Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Yaram çok derin Ne zaman ellerimi yüreğime koysam Hicran deryasına kapışıp, sessizliğin sahillerinde ağlasam Gecenin her lahzasında titreyen yüreğimin tellerinin nidasını bir bir anlatsam Her hecesini güfte yapsam, gönüllere yazılmış bir besteyle divana çıksam ve bir nebze rahatlasam
Anlatılmıyor Gönül kitabı ne kadar hazin yazılıyor Ömür sayfaları yaşarken açılmıyor, ölüm ne kadar fark ettiriyor Bir seromaniyle defin işleri devam ediyor, nihayet kabrin hasreti bitiyor Talkın veren imam, ruha sesleniyor, tembihleri sıralıyor, insanlar niye şaşkınlık yaşıyor
Beden toprağa bürünüyor Kefen ne kadar tene nüfuz ediyor, ibretler başlıyor Bırakıp giderken, imamlar Kur’an kıraat ederken, sanki başkasına sesleniyor Keyfiyet ve nefsanîlik bu kadar revaçtayken, mezarlıkta dahi sıfatlar öndeyken ağlayasım geliyor Be adam edep ya hu diyesim geliyor, hangi imtihandan ve irfandan söz etmem faide kesbe diyor
Yanık bir sevdası vardı Sabah akşam sayıklardı, hiç anlatmaktan bıkmazdı Ne vakit söz etse, derinlere gider, sanki başka bir iklimde yaşardı Hasreti ne kadar acıydı, hüzün sokaklarında hancıydı, ne vakit yalnız kalsa büyük sancıydı Olur, olmaz vakitte kapıyı çalar, mahcup bir eda ile gözlerime bakar, adeta medet uman sızıydı
Dinlerdim, sabrederdim Elimi ayağımı işten çeker, samimiyet gösterirdim Sevdasına derin bir hürmet besler, gıpta ile halimin sefilliğine gülerdim O kadar kitap okurdu ki, hangi suali sorsak muhakkak bir ve birkaç cevabı olurdu, hiç yüksünmezdi Ve fakat çileyle barışık yaşamayı, ince hastalığına rağmen şikayette bulunmamayı başarırdı, kahretmezdi
Ne tefekkür etmeyi Ne düşlerinin gölgesinde serinlemeyi Ne hayatımızın vazgeçilmezi, ne nefsimizin geçit verdiği Lisan en zikredildiği, kalben hatıra geldiği, emaneten dillendirildiği sireti Aklımızın ve izanımızın, azmimizin ve kalbimizin vicdanı yapılmadığı müddetçe kederdi
Ne söylerdi Neleri öncelerdi, nelerde dikkat çekerdi Sevgi ve şefkat konusunda niçin seferberdi, niye esirgendi Tefrika ve asabiyeti ayaklarımın altına alıyorum dedi, kimler sahiplendi El emindi, emanet edilen ulvi bir nefesti, her vakit tevazuu içindeydi, kim imtina etti
Ümmetini çok severdi Her zaman hassasiyete içinde bulunmalarını isterdi Küçük cihattan, büyük cihada diye bir tarif getirdi, kimlere seslendi Yoksa sosyolojik telakkiler diye nazmı geçtik veya samimiyete çok mu güvendi Hangi faizden, zinadan, kinden, kandan, tefrikadan, zandan, dünyaya kanmaktan çekinilmedi
Evet, seviyorduk Suya, sabuna dokunmadan, özelimiz yapmadan Keyfiyetimizi kaçırmadan, heveslerimize gem vurdurmadan Alelusul konuşmaları bırakmadan, adabımuaşereti dikkate almadan Her türlü safahattan kaçınmadan, riya ve takiyeyi yok saymadan, itiraf ediyorduk
Ümmeti Muhammet Ne kadar içler acısı bir vaziyette Hani vahdet nerede, cemaatler hizip misali taassubiyet içinde Nüfusu artırmak, siyasi olmak, güce ulaşmak, torpile adanmak, iltiması hak saymak Maslahatlar üzere fetvalar vererek, kimi müritleri ve sual edenleri rahatlatmak için çabalamak
Arz titriyor Kim hakkıyla ne kadar biliyor Rahmet ve mağfiret Rahmetin banisi için iniyor Ruh ve vicdan asırlardır bizarlık içinde bekliyor, aşkın sevdası hani diyor Gözlerden hangi samimiyetle yaş süzülüyor, hissiyat coşkusu duyguları çok etkiliyor
Haber sal, Hülyalar ikliminde Hiç durma artık hoş birnefes al Yardilinde, efkâr sadedinde, çilenin Her açan gülünde ve hatta dikeninde elbet aşk var
Ey hevesler, Bin hüzünle ruhumu Mest eden sazendeler ve Dile gelen güfteler ar içimi yakar Yağar,durmadan sinemin sessizliğine Ve firkatin hasretine kar hiç durmaz yağar
Ey dil-iedebi, Hal-i niyeti, muhabbet-i ve Hasrettiği devletli hamiyeti yüce olan yar Söyle nevakit Kalbi iklimimde mukadder olacak En anlamlı açan ve zarif bir bahar
Niye mahzunluk Yüreğime bin hüzünle akar Tefekkür etmek niye acı söyle ey yar Laleler şakıyor, Gül masumiyetiyle neler anlatıyor, Suya aşkın hicranı sevda yaşatıyor
Kaç günkaldı ömürden, Nefes bıraktı takati artık derinden, Şevk uzaklaştı mütereddit halden Sazendeler söylüyor, Mızrap hicran ile tele dokunuyor, Ne gözyaşı duruyor ve çile bitiyor
Sabrın her hali, Müddeti nefes sancılar karı, Akşamdan sabaha ah çekmek vaat mi yar İçimyanıyor, Gözlerim fersiz bir şekilde Suskun bakıyor, yüreğim durmadan ağlıyor
Ne yazsam, Derdi bin gam ile ayan kılsam, Hasretin busesiyle şakıyıp saçlarımı ağartsam Yârin hicranına hiç şahit olmasam, İçimin sızısıyla şikayetlenmeden sevdamı yaşasam
Her damlada, Mısraların esrarı diyarında, Umudun bağrında manalaşıp vedalaşsam Bahtımiçin hiçbir yeise kapılmadan, kanaatin Serhatlığında fikrimi aydınlatıp bıraksam
Esin için, Kalbi muhabbete vasıl olmak Elbette muttaki kullar için bir seçim, Aşk kimin, vurgun yemiş gönlüm, Yılların kaybettirdiği ve zerkettirdiği Hicran ruhuma bakiyedir ibret için
Ne kadar Ah desem ve kalbimi dinlesem... Gönül bağımın bizar bırakan lisanını anlasam, Aşk için gülü koklasam, ağlasam
Bülbülün feryadını, Cihanın sadrını, vaat edilmiş hesabı Koklasam onunla ayılsam Gözyaşlarımı, sinemin efkârını, Umutlarımın bekleyen vecdi cenahına bıraksam
Neden sana Gelemiyorum, neyi bekliyorum... Yılların yılgın bırakan suskunluğunu, Gönül toprağımın susuzluğunu serdediyorum
Ne kadar dilensem, Muhtaçlığımın her zerresinde Hasretini nefeslensem eriyorum Dil susuyor, gönül ağlıyor, gözler ne kadar Nazar etse de, ruhuma hiç tesir etmiyor
Öyle baktım, Derinlerde yine yalnızdım... Her anımda, ruhumun hicran damlalarında, Kalbimin inşirah arzusunda sen vardın
El açtım, Secdeye yattım, Aklımın dirliğinde bizardım, Ruhum için aşikâr bir yardın Neyi anlamadım, gayretimi ve azmimi Dikkate almadım ve avuntulara sığındım
Yağmur yağarken, Umutlarım hüzünle yeşerirken... Taşın altında, karanlığın didarında, sabrın Ve kanaatin sadrında bekleyen varken
Ne kadar yerinsem, Mahcubiyetimle kuytu köşelerde Demlensem ve bir ah etsem Yolun selametinde, Dilin edebinde, gönlümün Mahzun lehçesinde idrakine erişsem
Seyrediyorum Dağları, engin yamaçları... Sinemde kalmış ve solmaya yüz tutmuş umutları, Demlenen yakarışları, ağıtları
Güne baksam, Onunla hem hal olup mananın Ecrinde aklansam, fecre nasıl kansam Yüreğimden kopan çığlıkları ummana bıraksam, Ruhumu düştüğü yerden çıkartsam
“Oku” emrini Hakikatin ilgasında nefeslensem, Aklımın ar, nar, kar olduğunu bir sezsem Ne kadar kaybolmuşluğum ve solmaya Ramak kalan mesnetsiz umudumu gizlesem
Hal ile söylenmeyen her söz, kalplerde bereketlenmez…
Orjinal boyutu icin tiklayin 1000x569px and 107KB.
“Tövbe Yâ Rabbi hata râhına gittiklerime / Bilip ettiklerime, bilmeyip ettiklerime”
Fiziki dünya Bir ruhun, bir iradenin somutlaşmasıyla oluşur O ruhun, bu fiziki âlem içerisinde, en mükemmel düzeydeki yansıması İnsandır, bütün varoluş onun etrafında döner, insan âlemin içi ve ruhu, alem ise onun dış yüzüdür
Oluşum içten dışa Yani batından zahire doğru olan bir açılımdır İç, birliğin ve bütünlüğün yeri iken dış, ayrışmaların ve farklılıkların yeridir Her şey gibi dinler de bu çift yönlü yapıya sahiptir ve dıştan çok içinde barındırırlar
Tasavvuf bir bilgi değil Bir düşünce tarzıdır, usuldür,metottur Ve ancak o mitolojiyi izlemek suretiylebir tür bilgiye ulaşılır Arızi, geçici, değişken olandan ziyade özde yatan, kalıcı esasları sunmuş, metafizik ekollerden birisidir
Bazı geleneksel Müslüman toplumlarında yaşayan fertlerin İlmi, dini, siyasi, iktisadi, estetikve bürokratik tavır alışkanlıklarının Arka planında tasavvuf denilen bu İslami dünya görüşünün yatmakta olduğu gözlenmektedir
Tasavvufun varlık görüşü Makamlar ve mertebeler bütün manevi ilimlerde En temel noktadır, açıklamalar arsındaki bazı farklılıklar, o konuya Farklı mertebelerden bakılmasından dolayıdır, mertebeler arasındaki farkı bilmeyen kişi, zan üzere bir hükme girer
Tasavvufta, varlık anlayışı Zaviyesinden bakacak olursak mutlak tevhit vardır Sufiler başta, ortada ve sonda sürekli varolana; var demektedir Varlık anlayışında Zat ve Zatın sıfatlarının deveran ettiği bir ortam söz konusudur
Bütün sıkıntılar “Ben varım” diyerek varlık sahibi olduğumuzu Zannetmekle başlar, dolayısıyla ”ben yokum,” sadece O var demekle Bütün sıkıntıları omuzlarımızdan atmak anlamına gelir, emaneti doru yere teslim ettiğinde sıkıntı biter Muhyiddin İbn Arabî hazretleri “Bismillahi Fatih’il vücuda” yani “ vücuduaçan Allah’ın adıyla” diye başlıyor Yine Hak Teâlâ’dan, O’nun sıfatlarından başka bir şey yoktur, hep O’nun ladır, O’ndandır, O’nadır… M.E. K
Sen beni üzüyor incitiyordun, kalbimi kırıyor acıtıyordun…
Belki de en nadide bir sızımdın Yüreğine söz dinletemeyen vefasızdım, inandım Nihayetinde bir insandım, umutla yaşardım, duyguları nasıl hiçe sayardım Her lahzada halin insicamında yaşayan fermandın, her ne yapsan ruhumdan kopamazdın
Ben sana tutsaktım, tutkun olan şafaktım Vakti sukuta erdirecek kadar uzaktın, her gece ağlattın Nereye baksam, toprağı koklasam, sararan yaprağı tutsam sen vardın Sen halin suhuletine sevda yaşatan kitaptın, aşk mısralarında en çok söylenen nakarattın
Her ruhun bir sevdası olmalı, adanmalı Hiçliğin feyzinde nefsi arzulardan arınmalı, O’na koşmalı Sülfitlikten ziyade ruhiliği esas yapmalı, çile ve ecirle sufiliğin farkını anlamalı Aç kalmalı, gönlü tok olmalı, hırkası temiz, urbası yamalı bulunmalı, asla utanmamalı
Bilgi ve aşk olmadan iman nicedir Hale dokunmayan kelam nefsi keyfiyettir, edep niyedir Kalp korkusu hayâ ile bereketlenen ülfettir, haşyet hassasiyet vesilesidir Kitabı celili anlamadan hıfzetme, iman etmenin feyzine müdrik olmadan hüküm koymak neyine
Sureta Müslüman olma, kimseyi avutma Bin bir renk içinde, cezbeden olmak derdiyle ortalığa serilme Ruhsuzluğun ne kadar aşikârdır, kalbin lekeler içinde virandır, yalan yanlışa bürünme Panayıra çıkan, görücü arayan, can sıkıntısına bahane bulan, edebi hiçe sayan olarak daha fazla küçülme
Aşkın feyzine ram ol, kalbin için yok başka çıkar yol…
Ey aziz nefes Ayrık otuna bir nazar et Ne kadar azimlidir, yılmaz bir gayret içindedir Her vakit yaşamak için asla kederlenmemektedir, hedefine girmektedir Ruhu için elzem olana tevessül etmektedir, her lahzada ibrete açılan bir hakikattir
Kul, varlıktan Benlik denen süfli saltanattan kurtulmalıdır Hiçliğin edep rahlesinde kalbine irfanın inşası için uğraşmalıdır Ruhunu yüceliğe taşıyacak ikmali hassasiyetle bulundurmalı, korkmamalıdır Sevdası olmayan bir yüreğin bizarlığında yük taşımak için, kan ter içinde kalmamalıdır
Nefsi iyi tanımalıdır Hakikatini idrak etmekten uzak durmamalıdır Nefsini her fırsatta tezkiye etmekiçin, ruhuyla adanmalıdır Aklını ve azmini O’na feda olmak içinseferber etmekten asla çekinmemelidir Efendimiz Hazreti Muhammet(s.v Müctebayı nefsinden öte sevmeyi hak etmelidir
Onun sevdasına Ram olmayan bir gönül kahır içindedir Her bahanenin çehresinden nazar eden sefil bir nefestir Hali müteredditlik içindedir, asabiyet vazgeçilmezi, edep sarfı nazar ettiğidir Beden vasfında yaşayan biçaredir, kalbi hassasiyete vasıl olmamış beyhude mizaçtır
Ayrık oyu deyip geçme Nefsi emmare adına, pişkin tarzıyla isteme sekte Her bakımdan etrafımızda biter, nekadar temizlesek devam eder Beşer sıfatı nefsi emareye amade bırakılırsa, irfan ve edep kapısı perdelidir Kalbi ve ruhi bakımdan tekâmül geçirmeyen her bilinç nefsi adanmışlıktır, hal esirdir
Hevese ne kadar akarsan Gözünü, gönlünü ibret ve irfana karşı aç bırakırsan İhsan ve ecir muvazenesinde O’nun rızasını aramazsan, eğer uzaksan Vuslat kitabını anlamaktan ziyadesevabı için okursan, menkıbelere dalıp ağlarsan Aşk ve sevda kalbin için değildir, bedensel ihtiyaçların adına dillendirilen bahanelerindir
Ne vakittir bekliyordum Vakti sukuta erdirecek lahzayı, nasip ihsanını Kimi zaman hazırdım, kimi an hislerin dem olmasına bırakmıştım Yazacaktım, yazmalıydım, edep libasını giyen nefesin suhuletinden bahsedecektim
Ve fakat bazen çekindim Haline kaygılar mı zerk ederim diye erteledim Endişe içinde nazar etmenizi istemiyordum, itminan hali bekliyordum Sevgi ve sadakatin azizliğine, muhabbetin feyzi sürur baharına ermenizi diledim
Bilmem ki kaç yıldır Sefih ve lafazan kelamlarımı okuyorsun Bazen nadanlığıma ve bazen de nafile yer uğraştığıma bağlıyorsun Onca yaşa rağmen diyorsun, tespih çekmek, zikir etmek varken diye sual ediyorsun
Nasıl ve ne şekilde Bu çalışmalara zaman ayırdığımı bilmiyorsun Meramımı merak ediyorsun, bunca hüzünve hicran niye diyorsun Çileyi ikram görüyorsun, acizliği miskinlik adına öteliyorsun, sabırla diriliyorsun
Taklit için vehmediyorsun Akli ve iradi olunmasını önceliyorsun Heva ve hevesler için ne kadar çok ibretleri güncelliyorsun Niçin tercih edenin keyfiyetine saygı gösterip, sessizliğin hikmetini öteliyorsun
Gibi, birçok suali sormadınız Bu zamana kadar kalbi nezaketinizle nazar ettiniz Her vakit himmet ve iltifat göstererek şevkimi kırmadınız, alkışladınız Vakarınıza ve kemal vasfınıza veriyorum,edebi ne kadar naif taşıdığınıza imreniyorum
Rabbim her iki dünyada Aziz ve emin eylesin, rızasına nailetsin Her umudunuzda imdadınıza yetişsin, yüreğiniz hiç burkulmasın Ecir ve ihsan azminizde fark yaratsın,her nefesinizi feyziyle bereketlendirsin
Hiç ses etmeyin Viran olan efkârıma gülün,geçin İster divane, isterseniz meczup niyetiyle alay edin Bir lahza olsun ah uzarımı merak etmeyin, bir zavallıymış diye eseflenin
İnsan, kalbiyle Aklı ve bilgisiyle, görgüve edebiyle payedir Aklı karartan ne kadar sevda varsa, vicdanı susturan zan olunca Heva ve heves esaretine alınca, arzular nefsi kızartınca, insanlık askıdadır
Rab bil âlemin Niçin kuluna gazap etsin Rahmet ve mağfiretini kesip, miskinliğin esaretine versin Şirk koşmak, şerik halinde bulunmak, varlık adına nefsi bulunmayı nasıl görmesin
En yakının Ve hatta feda olmayı göze aldığın İhanete tutununca,arkandan oyunlar kurunca ne yaparsın Senin yerine otoriteyi eline geçirmeye çalışanı adeta parçalarsın, hatta yırtıp atarsın
Refikan olsun Kan, can verdiğin,istersen evladın bulunsun Husus en gönül verdiğin canan, yoluna baş koyduğun sevdan konuşsun Seni hakir gören,varlığını reddeden, itibarını silip geçen, sefil bir hayata mahkûm edenin gözleri okunsun
Aldatan, avutan Bin bir yalan içinde sabırve samimiyetini sınayan Her varlığını başkaları için kullanan, bizzat sana oyunlar yapan Sevgi ve muhabbetini nefsi için kullanan, keyfi için her yolu mubah sayan olursa
İnandım diyor Her türlü takiyenin içinde, nefsi arzularına yeniliyor El âlem demiyor,pişkinliği kimselere vermiyor, utanmayı reddediyor Her fırsatta nefsini önceliyor,senin imkânlarınla başkalarının hukukuna saldırıyor, ne kadar sabredersin
Nereden başlasam Hangi suali aralayıp, anlatmaya kalksam Millet şuurun kaybetmiş topluluklar için mibir şeyler yazsam En sarih Arapçaya hâkim bir ümmetin halinin ne kadar harap olduğunu mu aktarsam
Muhammet Necip Cemal Abdül Nasır, Muhammet Enver El Sedat Sufi Ebu Tali, Muhammet Hüsnü Mübarek,Muhammet Hüseyin Tantavi Ve en son seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak Muhammet Mursi, tutuklanmıştır
Adeta bir krallıktı Ölene kadar veya darbeyle esir edilene kadar Genellikle Mısır halkının başına getirilenlerin Muhammet isimli olması Ve özellikle şek ve şerik içinde bulunması, ekonomiyi vesayetine alması, asker kalması
Yokluk ve sefillik içinde Ümmeti Muhammet nezdinde itibarsızlaşırken İsrail’le işbirliğine girmesi, Filistinli Müslümanların katledilmelerine seyirci kalması Refah sınır kapısını kapatmasını, Amerikan yardımı altında kapilitasyonlara açık olması enteresandı
Nice Müslüman âlim Katledilirken, tevhit için can verirken Her türlü zulme ve işkenceye karşı ahatderken, belam olmayı reddederken Kelimeyi şahadet için her türlü varlığını Allah yoluna hasrederken, sessizlik ne kadar anlamlıydı
Hangi şahadet ecrinden İşkenceyle öldürülenden, suç isnat edilerekipe çekilenden Her türlü tedhiş ve istihbarat gücüyle gönüllere korku zerk ederlerken İhvan hareketi, şahadet şerbetine nail olmuş lideri, mazlum ve mağdurun sesi
Milletin kararan ufkunda İlk filizlenmeleri ve yürek bahçesinde nüveleşmeleri başlatmıştı Bugün küresel güç olarak addedilen, şer bakımından desisenin elebaşlığına soyunan Güya kamuoyu önünde bazen günah çıkartan,insanlık adına medya pazarında kül bırakmayan
Emperyalist gücün temsilcisi Amerika ve özellikle Rusya ve elbette ki Avrupa Hiçbir Müslüman mezalimine karşı, insanlık adına dahi ses çıkartamamışlardır Şer adına, nefs tellallığına, iblisin vazettiği yollara, tuğyan ve tağutluk adına, bilakis yarıştalar dır
Hama Müslümanları katledilirken İran, ırak savaşında onca Müslüman’ın perişanlığı ortadayken Saraybosnada, filistinde, Irak zindanlarında,Guatemala aptallıklarında Afganistan, Cezayir ve birçok ülkede insanlarve özellikle Müslümanlar katledilirken
Pasif akıl ve pasif vicdan vardı Ruhsuz bir millet, umutsuz zümreler perişanlık içinde kaldı Dünyevileşmek adına her türlü taviz ve iltimas iradi ve kalbi bakımdan sağlandı Geriye ne kaldı akidesi ve imanı kültür seviyesinde, sindirilmiş ruhlar umutla aranmaktaydı
Aşk ve sevdası olmayan kalp Sadakat ve teslimiyette azmi terk etmiş bezgin surat Varlığın aracı olmaktan, bir sıfat için onur veşerefi hiçe sayan ahlak Bilmem ki nasıl bir kul olur, cihat sevdasıyla adanmak için iştiyakla şehit olmaya hak kazanır
(Mısır halkına reva görülen katliam ve darbe salyalarını şiddetle kınıyor ve telin ediyorum…)
Ne kadar düşkün olsa Bir sığıntı misali yurt yurt rızkı için dolaşsa Akidesinden, iman ettiği hakikatinde bilincini inşa etmeye çalışsa Umudundan hiç kopmasa, o deruni ufkunu karatmasa, mizan için narı kucaklasa Hasretinde, yalnızlık kederinde, efkâr kokan nefeslerinde Hakka olan muhabbetine adansa
Zalim kim olursa olsun Nefsin, hırsın, tamahın, makamın, sıfatın esiridir Kul olmak vasfından sıyrılmıştır, varlığı adına hükümranlığa bulaşmıştır Anlık olan kuvvetini, yetki ve salahiyetini, ezdiği, zulmettiği insanları köleliğe alıştırırlar Ne kadar ahmaksa nefsin vaktine aldırmazlar, belam tipli hocalardan güya fetva alırlar
Din ulusu ve azizi olmaz Saf, samimi, riyadan uzak, tevazuu sahibi kul ilahlık taslamaz Şerik içinde bulunmaz, etrafında dolanmaz, bir paye uğruna varlığını satmaz Mefkûresi vardır, öteye ram olmuş bir heyecandır, azim içinde ihsana adanmıştır O’nun rızasına nail olmak için gecesini, gündüzüne katarak çile ve cefayı ikram almıştır
İnsan nereye gideceğini bilmeli İdrake mani olan heves ve hevadan vazgeçmeli Hesapsız bir maceraya girmemeli, arifelerin dergâhını takip etmeli Her kim ne söylerse söylesin, söylem ve amelde asabiyet ve şiddeti terk etmeli Hak ve hukukunu temin için meşru yollardan davasını takip etmeli, garez içinde nefeslenmemeli
Ümmeti Muhammed’in hali Ne bugün ve ne de dün için beklenen zilletti Fetret devri dendi, tefrikaya yenildi, hizipler türetildi, bölünmek istendi Ümmetin gücünü hesap eden, zekâsı olan ve fakat aklı bulunmayan ecnebiler becerdi Saf ve samimi Müslümanlar kendilerinden zannettiği yakınları veya inandıkları tarafından pasifleştirildi
Feryat ediyor, gözlerden kan geliyor, kalp Ya Rab diyor…
İnsanlık nasıl bir figan işitiyor Gözler, kulaklar, izan ve dimağlar acıyla nazar ediyor Ümmeti Muhammet niçin bu kadar sessizliğin sefilliğine iltifat ediyor Aklı ve iradeyi bahşedenin, nefesi vaktine ram eyleyenin, sahibin rızası öteleniyor
Bir gül için Gülşen ne yapardı Kalbi olan her akıl sahibi bu kadar nefsine tapar mıydı? Ecel hangi zamanın mizanıydı, hakikat sadece sözde kalan yalan mıydı? Bunun için mi insanlığı, ülkeleri kana bulamak, Müslümanları aşağılamak farktı
Batıya haksızlık etmemek lazım Asırlardır tek yüzlülüğüne sahip çıkıyor, aldatmıyor Açık ve alenen ben ikiyüzlüyüm diyor ve bu benim asliyem diye ısrar ediyor İkiyüzlülükte kabullenilmiş bir yüzdür, bu yüzlerden medet umanlar ne kadar sefihtir
Âdemi beşer irade sahibidir İkiyol adına imtihana tabidir, hidayet nasip işidir Külli irade mümin tarafından iman edilen hakikattir,sünnetullah ebedidir Şer cephesinde yer alandan nasıl merhamet dilenir, fasık ve münafık belli değil midir?
Bizler, bilincimizi tazelemeliyiz Her bir şahadette yeniden dirilmek için ceht etmeliyiz Kan ve revadan ürpermemeliyiz, hazreti Hamza(r.a) yı düşünmeliyiz Artık varlığımızdan ve nefsi saltanatımızdan vazgeçmeyi öğrenip, kalbi diriltmeliyiz
Gönül maksudunu bulmalıdır O’na kul olmak için azimeti asla ve kata bırakmamalıdır Faniliğe abanmaktan, heveslere sarılmaktan, edepsizliğe boğulman arınmalıyız Yüreğimizi O’nun aşkıve Efendimize olan muhabbetle sevdasına nail olabilmeliyiz
Akidemizi taklitten kurtarmalıyız Her önümüze serilen, din ulularıymış gibi ahkâm kesenlerden Taassuba ve tefrikaya sürükleyenlerden, şekliyetçiliği önceleyenden aklamalıyız Kulluğumuzu sadece ve yalnızca O’na yapmalıyız, referans için kapı kapı arınmamalıyız
Gönlüme düşendi Bir umut şevkiyle dile gelen muhabbetti Hak rızasına hasredilen bir samimiyetten ilzam olan hürmetti Fedakâr olabilmek, samimiyetin hazzıyla hizmete amade bulunmak faziletti Söylekim yüreğine doğan, hicran damlalarıyla yorulan, bir dostluktan imtina edecekti
Oysa hiç tanımam Kelimelerin marifetiyle kal eyleyip, yazdık Göçüp gitmeden, kabre girmeden, kefene bürünmeden arzuladık Nihayetinde bir ömür yaşamıştık, bazen hazan vebazen de zemheriyi imzaladık Ve fakat asla asi olmadık, vefasızlık adına bir an bile nankörlük yapmadık, sadıktık
Hilkat olarak mazlumduk Yaşadığımız şartlar, sahipsizlik ne yazar Boynu bükük, nazar eden ve fakat isteyemeyen bir canı gamdık Sevgiye çok susamıştık, hamiyete aç kalmıştık, marifete ne kadar uzaktık Sosyal şartlar, çaresiz umutlar, bilinçsiz soluklar, nefsi zorbalık semtinde yaşadık
Gülebilmek için çok zorlandık Her yanımızda bir kaygı taşıdık, evet, çok dışlandık Varlık ve servet sahipleri tarafından mahkûm eden gözlerle tanıştık Şımartılmış çocukları, nazından geçilmeyen edaları, can sıkan davranışa alıştık Bir lokma ekmek, iki çeşit yemek, çay içebilmek, zeytini dörde bölmeden yemek telaştı
Artık nefesin sonları başladı Tende takat azaldı, acıyan gözler ne büyük cefaydı Gözyaşları tutulmazdı, demek ki sinirler boşaldı, suskun yer nerede vardı Kimseler görmesin istiyorum, Rabbime büyük bir umutla sığınıyorum ve ağlıyorum El açıyorum, her zaman olduğu gibi yine yanımdasın biliyorum, senden başka kimim var diyorum
Ey sevgi ve muhabbetini esirgemeyen Hali perişanlığımı bilmesine rağmen, himmette bulunan Nadanlığıma hiç bakmayan, sanki bir arif sezgisiyle taltifler yapıp,taçlandıran Her iki dünyada aziz olasın, can yoldaşım olarak dilerim unutmazsın, niyazında anarsın Bu bizar ve bedbin halimin bir lahzada huzura kavuşması için çabalarsın ve sinende saklarsın
Kalpte tezat bulunmamalı Akide dirliği ve birliği muhkemce sağlanmalı Akıl bilgiden uzak durmalı, yoksa ilk “oku” emri nasıl anlaşılmalı Durağan olan, pasif kılınan akıl ve vicdan ruh ve kalp şevkin azmini nasıl kuşanmalı
Ruh yaratılırken ne vardı Nefisler zaten ihtar edilen sanıklardı, imtihan ardı Sıratı müstakim üzere bulunmak kimler için şarttı, başka tarik var mıydı? Bilen, akleden ibreti gaye edinen, her ayetten dersini ikmal eden, kul olmak maksattı
Hakkı tespit eden, batılı reddeden İnsanlık adına hizmete ve hikmete ram olmasını bilen İlimve irfanını yalnızca Hak rızasına tahsis eden, nefsini öncelemeyen Hiç olabilmenin edebiyle rızkını temin eden, her varlıkta O’na teslimiyeti hasreden
Zalimin zulmüne, fasık’ın fısk’ına Her türlü şer ve desiselerin ortak paydası olan tuğyana Allahın hükümleri dışında olmak üzere, hüküm ihdas eden, cebreden Tağut’a Dünyevileşmek furyasına, paganlık yaftasına, şerikler ihdas eden alalanmış maksada
Yoldan çıkartmak için çabalayana Haram ve nevilerine karşı bağışıklık kazanmış insanlara Her türlü edepsizliğini meşrulaştırmak için sınır tanımayan kalpazana Pişkinlik hastalığına tutulmuş yalan ve riyaya, haset üzere yol alan bühtanlara
Tefekkürü mevtten anlamayan cana Her fırsatta fıs kını zerk eden izansıza, saftiriklik satana Nefsi hastalığını ve zafiyetlerini hiçe sayan ahmağa, aklını kullanmayana İradi olmak adına her vakit nefsi tercihlerde bulunana, heva ve heves için çırpınana
Hasreti sorma, firkati anlatma Aşkve sevdanın ruha hitap eden, bilinci inşa eden narına Maksuda ram olabilmenin feryadına, sessiz çığlıkların sukut ettiren sadrına Hiç temas etme, dinler gibi görünse de sıkılganlığını gizlemeye gerek görmez, acınma
Hangi zulümden bahsetsem, bu ümmet için ne söylesem…
Beni âdem adanandı Maksut için muhabbetle anılan canandı Mayasında sevgi ve aşk vardı, ruhunda ulvi bir nazar hakikattı Hak ve batıl kul istidadı olanlar için ne kadar yabancıydı, şaşkınlık niye arttı
Varlık ve servet hardı İnsan ihsan edeni unutunca bahar hazanlaştı Nefsi aldanmalar başladı, keyfiyetler mevki atladı, ruh bizardı Kalp hicrana kanan bir ummandı, sığ sular en ağır ezaydı, zekâ sahibi anlamadı
Akıl, Müslümanlara hastır Zekâ,ecnebiler için vazgeçilmez bir hesaptır Kul olabilende hem akıl ve hem de zekâ asıl olan hakikat tır Kiminde akıl, kiminde zekâ bereketli kılınmıştır, izan sahibi için kalbi olmak şarttır
İslam hukuku katle cevaz vermez Canlı bomba olmak isteyenlere de caizdir demez Sevgi ve muhabbeti imha eden her gayrete meşru et nazarıyla hak görmez Ecel vakti saatlidir, şahadet en nadide azimettir, kul cennetten ziyade O’nun rızasına taliptir
Her Nefs ölümü tadacaktır Ölüm,vakte ram olmuş bir hicrandır, yarı aşktır Şahadet kul için en naif bir makamdır,umutlarım içinde en makbul olanıdır Yoksa bin asır yaşamış olsan, rızadan o nispette uzaksan, sefayı zillet saymıyorsan girdaptır
Zalim kul için ne kadar yabancıdır Çile vecefa, sabır ve vefa, aşk ve sevda onun için farktır Dertte,kederde, çilede, eziyette, zulümde, en yakınıyla muhabbet eden canandır Yoksa uzlet içinde miskinlik yapmak, sosyal hayattan kopma, rakamsal zikirle kurtuluş aramak hüsrandır
Kâinatın her zemininde Zulme maruz kalan, şiddet ve işgalle canlarından olan Varlıkları ve hukukları hiçe sayan her mazlumun yanında ve vicdanında Yer bulmalıyız,yaratan ve nefese bir vakit bahşeden Rabbimizin rızasıyla nefsimizden arınmalıyız
Orjinal boyutu icin tiklayin 1000x667px and 301KB.
Artık yorgun düşmüştüm Azim noktasında yenilmiştim, geriye çekilmiştim Direnmek adına, hoş görü nazarında, bizarlaşan bir halin meftunuydum Nereye elimi attımsa, hizmet kervanına büyük bir umutla katıldımsa da usanmıştım
Anlayamadığım bir hastalık vardı Şeklen Müslüman olmak, ne derler için adanmak kardı Ne kadar nüfus edinirsen, sabah, akşam davetlere gidersen hatırın sayılırdı Kapına gelen, yardım bekleyen, yurt yaptıracağım diyen, teberru için kapı aşındıran ihsandı
Ne kadar enteresandı, bir gamdı İçimde derlediğim figandı, sessiz çığlık adına feryattı Varlık adına hükme bürünen, etrafında hazır kıta duranlarla öğünen yardı Tevazuu halinden ne kadar uzaktı, makam arabası en ala markaydı, gerdan sarkıktı
Nerden bulurlar, nasıl inanırlar Safahat içinde yaşadıkları halde hala çok yakınlar Evlenecek olanlar, kız arayanlar, erkek adaylar onlar tarafından haktı Şayet nüfus sahibi bir nefes tarafından tavsiye edilmişse, mesele kuşkusuz tamamdı
Resimler marifetiyle tanınan hak Görücü usulüne ne kadar fark atar fark, konuşmak yasak Rıza gösterilecek, anne, baba teslim olarak takdir edecek, iki can sonra konuşacak Hissiyatmış, nazarmış, empati, sinerji ne kadar tuhaf anlaşılan beyanmış, kalp ısınacakmış
Sevdası olan bir yürek ne yapsın Hangi kapıyı gönül rızasıyla çalsın, bir umut arasın İnsan olmak bakımından akıl ve izanını ortaya koyarak hakka ulaşsın “Sultanım benim için bakıyor” diye teslim olan akıl eiradeye, hangi değerle bağlansın
İnsanlararık fark etmeli Kültür dinini olarak ikame edilen halden vazgeçmeli Aklını ve muhakemesini yalnızca hakikat uğruna hasredip, ihsana bürünmeli Nefsi olan her maslahatı seçecek kadar ehilleşmeli, bilgi ve marifet için azmedip öğrenmeli
Gözler çaresiz, yaş iner sessiz sessiz, hal kefensiz…
Orjinal boyutu icin tiklayin 821x559px and 53KB.
Umut adına ağlamalıyım Sami yetin her veçhesiyle yakarmalıyım, haykırmalıyım Kefensiz bedenleri, umut için cehdedenleri, davasına güvenen nefesleri anmalıyım Ne kadar takatim kalmışsa, varlık adına bir kıymet varsa, o şeref sahiplerine adamalıyım
Ne kadar miskinlik içindeyim Zilletin her perdesi var, sahneleniyor kibar kibar Tilavet edilen ayetlerin yüzü suyu hürmetine bırakma nefsimle baş başa yar Ne yapsam, tezkiye adına kararlar alsam, zafiyetlerden arınmak için uğraşsam bırakma beni bana yar
Hangi mezalime şahit olsam Günlerce meydanlara çıkıp sloganlar atsam Ve bir müddet sonra normal ve hak zannettiğim yaşantıma başlasam Fanilik adına hiç durmadan adansam, en çok andığım ve dikkate aldığımla haşr olsam akıbetin ne feci yar
Ne dillenen cenneti ve cehennemi Ne kabri ve ne de berzah olan, haşyet sunan âlemi Her gün önümüzden göçen nefisleri, bin hüzün içinde yas tutan nefesleri Üç gün sonra normal seyrine dönen servet emellerini, keyfiyet zadeliğini, nasıl izah edelim
Yaşayan Kur’an olamayınca İkinci bir doğum olan, kemali yete ulaşamayınca Gün kararınca, gece başlayınca, düşler uykuda bırakmayınca,çırpındıkça Her korku ve ürpertinin ayak izlerini dünyada ders alana kadar yaşa, ibretinden uzaklaşma
Ey Rabbim sen bilirsin sen Ne kadar zafiyet ve nedametim bulunsa da sahibimdin Aczi yet benim, miskinlik sefil halimin, taklit üzere ömür tüketen benliğim Aşikârken, ne söyleyebilirim, hangi yüzle el açıp, secdenle kapına gelebilirim, razı olduğun kulun olabilirim
Kalbin aklı var, edep içinde atar, vicdan ismettir yar…
Orjinal boyutu icin tiklayin 1000x670px and 399KB.
Sevdası olmalıdır yüreğin Gücün, takatin, kuvvetin, bilginin, iradenin,azmin Aşk, zafiyeti reddeder,illa hakikat ihsanını murat eder, gam nefs için keder Hangi lahzanın sayfasını açarsan aç,tesadüfü ve rastgeleliği asla içinde bulamazsın
Her an hikmeti mucibince takdirdir Vakit nasıl bir feyzin şevkiyle zuhurat edendir Her lahzasında bir hikmeti ilahi vardır, nefesi iradi için kaderdir Bilgi ve akıl umudun vucubiyetinde ki asliyedir, zan ve önyargı marazı vicdandır
Şek içinde bulunmak ve kanmak Ömrü vakfettiğin umdeler muvazenesinde yol almak Heva ve hevesi hissiyatına kapılıp meşru saymak, nefsini öne çıkarmak Elde ettiğinne varsa, şayet varlığın saydığın servetin aracı oldunsa, sual et haline
Arif, gönül diliyle konuşur Hak ve hakikat sabrıyla yoğrulmuştur, edep içinde ki kuldur Muradı ihsandır, ecir ve O’nun rızasına adanmışlıktır, nefsi arınmıştır Sevdasına meftun olan bir sadıktır,sadakati en müstesna yaşayan ve yaşatanıdır
Soyut bilgiyle hal demlenmez Aşk ve sevdası olmayan umut netice vermez Canı, canana feda etmeyen aşığa ümit beslenmez, edep dilenmez Sevgi ve muhabbet çilenin, cefanın,sabrın, azmin, narın, hayânın ve ihsanın, nefs engelleyemez
Hangi cemiyet ve cemaati ansam Yoluna ve hizmetine ram olmak için fırsat kollasam Şahit olduğum maraz ve nefsanîliği hiç dikkate almasam,sabırla yol alsam Gönlüm bizar oluyor, şevk uzaklaşıyor, sabır zorluyor,edep aranıyor, hassasiyet bekleniyor
Arifin meclisine her nefes gelir Çünkü onun varlığı, hiçliğe terk edilmiş cevherdir Hangi pası, demiri, pirinci, metal hurdalığı anarsan narıyla tezkiye edendir Nefsi ve kalbi tedavi eden rehberdir,Efendimiz, hazreti Muhammet(s.a )Mustafa’nın sıratındandır
Nerdesin, hangi nasibin kederisin, umut için ne kadar hazinsin...
Orjinal boyutu icin tiklayin 960x600px and 61KB.
Kim bilir nerdesin Nasıl bir hassasiyetin içindesin Sanki yıllara sâri hasretsin, firkatin ta kendisisin Ruhuma hüzün zerk eden kedersin, hicranın derin sularındaki hecemsin
Artık ne söylesem Elemin çilelerini derlesem Her lahzada gözyaşlarımla bestelesem, söylesem Bu hasrete çare olacak mı, baht gülecek mi, söyle umutlar yeşerecekmi?
Korkuyorum anmaktan Rüyalarda pürtelâş olup, fırlamaktan Sabahlara denk yâdımda saklamaktan, yalnızlığa sığınmaktan Hazanın solgun çehresinde umutları yoklamaktan, bahtkitabını okumaktan
Bilmem ki neredesin Şenmisin, kederin kadrinde hasret misin? Bin hüzünle dillenen şarkıların bestesi misin, yoksa edebin halinde Sabrın vadesinde, nasibin bahsinde yıllardır yaşlarını gizleyen suhulet misin?
Ne söylesem, kar etmeyecek Sessizliğin esrarı çözülmeyecek, yüzüm gülmeyecek Hüzün yüreğimden silinmeyecek, gelen, gidenden haber sual edilmeyecek Boyun bükülecek, sabır acısı yüreğime inecek, kalan nefesler ne kadar şevkle erecek
Ölmeden ölmek buymuş demek Her şeyden vazgeçmek, varlık adına umut beslememek Her an ölümle müştereklik içinde nefeslenmek, kimi zaman öncelemek Hevesi heva, arzu kitabını bitirmek, ibret adına sonnefese kadar satırlara dökmek
Ey hak demek, ruhu teslim etmek Ne kadar gün yüzüne hasret umut kalmışsa toprakta demek Kabir ne kadar yakın halime, derinliğimden nükseden bir hüzünle içimde Olsun dert etme halimi, sensizlik içinde viran olan kalbimi, ruhumdan akseden kaderleri