Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Var olmanın sessiz çığlıkları, boyun büktüren acıları!
Bir ömürdü geçen suskun zaman Kalbin lisanıyla anlaşan, ruhun hasretiyle yanıp tutşan geçen an Yorgun düşmüştü vicdan,sabırdı umudu soğutan, kanaatti vecdin içine sokan Vasıl olmak için yıllarca kıvranan, sancılar içinde yalnızlığına figan edip ağlayan
İrşat ediyordu,nefesi aralıyordu İnsan olmanın, zafiyetleriyle müşterekliği bulunmanın feryadıydı Söylemiyordu, susuyordu, her vaktin demi için halin sahifesini sabırla açıyordu Aşk,üç harf, bir hece düşündükçe içinden çıkamıyordu,ilhamına ömrünü veriyordu
Düşmeli gönle,yıkarak zanları İçinde yıllarca boğulduğu korkuları, afaki şecaatları,burkan acıları Var olmanın sessiz çığlıkları, boyun büktüren güne hasret umutları ve gamları Bir bir sual edip araştırmalı ve vaktin şahitliğini,tahkik etmeden kuşanmamalıydı
Bir kerimenin saflığında ki arda Suskunlaştığı nazarda,sabrın içinde ki sancılarında, kanaat tacında Uyku halinde ki melalinde,umut ederken sevda şadında,gözyaşları nar olunca Anlamalıydı insanlar,itip kalkan canlar, hor ve hakir gören zavallılığı soluyanlar
Aş, kimi vakit taş, kimi vakit azdır İnsan, kul olmak için yakardıkça,hakikati için çırpındıkça itibarlıdır Yaratan Rabbine yakın oldukça, emir ve nehiylerini hakkıyla anladıkça sadıktır Akıl ve idrakiyle farktır azim ve ecriyle zamandır imtihanı adına da büyük adaktır
Kız evladı ne kadar zarif ve naifse Edebin içinde şekillenen bir mürvetse,kefeni giymeye hazır olan arifeyse Ehliyetin sahibi ve bu nispette de özgürlüğün naibidir, akıl ve izanda fark edecektir Sosyal sebepler ötelenmeden, hor ve hakir olarak addetmeden, hal nizama ihtiyaçlıdır
Baba ve anne hadli melüliyetlidir Akıl ve ehliyet sahibi olduktan sonra, tercihi sebebiyle dışlanmamalıdır Her nefes için hesap mutlaktır, huhukunu bilmeyene eza eden ne kadar melundür İnsan,ihsan ve fedakarlığıyla,akıl ve hakikat lehine aldığı kararla ancak furkandır
Kelamın bir ahengi vardır Kalbin tellerini titretecek kadar deruni ve iştiyaklıdır Berzah 'tan kal eden feryattır, ruhuma temaşa eyleyen inşirahtır Aklımı ve izanımı celbeden figandır, yaratılış hilkatine hasret tiren ne müthiş firkattir
Ey Yarat’an, muhatap alan En yakımında bulunan ve beni bana bırakmayan Rahmet sıfatıyla varlığımı kuşatan, hiç bir lahzada kalpten uzaklaşmayan Seni nasıl daha ziyade anlarım, el açar yakarırım, riyadan sakınır, ihlasla yıkanır ağlarım
Biliyorum, hakkıyla azmetmiyorum Nedense hala bahanelere sığınmaktan sıkılmıyorum Ve fakat bu hal üzere bulunmaktan bunalıyorum, seni anınca hayıflanıyorum Zafiyetlerim ve hata yapmakta ısrar eden izanım ruhumu daraltıyor, kalbimi karartıyor
Ne vakit Efendim aklıma gelse Asla layık olmadığım hakikat yüzüme bir şamar gibi inse Her zaman öldüğüm ve ruhumun çırpınışları halimi harap ederek inletse Bir nebze olsun kalbim için çare değil, iradem için tercihler akli ve irfani olmadığı bilinse
İnsan olmak, kemaliyetle haktır Her doğuşun bir ibret ve hakikate duçar eden sahnesi vardır Aşk mecazi olmaktan uzaktır, nefs adına zaaftır, kalbi inşiraha ram ettiren ilhamdır Sevdasıyla yanmak haktır, hak ve hakikatin sahibine adanmak ubudiyet nezninde ihsandır
Arif ve derviş tevazunun aynasıdır Her türlü gösteriş ve nümayüşten ari olan farktır Ne kutbu cihan olmak için yanandır ve ne de kul köle yapmak için ağlayandır Rabbine kul olmak sevdasında olan bir sabırdır, keramete bel bağlamayan firkati ihsandır
Aşk; kalbi ve aklı kemale eriştiren nasibi şiardır!
Orjinal boyutu icin tiklayin 720x540px and 85KB.
Sırlar, esrarın cüzlerindendir Hakikate mepni olmazsa nefsin lahza fırsatıdır Kul, akleden, iştişareye önem veren, hassasiyetle düşünen muhataptır Beşer, henüz bu mertebeye erişmeyen candır, emmare içinde bulunan hazin zaaftır
Aklın dereceleri niye vardır Kalbin telleri her zaman berzaha ram olan meyandır Ruh yüceldikçe, kalp inkişafa eriştikçe,ihsan hali bürümüşse ne aladır Ölmeden ölebilmenin, sevdasıyla farka gidilmenin, inayette yarış edilmenin edasıdır
Kul, Hakk’ın rızası için yaşamalı Her amelinde nedenler bulunmalı,taklit üzere olmaktan kaçınmalı Tahkikin ehemmiyetine inanarak yol almalı, anlamadan ve bilmeden kanmamalı Bahane nefsin hevasıdır, gerekçesiz yaşamak ne tuhaftır, insan hakikatine yabancı olmamalı, anlamalı
Evrensel bir dinin müntesibi olmak Şek ve şüpheyi itidal üzere ayırmak, endişe içinde bulunmak Merak ve kalbi hassasiyeti muvazene içinde korumak ve azimetle yol almak Aklına ve kalbine olan özgüvenini, hareket ve kuvvetein sahibine ait olduğunu unutmamak zarurettir
Her kim olursa olsun, asla unutmasın Kalbi umutların bir vakti vardır, bahtın kalem mizanıdır Sabır kat a hor görülmeyecek değerdedir, kanaat kalbi inşirahın ikmalidir Nasip olmayan, gönlümüzde ukde bırakan, ah u zar etmek için sine yakan her neyse rahmet değildir
Rabbibiz bizlere eza etmek için yaratmadı Akıl ve iradeyi her zaman Kitab’ıCelil’inde ve Efendim’izle hatırlattı Her ne hikmetse sosyolojik olarak bir fedret devri yaşandı, insan yaşamak adına adandı Kıta’larda ruhu ve aklı esireden, iradeyi hiçe sayan, modern köleliği alalayan bir dönem başladı
Bilmem ki kime sorayım, Kalbini şehre dip huzur bulayım
Hangi ilham-ı lahzasında ki tesiriyle yol alayım, Ruhumun ah u zarını bir nebze olsun anlatayım
Sine-i tarumarlığımı Ummana bırakayım, titreten bir aşkın Sahrasında uyuyayım
Yol ver dedim dağlara, kalbimde kümeleşen bayırlara Kurumuş ovalara bakıp, içimin yangınlığıyla kalayım
Sanki bulutlar Baskın yapıyor, geceler niye sızlatıyor
Sabrım ah ediyor, kanaat hangi vaktin Şafağını bekliyor, umutlarım feryat ediyor
Firkatiyle şad olduğum sürür Sanki alay ederek bakıyor, muhtaçlığımı kim anlıyor
Yâd ellerden selam gelmiyor, nameler Niye yazılmıyor kalbimden yalnızlık çıkmıyor
Bazen Üsküdar da, Kimi zaman Adalarda, Beylerbeyi niye Temaşa ediyor hicranla
Bir zamanlar ne sakindi Çamlıca, Boğazın suskun çığlığı sinem de nasıl bir acıysa
Göçüp giden feryatlar kahkaha atarak Şakıyan canlar kendi canına kıyan insanlar
Neden figan eder martılar, tebessüm eden erguvanlar, Salınıyor suskunlaşan yalılar
Hani nerdesin ey Hasret kaldığım zamanlar,
Yâriyle kalbi sürur yaşayan manayı figanlar
Niçin bu kadar perişanlaştı insanlar, Edebi terk eden hazlar, o aşktan uzaklaşanlar
Ruhuna bigâne kalanlar, Kalbi letaifleri ihmal eden soluklar, Fırsat için yarışanlar
Hiç acımadan, Vicdanın sesini duymadan, Nefsi hergeleliği bırakmadan yaşayanlar
Neden ölümden medet umar olduk, Sanki maverayı unuttuk, niye savrulmuşluk
Neden telakkiler, dinmeyen asabiyetler, şuur Adına dile gelenler, nerden kovulduk
Nerde kaldı kalbi muhabbetler, Hoşgörüyle kavilleşen akitler, sevgi adına gayretler
Ayrık otu gibi salınıyor kepazelikler, Ruhunu ve kalbini ihmal ettiren nefsanîlikler
Sebep olduğum halin Telafisi için her ne yaptımsa durulmadım
İhmalkârlığın ne kadar bizar bıraktığını geçte olsa, Derinden hissederek anlamıştım
Sinemin Tarumarlığına hiç aldırmadım, Çünkü sebebi hakikatin bağrında bizzat vardım
Çaresiz fevkalade Bir hicran içinde sancılarla baş Başa kaldım ve hüzünle ağladım
Kuytu mekânları Zihnimde yoklayarak, Bir nebze stresten sıyrılmak istedim
Her ağacın dallarından Süzülen yaprakları kokladım, Neden böyle bir garabet yaşamıştım
İçimde ki dürtüyle Şimdi baş başa kalmıştım, Vicdanım için ıstırabı acıyla yudumladım
Kim vardı içimde, Neden ben odaklı bir halin Sofrasında sabahladım diye hayıflandım
Hani fikretmek ve bu minval Üzere hali serdetmek kul için kamalattı
Ne olmuştu da yanılgılar bir bir kalbimi Harap etmek için sıralanmış ve yanıltmıştı
Artık nedamet içinde nefeslenmek, Ne kadar bir izzeti nefesti, edep kim içindi
Şimdi dirlik izanımı terk etti, ülfet bağrımı Dağlayıp hıçkırıklar eşliğinde ağlatmıştı
Anladım ki sonbaharın Bizi daldırdığı rüya geçici bir hevesmiş
Renklerin sesi ne kadar duyulsa da, şevksiz Bir ahu serzenişmiş, yürekten azade değilmiş
Hissettiğin kadar, Fikretliğin aşikâr olmayınca
Duygusallık salıncağı sabahlara denk Sallasın hali melalini ne çıkacak düşün edebi ruha
Ellerin bom boş kalınca, yalnızlık Vurgunu kalbine haşyetiyle şöyle bir dokununca
Gözler ne kadar ağlasa, söz yüreğin tınısında Hakikatle buluşmayınca, çırpınarak uyukla
Ne gördüğün düşlerin İnhisarından serdedilen anlamı, Halin için bir geçit asla sanma
Aklın yolu birdir, muhtaç olduğu tek şey ilimdir, Hakikattir, selimlik tefekkürle elde edilir
Dinlerken sanki bir rüya halindeydim, öylece dalıp gitmiştim!
Orjinal boyutu icin tiklayin 720x540px and 36KB.
Gözlerimin açıldığı,yüreğin dağlandığı andı
İlk evreler batmaya ramak kalmış bir yelkenli andırıyordu hali
Merakın her lehçesi şehre dilmişti, dertlerin ve elemin esrar perdesiaralandığında
Efkârın busesini dile getirmek harap olmuş bir kalbi yeniden imar etmek haylizordu
Bakışları içimi delercesine ötelere gidiyordu
Zikrettiği ne varsa, hüzzam mahzunluğunda olsa da çok hoştu
Kelimelerin hülasasından başlayarak, mazi sayfalarını şad ederek nefesleniyordu
Bir bir açtığı sayfaların arasına dalarak ve mütebessim bakarak coşkuyuyaşıyordu
Bahsettiği konuların içine alarak götürüyordu
Nihayetinde bir yolculuğa başlamıştık, kalbin ne kadar hali varmış
Umman misali sessiz kalsa da, ülfetine ram olduğu aşkı yaşadıkça bir başkaymış
Nefsin iki şubesinden, nizamsız eleminden, idraksiz kavlinden, zafiyetiiradeden aktı
Ölümle alakalı ne kadar çok ibretler anlattı
Hiçbir korkulacak an bırakmadı ve hatta medarı iftiharla açıkladı
Bizler ne kadar farklı şeylere inanıyorduk, korkuyla uzaklaşıpyabancılaşıyorduk
Kime sorsak, hangi sohbete rastlasak, ehli denen kulla konuşsak, bıkkınlıkbaşlardı
Defin edilen mahalde dahi edepsizlik sardı
Musalla taşının suskunluğundan dem vurarak aşkı edebi açıkladı
Sevdanın telinden, nefesin zerresindeki kederden, çilenin asudeliğinden sözühaktı
Günün her saati, ecelin fetreti, ömrün suhuleti, Abidin niyeti asliyesindenkelam etti
Bir avuç toprağı alıp koklayıp bana uzattı
Gözyaşları akmaya başlamıştı, kalbim niye bu kadar burukluk yaşadı
Tahkikin zaruretinden, ilmin hüccetinden, kitabı celilin evrenselliğindekidemden
Bahsederken ne kadar yabancı kaldığımı, şimdiye kadar anlattıklarımınhülasasını
Ne kadar zarif ve o kadarda arifçe anlattı
Arzın tasnifindeki hikmetten, nefesin müddeti halinden, edebin efendisinden
Gülün efsun zerk eden kutsiyetinden ve hatta dikenin ülfetindeki özneden alıpgitti
Sanki bir rüya halindeydim, öylece dalıp gitmiştim, ikram ettiği çaylairkilmiştim
Biliyorum ki sukut edersin Her hikmet ve nimeti kalbinin sahibinden beklersin Bela ve şer konusunda ne kadar dikkatlisin, hassasiyeti sanki öğretensin Niçin bu kadar muvazene içindesin, hiç rahat yüzü görmeyecek misin Yoksa bu hal üzere yaşamaya mefkuren için bedel misin
Nefes vaktine duçar olan erktir Kalp ancak Nazargah olursa makbul ve muteberdir Beşer olmak yaratılış hilkatidir, tekamül insan olmak için gerekçedir İnsan ikinci kez doğumun namzedi ve merak, azim, irade, akıl mertebesinde seçimdir Anlamadan, bilmeden, azmetmeden,tahkike yönelmeden hidayet nasıl istenir
Umut insanı var eden şevktir Her halin ve hikmetin gerekçeleriyle yakarmak ülfettir Zikrin ve ibadetin hassasiyete bürünmüş ve allanmamış icmali ne latiftir Ruhun ve kalbin sahibi her vakit kiminledir, bilinmeyen yer ve sır hakikat midir Gönül ne söyler, iradenden nebekler, aklın kemali yet için hangi kazayı talep eder
İnsan yaşlanınca bir hal olur Her ne kadar dilemezse de muvazenesi ve beden ritmi bozulur Her ne hikmetse bildiği halde kabullenmeyi unutur, farklı farklı bahane bulur Yaşlanmanın bir hürmeti vardır,lakin vakar ve edebe nispet edilecek kadarı az bulunur İnsanın kimliği ve niteliği hassasiyeti, edebi, bilgisi, aksettirdiği ölçüde farkı olur
Ey gönlünü ecre hasretmiş nefes Bilme ki nerede yetiştin, nasıl biredeple eğitilip kemale eriştin Hissiyatını ve azmini hasrettiğin melalin kendi adıma hayıflanmama yetiyor Ne kadar bedbin ve miskin olduğum kanaati hissiyatıma hükmediyor Bir nefes al, rahatlamayı beyhude sanma, umudu böyle anlama, yaşa
Hisler ne kadar diri ve işveli Hangi lahzayı ansam, üşüten vakti hatırlatsam Kalbime sürur zerkeden hülyalar sayfasını şöyle bir açsam Bir sevinç, bir neşe nüksediyor, mütebessim bir eda ile başını öne eğiyor
Suskun olan mekanlar cezbediyor Yüreğinde hiç eksilmeyen hüzün yine bakir bir mekan istiyor O vakit duygular bereketleniyor, ilham esintisi bir başka sesleniyor Alıp götüren hicran, ne hece dinliyor ve ne de vezin için dikkat kesiliyor
Hicaz makanımda bir taksim istiyorum Tanburun dilinden, kendine özgü vakar halinden Hislerimi ağlatsın, beni bana bırakmasın, ne kadar ah u zarım varsa Bir başka lehçenin dilinden ruhuma meşk versin, ötelerin kal 'inden hissettirsin
Sevgililer aklıma geliyor, halim değişiyor Can, nefesi müddetli olan, bir söz üzere yaratılmış bulunan insan Niçin bu kadar edebi ve hayayı hiçe sayıyor, sarmaş dolaş olmayı hadsizleştiriyor Kime lazım böylesi alalanmış ve bahanelerle abartılmış birliktelikler,perişan ediyor
Ey zülfüne turap olduğum yar diyen can O’nun edebi, naifliği, nezaketi, suhuleti için kıymet biçiyor O’nun halinden nükseden melalin feyziyle kendini buluyor ve gönül veriyor Vefa ve sadakati, hak ve hakkaniyeti,Cenabı Hakkın kendisine emaneti olarak görüyor
Sesine aşina olduğum suyun başındayım Ne kadar büyük bir şevkle muhabbetini izhar ediyor Tayin edildiği istikamete doğru hiç gocunmadan yol alıyor, niçin yapıyor Nereye baksam, temaşa etmek için hassaten aransam her yanım ayetlerle kuşanmış oluyor
Nazar ettiğim ve işittiği senfoni anlatıyor Vaktin ve nefesin aşkı ve iştiyakı, ancak hakikat ilimiyle farktır Meşayıh ve arifler bu hal üzere adanmış canlardır, O’na kul olmak, ne muazzam bahtiyarlıktır Ruhumu ve kalbimi dinlenmiş bularak ve ibretin her senasına haşyetle bakarak ayrılıyorum sokaklardan
Henüz nasıl anlatacağımı bilemiyorum
Edebin feyzinde kalbimin fakirliğinde yalın halini özlüyorum
Hasretin kadrinde ve halsiz kalan dirliğinde mahcubiyetime yöneliyorum
Oysa çok haklıydın çok geç kalınsa bile
Hakkaniyet teslim edilmelidir ruhum hicran içinde inlese de
Lakin ömrü yelpazemde mütemadiyen edebine imrensem de yapamıyorum
Hasrettiğin fedakârlığa ve sabır ağına
Müsavi olacak kadar kanaati solumak nefsimi korkutuyor
Sevginin karşısında, teslim ettiğin dostluğun ferahlığıyla sana gelemedim
Utancımdan söyleyemedim ve gizlendim
Bahaneler beyan etmeyeyim diye nefesimi serdetmedim
Lakin muhtaçlığımla sessizce halinin zarafetini takip ederek hazza eriştim
Biliyorum, yüzleşmekten korkuyorum
Neye çare olacak hüzün, ruhumdan imtina ediyorum
Kalbimdeki muhabbetini bilerek her ne hikmetse işte tevessül edemiyorum
Latif şiirini sürurla teneffüs ediyorum
Hasrettiğin enginliğin karşısında şiddetle üşüyorum
Zafiyetlerime nazar edip kalbini hiç hak etmediğimi hazin içinde biliyorum
Bilemiyorum affedecek misin acizliğimi
Halinden gizlediğim melalimdeki sancıların kirliliğini
Ruhumla baş başa kalan acı lekelerimi ve umut sağanağındaki hadsizliğimi
Bağışlayacağını biliyorum ama çekiniyorum
Huzuruna gelmekten imtina ederek sessizliğe giriyorum
Yanıklığımı mısralara deşifre ederek muhabbetinin kadrinde nefesleniyorum
Nelere ve asilzade kişiliğinle gül ikliminde
Diken için kalbim varlığıma meylederek ruhuma hükmetse
Edep birliğinde ve niyazın bereketiyle naif kalbinle asla hüsrana tevessül etme
İtiraf ediyorum acizlik fakir benliğimde
Her ne kadar kalbimden söz ederek hakikati teslim etsem de
Olmuyor işte heveslerim mütemadiyen hissiyatını deruhte ederek ömrü bitirse
Ey hak sen halimin bendinde nesihsin
Kimsenin şahit olmadığı hakikatlere yakın olan bir rahimsin
Bahtımın badiresinde ve nasibin katresinde vuslat için en güzide bir reçetesin
”Yazmaktan maksadım şimdiye kadar gönül hücremde hapsolan duygularımın
dostlarla paylaşım esasına dayanmaktadır.”
Eğer
beyan bir anahtarsa O anahtarla açılan ışıktan görülen dünyanın adı gönüldür Her kelamın kıymeti onun gönül ile irtibatı ölçüsündedir
bu bir hakikattir Bence dil ve dudaktan ifade edilen şeyler sadece gönül beyanının bir gölgesinden ibarettir
Ne var ki hak kelamının Bir izdüşümü sayılan gönül dilini de ancak ona açık duranlar anlar Mantık
muhakeme
üslup
meani
mecaz
teşbih
istiare gibi esaslar söze derinlik katar Her biri ayrı süsleme sanatı sayılan hüsn-ü ta’lil türünden unsurların bedii bir derinliğe katkısıdır
Aksine
vicdan mekanızmasına Mal edilmemiş
gönül diliyle seslendirilmemiş ve hal şivasiyle Renklendirilmemiş bütün söz ve beyanlar ne kadar yıldızlı olurlarsa olsunlar Yinede ruhlar üzerinde mütemadi tesir icra edemezler
insanın iç dünyası her zaman açık bulunmalıdır
Çünkü her vakit mamur mabetler gibi Pırıl pırıl
arş-ı rahmete açık ve hep O’nunla münasebet içinde bulunmalı Zira gönül gözleri kapalı
ruhu
bedeni ve cismani ihtirasların baskısı altında bir şey edeceği yoktur Hayatlarını her faslında O’nu görüyor gibi davranan
O’nun tarafından görülüyor olduğuna inanır
Kendi özünden habersiz Mahiyetindeki derinliklere karşı bigae
hak’la münasebetlerinde Gerilerin gerisinde birisi oturup kalkıp bülbüller gibi şakısa
dil döküp çevresine Destanvari şeyler sunsa da kat’iyen hiçbir gönüle giremez
hiç kimse üzerinde müessir olamaz
Bugüne kadar ruh ve gönülden Yükselmeyen ve insan ledünniyatına ulaşamayan kuru bilgiler Veya söz ebelikleri
heva ve hevesleri şahlandıran dil ve akıl oyunlarıyla birşeyler Yaptıklarını sananlar kendilerini avutmuş
Bir vakitler şahit olduğum Zavallı kurbağa’nın can havliyle feryadını dumuştum Samırsaklı ırmağının kenarıydı
yılan bir bacağından yakalamış
dışarıya çekiyordu Bir çare bulmalıydım ve onu
o halden kurtalmalıydım düşüncesiyle bir taş attım ve yılanın beline değince kurtuldu kurbağa
Fakat ne kadar doğru yapmıştım Bir hayvanı kurtarırken birinin rızgına mani olmuş ve yaralamıştım Bir bakıma hayıflandım ve bazende kurbağanın halini düşününce nasılsa haz duydum İnsan
her halin ve amelin şuur ve erkanıyla hareket etmek durumundadır
yokda keşkeler her zaman yanındadır
Kalpten aşk hiç çıkar gider mi Akıl ve izan muvazeneden vazgeçer mi
zaaf kul için edep mi Huşu
insanın hem kalbi hem de kalıbı ile Allah’ın huzurunda tevazuu ile eğilmesidir İnsan
Resimi Büyüt
Orjinal boyutu icin tiklayin 720x720px and 93KB.
Hangi lahzayı ansam İçimi burkan nazarlarımı karartsam
anmasam Ruhumdan neşet eden hissiyatı vicdanın lisanıyla okusam Aklım ve izanım başkalaşıyor
ayrı bir hissiyat kapısı aralanıyor
hicran içine alıyor
Ne sevgiyi layıkıyla tattık Ve ne de niteliğini idrak edecek kadar kakkıyla yaşadık Mecburiyetler kuşağında sağa/sola serpilen figanlardık
edebe yabancıydık Yaşamak adına sınırları zorladık
mütemadiyen savunma durumunda kalmaya adandık
Bir millet atisinden koparıldı Umman olan dilinden uzaklaştırıldı
mahfiller cirit attı Özgürlük ve modernleşme adına uyan bırakıldı
en zelil topluklar at oynattı Satılmış ruhlar bir paha karşılığında entrikalara abandı
hüsn-ü zan ortalıktan kalktı
İnsan-i sıfatlar zaten taraftı Redd-imiras eden cenahlar hangi sıfatın safındaydı Gönüller tarafından Esma-ül hüsna ne kadar anlaşıldı
kamil olmak mı uzaktı Hak ve hakikat bu kadar aşikar iken
kararmış gönüller nasıl oldu da
tasallut adına simsardı
Hayatın her sahnesi imtihandır Kul için kazaya dönüşen bahtın kitabıdır
ezel-i haktır İrade ve akıl bahşeden Rabbimiz
azim ve ihsan içinde ki hassasiyetimize açıktır Yoksa fikir ve zikir
sosyolojik bakımından şartlardan uzaksa
taklit üzere icra edilen sanıktır
Ülkenin kapitalist tüccarları Her ne hikmetse halka ve dolayısıyla avama tepeden bakarlar Ecdatlarının tasarruflarıyla ve kıt kanaat geçinen zahirleriyle alakasızdırlar Her ne kıymetse siyasete garip bir nazarla bakarlar
siyasetten uzak
nasılsa siyaset yaparlar
Eğer bu milletin vicdanını bilseler Asırlara sari taşıdıkları ruhu keşfedip ibretiyle yetinseler Dinmeyen umutlarının koruyla nefeslenseler
Kimbilir ne zaman, hangi lahzada umut gülecektir..
Resimi Büyüt
Orjinal boyutu icin tiklayin 720x480px and 178KB.
O’na ne kadar el açsak Her hicran sahnesinde gözyaşlarıyla yakarsak Kimi zaman şaşkınlık içinde suskun bir vaziyette bakıp kalsak Yüreğin hıçkırıklarıyla kavrulup
ah u zarın figanıyla içimize atıp
kor olsak ve yansak
Gönlün beklediği bir yar var Hangi saklı zamanda nefesleniyor ey kalbin sahibi Yar Dinmiyor ruhumun firkati
kalbimin umut içinde sabreden mecali kar’i Ne yapsam
hangi kanaate sarılsam
içimi titreten vaktin niyazıyla ayılsam deva değil
Ey Yaratan ve aşkla donatan Kalbim için sukunet istiyorum
aklım için dirlik bekliyorum Edepsizliğin ve hayasızlığın her sahnesinden nazarlarımı korumanı diliyorum Beşerim
zafiyet içindeyim
insan olmak
kemaliyet kazanmak
huzurunda mahcup olmamayı istiyorum
Sen ki halkedip
umut verensin Kulunun acziyetine en yakın olan koşulsuz rehbersin Niçin hata yapmama müsaade edersin
bilinç tazelememe rahmet lütfedersin Ruhun zümrüt tepeleri halimden ne kadar uzak
kalbim nazargah olması adına nasıl bir iştiyak ihsan eylersin
Biliyorum ki sabır
diriliştir Farketmediğim cefa ve ezaların içinde kıvranan canları hissedişidir Yarab
beni bana bırakma
ruhumu ve varlığımı rızan için feda olmamı geçiktirme Kulun olmak
olabilmek ne büyük bir lütuf
aklım ve iradem için halimde yaşatmamı nasip eyle..
Evet
Ortadoğu kaynıyor Güney Afikada hiç yerinde duramıyor
doğum sancuıları yaklaşıyor Tahakküm eden
hükmetmek için haddsizliği seçen müstekbirler varlıkları adına sallanıyor Artık
Hak ve Hakikatin en bariz tezahürleri ruhum ve kalbimde ümitle bereketleniyor ve şevk ihsan eyliyor
Nihayetinde yaşanacaktır Hangi ömrün kitabına baksam elem ve çile okunacaktır Tozlu raflarda bekleyen nice hülyalar hangi baharın baprında buse sunacaktır Nefes vaktin şahitliğinde ötelerin ruhumu cezbeden ahengiyle
sabır ve umut dağları buluşacaktır
Temel aklıma geliyor Filhakika umut için ne kadar sabırlı davranıyor Bir filmi 20 kez seyrediyor ve haklı olarak
elbette ki suallerle karşılaşıyor Niçin sualine”Filmin bir yerinde kadımn tam yüzünü dönüyor
göreceğim derken
aniden bir teren geçiyor
her seferinde bu sefer yakalarım” diyor
Bazen garip hallerin dilindeyiz Ve bazende ah u figan ettiren çaresizliğin derdiyle nefeslenmekteyiz Dağ köylerinde yetişen umut çocuklarını dramı okadar hazin ki
kadınların bilhassa Yaşamak adına sabır ve cefa bu kadar barışık olur mu
insanlar bu denli tutunmak için nasıl bir umudun pervazlarında can çekişiyor
Böylesi bakir mekanlar ihmal ediliyor Şehrin ileri gelenleri veya şehremin dediğimiz seçtiklerimiz geçikiyor Bizler buraları ancak mesire yerleri olarak gezmeye gelince hatırlıyor ve acıyı yaşıyoruz Onlarca kadın ve kız çocuklarının dranmı o kadar hazin ki insanın yüreğine işliyor
karşılı beklemez Canını sıkan bir hata dahi olsa yüzünü ekşitmeyi istemez Canını teslim eden her mahremiyetini emin bilen bir eminlik içinde ki sadakattir Vefa adına en güzide ahenktir
hak namına hassasiyetini muhafaza eden fark-ı mürşittir
Zaman çok geç artık
çağlamak neyime Başımı yaslayıp ağlamak için bir taş yeter
yastık sahibine Hangi baharda bulunsan
sazın bam teline dokunsam
gözyaşlarıyla içimi boşaltsam ar değil Ömrümde gün bitti akşam olmaktan
zaman yarılandı
ne hal ve ne de takat kaldı yazmaktan
melalim sır değil
Edebin bendinde nefeslenmek ve ölmek Halin derlediği kitabı yazmak
hak rızası için şikayetten kaçmak Umudun ve emelin farkındalığını bilerek bel bağlayıp
bahtın inkişafında uyanmak Her sancılı doğumun beklentisiyle haşyete soyunmak ve gözyaşlarıyla umut içinde müjdeyle yıkanmak
İnsan kim olduğunu bilmeli Aklının ve kalbinin sahibinin emrinde hareket etmeli Nefesin müddetli olduğunu idrak ederek
ne vakit terk-i dünya edeceğine kanaat getirmeli Her türlü avane ve bahaneden vazgeçmeli
heva ve hevesin esaretine girip
iradesine ipotek bindirmemeli
Şayet hissedip
farkındalığa erişselerdi Gönül şirazesi hak ve hakikatten asla vazgeçmez ve keder vermez Vicdan gönül derecelerinin şubesinden birini temsil eder ve eminlik içinde istikametini bekler Yoksa azap ve bela nihayetinde vaktinde tecelli eder