• Bu konu 1,655 yanıt içerir, 13 izleyen vardır ve en son Anonim tarafından güncellenmiştir.
15 yazı görüntüleniyor - 16 ile 30 arası (toplam 1,657)
  • Yazar
    Yazılar
  • #770273
    Anonim

      Dinmeyen efkârın firakıyla şad mı olayım!

      Su kendi halinde ve aşkın demiyle seyrediyordu
      Ne kadar badire varsa kulak asmadan ve tavırlaşmadan akıyordu
      Manaya mebni, hedefe ram olmak için ayni olarak ve sükûtun bağrında kalarak
      Kalbi solukları, hıçkırığın yankılarını, hicranın sayfalarını sanki önüme sıralıyordu

      Anlatıyordu lakin konuşmadan nakşediyordu
      Her zerresinde, umudun gailesinde, seraplaşan muhayyilesinde ardı
      An ve akan zaman, müddeti nefesle serdedilen hicran, sine-i yanıklığında vicdan
      Bahşedilen her nimette dile gelen şükran, gönül için ummana arz edilen bühtan hardı

      Artık göçen her hangi bir nefes için neler vardı
      Ne mezarın latifliği ve hatta mimari asudeliği, nazarın cezbeliği aşktı
      Hesap kalp için en mukayeseli ve şartlı cenahtı, hukuk bunun için zikredilen aktı
      Nitelik idrakin, akıl vicdani yakınlığın izan iradi vaazın rüknüyle meşke tevdi aşktı

      Sual etmek, merak içinde nefeslenmek sevda işi
      İlhamın sağanağında ve fetretin dile gelen harcında aşk hevesi neyler
      Zevkin fevkinde zillette mi meyleder, tenin ilzamından sökün eden terden ar eder
      Legal olan ve inşirah ile anlamlaşan, bahtın sudur unda anlam bulan mutlağı yeğler

      Ne dağın haşmetiyle nazar ettiği nefesi metheder
      Ne bekleyen gönül için umudun hikmetinden söz eder, nasibi önceler
      Ne hıncın vehmiyle sual eder, ne hırsın eşkâliyle edebe göçer, aşk için hakikat der
      Sevdanın firkatinde, naifliğin her ikliminde nefesi önceler, mizanın haşyetiyle gider

      Ne sübyanın talihsizliği keder için bir nezakettir
      Ne nisanın bahtında hercümerçlik bir vakıadır, akıl ihsanla fevktir
      Aldatan her kim varsa, adamlık onun halinden uzaksa, çile çekmek bahtta varsa
      Hesabın gerekçesi ortada, zerreyi miskal hakkı kim işgal ederek çalıyorsa bir gasptır

      Hangi devletin ve ithal edilen kanunu vesaitin
      Milletin dilinden anlamayan ve kalbi olmaktan kaçınan resmiyetin
      Kaçamak güreşen muhalif zehabın, oy kaygısıyla hakikati dışlayan bir cenahın
      Entrikalar üreten ve Mehmet’in nefesini feda eden rüsvanın hezeyanını işitmek ardır

      Mustafa CİLASUN

      #770301
      Anonim

        Yangınlar yaraladı ruhumu aşka ne söylerim!



        Yüzümde resmeden bir sürgünün melali var
        Ne karın naifliği yüreğimi aklar ve ne de hasretin asudeliği bir ar
        Ne kadar yangın yaşamışsam, hicranın katresiyle yol alarak uyanmışsam ne har
        Hoyratlığımın kime ne zararı var, yabanlık halimedir ey yar, aşkın demi latif bahar


        Neyi çok görmüşsem ve nefesi hasretmişsem
        Nasibin kadrinde yol bularak kanaat etmemişsem bir lekedir yar
        Kim ruhumun hicran damlalarını anlar, sine-i sürurumdan kopan yapraklar ne ar
        Hasretinin firakıyla yandığım sabrın narında sabahladığım hakikat için çırpındığım


        An ve alıp götüren o zamanın efkârındayım
        Artık suskun düşlerim yüreğimi okşamıyor, seherler davet etmiyor
        Salalar göçenler için ruhuma hücum ediyor, ne nefesim aşka erişiyor, ar ne diyor
        Hazanın sökün eden gamı, yüreğimdeki yangınların hüznü boyun büktürüp ağlatıyor


        Dilim hecelerin prangasında elem sofrasında
        Kalbim bilmem ki neyin ihatasında, sancıların sızısıyla hıçkırıkta
        Ne söylesem, sükût ederek diz çöksem, secdenin vecdiyle göçüp gitsem o şafakta
        Kıraat edilen kitabı celilin hükmüne türap olduğum o kalbin sesiyle ayıldığım farkla


        Ey yar dilerim ve teslim ederim ki hasretsin
        Dilin kal olduğu, halin ram olduğu bir iklimle yücesin ve latifsin
        Edebin rahlesinde hasrettiğin nefesle kutsiyet için fevksin, ruhum için bir ahitsin
        Neslin halisi, adamlığın gailesi, nisanın naifi ülfetle ihsan ve ihlâs için mukaddersin


        Beşer, insan olmak için ilk etabın sayfasıdır
        Akıl baliğ olunmadıkça masumluk korunmaya muhtaç vakıadır
        Erdem kim için cenahı hazdır, kul olmak için muhakeme niye mutlaktır o farktır
        Mukallit kimliği, nitelikten arîleşen bir hicrandır, öte neden hesabidir, mizan aşktır


        Şayet vuslata ram olmak, niyeti aşkla sınmak
        Arifin dilinden, Abidin zikrinden haberdar olarak yolu bulmak
        Mecnunun aşkına, vecdin hakikatine, idrakine ülfetine kanarak sevdaya ulaşmak
        Taklidin nüvesinden, şekliye tin rezaletinden, takiyyenin kepazeliğinden kurtulmak

        Ecelin, titreten haşyetin, beklenen bir vaktin
        Sükût ettiren meşkin, ıssız sokaklarda bekleyen muhtaç nefesin
        Esirgenen ecrin, idrake aşkın kutsiyetini haykıran fecrin, ihmal edilen her gecenin
        Teheccüt için kalbin muhtaçlığına şahit olan ve seni muhabbetle bekleyen Rabbinin


        Hasretini bir nebze olsun anla, yaban kalma
        Ne ten için gayretin, ne heves için vazgeçmenin, zevki neyleyim
        Bizatihi idrak için en değerli bir kültür olduğunu terennüm edelim, bilinçlenelim
        Aldatan kim varsa ve hala ısrarını muhafaza etmekte kararlıysa, elbette bir başka


        Akide ve hukuk, kul olabilmek için belki soğuk
        Yabansan, kaygıyla nefesi bırakırsan, kalbin sahibinden ıraksan
        Ruhunun hicran damlalarını anlamadan, kalbinin sesini baz almadan yaşarsan
        Ne ahirin ve ne de sana bahşedilen müddeti nefesin manasına vasıl olmadan harsın



        Mustafa CİLASUN





        #770339
        Anonim





          Ne geçen şu hali zamanın dili var
          Ne sine-i melalin serdettiği hüzün aşk için bir ar
          Hal solunca, göz ferden uzaklaşınca, takat bir yudumluksa nerde har
          Kar niye melalim için titreten nar, nereye yaslansam hicranım durmaz başlar


          Artık ne muhayyilemde, ne serde
          Gizem niye halin deminde ve çaresiz sessizliğinde
          Kalbim inşiraha erse bile, gönül kapım bir açılsa hele ne dilerim söyle
          Dil kuruyor, göz akıyor, heves çekiliyor, muhtaç olduğum her şey uzaklaşıyor


          Vecdin firakı nerde kaldı bilsem
          Bin hüzünlü nefeslendiğim kalbimi kime zikretsem
          Ruhumun gamını serdetsem, fark edemediğim ne kaldıysa veda etsem
          Açık denizin bıçkın dalgalarına serilip, hali dürüp, efkârımı ayan edip göçsem


          Bir pusula yazarak şişeye sürsem
          Ummanın deruniliğinde bekleyen o hasrete erişsem
          Ne açlığa ilişsem ne tokluğun hoyratlığında gitsem, edebi aşkla içsem
          Muhtaç olduğum, yoluna ram olduğum kayıtsız şartsız sevdasıyla yol aldığım


          Katrenin ilzamında bir mühür var
          Dağın vakarında tevazuu aşkın asudeliğinde kokar
          Suhulet nazarımı sarar, ülfet her haliyle ibrete misliyle ve sürurla akar
          Tefekkür ilimsiz neye yarar, rabıta nitelik yoksa fakirlik için kar, ihlâs kime ar


          Muhtaç olduğun ihsan ruhunda yar
          Aşk, hakikatten arîleşince nefsanîlik için bir nazar
          Hesapsızlık neye yarar, zül nefes kimin için efkâr, biçarelik her yerde yar
          Aldatırsan, aldanırsın ve niyetin hasbiliğini yudumlamazsan sırnaşıp kokarsın


          Günü gün etmek, müddeti bilmemek
          Kalbin sahibinden, ruhun dirliğinden aşkın erdeminden
          Uzaklaşarak dünyanın gailesiyle buharlaşmak, arifin sezgisinden kaçmak
          Durmadan koşmak, hedefsizliğin hedef haline geldiğinizde ayılmadan yaşamak


          Şemsi tebriziyi, Seyyid Burhanettini
          Mevleviliğin zikrinden sudur eden muhayyileyi dışlamak
          Aşk anlamadan, canın sudur eden harında coşmak ve kaybolmak sevda mı
          İradeden vazgeçerek, gönlü hasrederek, divanın vecdiyle meşk eden ahvalindir aşk



          Mustafa CİLASUN

          #770353
          Anonim

            Dil sükût edip, kalp titreyince!



            Kime sorsam, nazarı saklayıp uyusam
            Ayılmaların sancısıyla küskün yüreği anlasam, çaresiz ağlasam
            Ne kadar muradım kalmışsa yanıklığın fevkine kansam, solmuş neferse yaklaşsam
            Hicranın en bakir ulviyetini terennüm edip vicdanın ferahlığında aşkla anlamlaşsam


            Ne meçhulün evhamıyla sevdalanırım
            Ne aklın soyutluğunda nefesimi zahir için yorar, heyecanlanırım
            Mukadder olan ne varsa, nasip vaktin sağanağında umutsa, bahtım için hüzün arsa
            Kalbin sesinde, nefesin müddetine, hesabın gerekçesine, heves mizanı talep etmiyorsa


            Yolda kalmış bir garibanın sabrı var ya
            Çaresiz umudun serhatlığında yapayalnız kalınca, baht nasılsa
            Hareket ve kuvvetin teslimiyetinde izan, nefsin murakabesinde kalınca, dert başka
            Ne kal için, nede nar seçim, halin muhtaç olduğu hakikat kim için en ülfetli bir geçim


            Göçmeler başlayınca, dil susup göz bakar
            Dünya için bel bağlayıp, heveslerin insicamında soluyan ne anlar
            Hırsın mücerretliğini nasıl sorgular, hınç niye kalp için en efkârlı ve hazin nazar
            Keşkeler ruhun iltifat etmediği kadar, mukallitleşen her canı bahar, aşkı nasıl anlar


            Bilmem ki mezarlıklar niye nefsimde kar
            Her gün göçen binlerce nefesin halinden hakkıyla kim anlar ey yar
            Ne hazanın ulviyetinde nar, ne baharın dile gelen letafetinde sevdayı koklar nazar
            Nihayetin rahlesinde, vesilelerin sahnesinden akseden o resim, nefesimi neden yorar


            Ne zaman kırgın gönülleri anıp ağlasam
            Hevesin sökün eden sahnesinde düşünceye dalıp hıçkırığa kansam
            Mağribin figanında, mazlumun ahında, kalbin bahşedilmiş cenahında aşkı ansam
            Ummanın hicranıyla yalvarsam, gönül efkârımı haykırsam meşkiyle ayılıp kalksam


            Ne yazmışsam, anlaşılmaya muhtaçsam
            Yâd ellerdeki nefesin hamiyetine lüzum duyuyorsam ki ne yapsam
            Edebin dilinden, gönlün sesinden, hissiyatın hakikate türap ülfetinden dem alsam
            Ağlamanın mealinde, hıçkırmanın vecdinde, kederin perdesinde Rabbime yalvarsam



            Mustafa CİLASUN

            #770368
            Anonim
              ALLAH c.c. razı olsun kardeşim.
              Rabbim ecrine mazhar kılsın
              #770395
              Anonim

                Eyvallah kardeşim…
                En kalbi duygularımla niyaz eğlerim…
                Sağlık ve afiyet dileklerimle sürur dilerim efendim…

                #770397
                Anonim

                  Alıp götüren ansa yürek bilmem niye hicranda!



                  Şimdi nefesim içim mukadder olan ne varsa
                  Sine yansa, kalp sızlasa, dil kurusa, göz kamaşsa, yaşamak umutsa
                  Rüyalar ilham olsa, hülyalar ufku kuşatsa, akıl iradem için refik olmayınca
                  Hesap karmaşık olunca, içinden çıkılamayan buhran konuksa, soralım naif insana


                  Ne sesin ilzamı sinemde gam ve nede heyecan
                  Nasip olmayacak her an, umudun rüknüyle nefeslenen her insan zan
                  Kan ki hilkatin her halinde anlamlaşan ve müddeti nefes için dolaşan ilham
                  Ne karın ağrısı, ne dervişin rüyası ve ummana dökülen dertlerin en alası aşk sevdası


                  Arif, gönül dilinden kal eder, kul gözyaşı döker
                  Nisa hissiyatın ikliminde ikamet edip, ülfetiyle dili edeple nazar eder
                  Hamiyetin payesini, sadakatin ianesini, gönlün teslimiyet için cehdini hasreder
                  Kalbi için tevdi edilen ne varsa, bahşedilen hikmetin sudurunda hicran edebi niyazsa

                  Şimdi tarifsizliğin farkında adımlamak kar’sa
                  Adam olmak için azimet en elzem olan vakıaysa, kul ihlâs umudunda
                  Aldatmak bilmem ki kim için kar’sa, nefesin müddeti ve o hesabı unutulunca
                  Kim çıkarsa çıksın karşıma hicran mütemadiyen yanımda, inayet kime nasip olurca


                  Bir teyze çıktı karşıma, dil kurumuş, ah sarmış
                  Ne kadar çektiği çile varsa hemen oracıkta fırsatını bularak aktarmış
                  Ne gençliğinden, ne hevesin eşkâlinden, ne gözün görmek istemediğin şeyden
                  Yıllarca suskunluğun, kimseye anlatamadığı yılgınlığın efkârıyla yeniden yaşıyordu


                  Ne kadar acıdım, bir zamanların nisasını andım
                  Edebi dairesinde nefeslenen, sadakatin fevkinde hayatını idame eden
                  Neslin güvenliğini, aklın ehemmiyetini, canın teslimiyetini, dinin kutsiyetini
                  Bihakkın terennüm ederek, neme lazımcılığı hiçleyerek, atisi için mefkûre addederek


                  İlimsiz, irfansız nefesin etkisinde ikamet etmeyerek
                  Tenin cazibesini, nefesin işvesini, cinselliğin hanesini örtmeyi bilerek
                  Gideceği hangi yol varsa, edebi maksatta uzaksa, hakkın tasnifinden yoksunsa
                  Hiç ağlama, zafiyetlerin sökün ettiği her halükarda ve tercihlerin hesabi olmayınca



                  Mustafa CİLASUN

                  #770411
                  Anonim

                    Gün gamlı, hal yaslı, kalp efkârlı!



                    Ne vakit hüzünlenip, titresem!
                    Gözüm arkadayken hicranın demini terennüm etsem
                    Boynu bükük olarak bir köşede inleyim kendimden geçsem, neyi seyretsem
                    İbretin rüknünde, idrakin sökününde, hülyanın seraplaşan melaliyle söz mü etsem


                    Ne dile gelen mısralar vurgundur
                    Ne yıllara sâri bekleyen umutlar solup sararan urdur
                    Nefesi kesen, hazin bir şekilde hicranı davet eden hevesi heyecan sunumdur
                    Yar olmak, hal iklimini yudumlamak, aşk demine kanıp sevdaya koyulmak nurdur


                    Aynileşmek, halleşmek değildir
                    Refakat eden her kim varsa, uzletin farkın anlamazsa
                    Yaşarken ve heyecanın eşiğinde badeyken, ölümün masumluğunu anlamazsa
                    Nara atsa, harıyla buharlaşsa, nar için zevkine dalsa, kepuzeler refakatiyle ağlasa


                    Her gün bir vesileyle falını açsa
                    Talebi ve beklentisi maksat olunca, sunum pik yapsa
                    Dile gelen her ne varsa, ar kalbin ikliminden uzaksa, varlık yüreği kuşatmışsa
                    Dalgalar hıçkırsa, sema haşmetiyle yıldırım akıtsa, akıl hesabın eşiğinden uzaksa


                    Gün batımı, şafağın umudunda
                    Seherlerden sökün eden irfan, arza seslenen ezan nurda
                    Hadsiz ve sınırsız ne var durma söyle, kapasite kimin derdinde haydi sus de
                    Mezarın feyzi, nefesin fendi, insanın idraki akıl için hüküm değil mi ruh fevki inde


                    Aşk; ilhamıyla nurdur kul için
                    Keyfilik kimin derdiyse, tensellik iradi kaygıysa, seçim
                    Geçim ise halin bendinde, ruhun dirliğinde, mizanın her payesinde, akıl niçin
                    Öyle bir gün ki o, elem dert mi, inleyen can heves mi, çare adına hıçkırmak yeter mi



                    Mustafa CİLASUN

                    #770285
                    Anonim

                      Ne aşkı şehre denim, gönül dilini bilirim!


                      Vuslatın iştiyakından arî nefesten kalan harı
                      Garip bir handa geceleyen canı, aşka hoyratça bakan bühtanı
                      Küskün sokaklarda sabahlayan hicranı, eleme yaslanan hüzzamı ve insanı
                      Nevi şahsına münhasır hezeyan saçan, hakikatin rahlesinden uzaklaşan âdemi canı


                      Siyaset ilmi, sosyolojik badirenin senasıdır
                      Mazisinden utanan, tarihin ibretli sahnesinden kaçan arsızdır
                      Edep dışlanınca, nefis nizama yabancıysa, hal hazanın solgunluğunu anınca
                      Ne fetretin ilzamı şarttır, ne med ceziri yaşatan hülyalar gamdır, adamlık ihsanladır


                      Göçenler ne söyle bilir misin, idrake ne dersin
                      Vicdanın solmayan lehçesinde ne kadar acizsin, yüreğinlesin
                      Kalbin firakından, halin dramından, ruhun serencamından elbet habersizsin
                      Niye yaşayan bir ölüsün, vehmin sofrasında hürsün, ne ölümden ne aşktan büyüksün


                      Dil kalbin akseden sedası olmadıkça elemdir
                      Gönül yar sevdasına kanmadıkça diyarı gamdır ve hicrandır
                      Hakikatin firkatine erişmek, iradeyi hasrederek çileyle yüzleşmek ibadattır
                      Ana dünya ve ahirin için cenahtır, şefkatin tevdisinde imtihandır, kalbin içinde ardır


                      Niye karayel halimi kuşatan bir efkârı hardır
                      Ecdadın payesi ruhum için manidarlaşan bir nazarı hazdır
                      Ney sesiyle, sazende nefesiyle, yar mecramı niyetiyle kalp için ibretli nazdır
                      Hayatın nihayetinde, erdemin izzetinde, şerefin payesinde mavera kimler için aşktır


                      Dile gelen ne varsa, aşktan yoksun bir nazarsa
                      Kalp sahibin sevdasından uzaksa, arzular kuşatan olsa da
                      Hazlanma, ruhun sessizliğinde ve kalbin açılan sahifesinde inşirah cenahtır
                      Takati tüketmeden, gözleri söndürmeden, dili dürmeden, kefene bürünmeden ferahtır


                      Dervişin gönlünden, Abidin zikrinden korkma
                      Haline yaban gelen her ne varsa, kalbin sesiyle bir kez daha anla
                      Zamanın hülyasına, nefsin arsızlığına, arzunun bahtsızlığına kanmadan ibreti yaşa
                      Ve yaşamaya muhtaç olduğun her ne varsa, rahmetin insicamında sunuluyordu sana


                      Mustafa CİLASUN

                      #770506
                      Anonim

                        Şahadetin payesinde umudun sahnesinde!



                        Henüz sevdanın sahnesi açılmamıştı
                        Sine-i ahvalde ne kadar demlenen umut varsa, kalbi sızlatınca
                        Haberin vakti, saatin akdi, haşyetin kuşatan fevki bekleniyordu habersizce
                        Ne dil lal oluyor, ne kalp titriyor, gözyaşı dinmek bilmeden sökün edip öteye gidiyor


                        Gün, her şafağın sancısıyla soluyunca
                        Aşk; gönlün saltanatında hakikat için arafa kanarak ayıltınca
                        Hal, hasretin, kal hecedeki mealin, lal matlaşan dilin, har mücerret vaktindi
                        Ne söylense, tenin masumiyeti dillense, kalp sadakatin sahnesinde ve sevda ferinde


                        Ne parlayan yıldızların melali arzdır
                        Ne hali efkârında yutkunan sinelerin salası aşk rüknünde farktır
                        Kalp onu terennüm etmezse, ruh refakat ederek hakikate yönelmezse, ardır
                        Ne mezarların sırrı sultandır, ne meraka ram olan şahadet bir gamdır, aşkı rüyadır


                        Farkını fark eden her nefis kardadır
                        Kahpelik yapanlar ne kadar nara atsalar da ne büyük hüsrandadır
                        Ne devlet fütuhattır, ne nümayiş baht için vadedir, ibretin her sahnesi aşktır
                        Ne vah çekmek ne tuğyan ederek yerlerde çırpınmak hardır gönül yarası bir başkadır


                        Desiseleri planlayan kalpazandır
                        İhanet onun için en itibarlı bir sanattır, vesile olanlar ise ahmaktır
                        Ne bayrağın dalgalanması, ne hicranın pik yapması, ne de çığırtkanlık farkı
                        İlmi siyaset için defi hacettir, idrakten yoksun kalpler ihanetleri için hep sahnededir


                        Mehmetler emanet edilen nefestir
                        Azizliğine leke düşüren her kim varsa, lafazanlık yapıyorsa haindir
                        Düşman nefsin her hanesinde, maveradan habersizliği soluyunca, yok çare
                        Neslin emniyeti işgale ram edilince, kalp hakikatin nefesinden arîleşince yeis bizde


                        Ne keşkelerin bir muştusu var
                        Ne gerekçesiz teslimiyetin niteliği var, askeri kışlada korku kime kar
                        Anamın eşarbından, babamın umutlarından bilmem ki subay için, nasıl bir ar nar
                        Şekliyetten tırsan, maneviyatı hiçe sayarak tankları haklın içine salan güya aslan



                        Mustafa CİLASUN

                        #770521
                        Anonim

                          Dil lal olsa, kalp aşkın süruruyla ağlasa!



                          Ne sen sor ve ne de ben maziyi anayım
                          Çıktığım yolculuğun, seyreden umudun kanatlarında bizarım
                          Ne hastayım, ne yas içinde karayım, sabrın anahtarıyla vesilelere kanarım
                          Aldatmaya yabancıyım, sadakate refakatçiyim, edebin cenahında hüzne çok razıyım


                          Mümbit toprağın, ana gibi bir yarım
                          Dağlardan sökün eden hicranın, dalgalardan nükseden harın
                          Letafetine muhtaç olduğum haki katın, rahlede okunan kitabın ve o aşkın
                          Suhuletinde bizar kaldığım efkârın, sinemi kuşatan ve ağlatan bir cenahın türabıyım


                          Salkım saçak açılıyor esrarı halin
                          İnşiraha tabi olan ne varsa, hasretin sulbünden mühürse arım
                          Geleceğin hülyasında, küskün düşlerin fulyasında, zikredilen ne varsa bizarım
                          Ne merminin barutunda ne nemrutun romanında açılmış sayfalar kalanıyla hesabım


                          Yar nazlı, nar namıyla çok farklı
                          İdrak halin perdesinde ihtişamlı, izan vicdan için şimdi gamlı
                          Ruhumun hicran sayfaları bilmem ki niye halim için çok efkârlı ve ağlamaklı
                          Dile gelen, hecelerle sökün eden, kelimeyle yüzleşen, cümle mealinde sudur niye saklı


                          Ne ummanın seyrine amadeyim
                          Ne melalin sükût ettiren burukluğunda yola bakan hancıyım
                          Bilmem ki kim için davacıyım, boyun büktürenin sancısıyla savrulan salayım
                          Kendi halimde ağlarım, şehre dilmeyen hicranımla, başıboş yalnızlığımla yolcuyum


                          Anlatamadım bir türlü gönlüme
                          Abat olduğum, sevdasına ram olduğum, hasretiyle uyuduğum
                          Hülyalarıyla savrulduğum, düşleriyle ayıldığım ve ağladığım hakikat bir arsa
                          Tefekkürün feyziyle nutkum durunca, iksirin ülfeti kalpte esince, sürurum ki fevkinde



                          Mustafa CİLASUN

                          #770564
                          Anonim

                            Unutabilsem!



                            Sesinin zarafetiyle kuşattığı halimi
                            Nefesinin şad ettiği gönlümün hazin sahnesinde ki şevkini
                            Firakınla sendelediğim o masum gözlerini, bin hüzün bahşeden esenliğini
                            Hicranın teslim almış olduğu sine-i melalimi, boyun büktüren sessizliğin her halini


                            Nazar ettiğim ve yâd ettiğim edebini
                            Zihinlere taş çıkartan bilgeliğini, duruşun en naif fevkini
                            Ayan etmediğin, bakışlarını gizlediğin o meşum katreni, düşler sökününü
                            Taltif ederek, hamiyet göstererek lütfettiğin hilmini, lal olmuş dilinle efsun ettiğini


                            Hale destan olan ve sancıyla ayıltan
                            Dilin sarf ettiğini, kalbin titrediğini, başka farkla anlatan
                            Hasretin tavını, bahtın cenahını, sabrın ilhamını, kanaat zanaatını okutan
                            Hadiselerin sulbünden, medet ikliminden, umudun ayan olduğu rahlesindeki esinden


                            Sayfaları bir bir açtıran hikmetinden
                            Söz ediyordun aşkla ve o vakit alıp ummana sürüklüyordun
                            Kırmadan, kelimeleri katlamadan, cümleleri uzatmadan, meramı hal ahundan
                            Divan edebiyatının meftun bırakan hülyasından düşlerin insicamında anlattığından


                            Ne dede efendiyi, ne tamburi cemil beyi
                            Senanın ve sancının sazın dilinden, hicranın her badesinden
                            Güftelerin kadrinden, ressamın tuvalinden, hattatın sabırlı nefesinden giderken
                            Başka diyarlara götürüyordun ruhun hüznünü dindiriyordun, aşkla yüzleştiriyordun


                            Tutkunun, merakı celbeden saikasından
                            Nedenlerin zihnimi işgal eden ablukasından kurtarıyordun
                            Göçüp giden sine-i sürurumu yeniden ilga ederek, nefesinin azizliğini sarf ederek
                            Meftun bırakıyor gönlümü şad ediyordun hissettirdiğin ve varsa hiç unutamıyordum



                            Mustafa CİLASUN

                            #770611
                            Anonim

                              Umudun senasında, hazan sancıysa!



                              Kim bilir nice çileler sökün etmiştir
                              Nefesin kadrinde güfteleşip, hicran ile dile ahu zar etmiştir
                              Ne dert nihayetsizdir, ne elem niyet için azizdir, hüzün sinenin en masum sesidir
                              Ne bir düştür, ne hicap edilen rüküştür, efkârın pervazlarında anlamlı bir yürüyüştür


                              Gariplik kim için bir ülfeti ibrettir
                              Gülmek bilmem ki niye külfettir, garaiplik içinde rezalettir
                              Tebessümü esirgemek dahi nice sineler için erktir, tarumarlaşan hülya keyfiyettir
                              Ahirin iştiyakı nihayet midir dünyevilik için serhatlık kalp için niye şirret adavettir


                              Nice sualin merakıyla ömür biter
                              Ter ki katmerleşerek ruhumun hicranıyla halime akın eder
                              Hissiyat nasıl söz dinler, gönül adabı muaşeret için niye gam çeker, irade meyleder
                              Ülfet farktır, akıl insan için en mübariz sanattır, resmedilen aksiseda aşkı cenahtır


                              Sevgi, ömür için en itibarlı aşktır
                              Sevda tutkudan arîleşen ve gönlü hasrettiren iffeti hardır
                              İrade idrakin, dil hissiyatın ve izan hakikatin rahlesinde en manidar maslahattır
                              Edep kalp için farktır, erden kul için cenahtır, ihlâs nihayetin için sadakatti hazdır


                              Ne renklerin nazarında bizar kal
                              Ne hissiyatın tarumarlığında naçarlığa yol al, aşktadır ar
                              Kalbin mümbit sahifesi, risalelerin hikâyesi, azimetin neşesi, maveranın sevgisi
                              Horlanan nisanın sesi zulmedilen nefsin titreyişi hakkın teslimiyetinde mizan esini


                              Arz kim için titrer, ruha meyleder
                              Kalbin hüzün sahifesini aralayarak, hicranı aşkı sorgular
                              Akıl ne işe yarar, müddeti nefes kim için hesabın şavkıyla sevda hazzına koyar
                              Korku idrak için en itibarlı ar, niteliksiz nefesi kim bir hesaba koyar, zan nara akar


                              Hüccetin esrarı hakikat için kar
                              Evrensellik temayülü, cemaat asabiyeti, nefsin tak iyesi
                              Ne akıl için vuslatı aralar, ne kalbin hicran sayfalarına aşkın süruruyla coşar
                              İşte o vakit nedamet çıkmaz sokak, izan harlaşarak kime hesap soracak, ağlayacak


                              Mustafa CİLASUN


                              #770736
                              Anonim

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif][/FONT]

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Sırrın efkar perdesini aralamak yetmiyor[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Hal ne kadar hasredilse, gönül sancıyla irkilse az geliyor[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne ses yetiyor, ne heves serencamında vuslata erdiriyor, neyi bekliyor[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Gözler ummanı temaşa ediyor, mavera temayülü nasip için sevda resmediyor[/FONT]

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne kahtanın kahrı, ne üsküdarın efkarı[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Nemrut dağının dinmeyen hicranı, platoların o insicamı[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Mazinin kapanan sayfası, atinin hüzne gark eden ilzamı hali kuşatıyor[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne anlamak kifayet ediyor, ne aşkın hakikatini terennüm etmek haz veriyor[/FONT]

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Solan yaprağın ahında, aşkın sokağında[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ruhumum ihata eden hüznün münbit toprağının bağrında[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ağlamanın feryadıyla, yalnızlaşan ulviyetin hicranıyla ayılmak gerekiyor[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Her nefesin, zevkin tutsağındaki sefilliğin ve aşikar edilen hazin acı veriyor[/FONT]

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Laleler ki hüzün içinde, neleri bekliyor[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Divan edebiyatının vahasında arzı edep içinde nazar ediyor[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Gül açsa, dikeni kanatsa, zambak haykırsa, karanfiller ağlasa yetmiyor[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Temaşa meylim efkarı için nida ediyor, ne hicran diniyor, ne hüzün bitiyor[/FONT]

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Açılmak istiyorum açık denizin sesine[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Vasıl olmayı diliyorum umudun rahikasındaki o asudeliğe[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne yetimin çilesine, ne mahzunun terennüm ettiği bizarı aşk hecesine[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Tahammülüm azalıyor, yüreğim burkularak hicrana seslenerek emekliyor[/FONT]

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Nihayet bir canım, ne hoyrat bir kanım[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Depdepe içinde soluyan bühtanım, nefsim için hezeyanım[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ne kalbin sesinde, ne ruhun efkarlı penceresinde, aşk ne uzak perde[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Dil söylesede, göz hissiyatın meylinde, irade zafiyetyle söyle kimin emrinde[/FONT]

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Musalla taşı, o naaşın hicran haykırışı[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Mezarın meskun yakarışı, cemaatın bin bir dilde çırpınışı[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Toprapın sessizliği, yüreği kalptan ayıran hecesi, nefsin garip uzleti[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Neler anlatıyor, tevdi edilen ne varsa aklı o an bırakıyor, hesaba yakınıyor[/FONT]

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Bir can ki ölümün idrakine matluptur[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]İnsandan gayri ne varsa, vakıadan habersiz dervişi erdir[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Hakikatin perdesi kim için en mukayyetli edeptir, lisan için kalbiidir[/FONT]
                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Ölüm, nihayet değildir, mizan haşyete ram olmuş sebeptir, aşk kul içindir[/FONT]

                                [FONT=DejaVu Serif Condensed, sans-serif]Mustafa CİLASUN[/FONT]

                                #770782
                                Anonim

                                  Bilmem ki ümidin firakı kalbine ne söyler!



                                  Ne lafza muhtaç harf, ne hecenin kavlinde bir af
                                  Bilmem ki gönül niye hicran abadında tuhaf, efkârın ihtişamı ne ferah
                                  Dert hilkatin temayülünde inşirah, kalbin latifliğinde mümbit bir felah ve refah
                                  Ne çilenin güftesi elemin katresinde güneşe hasret hakikati, muştuya muhtaç ati aşk


                                  Alıp götüren zaman, sormadan halini hasreder
                                  Semada tebarüz eden yıldızlar, ruhumun aidiyetinden firkati lütfeder
                                  Suya muhtaç nefesin, solumaya tabii hevesin, insan kimliğinden sudur eden halin
                                  Niyetin asliyesinde gizlenen ferasetin, bahtına umut bağlayan nice gayretin o ülfetin


                                  Rahlede boyun büktüren ihlâslı teslimiyetin
                                  Kıraat edilen her sürenin serencamında dile gelen ayetlerin idraki halde
                                  Ne kadar yaban kalırsan, korkulara kapılarak hayatını karatsan fayda kesp etmez
                                  Nefesin ana tabi, kalbin sahibiyle kavi, vicdan senasında ve bakir toprağı aşk kokar


                                  Ne kadar figan etsen, zevkle gününü gün etsen
                                  Takat tevdi edilen bir sanattır, kalbin inşirahına taraftır, sevdaya ramdır
                                  Anne niye her nefes için yârdir, şefkati ve hamiyetiyle ferahlatan bir canı revandır
                                  Korku kim için kardır bühtan niye solduran cenahtır gereksiz hardır ibret aşkı nardır


                                  Ne talan edilmiş ruhlar, ne yuhalanan zanlar
                                  Kimler için muteberdir bahtı gazalar, figan ettiren anlar, zulmedilen canlar
                                  Ne müstekbirin narası, ne arsızlık harı, müstezafların hülyası neye umut bağlar
                                  Kim için ellerini açarak secdeye kapanıp yanar, canhıraş içinde efkârı sineye bağlar


                                  Çok görme, meskûn mezarı görmeden geçme
                                  Derdini anlatamayan, bahtın hülasasını yaşayan, hicrana kanarak ayılan
                                  Nazarın her perdesinde, kalbin titrettiği vesileler içinde, tabi olunan her ne ise
                                  Asabiyeti ihata eden rahleyse, tebessüm edip görmeden geç, eğer mukallitlik nitelikse



                                  Mustafa CİLASUN

                                15 yazı görüntüleniyor - 16 ile 30 arası (toplam 1,657)
                                • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.