Ukbaa
Well-known member
<style media="all" type="text/css">body { font-family: 'Trebuchet MS',Arial,serif; font-size: 12pt; }</style>
Bu kâinat ve bu küre-i arz, daim işler bir büyük fabrika ve her vakit dolar boşalır bir han,
[NOT]Dipnot-1 “Yeri de döşeyip düzenledik. Biz ne güzel donatıcıyız!” Zâriyât Sûresi, 51:48.
[/NOT]
<tbody>
</tbody>
Otuzuncu Lem’a
Otuz Birinci Mektubun Otuzuncu Lem’ası ve Eskişehir Hapishanesinin bir meyvesi, Altı Nüktedir.
Denizli Medrese-i Yusufiyesinin bir ders-i âzamı Meyve Risalesi olduğu ve Afyon Medrese-i Yusufiyesinin kıymettar bir ders-i ekmeli el-Hüccetü’z-Zehrâ olması gibi, Eskişehir Medrese-i Yusufiyesinin gayet kuvvetli bir ders-i âzamı da, İsm-i Âzamı taşıyan altı ismin altı nüktesini beyan eden bu Otuzuncu Lem’adır.
İsm-i Âzamdan Hayy-ı Kayyûma dair parçada pek derin ve geniş meseleleri herkes birden bilemez ve zevk etmez, fakat hissesiz de kalmaz.
İsm-i Âzamdan Hayy-ı Kayyûma dair parçada pek derin ve geniş meseleleri herkes birden bilemez ve zevk etmez, fakat hissesiz de kalmaz.
Birinci Nükte
İsm-i Kuddûs’ün bir nüktesine dairdir.
Bu Küddûs nüktesi, Otuzuncu Sözün Zeylinin Zeyli olması münasiptir.
وَاْلاَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ
1
âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Âzam veyahut İsm-i Âzamın altı nurundan bir nuru olan Kuddûs isminin bir cilvesi, Şaban-ı Şerifin âhirinde, Eskişehir Hapishanesinde bana göründü. Hem mevcudiyet-i İlâhiyeyi kemâl-i zuhurla, hem vahdet-i Rabbâniyeyi kemâl-i vuzuhla gösterdi. Şöyle ki, gördüm:İsm-i Kuddûs’ün bir nüktesine dairdir.
Bu Küddûs nüktesi, Otuzuncu Sözün Zeylinin Zeyli olması münasiptir.
وَاْلاَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ
Bu kâinat ve bu küre-i arz, daim işler bir büyük fabrika ve her vakit dolar boşalır bir han,
[NOT]Dipnot-1 “Yeri de döşeyip düzenledik. Biz ne güzel donatıcıyız!” Zâriyât Sûresi, 51:48.
[/NOT]
Afyon: (bk. bilgiler) | Denizli: (bk. bilgiler) |
Eskişehir: (bk. bilgiler) | Eskişehir Hapishanesi: (bk. bilgiler – Eskişehir) |
Hayy-ı Kayyûm: her an diri olan ve herşeyi ayakta tutan Allah | beyan: açıklama, anlatım |
cilve: görünme, yansıma | daim: devamlı, sürekli |
ders-i ekmel: mükemmel bir ders | ders-i âzam: büyük bir ders |
el-Hüccetü’z-Zehrâ: Bediüzzaman Said Nursi’nin Afyon hapishanesinde iken kaleme aldığı ve iman hakikatlerinin anlatıldığı Risale-i Nur Külliyatı’ndan bir eser | ismi-i Kuddûs: Allah’ın her türlü kusurdan ve çirkinlikten uzak olduğunu ve her şeyi tertemiz yaptığını ifade eden ismi |
kemâl-i vuzuh: tam bir açıklık | kemâl-i zuhur: tam olarak görünme, ortaya çıkma |
kâinat: evren, yaratılmış herşey | küre-i arz: yerküre, dünya |
kıymettar: değerli | lem’a: parıltı |
medrese-i Yusufiye: Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane | mevcudiyet-i İlâhiye: Cenâb-ı Hakkın varlığı |
nükte: derin ve ince anlamlı söz | vahdet-i Rabbâniye: herşeyi terbiye ve idare eden Allah’ın birliği |
zevk etmek: zevk almak | zeyl: ilâve, ek |
âhir: son | âyet: Kur’ân’da yer alan her bir cümle |
İsm-i Âzam: Cenâb-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olan ismi | Şaban-ı Şerif: mübârek üç aylardan ikincisi ve Hicrî aylardan sekizincisi olan Şaban ayı |
<tbody>
</tbody>