- Bu konu 1,655 yanıt içerir, 13 izleyen vardır ve en son
Anonim tarafından güncellenmiştir.
-
YazarYazılar
-
5 Mayıs 2010: 12:58 #770273
Anonim
Dinmeyen efkârın firakıyla şad mı olayım!
Su kendi halinde ve aşkın demiyle seyrediyordu
Ne kadar badire varsa kulak asmadan ve tavırlaşmadan akıyordu
Manaya mebni, hedefe ram olmak için ayni olarak ve sükûtun bağrında kalarak
Kalbi solukları, hıçkırığın yankılarını, hicranın sayfalarını sanki önüme sıralıyorduAnlatıyordu lakin konuşmadan nakşediyordu
Her zerresinde, umudun gailesinde, seraplaşan muhayyilesinde ardı
An ve akan zaman, müddeti nefesle serdedilen hicran, sine-i yanıklığında vicdan
Bahşedilen her nimette dile gelen şükran, gönül için ummana arz edilen bühtan hardıArtık göçen her hangi bir nefes için neler vardı
Ne mezarın latifliği ve hatta mimari asudeliği, nazarın cezbeliği aşktı
Hesap kalp için en mukayeseli ve şartlı cenahtı, hukuk bunun için zikredilen aktı
Nitelik idrakin, akıl vicdani yakınlığın izan iradi vaazın rüknüyle meşke tevdi aşktıSual etmek, merak içinde nefeslenmek sevda işi
İlhamın sağanağında ve fetretin dile gelen harcında aşk hevesi neyler
Zevkin fevkinde zillette mi meyleder, tenin ilzamından sökün eden terden ar eder
Legal olan ve inşirah ile anlamlaşan, bahtın sudur unda anlam bulan mutlağı yeğlerNe dağın haşmetiyle nazar ettiği nefesi metheder
Ne bekleyen gönül için umudun hikmetinden söz eder, nasibi önceler
Ne hıncın vehmiyle sual eder, ne hırsın eşkâliyle edebe göçer, aşk için hakikat der
Sevdanın firkatinde, naifliğin her ikliminde nefesi önceler, mizanın haşyetiyle giderNe sübyanın talihsizliği keder için bir nezakettir
Ne nisanın bahtında hercümerçlik bir vakıadır, akıl ihsanla fevktir
Aldatan her kim varsa, adamlık onun halinden uzaksa, çile çekmek bahtta varsa
Hesabın gerekçesi ortada, zerreyi miskal hakkı kim işgal ederek çalıyorsa bir gasptırHangi devletin ve ithal edilen kanunu vesaitin
Milletin dilinden anlamayan ve kalbi olmaktan kaçınan resmiyetin
Kaçamak güreşen muhalif zehabın, oy kaygısıyla hakikati dışlayan bir cenahın
Entrikalar üreten ve Mehmet’in nefesini feda eden rüsvanın hezeyanını işitmek ardırMustafa CİLASUN
6 Mayıs 2010: 09:08 #770301Anonim
Yangınlar yaraladı ruhumu aşka ne söylerim!
Yüzümde resmeden bir sürgünün melali var
Ne karın naifliği yüreğimi aklar ve ne de hasretin asudeliği bir ar
Ne kadar yangın yaşamışsam, hicranın katresiyle yol alarak uyanmışsam ne har
Hoyratlığımın kime ne zararı var, yabanlık halimedir ey yar, aşkın demi latif bahar
Neyi çok görmüşsem ve nefesi hasretmişsem
Nasibin kadrinde yol bularak kanaat etmemişsem bir lekedir yar
Kim ruhumun hicran damlalarını anlar, sine-i sürurumdan kopan yapraklar ne ar
Hasretinin firakıyla yandığım sabrın narında sabahladığım hakikat için çırpındığım
An ve alıp götüren o zamanın efkârındayım
Artık suskun düşlerim yüreğimi okşamıyor, seherler davet etmiyor
Salalar göçenler için ruhuma hücum ediyor, ne nefesim aşka erişiyor, ar ne diyor
Hazanın sökün eden gamı, yüreğimdeki yangınların hüznü boyun büktürüp ağlatıyor
Dilim hecelerin prangasında elem sofrasında
Kalbim bilmem ki neyin ihatasında, sancıların sızısıyla hıçkırıkta
Ne söylesem, sükût ederek diz çöksem, secdenin vecdiyle göçüp gitsem o şafakta
Kıraat edilen kitabı celilin hükmüne türap olduğum o kalbin sesiyle ayıldığım farkla
Ey yar dilerim ve teslim ederim ki hasretsin
Dilin kal olduğu, halin ram olduğu bir iklimle yücesin ve latifsin
Edebin rahlesinde hasrettiğin nefesle kutsiyet için fevksin, ruhum için bir ahitsin
Neslin halisi, adamlığın gailesi, nisanın naifi ülfetle ihsan ve ihlâs için mukaddersin
Beşer, insan olmak için ilk etabın sayfasıdır
Akıl baliğ olunmadıkça masumluk korunmaya muhtaç vakıadır
Erdem kim için cenahı hazdır, kul olmak için muhakeme niye mutlaktır o farktır
Mukallit kimliği, nitelikten arîleşen bir hicrandır, öte neden hesabidir, mizan aşktır
Şayet vuslata ram olmak, niyeti aşkla sınmak
Arifin dilinden, Abidin zikrinden haberdar olarak yolu bulmak
Mecnunun aşkına, vecdin hakikatine, idrakine ülfetine kanarak sevdaya ulaşmak
Taklidin nüvesinden, şekliye tin rezaletinden, takiyyenin kepazeliğinden kurtulmak
Ecelin, titreten haşyetin, beklenen bir vaktin
Sükût ettiren meşkin, ıssız sokaklarda bekleyen muhtaç nefesin
Esirgenen ecrin, idrake aşkın kutsiyetini haykıran fecrin, ihmal edilen her gecenin
Teheccüt için kalbin muhtaçlığına şahit olan ve seni muhabbetle bekleyen Rabbinin
Hasretini bir nebze olsun anla, yaban kalma
Ne ten için gayretin, ne heves için vazgeçmenin, zevki neyleyim
Bizatihi idrak için en değerli bir kültür olduğunu terennüm edelim, bilinçlenelim
Aldatan kim varsa ve hala ısrarını muhafaza etmekte kararlıysa, elbette bir başka
Akide ve hukuk, kul olabilmek için belki soğuk
Yabansan, kaygıyla nefesi bırakırsan, kalbin sahibinden ıraksan
Ruhunun hicran damlalarını anlamadan, kalbinin sesini baz almadan yaşarsan
Ne ahirin ve ne de sana bahşedilen müddeti nefesin manasına vasıl olmadan harsın
Mustafa CİLASUN
6 Mayıs 2010: 14:26 #770339Anonim
Ne geçen şu hali zamanın dili var
Ne sine-i melalin serdettiği hüzün aşk için bir ar
Hal solunca, göz ferden uzaklaşınca, takat bir yudumluksa nerde har
Kar niye melalim için titreten nar, nereye yaslansam hicranım durmaz başlar
Artık ne muhayyilemde, ne serde
Gizem niye halin deminde ve çaresiz sessizliğinde
Kalbim inşiraha erse bile, gönül kapım bir açılsa hele ne dilerim söyle
Dil kuruyor, göz akıyor, heves çekiliyor, muhtaç olduğum her şey uzaklaşıyor
Vecdin firakı nerde kaldı bilsem
Bin hüzünlü nefeslendiğim kalbimi kime zikretsem
Ruhumun gamını serdetsem, fark edemediğim ne kaldıysa veda etsem
Açık denizin bıçkın dalgalarına serilip, hali dürüp, efkârımı ayan edip göçsem
Bir pusula yazarak şişeye sürsem
Ummanın deruniliğinde bekleyen o hasrete erişsem
Ne açlığa ilişsem ne tokluğun hoyratlığında gitsem, edebi aşkla içsem
Muhtaç olduğum, yoluna ram olduğum kayıtsız şartsız sevdasıyla yol aldığım
Katrenin ilzamında bir mühür var
Dağın vakarında tevazuu aşkın asudeliğinde kokar
Suhulet nazarımı sarar, ülfet her haliyle ibrete misliyle ve sürurla akar
Tefekkür ilimsiz neye yarar, rabıta nitelik yoksa fakirlik için kar, ihlâs kime ar
Muhtaç olduğun ihsan ruhunda yar
Aşk, hakikatten arîleşince nefsanîlik için bir nazar
Hesapsızlık neye yarar, zül nefes kimin için efkâr, biçarelik her yerde yar
Aldatırsan, aldanırsın ve niyetin hasbiliğini yudumlamazsan sırnaşıp kokarsın
Günü gün etmek, müddeti bilmemek
Kalbin sahibinden, ruhun dirliğinden aşkın erdeminden
Uzaklaşarak dünyanın gailesiyle buharlaşmak, arifin sezgisinden kaçmak
Durmadan koşmak, hedefsizliğin hedef haline geldiğinizde ayılmadan yaşamak
Şemsi tebriziyi, Seyyid Burhanettini
Mevleviliğin zikrinden sudur eden muhayyileyi dışlamak
Aşk anlamadan, canın sudur eden harında coşmak ve kaybolmak sevda mı
İradeden vazgeçerek, gönlü hasrederek, divanın vecdiyle meşk eden ahvalindir aşk
Mustafa CİLASUN7 Mayıs 2010: 08:38 #770353Anonim
Dil sükût edip, kalp titreyince!
Kime sorsam, nazarı saklayıp uyusam
Ayılmaların sancısıyla küskün yüreği anlasam, çaresiz ağlasam
Ne kadar muradım kalmışsa yanıklığın fevkine kansam, solmuş neferse yaklaşsam
Hicranın en bakir ulviyetini terennüm edip vicdanın ferahlığında aşkla anlamlaşsam
Ne meçhulün evhamıyla sevdalanırım
Ne aklın soyutluğunda nefesimi zahir için yorar, heyecanlanırım
Mukadder olan ne varsa, nasip vaktin sağanağında umutsa, bahtım için hüzün arsa
Kalbin sesinde, nefesin müddetine, hesabın gerekçesine, heves mizanı talep etmiyorsa
Yolda kalmış bir garibanın sabrı var ya
Çaresiz umudun serhatlığında yapayalnız kalınca, baht nasılsa
Hareket ve kuvvetin teslimiyetinde izan, nefsin murakabesinde kalınca, dert başka
Ne kal için, nede nar seçim, halin muhtaç olduğu hakikat kim için en ülfetli bir geçim
Göçmeler başlayınca, dil susup göz bakar
Dünya için bel bağlayıp, heveslerin insicamında soluyan ne anlar
Hırsın mücerretliğini nasıl sorgular, hınç niye kalp için en efkârlı ve hazin nazar
Keşkeler ruhun iltifat etmediği kadar, mukallitleşen her canı bahar, aşkı nasıl anlar
Bilmem ki mezarlıklar niye nefsimde kar
Her gün göçen binlerce nefesin halinden hakkıyla kim anlar ey yar
Ne hazanın ulviyetinde nar, ne baharın dile gelen letafetinde sevdayı koklar nazar
Nihayetin rahlesinde, vesilelerin sahnesinden akseden o resim, nefesimi neden yorar
Ne zaman kırgın gönülleri anıp ağlasam
Hevesin sökün eden sahnesinde düşünceye dalıp hıçkırığa kansam
Mağribin figanında, mazlumun ahında, kalbin bahşedilmiş cenahında aşkı ansam
Ummanın hicranıyla yalvarsam, gönül efkârımı haykırsam meşkiyle ayılıp kalksam
Ne yazmışsam, anlaşılmaya muhtaçsam
Yâd ellerdeki nefesin hamiyetine lüzum duyuyorsam ki ne yapsam
Edebin dilinden, gönlün sesinden, hissiyatın hakikate türap ülfetinden dem alsam
Ağlamanın mealinde, hıçkırmanın vecdinde, kederin perdesinde Rabbime yalvarsam
Mustafa CİLASUN7 Mayıs 2010: 14:41 #770368Anonim
ALLAH c.c. razı olsun kardeşim.
Rabbim ecrine mazhar kılsın8 Mayıs 2010: 07:54 #770395Anonim
Eyvallah kardeşim…
En kalbi duygularımla niyaz eğlerim…
Sağlık ve afiyet dileklerimle sürur dilerim efendim…8 Mayıs 2010: 08:52 #770397Anonim
Alıp götüren ansa yürek bilmem niye hicranda!
Şimdi nefesim içim mukadder olan ne varsa
Sine yansa, kalp sızlasa, dil kurusa, göz kamaşsa, yaşamak umutsa
Rüyalar ilham olsa, hülyalar ufku kuşatsa, akıl iradem için refik olmayınca
Hesap karmaşık olunca, içinden çıkılamayan buhran konuksa, soralım naif insana
Ne sesin ilzamı sinemde gam ve nede heyecan
Nasip olmayacak her an, umudun rüknüyle nefeslenen her insan zan
Kan ki hilkatin her halinde anlamlaşan ve müddeti nefes için dolaşan ilham
Ne karın ağrısı, ne dervişin rüyası ve ummana dökülen dertlerin en alası aşk sevdası
Arif, gönül dilinden kal eder, kul gözyaşı döker
Nisa hissiyatın ikliminde ikamet edip, ülfetiyle dili edeple nazar eder
Hamiyetin payesini, sadakatin ianesini, gönlün teslimiyet için cehdini hasreder
Kalbi için tevdi edilen ne varsa, bahşedilen hikmetin sudurunda hicran edebi niyazsa
Şimdi tarifsizliğin farkında adımlamak kar’sa
Adam olmak için azimet en elzem olan vakıaysa, kul ihlâs umudunda
Aldatmak bilmem ki kim için kar’sa, nefesin müddeti ve o hesabı unutulunca
Kim çıkarsa çıksın karşıma hicran mütemadiyen yanımda, inayet kime nasip olurca
Bir teyze çıktı karşıma, dil kurumuş, ah sarmış
Ne kadar çektiği çile varsa hemen oracıkta fırsatını bularak aktarmış
Ne gençliğinden, ne hevesin eşkâlinden, ne gözün görmek istemediğin şeyden
Yıllarca suskunluğun, kimseye anlatamadığı yılgınlığın efkârıyla yeniden yaşıyordu
Ne kadar acıdım, bir zamanların nisasını andım
Edebi dairesinde nefeslenen, sadakatin fevkinde hayatını idame eden
Neslin güvenliğini, aklın ehemmiyetini, canın teslimiyetini, dinin kutsiyetini
Bihakkın terennüm ederek, neme lazımcılığı hiçleyerek, atisi için mefkûre addederek
İlimsiz, irfansız nefesin etkisinde ikamet etmeyerek
Tenin cazibesini, nefesin işvesini, cinselliğin hanesini örtmeyi bilerek
Gideceği hangi yol varsa, edebi maksatta uzaksa, hakkın tasnifinden yoksunsa
Hiç ağlama, zafiyetlerin sökün ettiği her halükarda ve tercihlerin hesabi olmayınca
Mustafa CİLASUN8 Mayıs 2010: 14:23 #770411Anonim
Gün gamlı, hal yaslı, kalp efkârlı!
Ne vakit hüzünlenip, titresem!
Gözüm arkadayken hicranın demini terennüm etsem
Boynu bükük olarak bir köşede inleyim kendimden geçsem, neyi seyretsem
İbretin rüknünde, idrakin sökününde, hülyanın seraplaşan melaliyle söz mü etsem
Ne dile gelen mısralar vurgundur
Ne yıllara sâri bekleyen umutlar solup sararan urdur
Nefesi kesen, hazin bir şekilde hicranı davet eden hevesi heyecan sunumdur
Yar olmak, hal iklimini yudumlamak, aşk demine kanıp sevdaya koyulmak nurdur
Aynileşmek, halleşmek değildir
Refakat eden her kim varsa, uzletin farkın anlamazsa
Yaşarken ve heyecanın eşiğinde badeyken, ölümün masumluğunu anlamazsa
Nara atsa, harıyla buharlaşsa, nar için zevkine dalsa, kepuzeler refakatiyle ağlasa
Her gün bir vesileyle falını açsa
Talebi ve beklentisi maksat olunca, sunum pik yapsa
Dile gelen her ne varsa, ar kalbin ikliminden uzaksa, varlık yüreği kuşatmışsa
Dalgalar hıçkırsa, sema haşmetiyle yıldırım akıtsa, akıl hesabın eşiğinden uzaksa
Gün batımı, şafağın umudunda
Seherlerden sökün eden irfan, arza seslenen ezan nurda
Hadsiz ve sınırsız ne var durma söyle, kapasite kimin derdinde haydi sus de
Mezarın feyzi, nefesin fendi, insanın idraki akıl için hüküm değil mi ruh fevki inde
Aşk; ilhamıyla nurdur kul için
Keyfilik kimin derdiyse, tensellik iradi kaygıysa, seçim
Geçim ise halin bendinde, ruhun dirliğinde, mizanın her payesinde, akıl niçin
Öyle bir gün ki o, elem dert mi, inleyen can heves mi, çare adına hıçkırmak yeter mi
Mustafa CİLASUN10 Mayıs 2010: 09:02 #770285Anonim
Ne aşkı şehre denim, gönül dilini bilirim!
Vuslatın iştiyakından arî nefesten kalan harı
Garip bir handa geceleyen canı, aşka hoyratça bakan bühtanı
Küskün sokaklarda sabahlayan hicranı, eleme yaslanan hüzzamı ve insanı
Nevi şahsına münhasır hezeyan saçan, hakikatin rahlesinden uzaklaşan âdemi canı
Siyaset ilmi, sosyolojik badirenin senasıdır
Mazisinden utanan, tarihin ibretli sahnesinden kaçan arsızdır
Edep dışlanınca, nefis nizama yabancıysa, hal hazanın solgunluğunu anınca
Ne fetretin ilzamı şarttır, ne med ceziri yaşatan hülyalar gamdır, adamlık ihsanladır
Göçenler ne söyle bilir misin, idrake ne dersin
Vicdanın solmayan lehçesinde ne kadar acizsin, yüreğinlesin
Kalbin firakından, halin dramından, ruhun serencamından elbet habersizsin
Niye yaşayan bir ölüsün, vehmin sofrasında hürsün, ne ölümden ne aşktan büyüksün
Dil kalbin akseden sedası olmadıkça elemdir
Gönül yar sevdasına kanmadıkça diyarı gamdır ve hicrandır
Hakikatin firkatine erişmek, iradeyi hasrederek çileyle yüzleşmek ibadattır
Ana dünya ve ahirin için cenahtır, şefkatin tevdisinde imtihandır, kalbin içinde ardır
Niye karayel halimi kuşatan bir efkârı hardır
Ecdadın payesi ruhum için manidarlaşan bir nazarı hazdır
Ney sesiyle, sazende nefesiyle, yar mecramı niyetiyle kalp için ibretli nazdır
Hayatın nihayetinde, erdemin izzetinde, şerefin payesinde mavera kimler için aşktır
Dile gelen ne varsa, aşktan yoksun bir nazarsa
Kalp sahibin sevdasından uzaksa, arzular kuşatan olsa da
Hazlanma, ruhun sessizliğinde ve kalbin açılan sahifesinde inşirah cenahtır
Takati tüketmeden, gözleri söndürmeden, dili dürmeden, kefene bürünmeden ferahtır
Dervişin gönlünden, Abidin zikrinden korkma
Haline yaban gelen her ne varsa, kalbin sesiyle bir kez daha anla
Zamanın hülyasına, nefsin arsızlığına, arzunun bahtsızlığına kanmadan ibreti yaşa
Ve yaşamaya muhtaç olduğun her ne varsa, rahmetin insicamında sunuluyordu sana
Mustafa CİLASUN11 Mayıs 2010: 08:07 #770506Anonim
Şahadetin payesinde umudun sahnesinde!
Henüz sevdanın sahnesi açılmamıştı
Sine-i ahvalde ne kadar demlenen umut varsa, kalbi sızlatınca
Haberin vakti, saatin akdi, haşyetin kuşatan fevki bekleniyordu habersizce
Ne dil lal oluyor, ne kalp titriyor, gözyaşı dinmek bilmeden sökün edip öteye gidiyor
Gün, her şafağın sancısıyla soluyunca
Aşk; gönlün saltanatında hakikat için arafa kanarak ayıltınca
Hal, hasretin, kal hecedeki mealin, lal matlaşan dilin, har mücerret vaktindi
Ne söylense, tenin masumiyeti dillense, kalp sadakatin sahnesinde ve sevda ferinde
Ne parlayan yıldızların melali arzdır
Ne hali efkârında yutkunan sinelerin salası aşk rüknünde farktır
Kalp onu terennüm etmezse, ruh refakat ederek hakikate yönelmezse, ardır
Ne mezarların sırrı sultandır, ne meraka ram olan şahadet bir gamdır, aşkı rüyadır
Farkını fark eden her nefis kardadır
Kahpelik yapanlar ne kadar nara atsalar da ne büyük hüsrandadır
Ne devlet fütuhattır, ne nümayiş baht için vadedir, ibretin her sahnesi aşktır
Ne vah çekmek ne tuğyan ederek yerlerde çırpınmak hardır gönül yarası bir başkadır
Desiseleri planlayan kalpazandır
İhanet onun için en itibarlı bir sanattır, vesile olanlar ise ahmaktır
Ne bayrağın dalgalanması, ne hicranın pik yapması, ne de çığırtkanlık farkı
İlmi siyaset için defi hacettir, idrakten yoksun kalpler ihanetleri için hep sahnededir
Mehmetler emanet edilen nefestir
Azizliğine leke düşüren her kim varsa, lafazanlık yapıyorsa haindir
Düşman nefsin her hanesinde, maveradan habersizliği soluyunca, yok çare
Neslin emniyeti işgale ram edilince, kalp hakikatin nefesinden arîleşince yeis bizde
Ne keşkelerin bir muştusu var
Ne gerekçesiz teslimiyetin niteliği var, askeri kışlada korku kime kar
Anamın eşarbından, babamın umutlarından bilmem ki subay için, nasıl bir ar nar
Şekliyetten tırsan, maneviyatı hiçe sayarak tankları haklın içine salan güya aslan
Mustafa CİLASUN11 Mayıs 2010: 13:23 #770521Anonim
Dil lal olsa, kalp aşkın süruruyla ağlasa!
Ne sen sor ve ne de ben maziyi anayım
Çıktığım yolculuğun, seyreden umudun kanatlarında bizarım
Ne hastayım, ne yas içinde karayım, sabrın anahtarıyla vesilelere kanarım
Aldatmaya yabancıyım, sadakate refakatçiyim, edebin cenahında hüzne çok razıyım
Mümbit toprağın, ana gibi bir yarım
Dağlardan sökün eden hicranın, dalgalardan nükseden harın
Letafetine muhtaç olduğum haki katın, rahlede okunan kitabın ve o aşkın
Suhuletinde bizar kaldığım efkârın, sinemi kuşatan ve ağlatan bir cenahın türabıyım
Salkım saçak açılıyor esrarı halin
İnşiraha tabi olan ne varsa, hasretin sulbünden mühürse arım
Geleceğin hülyasında, küskün düşlerin fulyasında, zikredilen ne varsa bizarım
Ne merminin barutunda ne nemrutun romanında açılmış sayfalar kalanıyla hesabım
Yar nazlı, nar namıyla çok farklı
İdrak halin perdesinde ihtişamlı, izan vicdan için şimdi gamlı
Ruhumun hicran sayfaları bilmem ki niye halim için çok efkârlı ve ağlamaklı
Dile gelen, hecelerle sökün eden, kelimeyle yüzleşen, cümle mealinde sudur niye saklı
Ne ummanın seyrine amadeyim
Ne melalin sükût ettiren burukluğunda yola bakan hancıyım
Bilmem ki kim için davacıyım, boyun büktürenin sancısıyla savrulan salayım
Kendi halimde ağlarım, şehre dilmeyen hicranımla, başıboş yalnızlığımla yolcuyum
Anlatamadım bir türlü gönlüme
Abat olduğum, sevdasına ram olduğum, hasretiyle uyuduğum
Hülyalarıyla savrulduğum, düşleriyle ayıldığım ve ağladığım hakikat bir arsa
Tefekkürün feyziyle nutkum durunca, iksirin ülfeti kalpte esince, sürurum ki fevkinde
Mustafa CİLASUN12 Mayıs 2010: 08:22 #770564Anonim
Unutabilsem!
Sesinin zarafetiyle kuşattığı halimi
Nefesinin şad ettiği gönlümün hazin sahnesinde ki şevkini
Firakınla sendelediğim o masum gözlerini, bin hüzün bahşeden esenliğini
Hicranın teslim almış olduğu sine-i melalimi, boyun büktüren sessizliğin her halini
Nazar ettiğim ve yâd ettiğim edebini
Zihinlere taş çıkartan bilgeliğini, duruşun en naif fevkini
Ayan etmediğin, bakışlarını gizlediğin o meşum katreni, düşler sökününü
Taltif ederek, hamiyet göstererek lütfettiğin hilmini, lal olmuş dilinle efsun ettiğini
Hale destan olan ve sancıyla ayıltan
Dilin sarf ettiğini, kalbin titrediğini, başka farkla anlatan
Hasretin tavını, bahtın cenahını, sabrın ilhamını, kanaat zanaatını okutan
Hadiselerin sulbünden, medet ikliminden, umudun ayan olduğu rahlesindeki esinden
Sayfaları bir bir açtıran hikmetinden
Söz ediyordun aşkla ve o vakit alıp ummana sürüklüyordun
Kırmadan, kelimeleri katlamadan, cümleleri uzatmadan, meramı hal ahundan
Divan edebiyatının meftun bırakan hülyasından düşlerin insicamında anlattığından
Ne dede efendiyi, ne tamburi cemil beyi
Senanın ve sancının sazın dilinden, hicranın her badesinden
Güftelerin kadrinden, ressamın tuvalinden, hattatın sabırlı nefesinden giderken
Başka diyarlara götürüyordun ruhun hüznünü dindiriyordun, aşkla yüzleştiriyordun
Tutkunun, merakı celbeden saikasından
Nedenlerin zihnimi işgal eden ablukasından kurtarıyordun
Göçüp giden sine-i sürurumu yeniden ilga ederek, nefesinin azizliğini sarf ederek
Meftun bırakıyor gönlümü şad ediyordun hissettirdiğin ve varsa hiç unutamıyordum
Mustafa CİLASUN13 Mayıs 2010: 09:01 #770611Anonim
Umudun senasında, hazan sancıysa!
Kim bilir nice çileler sökün etmiştir
Nefesin kadrinde güfteleşip, hicran ile dile ahu zar etmiştir
Ne dert nihayetsizdir, ne elem niyet için azizdir, hüzün sinenin en masum sesidir
Ne bir düştür, ne hicap edilen rüküştür, efkârın pervazlarında anlamlı bir yürüyüştür
Gariplik kim için bir ülfeti ibrettir
Gülmek bilmem ki niye külfettir, garaiplik içinde rezalettir
Tebessümü esirgemek dahi nice sineler için erktir, tarumarlaşan hülya keyfiyettir
Ahirin iştiyakı nihayet midir dünyevilik için serhatlık kalp için niye şirret adavettir
Nice sualin merakıyla ömür biter
Ter ki katmerleşerek ruhumun hicranıyla halime akın eder
Hissiyat nasıl söz dinler, gönül adabı muaşeret için niye gam çeker, irade meyleder
Ülfet farktır, akıl insan için en mübariz sanattır, resmedilen aksiseda aşkı cenahtır
Sevgi, ömür için en itibarlı aşktır
Sevda tutkudan arîleşen ve gönlü hasrettiren iffeti hardır
İrade idrakin, dil hissiyatın ve izan hakikatin rahlesinde en manidar maslahattır
Edep kalp için farktır, erden kul için cenahtır, ihlâs nihayetin için sadakatti hazdır
Ne renklerin nazarında bizar kal
Ne hissiyatın tarumarlığında naçarlığa yol al, aşktadır ar
Kalbin mümbit sahifesi, risalelerin hikâyesi, azimetin neşesi, maveranın sevgisi
Horlanan nisanın sesi zulmedilen nefsin titreyişi hakkın teslimiyetinde mizan esini
Arz kim için titrer, ruha meyleder
Kalbin hüzün sahifesini aralayarak, hicranı aşkı sorgular
Akıl ne işe yarar, müddeti nefes kim için hesabın şavkıyla sevda hazzına koyar
Korku idrak için en itibarlı ar, niteliksiz nefesi kim bir hesaba koyar, zan nara akar
Hüccetin esrarı hakikat için kar
Evrensellik temayülü, cemaat asabiyeti, nefsin tak iyesi
Ne akıl için vuslatı aralar, ne kalbin hicran sayfalarına aşkın süruruyla coşar
İşte o vakit nedamet çıkmaz sokak, izan harlaşarak kime hesap soracak, ağlayacak
Mustafa CİLASUN
15 Mayıs 2010: 11:59 #770736Anonim
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif][/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Sırrın efkar perdesini aralamak yetmiyor[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Hal ne kadar hasredilse, gönül sancıyla irkilse az geliyor[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne ses yetiyor, ne heves serencamında vuslata erdiriyor, neyi bekliyor[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Gözler ummanı temaşa ediyor, mavera temayülü nasip için sevda resmediyor[/FONT][FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne kahtanın kahrı, ne üsküdarın efkarı[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Nemrut dağının dinmeyen hicranı, platoların o insicamı[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Mazinin kapanan sayfası, atinin hüzne gark eden ilzamı hali kuşatıyor[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne anlamak kifayet ediyor, ne aşkın hakikatini terennüm etmek haz veriyor[/FONT][FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Solan yaprağın ahında, aşkın sokağında[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ruhumum ihata eden hüznün münbit toprağının bağrında[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ağlamanın feryadıyla, yalnızlaşan ulviyetin hicranıyla ayılmak gerekiyor[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Her nefesin, zevkin tutsağındaki sefilliğin ve aşikar edilen hazin acı veriyor[/FONT][FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Laleler ki hüzün içinde, neleri bekliyor[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Divan edebiyatının vahasında arzı edep içinde nazar ediyor[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Gül açsa, dikeni kanatsa, zambak haykırsa, karanfiller ağlasa yetmiyor[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Temaşa meylim efkarı için nida ediyor, ne hicran diniyor, ne hüzün bitiyor[/FONT][FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Açılmak istiyorum açık denizin sesine[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Vasıl olmayı diliyorum umudun rahikasındaki o asudeliğe[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne yetimin çilesine, ne mahzunun terennüm ettiği bizarı aşk hecesine[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Tahammülüm azalıyor, yüreğim burkularak hicrana seslenerek emekliyor[/FONT][FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Nihayet bir canım, ne hoyrat bir kanım[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Depdepe içinde soluyan bühtanım, nefsim için hezeyanım[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne kalbin sesinde, ne ruhun efkarlı penceresinde, aşk ne uzak perde[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Dil söylesede, göz hissiyatın meylinde, irade zafiyetyle söyle kimin emrinde[/FONT][FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Musalla taşı, o naaşın hicran haykırışı[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Mezarın meskun yakarışı, cemaatın bin bir dilde çırpınışı[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Toprapın sessizliği, yüreği kalptan ayıran hecesi, nefsin garip uzleti[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Neler anlatıyor, tevdi edilen ne varsa aklı o an bırakıyor, hesaba yakınıyor[/FONT][FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Bir can ki ölümün idrakine matluptur[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]İnsandan gayri ne varsa, vakıadan habersiz dervişi erdir[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Hakikatin perdesi kim için en mukayyetli edeptir, lisan için kalbiidir[/FONT]
[FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ölüm, nihayet değildir, mizan haşyete ram olmuş sebeptir, aşk kul içindir[/FONT][FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Mustafa CİLASUN[/FONT]
16 Mayıs 2010: 09:30 #770782Anonim
Bilmem ki ümidin firakı kalbine ne söyler!
Ne lafza muhtaç harf, ne hecenin kavlinde bir af
Bilmem ki gönül niye hicran abadında tuhaf, efkârın ihtişamı ne ferah
Dert hilkatin temayülünde inşirah, kalbin latifliğinde mümbit bir felah ve refah
Ne çilenin güftesi elemin katresinde güneşe hasret hakikati, muştuya muhtaç ati aşk
Alıp götüren zaman, sormadan halini hasreder
Semada tebarüz eden yıldızlar, ruhumun aidiyetinden firkati lütfeder
Suya muhtaç nefesin, solumaya tabii hevesin, insan kimliğinden sudur eden halin
Niyetin asliyesinde gizlenen ferasetin, bahtına umut bağlayan nice gayretin o ülfetin
Rahlede boyun büktüren ihlâslı teslimiyetin
Kıraat edilen her sürenin serencamında dile gelen ayetlerin idraki halde
Ne kadar yaban kalırsan, korkulara kapılarak hayatını karatsan fayda kesp etmez
Nefesin ana tabi, kalbin sahibiyle kavi, vicdan senasında ve bakir toprağı aşk kokar
Ne kadar figan etsen, zevkle gününü gün etsen
Takat tevdi edilen bir sanattır, kalbin inşirahına taraftır, sevdaya ramdır
Anne niye her nefes için yârdir, şefkati ve hamiyetiyle ferahlatan bir canı revandır
Korku kim için kardır bühtan niye solduran cenahtır gereksiz hardır ibret aşkı nardır
Ne talan edilmiş ruhlar, ne yuhalanan zanlar
Kimler için muteberdir bahtı gazalar, figan ettiren anlar, zulmedilen canlar
Ne müstekbirin narası, ne arsızlık harı, müstezafların hülyası neye umut bağlar
Kim için ellerini açarak secdeye kapanıp yanar, canhıraş içinde efkârı sineye bağlar
Çok görme, meskûn mezarı görmeden geçme
Derdini anlatamayan, bahtın hülasasını yaşayan, hicrana kanarak ayılan
Nazarın her perdesinde, kalbin titrettiği vesileler içinde, tabi olunan her ne ise
Asabiyeti ihata eden rahleyse, tebessüm edip görmeden geç, eğer mukallitlik nitelikse
Mustafa CİLASUN -
YazarYazılar
- Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.