeref buldu aşk kokundu
Sevdalar bu manada sineme ülfetlerini sundu
Ten mefkûreler için yıllara sari hazırda tutuldu
Kan paklığını seninle bulur, feyzinle kitabı celil okunurdu




Şimdilerde dillenen aşkın sevda şevki
Renklerin ayazını yaşatan, gam salan bir kurşuni
Sahralarda anlatılan muhayyile hasreti
Sensiz olmuyor bir bereketi, alınmıyor edebi lezzeti




Artık yaşamak ne haz verecek dimağa
Ulaşılmaz oldu artık, senden kalan kutlu sırlara
Seninle anlamlaşan övdüğün insanlığa
Sadık kalmadan, unutulan sayfalara senden kalanlara




Ne analar ne de yarlar vefa bilmiyorlar
Sabileri nedense senin özleminle yetiştirmiyorlar
Nefs heveslerini zorluyor, aşkı mizanı unutturuyorlar
Seni seviyorlar vefakat, gereğince anlamadan da düşlüyorlar




Varlığın en mücerret olan bir sebebiyken
Nesillerin en baki emniyeti, o payitahtın şevkiyken
Sen şimdi sensiz iklimlerden haberdarsın, hicran içinde arsın
Sen şimdi yanı başımızda olmasan da iyi ki varsın, kutlu sevdasın




Kalbin sahibini en güzel anlatan bir karsın
Yüreğimize düşen her damlanın ibretine akan bir nazarsın
Sen insanlığa bahşedilen en nadide bağsın, ne latif sedasın
Sen bir aşk, sen bir sevda pınarı olan bulunmaz firkati ummansın




Seninle bakınca sinem coşuyor bir hoş oluyor
Hücrelerim dirliğin içinde yeniden kucaklaşıyor
Âlemi hakikat mana içinde kokuyor, azmi koşturuyor
Varlığınla mübariz olan hakikat yeniden umut içinde kalbi çoşturuyor




Yoksa çekilir mi bu nahoş olan bir hayatı cebir
Mezarlar içinde işleniyor her türlü çirkeflik evet, ne rezil
İnsanlık bu hallerde düşününce değil mi akıl ve ahlak ne kadarda zelil
Ey ruhu tenine kefil, ey vicdanıyla âleme meyil, seninle bir anda olsa hüzünlü seyir





Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Düşlemeden nasıl düşüneyim ve ne söyleyim!
nCode.png
Click this bar to view the original image of 800x600px and 214KB.
Webshots_12011.jpg





Tükenmiştibir kere işte sabır
Ne kadar dirensem de ve hatta nefesikesemde
Olmuyordu, sıktığım yumruklar nedenduruyordu, göz alıklaşıyordu
Dişler gıcırdıyor, bir hal kalmıyor vehuzur öyle çağırıyordu ki hiç anlatamam


Oysa ne münakaşalara girmiştim
Sabrın zaferiyle şevki kıvançlanefeslenmiştim
Çünkü ben kanaatin dilencisi, hakikatingözcüsü bir insanı hevestim
Ne hınç için vardım ve ne de zevkimiçin serdardım, ancak sade bir adamdım


Varlık adına âdemle savaşmadım
Ne kadar takatim varsa edep toprağınıkokladım
Hak ve hukuk namına ne varsa gasp içinvaat edilenleri dışlamıştım
Çünkü nihayetinde bir insandım,hatalarla yüzleşen noksandım hiç ayıplamadım


Suçlamak mama fiğ kalbi unutmak
Hoşgörüyü bir tafra bırakarak hala sevgiummak
Bizzat rahmetin içinde nefeslenirken,yargıçlığa soyunarak haykırmak
Halime çok ağır gelirdi, nihayetindemühletin yegâne sahibi belliydi ve kimindi


Yağmur şimdi başlamıştı anlatmaya
Ar duvarı sıyrılan ve kepazelik içindenefes alana
Şerrin kıskacında inleyen zadelere,nisa naifliğinden çıkan o çılgınlığa
Ölüm dahi ibret için kifayet etmiyorduve hala sahnenin perdesini bırakmıyordu


Zapt etmek ve kalbi es geçmek işi
Kalan nefeslerde resmediliyor rengârenkrezilliği
Afişe edilen densizliği ve insankimliğinden azade olan edepsiz halini
Gördükçe ellerimi açıyor ve ağlıyorum,kudretin yegâne sahibinden haz diliyorum


Gökyüzüne uzanan nefesi tazeliyorum
Ve nefes nefese halimin sefilliğiniaşkla anıyorum
Kalbin sahibinde ne kadar kalıyorum veonu hakkıyla anlıyor muyum
Ne gül kokusu ne de lalenin busesikesmiyor halimi, yoksa aşktan habersiz miyim


Dil şad olsa da artık ben çok acizim
Ne haddimi bilirim ve ne de melalindirliğindeyim
Yorgun ve solgun ahvalimle adeta biryaşayan ölüyüm şimdi neyleyim
Gönlün sayfalarında hüzünle güneşlenirve hicranla baharı sürur içinde nefeslenirim


Hazana bir söz söyleyemem resmim
Ne kadar sukutu yaşasam da artıkdiniyor direncim
Ben şimdi ölümle içselliği yaşayanfakirim, umut için sadece dua ederim
Ne zaman vaki olacağını elbette kibilemem ve onun için ibret sahnesini söyleyemem



Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Siz kal ederken, mefkurem bereketleniyor!



Click here to view the original image of 699x449px and 310KB.
hd-resim-indir-aliraci-2335-1317.jpg




Sizin
Tavsiyelerinizden
İstifade edeceğimi bilmenizi isterim


Sizde
Mevut bulunan ruh haliniz
Derin düşünmeye ihtiyaç bırakmıyordur sanırım


Farklı görüşleri
Paylaşımının, sayenizde tezahür ettiğini
İtiraf etmem, zannederim tarafınızdan bir abartı sayılmaz


Yazı dostum
Yazmak, aynı zamanda
Yanmak değil midir sizce de ben böyle düşünüyorum


Yazan
Yanan, paylaşan
Maksutta buluşanlar diye mi anlamalıyız nasıl bakmalıyız


Zatımın
Yaşadığı ruh hali
Sizce de yaşandı mı daha önceleri




Sürekli
Mükellef duygusuyla yaşamanız
Yapmak zorunda kaldıklarınız, çaresizlik içinde baktıklarınız


Özelleriniz de
İnfial yaşamanızı gerektirdi mi
Fikir, zikir ve şükür sizin vazgeçmediğiniz hayat felsefeniz mi


Metanet
kaftanınız sizin için yeterli mi


Kaftan derinliğinde yaşadıklarınız birmeltem mi


Yolu yarılamak
Hissiyatınızda bir ferahlamak mı
Yazı dostum tabiriniz, paylaşmaya devam edeceğiniz gayesiyle mi


Of aman be,
Ne acayip bir kişiliğe çattık demiyorsunuz
Öylemi? Dertleri dinlemek… Sabretmek… Himmet etmek


Allah için
Bu âdemi beşere katkım, ne olabilir demek
Âlemi hakikat ta, bizleri temaşa edenleri bu vesileyle anmak


Ne söyleyeyim
Ne düşüneyim, şahsınızı fazla yormayalım
Birden artık sizi sıktığımın hissine kapıldım, yanıldım mı


Mütefekkir
Kimliğinizle ve edebi derinliğinizle
Biliyorum ki, siz asla bir yüzeyselliği kaldıramazsınız


Mefkûrenizin
İlk yıllarında ki heyecanınızı bir hatırlayınız
Naçar kalmış, hissiyat omurgaları kireçleşmiş, bir hasta


Size teslim olmuş ve bel bağlamış
sizin dudaklarınızdan çıkacak bir ümide hasret kalmış
Onun kimliğinde ve o an, siz en bahtiyar bir yaren, bir erensiniz


Fisebilillah
İliklerinize kadar terennümünü yaşamalısınız
Hak ve hakikatler sizlerle, yolda kalmış çaresizler gönüllerde silinmesinler


Yaşlılar
Biraz çok konuşurlar…
Heyecanlarını bir türlü yatıştıramazlar
Yeni adımlayan bebekler misali ötelerin davetini beklerken


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
İnsan kimliğin tefekkür nezninde aleniyeti!

Click here to view the original image of 699x466px and 230KB.
manzara-resimleri-hd-full-hd-4-aliraci-2335-6666.jpg






Âdemi beşer
Önce insan ve daha sonra
Adam olmayı muhakkak hedefler
Adam olma hakkını kazanmış bireyler
Yaratılma hilkatine göre hareket ederler




Bu insanlar
Asla sığıntı olmayı
Tesadüfe inanarak yaşamayı,
Nedamet duymayı hedeflemezler




Evli olan bir bayan,
Öncelikle kimlere güven
Duyacağını her şartta bilmelidir




Şayet bunu bilmiyorsa,
Emanet kavramına da yabancıdır
Hareket ve kuvvetin
Asıl sahibini bilme zorunluluğumuz mutlaktır




Bilmiyorsak şayet
Bireyleri, beyleri ve hanımları
Sevmenin ahengini sağlayamayacağımızdan
Retlerimizde hüsranı yaşamamız kaçınılmaz olacaktır




Evrende hayatını
İdame ettiren bir âdemoğlu,
Yaratıldığı hilkat üzerine hayatını
İdame ettirmesi kaçınılmaz olandır




Âdemin sulbü
Ve meşrebi, Sosyal
Ve psikolojik analiz gerektirir





Âdem
Mükellef oluncaya kadar
Elbette ki masumdur bu bir hukuktur




Sabiliğin cazibesi
Bir emanet olarak masum
Ve şefkate muhtaç olmasıyla bağlantılıdır


Evrende bulunmak
Mutlaka evrensel olmayı da
Her birey için gerçekleştirmeyecektir


Evrensel olmak için
Kanaat sahibinin niyeti
Cehdi, idraki ve inkişafı
Bir mutlakıyeti gerektirecektir


Evren, kıtaları
Ülkeleri, şehirleri, kasaba
Köy, belde ve mahalleleri kapsadığından


Âdem
Nereye giderse gitsin,
Fani olmadığı müddetçe,
Evrende kalmaya mahkûmdur


Evreni halk eden,
Onun gerçek sahibiyken
Rahmetinin gereği, uyarıcı ve tebliğ
Elçilerini, gaflet derinliğinde ki âdemlere göndermiş


Âdemlerden
İman edenler bu elçilere
"Efendim" diyerek teslim oluyorlar

Birde refikalar
Beylerine efendi derler


Rahmet elçilerin
Efendiliğine itibar ve iman edenler
Asla bir başka efendiye ihtiyaç duymazlar



Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Ey derdin gailesiyle irşat olmuş gönüller nerdesiniz!
manzara-resimleri-hd-full-hd-aliraci-2335-330.jpg
Ey suskun çığlıklarım, ne çare ki artık vakit gelmişti
Gönül ne kadar hasredilse de, hasret aşk diyarlarına alıp götürmüştü
Vün birmiş, geceler perdelerini çekerek, umudun sahnelerine ibretle yer vermişti
Ne gözyaşları dindi, ne elem ruhumun hicranını sürurra gark etti, nefesler tükendi


Bir hırçınlık sökün ediyordu dalgaların haşyete salan sesinden
Kalbimin yalnızlığı, bilmem ki hangi günahın esaretinden kopan kavlinden
Söz kifayet etmezken,efkar yüreğime sancıları ekerken çok derinden ve ürperirken
Bir canın acizliğini yaşıyorum, sinemin en letafetli sahnesinden, idrakimin elinden


Ey yüce dalgalar ve ta uzaklardan seyreden yalçın kayalar
Duyun sesimi, kalbimin suskun melalini, sevdanın çile çektiren efsanesini
Aşk adına yaşanmış en müstesna hikayeleri, hakikatin irşad eden yankılarını
Gül, dikeniyle güzeldir, öz kalbinle mürebbiye olan lehçedir, ancak ihsan sahibi bilir


Ey yar bilme ki hatırlar mısın, bir sonbahar günüydü bırakıp gitmiştin
Ruhumun, suskun çığlıklarını hiç işitmemiştin, bahtım için boyun büktürmüştün
Yılların hasretiyle kalbimin hıçkırıklarını bir dert edinmedin, sessizliğine çekilmiştin
Bir ser ver, gözlerimin fersizliğine bir gerekçe göster, perişan halimi bildiğini haydi göster


Bir bir nefesim göçüp gidiyor, bilmem ki umutlar kim için dile geliyor
Söz kifayet etmiyor, hal aşkın esrarını şerh edip sürura erdirmiyor, boyun büktürüyor
Ne söyleyim, bahtımın nasibi için kime şikayet edeyim, sebebi hikmetini nerden bileyim
Çaresiz sabredeyim, kanaatin öğretisini deruhte edeyim, ömrün nihayetini aşka vereyim


Ey derdin gailesiyle irşat olmuş gönüller nerdesiniz, duyun sesimi
Çaresiz ducar olduğum melalimi, dramatik hikayemi, nefesimde ki hicran seslerini
hazan ruhumu sardı, sararmış yapraklar misali, toprağa elhak kokladı hüzünle ağladı
Gözyaşları umutla kanatlandı, ne bir şevk kaldı ve ne de bir sürur aşkla kalbimime aktı




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Halimin hazin sayfalarını bir de sana açsam!

manzara-resimleri-hd-full-hd-10-aliraci-2335-6762.jpg




Sen bilir misin hissizliğin yorgunluğunu,
Kalb ikliminde solgunun umutsuzluğunu,

Çaresiz sukutun sineme hicran akıttığını,
Halimin kuraklığında şevkim kalmadığını.


Düşlerimde,
ne kadarda umuda uzansam,
Olmayacak hayaller avuntusunu yaşasam,

Yalnızlık acısını hazanın yaprağına yazsam,
Halimin hazin sayfalarını birde sana açsam.


Kokunla şevki
bahara yaslanarak uzansam,
Hasretimin dallarında senin halini solusam,

O an tamamen sessizliğin hükmünü tanısam,
Aşkın umutlarında kalbimin sahibine varsam.


Öyle ömür
yaşadım ki halimin o susuzluğunda,
Muhabbetin yıllarca uzağında bağ bozumunda,

Yapraksız dallar yozluğunda korkuları yanında,
Fakirliğin kucağında çaresizliğimin korkularıyla.


Melül melül baktım
yıllarca hasretin sancısıyla,
Varlığın bilinmeyen adresine yazında sıcağında,

Bilginin kıtlığında, idrakimin fevkalade uzağında,
Umutların solgunluğunda, avuntunun kucağında.


Ben sana ne söyleye
bilirim, bilirim ki sen eminsin,
Ruhunun enginliğinde kalbini nizam eden nefessin,

Hakkı bilen, kanaatle güçlenen sabrın müdavimisin,
Gülün kokusuyla şekillenen bahtiyarın ta kendisisin.


Sana nasıl bu sefil
halimi anlatırım çaresiz kalırım,
Haline müdrik olmak için ne bahanelerde dolaşırım,

Uzaklardan nazarımla yaklaşırım ancak sakinleşirim,
O devranında Salih olmak için varlığımdan geçerdim.


Bilirim ve
sessizliğimde kendi halimde kelam ederim,
Yazmanın yanıklığını sinemde her zaman hissedenim,
Aşkın ikliminde, adresin mücerretliğinde yine sefilim,
Ben kendi dertlerimle hüzün içinde nefeslen hederim.




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member

wol_error.gif
Resimi Büyüt
65621_576521379049488_1300389051_n.jpg









Küresellik adına
Ne türlü şirret oyunlar tezgâhlanıyor
Güç sahibi
virgul.gif
ne emrediyorsam ona tabi ol ve uygula istiyor

İktidar olmak nedir bilir misin diye kinaye ediyor
virgul.gif
sinsiliğini arlanmadan gösteriyor



İnsan öncelikle
Kim olduğunu ve neye karşı sorumluluk aldığını
Kuvvet dengesinin sarsılmaması için hesabın iyi yapılacağını
Varlık adına
virgul.gif
ruhunu ve kalbini ortaya koyarken
virgul.gif
enaniyeti unutacağını bilmeliydi



Adalet ve hak adına
Bilgi ve tecrübenin
virgul.gif
istişaredeki bereketin hassasiyetiyle

Plan ve prağram yaparak
virgul.gif
hizmetkârlığın mütevazılığında karar kılmalıydı

Şöhret ve ihtişam neye lazımdı
virgul.gif
azamet sahibinin emrinde bulunmak en bulunmaz ikramdı



Zaten kimin ne olduğu belliydi
Şehret meye veya tefsir edilmeye ihtiyacı olan suizandı
Kaç asırdır içimizi kemiren
virgul.gif
birbirimize düşüren
virgul.gif
hedefler tayin eden kimlerdi

Ülkeleri ancak tayin edilenler yönetirdi
virgul.gif
emir ve komuta zincirine bağlı kalmak aşikârdı



Ecnebi devletler zaten vardı
Kendi ideal ve ülküleri uğruna kim bilir neler yapmazlardı
Zülüm ve işkencenin
virgul.gif
desise ve cürümün
virgul.gif
işgal ve gaspın hangi sayfasını boş bıraktı

Rabbinin eğitim ve öğretiminden vazgeçen esir yürekler bizzat parçalandı
virgul.gif
sonra hak aranmadı



İnsanı yabana atma
Meydana gelen ve gelecek her vakıayı ayıplayıp kınama
Failleri tespit etmek
virgul.gif
garez ve kin ile şiddeti cebredenleri deşifre etmek kimin muradı

Seni ve iktidarı ve dolayısıyla devleti arkadan vurmaya çalışan mecrayı hakkıyla ve acilen tanı



Mustafa CİLASUN
 
Son düzenleme:

Mustafa Cilasun

Well-known member
Nerdeyim, meşkûk bir halde, halin hazan perdesindeyim!




Orjinal boyutu icin tiklayin 800x532px and 57KB.
969079_586565024711790_1348440298_n.jpg







Bir merhaba
demeyi ne kadar çok isterdim
Yıllara sâri yutkunduğum kederin elemiyle sabahladığım gecelerin




Anlamaya muktedir olmak için
gösterdiğim gayretin, bin hüzünle efkârlı nefesin
Esaretinde inim inim inletmiştin, ne yapsam ve nereye baksam suçlayandı o melalin


Gözlerinden
dökülen yaşların meali miydim
Sinem için demlediğim kederin gizeminde arandığın dikenli dilin




Meşkûk bir halde, halin hazan
perdesinde ve hıçkırığın bizar bırakan o kadrinde
Ruhumun mahzun serinliğinde, kalbimi titreten ve ürküten o haykırışın nedenlerinde



Ne yapmıştım
kalbin ülfetinden arınmıştım
Suskunluğun rahlesinde sabahlara denk umman sesini aranmıştım




Firakın abat olduğu, firkatin inşiraha
mebni gönüllere ilham olduğu aşkı anmıştım
Sevdanın yalanlarından, nefesin heyecanlı sunumlarından mustarip olarak ağladım



Ne yapmalıyım
sualiyle ve edebin kavliyle
Yıllarca sabrederek, gözlerinin yargılayan halinden kaçarak halime




Nakşeden ne kadar sancılarım
zuhur ettiyse, bir hikmeti gerekçesi vardır mıdır diye
Umut içinde, hali bizar bıraktıran sahnesinde, çilenin ulviyetine amade aşk esiniyle



Hiç
yazmamıştım, yalnızlığa bırakmıştım
Gülerken ağlayan, susarken yüreğin yangınlığında dalan hicrandım



Halimin avareliğine şahit olan
kim varsa, hastamı acaba kuşkusuyla bakıyorlardı
Sense ne derler kaygısıyla ve bilmem ki her nasılsa farklı hülyaların sultasındaydın



Ne halimin
derinliğine vakıftın nede ardın
Hayatın sosyolojik hallerinden bihaber olan bir can olarak hardın




Kuşku ve korkularınla, önyargılı
savlarınla hiçbir vakit kalbin sesine kanmadın
Ne kadar aynı dili konuşuyor olsak ta, duygular farklı lehçelerde olunca hoyrattın



Nasıl anlardım,
hiç fırsat vermeyen candın
Anlatmaya başladığım bir an, hıçkırıkların sergileniyordu an be an




Bilmem ki hala ne istiyordun,
esaretin pençesinde inlettiğin yetmiyordu biliyordum
Çaresiz susmayı edep telakki edip, bir hikmeti var diyerek sabırla anı bekliyordum



Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Kim şerri sıfat bilirse, mana adına kefensizdir!

nCode.png

Click this bar to view the original image of 720x478px and 42KB.
225703_578645852170374_876227364_n.jpg




Maddiliğe gömülmüş

Bir insan, öldürücü silah hükmündedir

Şavaşın en büyüğü içerde yapılması gerekirken, bu dışarıya saldırıyor

Doğduğu evreni yabancı görüyor, kendinden olmayan herkesi bir rakip ve tehlike görüyor



Kendi içselliğimizde

Dengeyi aramak ve bulmak durumundayız

İnsanın yatay ve dikey tarihlerini bir bütünlük içinde kurmalıyız

Onu ne sadece manevilik içinde tutmak, ne de maddiliğe gömmek zorundayız




Klasik felsefede

İnsanın yatay ve dikey kesiştiği noktaya bir gül oturtulur

Bu mükemmeliyet noktadıdır, bir zemine basarak zimle ve sabırla yükselmek

Yeryüzü gerçeğini unutmadan göğe yükselmenin en tabi nişanesi ve irfanniyet olgusudur



Çağdaş insanın

Zannedersem en ayırıcı özelliği sahiplenmektir

Modern insan, maddi imkanlar nispetinde ancak kendini var hisseder

Sahip olduğun kadar varsın zehabı üzerine güç ve kuvvet adına varlığından vazgeçer




Peygamber

Haber getiren demektir

Haberi getiren ve ona kulak olan, onun hallerine bakar ve gözlemler

Duyan ve görmeyen şahıs, haberi, hakikati/hayatı yapar ve bu minval üzere gider

Ananevi eğitim üç aşamalıdır, ilme’l yakin, ayne’l yakin, hakka’l yakindır, el hak bilinmelidir



İnsan, Rabbinin

Öğretmenliğinde öğrenciliğini yaşadığında kamil olur

Kulağa ve gözüne düşeni kalbine indirir, kalbi bir rahme dönüşür ve orada doğum gerçekleşir

Duyulan, gözlemlenen ve üzerinde düşünülen şey marifetullaha inkılap eder; marifetullahtan muhabbetullah hasıl olur



Mustafa CİLASUN
 
Son düzenleme:

Mustafa Cilasun

Well-known member
Hayatın satır aralarında tahayyül ederken!
166083_586565371378422_431246_n.jpg










Yaratılışımız bir aşk hikayesidir
Allahtan geldik, O’ndan ayrıldık ve yine O’ na döneceğiz
Aşk, aslımıza olan özlem ve onunla bütünleşme çabası manasına da gelir
Bir anlamda kendimize/bütünlüğümüze sevgidir aşk, provan algı, aşkın kaynağını burada görmediği için onu dünyevileştiriyor



Varlık, varlığa dair fani olan beden
Aşkın objesi yapılıyor ve doğalolarak cinselliğe indirgeniyor
Aşkın büyük hakikatlerden biri olduğu nedense hakkıyla idrak edilemiyor
Allah'ın kainatı yaratmayı arzulaması ve bunu sevmesi, varlığın ilk sebebinin sevgi/ aşk olduğu anlamına geliyor



Varlığa ait ve birbirinden ayrı cüzler
Arasında fevkalade kuvvetli birçekim var, kainatta sari bir aşk hali var
Aşk, bir birinin uzağına düşmüş parçaları bir araya getirir, biz buna vuslat diyoruz
Aşkın şiddeti, parçaların birbirine olan uzaklığı nispetinde artar, kişinin O ‘ na uzaklığı nispetindedir



Aşk bahsinde hep şu ayrım yapılır
İlahi aşk, mecazi aşk, ariflerböyle bir ayrımın olmadığını söylerler
Hedefi ne ve kim olursa olsun,aşk üzere gerçekleşen şey mahiyet olarak hep aynıdır
Değişen maşuktur; maşuka yönelmenin mahiyeti değişmez, kimler yıllarca faniyi idealize ederek aşık olur



Aşk, bir derttir, söyletir
Şiir edebiyatın bir üst dilidir,edep, bir tür yoğurma ve terbiye tarzıdır
Edebiyat ise edep ile birlikte anılıyor, dolayısıyla şiirinde edebi muhakkak ki olmalı
Kavuşma arzusu, aşk olarak belirlendikten sonra, vuslat gerçekleştiğinde arzudan doğan acı/ aşk kalmaz




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Sufiliğin dilinden ve kalbin sır perdesinden!
21176_586565478045078_1962421374_n.jpg










Hakiki dost Allah’tır
Dost olarak bilinen insan düşman mertebesine çıkabilir
Düşmanda bir süre sonra dost görülebilir, bu bakımdan ifrat ve tefrite dikkat edilir
Zira insan ve halleri bakideğil, değişim geçirir, irfan eğitimi bu anlamda çok önemlidir




Çünki irfan, her halin
Bir tecelli olduğu inancını verir, sekülerizm, milliyetçilik gibi
Modern kalıpların tersine, irfanayrıştırmaz, “bir” leştirir, farklılıklarda ki ne
götürür
Büsbütün sanallaşmış bugünün gerçekliğinde insanı bu yakınlıkta tanımak ne kadar mümkün




Görmeden, dokunmadan
Bir hukuk geliştirmeden insanlaryakınlaşıyor ve bu hisse kapılıyor
Hayır, bu ortam ve bağlam dostluğu mümkün kılmaz; imtihandan geçmeyen inkılap etmez
“Dost” kelimesi Farsçadan geliyor,”arkadaş” ise kok olarak Türkçedir,”arka”sını dayadığı taş anlamına gelir, arka-taş




Bu sebeple arka-taş önemlidir
Kişiyi güvende tuttuğu gibi,güçünün ortaya çıkmasını sağlar
“Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyim” deriz, arkadaşı kendisini seçmiş olur
Her cüz, “arka” sını yaslayacağı bir “taş” bulmak süretiyle bütünlüğe ermek, kendisi olmak istiyor




Dostluk, arkadaşlığın ötesinde bir şey
İnsanın dostu mahremi sayılır,böyle olduğundan insan dostu
Yanında çıplak kalmaktan çekinmez, kaygısızca soyunur, dost ağır söylese de
Zoruna gitmez, bu yüzden sultanların musahipleri olmuştur, herkesin korkup sustuğu halde,
muhasip sultana hatasını söylemiş ve açığını göstermiştir




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Yitik kimlik olarak farkı yadedilen derviş!
33425_135498946485069_7144777_n.jpg









Ne de olsa kalender meşrep
Paraya, karşılığı madde olan kazanımlara değer vermemektir
Onlarla meşgul olmamak değil,sadece değer vermemektir
Zengin olabilen ama zenginliğiüst bir değer olarak işaretlemeyen”gönül”den bir bakış



Dervişe yakından bakılıp
Bütünlüğü içinde kavrandığında,bugün eksikliği hissedilen insan
Kim olduğu”derviş olduğu yakinen görülecektir Biz onu sakinliği veteslimiyetiyle biliyoruz,
neden böyledir? Bulmuş inanmış ve teslim olduğundan böyledir




Dervişlerin mühimsediği tek şey vardır
Hakkıyle Rabbine teslimiyet,kesret ehli değildir derviş, tevhit ehlidir
Hayatın sahibi Allahtır; insan Allaha teslim olunca hayatın o kesretli yapısı karşısında el açmaktan kurtulur,
Allah’ı bulan herşeyi bulur, derdiniz Allah ise bütün dertler küçülür




Modern zamanlarda insanın derdi
“Bir” olmadığından, elbette kibirden fazla derdi var, küçükte olsa var
Küçük dertlerin nasılda büyükdertlere dönüştüğüne her vakit tanıklıkediyoruz
İnsanlar biyolojik olmaktan ziyade, psikolojik rahatsızlıkların sıkıntılarıyla uğraşıp, duruyor, uzmanları böyle söylüyor




Tarihte olmayan, modern zamanların
Havasıyla ortaya çıkan hastalıklardır, varlık ile materyalist ilişki kurmanın
Sonrasında karşılaştığımız arızalardır, mevcut durum, daha çok yaşanan anlam kriziyle açıklanıyor
ve fakat tedavi bakımından hangi yöntenm olacağı hususu dikkate alınmalıdır




Freudçu psikinaliz, Lacancıpsikiyatri
Bir de “Sufi Psikoloji” var. Bupsikoloji dervişin yaşam algısının modern zamanların
yaralarına merhem olduğunu imler.
”Çünki” der, derviş modern zamanların vazgeçilmezleri üzerinde düşünmeye çağırır




Sahip olma güdüsüyle hayatı karşılamayı
Sahip olunan emtia ile ‘değer’bulmayı merkezileştirmez, insanı fonksiyonel
Aklın alanından gönlün aşkınlığına çeker. Dünya ve dünyadaki her şey daha bir
Derinlik kazanır; insanı kendinde oyalamaz, onu “öte” ye hazırlayan bir rampaya dönüşür




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
İnsanın yedi olan ruhi ve kalbi katlarını anarken!
252899_213295822038714_3152936_n.jpg








Yüce kitabımıza ve efendimizin
Hayatına baktığımızda mertebeler görürüz, varlığın ve insanın derecelendiğini
İnsan-ı kamil, en üst mertebeyiişaretliyor, demek ki altlarda da mertebe bulunmaktadır.
Peki, nedir bu mertebeler diye dikkatlice nazar edersek, işte o vakit




Bir pramit örneği aklıma geliyor
En geniş olan piramidin en altkısmıdır. Pramit yükseldikçe alan daralır
İnsanların çoğu, pramidin en altkısmına karşılk gelir, çoğunluk altlarda yaşar
Nitelik ve dereceye vuruldukça insanların sayısında azalma olur, zirvede çok az insan kalır



İrfan geleneğinde “yedi katlı insan modeli”yle karşılaşıyoruz
Kur’anı Kerim, Hz. Peygamber’insünneti ve İslam’ın ruhundan hareketle
bu model belirlenmiş. Harici birokumaya yaslanmıyor bu model, çıplak bir metin
okumasından çıkmıyor, Kur'an'ın ruhunun verdiği ilhamla doğuyor




Yedi katlı insan modeli
Nefs-i emmare ile nefs-i safiye arasındakileri içeriyor
Her makamın bir husisiyeti ve özelliği var; insan hangi makamdaysa makamının
Husisiyetlerini taşıyor, nefs-iemmare insanın en alt makanını oluşturuyor
Nefs-i emmarede insan büsbütünkötü/aşağı olana açıktır, iyiye kapalı bir alandır




İnsan içindeki kötü sese kulakkesilir
Bu sesin işaret ettiği yeregider, kendisinde eksiklik, yanlışlık görmez
Ve hatta günahkar olduğunu düşünmez. Arifler, bu mertebedekilerin münafık ve fa sıkların
özelliğini taşıdığını söylerler, velevki Müslüman olsa da nefs-i emmare mertebesin de yaşıyorsa münafık ve fasık gibi olur




Nefs-i emmareden çıkmak için Müslüman olmak yetmiyor
Daha fazlası gerekiyor, nefsin terbiye ve tezkiyesi, yani nefsin sesini kısmak
Ve böylece ruhun gürleşmesine imkan vermek, insan bir nevi içinde mirac yaşatarak
Nefs-i emmareden nefs-ilevvameye yükselmeli, Nefs-i levvamede insan nefsinden yana düşmez, eksik ve günahkar olduğunu düşünür




Nefs-i levvameye yükselmiş insanda
İnsan-ı kamile doğru bir seyirvardır. Kişi Nefs-i emmarede sosyolojik olarak Müslümandır.
Arkasından Nefs-imülhime geliyor, ilhama açık nefs demektir, nefs, tövbe, zikir, rabıta ve mücahedeyle
günahların ağırlığından ve şehvet bağından kurtulunca, ilham ve feyz almaya kabiliyet kazanır….




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Canlı olan kitap, İnsan-ı kamil makamıyla fark!
228197_211129688921994_6882240_n.jpg








Kur'an'ın hakikati metninden ziyade
Ruhuyla ilgili bir husustur. Bu da canlı Kur’an Hz.Peygambere işarettir
Hz. Peygamber nasıldı? Sorusuna, Hz. Aişe validemiz “ O yürüyen bir Kur'an'dı”
Bu çok önemlibir nokta, malum “İkra!” ile başlıyor ilk emir ve Kur’an-ı Kerim ayetleri



Peki, daha okunacak bir kitap yokken
İlk ayet “İkra”hitabı neye işaret ediyor, inananlar neyi okuyacaktı
Cenab-ı Allah; ”Şüphesiz bu Kur’ an gizli bir kitabın içindedir.
Ben size bu kitabı gizli bir kiytap içinde gönderdim”



Peki, öyleyse bu ne demektir?
Salt sarf ve nahivden hareketle yapılan tefsirler bu soruların cevabını veremiyor
Ariflerin tefsirleri sayesinde meselenin hikmetini ve irfani tefsirler dikkatimizi anlam
katmanlarına çekiyor. Mesaela Peygamber Efendimizin bir hadis-i şerifi var



“Kur’ an ve insan ikiz kardeştir”
Aynı kaynaktan doğan ikiz kardeş; biri harfe bürünerek “vahiy”, diğeri
Ete kemiğe bürünerek ‘insan’ adını alımış. İbn Arabi’ nin “Elimizde tuttuğumuz Kur’ andeğil, Mushaf’ tır



Mushaf'ın içinde Kur’an, Kur’anın üstünde
Ümmü’l-Kitap, Ümmü’l Kita’bın üstünde de Levh-i Mahfuz var; Levh-i Mahfuz’ dan da “insan”kitabı geliyor.
Dolayısıyla insan-ı kamil ile Kur’an aynı şeydir. Hz. Ali karşıtları mızrakların ucuna Kur’ an ayetlerini takar



Kur’ an burada demek süretiyle kararsız kitleyi
Taraflarına çekmek için. Hz. Ali Efendimiz bu noktada muhteşem bir şey söyler
Kur’ an ayetlerini mızraklarının ucuna takan tarafa yönelen kitleye hitaben derki;


“Nereye gidiyorsunuz?
Kur’ ana gitmiş oluyorsunuz, Kur’ an bemim” der.
Kur’an-ı Kerim’inmushafına değil, hakikatine işarettir bu sesleniş



Bu bakımdanKur’an-ı Kerim’in hakikati
Mushaf’a bakarak değil, gramer özellikleri çözülerek değil, insan-ı kamil üzerinden
anlaşılabilir. Şeytanın 104 kitabı ezbere bildiği söylenir, bilgi yetmiyorki,şeytan kovulmuştur.


Önemli olan yürüyen Kur!an olmaktır.
İnsan-ı kamil olduğumuzda Kur’an olur, Kur’ an konuşursunuz. İndirilen Kur’an var, bir de
konuşan/yürüyen Kur’an. Gelenek,”İnsan-ı kamil, konuşan Kur’andır” der




Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

Well-known member
Cümle varlığın birliği ve kardeşiliği!
300637_252185244816438_7360932_n.jpg










Anadoluyumayalayan arifler

Şuortak duada buluşur:” Yarabbi! Bedenimi o kaar büyüt ki
Cehennemin hepsini ben doldurayım, bir başka cana yer kalmasın
“Başkasını yazdırmaktan çok onları cehennemden uzak tutan bir dil




Anadolu Müslümanlığı; derviş

Eren,alperen gibi kavramlar üzerinden yaşanmış
Bu“Cümle varlığın birliği ve kardeşliği” olarak formülleştirilen
Tevhidi anlayışın nişanesi olan bir toplum tecrübesi olarak anlamalıyız




Vahdet-ivudud’ un açılımı

Varlığın birliği anlamına geliyor, tasavvufi ve ontolojik
Bir temellendirmeden başka içtimai tarafıda bulunan bir tasavvurdur
Osmanlı’da bu esas alınmış, Müslüman, Hiristiyan, Yahudi, Bektaşi, Alevi, Kürt,
Çerkez gibi farklılıklara saygı duyulmuş, Birde çok, çokta bir, keserte vahdet,vahdette kesret




Budil bir tasvvur, bügün içinde
Çözüm kaynağıdır. Türkiye’nin can yakıcı meseleleri vardır
Alevi,Kürt ve azınlıklar diye sıralayabiliriz. Peki, vahdet-i vucud anlayışı
Ve mesnevi niçin bizlere hal çaresi olmasın? Batı’da sorunlar hala Aristoteles’e
Kadar gidilerek çözüme kavuşturuluyor. Biz niye İbn Arabi ve Mevlanalara gibi kurucu isimlere başvurmayalım




BugününMüslümanlarının temel sorunu
Klasik metinlere yaslanmaları, kurucu isimlerden dil edinmemeleridir
Dolayısıyla ekonomide, siyasette, kültürde, mimaride, sanatta ortalamanın altına düşüyorlar
Süleymaniye’nin gölgesine nasılsa gecekondu diyebileceğimiz karakterde bir mimari çıkıyor
Dede Efendi’nin Ferah feza ayin-i şerifine arabesk melodilerle hala eklenmeye çalışıyorlar


Bugün Uzakdoğu felsefesinin okulları var
Anaokul,ilkokul, orta, lise ve üniversite düzeyinde mektepleri mevcut
Mimar Sınanın mimarisine, Dede Efendi’nin musikisine sinen İslam’ın derinliği


Yeni formlar üzerinden hayata taşınabilir,
Hz. Peygamber,”İnsanlara akılları derecesinde konuşunuz” diye buyuruyor.
Kendi ruhumuzu,eğitim yuvalarında karşılığı alınacak halde neden olmasın verebiliriz



Mustafa CİLASUN
 
Üst