Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Mısralarıyla Nurullah Genç’i…
Bazen ;
Mona Roza, siyahgüller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyahgüller ak güller
Sanki bir yangın sonrasındayım yol boyunca
Adım adım hicran yakamda, hüzün sinemi hadsizce dağlayınca
İçim burkuluyor sessiz kalınca, kapımı çalan bir umudun nefesi olmayınca
Fersiz kalıyor gözler, unu takip eden izler, ruhumu bizar bırakıyor onca taraneler
Başım ellerimin arasında, çaresiz bir nazarla
Yüreğimde başlayan tufan anbean bahtımın lahzasında, hazanın ahıyla
Figan ediyor gönül, lalleşiyor şevksiz dil, hiç aman vermiyor bihaber soluğuyla
Nereye baksam, içinden çıkılmayan bu zamana derd-i gamımı anlatsam korkuyla
Neden bin hüzün ile bir yol alır ve yaşarım
Suaallerin peşine takılırım,halimin fakirliğine ibret içinde bakarım
Gönül kapımın açılmadığına yanarım, kalbimin inşiraha hasretini nasıl anarım
Sessiz bir şekilde, temaşa eylediğim iklimin zindeliğinde umudumla lahzaya ramın
Gözlerimin pınarı kurumuş yaş akmaz
Bir gönülde şefkat ve muhabbet hasıl olmayınca rahmet niye sual eylemez
Firakımda fidanlar yeşermez,gül-i nihalden haber beklenmez,umutlar hiç gülmez
Aklım kıt hikmetine erişmez, idrakim kapalı lütfundan aşkıyla niye nasiplenemez
Kuşlar kanat çırparken, kuzular melerken
Kelabekler rengarek sürurun şevkiyle aidiyetlerine sadakat ederlerken
İzanım ve ruhum bu hakikati yakinen bilirken, tercihlerim ki ahvalime ağlarken
Sinem feryat eder, vicdanım kalbime an be an neler söyler, vakit geçti artık mı der
Sus artık ne olur yüreğim kaldırmıyor
Lisan-ı halimin fakirliğine herkes kıs kıs gülüyor, lakin gönlüm el vermiyor
Vakit daraldı diye telkin ediyor, göçüp gitmeden serdetmem için tenbih ediyor
Gün bitiyor, sokaklarda ki tezahürat hiç dinmiyor, aklım neden hala sual ediyor
Sen fedakârlığa namzet nefersin Nefesin katresinde ve edebin enginliğinde nazar edensin Ötelerin zarifliğinde sabrın nakışlarında kanaati işleyen muhteremsin
Senin ruhundan nükseden hicran Sessizliğin serinliğinde seyreden buhran sana zor gelmez Umudun anlamlaşan hayallerinde ve mefkûrenin karelerinde azim var
Vakıalar ve yazılan ulvi anılar Sabırla ve tahammülle sevginin hasredildiği aşkla anlamlı Aşk iklimlerin değil, zamanının tüm safhalarında seni anan bahtiyardır
İnsan iradesiyle anlamlıdır Kul ihsan ve ihlâs terazisinde değer bulacak bir adaydır Hakikat gün gibi aşikârdır, vicdan ve murakabede bunun için mutlaktır
Sev lakin yerinmeden sev Ver fakat ecrin mülahazandaki kadri bilerek gizlice ver Sabrın ağında ve taş yastıkta toprağı en mukaddes yatak olarak bil
Mahzun nefeslerin derinliğine eğil Mağdur gönüllerin limanında kanaatle muhabbetle meyil Kalan an ve anlamlaşacak o zaman dirliğin ve birliğin nişanesi olacak
Nice aşklar yeksan olurken Ruhun insicamında kederler nağmeleri hicranla davet ederken İyilik ve ihsan an ve zamanının sahifelerinde halini ülfetle yad edecektir
Diliyorum ki çok geç olmasın
Kalbinin asudeliği ruhunla anlamlaşarak aksın
Aşk için sorgulanmasın, mananın hakikatinde elbette anlamsın
Lakin gönlün yalnızlık yaşamasın, hasretin hazanında yorgunluğa kanmasın
Ne korkunç gecelerin elindesin
Hissiyatın prangalarındaki sancıların kederisin
Dikilen gözlerin umudunda, tavan arasında, yastığın taş olunca
Niçin yaratıldığını, aynalardan aksayan burukluğunu ve umudun huzurunu
Bir gün anlarsın hayal ufkunu
Çare adına ötelediğin yutkunduğun bağnazlığını
Sabrın baharını, zihnin hazanını, kelamın kanaatle anlamlaşanı
Sevginin nasıl hasredildiğini, gözlerin perdelerinden boşlan katrelerin sesini
Her ne kadar içim elvermese de
Kalbimde demlediğim elemin sergisini açacağım
İbret adına ne varsa ruhuma anlatacağım, nefsimin tuğyanını
Benliğimde ihsanla, dilimde ikramla, zihnimde anlamlaşan varlığımda haksın
Yar adına neyi zikretsem varsın
Aşk yoksunuyum, sevmenin şerefindedir umudum
Zamanın yolcusuyum, hamiyetin vurgunuyum hasreti yaşarım
Salanın sesinde ürpertilere kanarım ne yastığımla ve ne de yatağımda kalırım
Sende bir gün meramımı anlarsın
İçimin burukluğunu hissederek mısralarda yaşarsın
Uzanan ellerim, fakirliğimde kalbim, fersizleşen gözlerim anar
Lanet adına her ne varsa derinliğinde suskunluğunu yaşar ve hikmetiyle bakar
Seyir kalbimde perdeleri açıyor
Temaşa ettiğim hazan vaktin felahından bahsediyor
İşte o zaman sinemdeki hicran anlamıyla tuval üzerine yansıyor
Hüzzam eserler hissiyatımda renkleniyor ve ruhum hilkatinden ibret sunuyor
An ve senin kalbinle anlamlaşan
Aşkın hakikatindeki ikramı anlayarak ecirle yaşayan
Korkma artık, vaat edilen ikramdan azade olma, sevdanı korla
Vurgun zamana kalma, hissiyatın dalgalarında boğulma kalbinle aşkı unutma
Giden derdin tezgâhında acemi
Arz edilen sanat adına her ne sergileniyorsa vehim mi
Ölçüler değişti, kuvvetin dengesi sekilerleşti, hakikat ötelendi
Mert ve haliyle namert varlık zehabında belirsizleşti, masumluk aşkla yüzleşti
Sen ancak kalbimle bir demsin
Tevdi edilen nefesin eşiğinde zadesin ve böyle hürsün
Ancak sevgiyle bir bütünsün ve feragatinle ihsanda sürursun
Ati adına ülfetsin, naiflik babında fevkalade mertsin ve edebin dilinde sevgizin
Firkatin içimde gamdır, ah u figan ettiren zamandır!
Ey selvi boylum üzülme Hüznün güzergâhında çaresiz büzülüpte üşüme Sırların hengâmesinde ha ne olursun hicran içinde bugün inleme
Nice gönüller hapiste İşte umutlar kalbinde sürur içinde filizlenmeyince Keder sinemin sahifesinde ve hüzün yüreğimde hasretin derdinde
Gölgem korkuluğum oldu Gece sinemde kimsesiz bir konuk olarak bakındı Bilmem ki şevk nerelerde hissiyatın salkımı oldu ve halimi unuttu
Nereye yönelsem sancı ar Ey hamiyet nerdesin hasretin yumağında kim var Mukadderat mı ruhum hayli bizar, nefesimin kimlere ne zararı var
Ey gönül ha sen ol aldırma Ruhumda hal fakirliğinin manzaralarını bırakma Nazarların hakkında yese kapılma ve umudun rahlesinden korkma
Yangın yüreğin hasretidir Yazmak hal ehlinin edep içinde nefeslenmesidir Aşk kimin zadesidir, çile neden sinenin derinliğine işlenen nefestir
Yangınım nice nefesin arına Ha ne olur birazda bulunsa kalbimin toprağında Ruhumun hilkatinde gizlenen sanatta ve umutlarımın tutamlarında
Ey anne seslenme rüyalarımda Babam ötelerin sessizliğinde bilemiyorum anla Evlat olmak, bağrımda sefilliği solumak ve hakkın rızasını unutmak
Adımlarım nereye götürüyor Sesin uzandığı sezgiyi hakkıyla kimler çözüyor Her nefes kalbin ikliminden neler söylüyor ruhum ona refakat ediyor
Ne deyim hakkınızı teslim ederim Seçtiğim kelimeler yüzünden anlaşılmıyor melalim Şikâyetleri nefeslenirim ve kelimelerin unutulmasından hayâ ederim
Neyleyim ki edebin biçaresiyim Neden anlaşılamayacağını nasıl fakirliğimle akıl ederim Muhakkak ki bağışlamanızı dilerim zira halimde demlenenle giderim
İşte efendim nedense böyleyim Elbette anlaşıldığın kadar değerlisin itiraz etme bilirim Tutkunu olduğum kelimeleri kime teslim ederim ve sessizliğe veririm
Her ne kadar tuhaflığım varsa da Lakin yazmak için tefekkür dirliğinde nefeslenmek muratsa Okuyan, okumayan farkı nefeslerle anlaşılsa da dua umudum yanımda
Ne yüreğimin beynime uzanan eli
Ve ne de dilimin amansız kederi kalbimde diner
Halimde zuhur eden heceyi ve açılan pencereyi kim seyreder
Ki gitmeden, âlemden göçmeden muhabbetin şevkinde bekliyor güfteler
Neden senden uzakta sensizliğe sürgünüm
Kalbimi burkan hasretin deminde ne fakir hürüm
İbretin aynasında, bilinççin sofrasında küskün bir elemim
Artık kederimle bütünüm ve hüznün toprağında, sürgün kalan nefesim
Ne arş kifayet eder ve ne de marş bir keder
Derdin serabında kim bir bade içer, halinden geçer
Tuğyan eden kalbi kim neyler ve muhabbet aşktan da geçer
Hicran hakikatten söz eder, aşk azimet için vazgeçilmeyen kutsi değer
Alnım ne kadar ak, ruhumda dinmez şafak
İnsan hayatında fark, kul kimliğindeki ittifak ve ilhak
Şayet zafiyetler hala vazgeçilmeyen duraksa nerede kaldı fark
Umutlarda son durak, kalbi manada sevgiye ram olmak şahtır mutlak
Neden yabancıyım ve kimliğimde hancıyım
Kime nedenleriyle davacıyım ve feragat ta sancılıyım
Kalan zamanımda, hicranın uhde bırakan sayfalarında acıyım
Ufkumdaki umman ve artık önemsenmeyen zamana neden davacıyım
Sevda satır aralarında temaşa ediyor aşka
Ecir koridorlarında ve çileli solumalarda kim yabancı
İnayet bekleyen, niyazı hak eden gönüller sevdaya çok sancılı
Gel artık bir durak kalmadı, kalbi manada haz hazanı kuşanıp karıştı
Gönül yasam mağdurdan yana çok hicranda
Gasp edilen nice haklar, hakikatin sağanağında umutta
Vuslat nitelikle barışık aklın vicdanla ihsanı yaşatan vakıaysa
Ne olur aska korkma, samimiyet ihlâstan noksan duygusallıksa anla
Edep hasreti yaşatan bir ahlakın ummanıysa
Lafazanlık edenler kimin umurunda, kalp aşka açıksa
Sevda bu manada tensellikten uzaklaşan haki katsa unutma
An ve seni bekleyen zaman tefekkürün ikliminde ve merakın sahnesinde
Henüz idrak edene kadar
Zihnim ne anlar ve sadece merak içinde bakar
Kalbim ruhun ummanından misaller sunar ve gözlerim çaresiz bakar
Gün bitmek üzere şimdi
Yeşeren umutlar iklimler misali dipdiri
Edebine bürünmüş, sabrı bilenmiş, kanaat ehli bir nisanın süruru gibi
Ey ağalar ve paşalar
Varlık namına anlamsızlığa çanak tutanlar
Mazlumun ahından anlamayan, biçareyi adam saymayan korkusuzlar
Nereye baksam solgun
Mideler fevkalade doygun ve hırslarla soygun
Zihinler bilgiye aç, kalpler idrake muhtaç ve ruhum nedendir kapkaç
Ey ehli aşk nerdesin
Hani yaşayan insanlarda fazilet için o fark
Bire gafil ha ne olur ki artık uykudan bir nebze hoşnutluk içinde kalk
Canlar zevki seferdeler
Açlığın dergahında sabır neden ahu figan eder
Aşk kimin gönlünde fevkalade feyiz için nöbet bekler ve çileyle iç içeler
Ey aşk kim sana muhtaç
İradeyi bağışlayanlar ve nefsini kollayan sakiler aç
Edep, halin derinliğine ufki sedalara ve ihsanı saltanata neden duyuyor ihtiyaç
Artık sessizliğime çekileyim
Gecenin dirilişine şahitliğimi secdelerle göğüsleyeyim
Seher için umutla bekleyim ve hayırlar içinde nefesimi sahibine teslim edeyim
Ey hak halimi arz edeyim
Senden başka kime kalbimin lekelerinden söz edeyim
Ruhumu prangalarından kurtarmak için nasıl bir niyaz edeyim ve sana geleyim
Yazıyor işte melali halden
Hangi kimliğin sığ dirliğinden ve edebe muhtaç dilden
Kurtar artık kalbimi acizliğin kirliliğinden ve bahşet bereketin faziletli derdinden
İşte o vakit beşerlik azat oluyor
Kul olmak letafeti yetiyor ruhu iştiyakla kuşatıyor
İnsan olmak kemali yeti arzuluyor ve edep dirliğinde hilmi salıyor
Aşk seni kalbinle nazar ettiriyor
Zanlardan kurtarıyor ve inayet için azmettiriyor
Feragati önceliyor ve takvayı gözler önüne sererek seni yetiştiriyor
O vakit hakikat seni anıyor
Kalbin aşk ile hakkı zikrediyor suhuleti diliyor
Vuslat erişilmez olmaktan çıkıyor ve seni muhabbetle davet ediyor
An zamanın katresiydi
İnsan kimliğinde kime ne söylenebilinirdi nedenler belirsizdi
Gönlümün sessiz iklimi hazanın solgunluğuna gebeydi zira hicran kaderdi
Aldırmadan yol aldığım yılar
Sabahlara denk çektiğim sessiz sancılar neler anlatıyordu
Lakin kime ne anlatabilirdim, edebi fakirliğim ve kifayetsiz halim vardı
Suskunluğumla arkama bakamazdım
Hasretimi kimselere anlatamadan ahımla sayfalar açamazdım
Ömür solgunluğunu sabır dirliğinde ve aşkın uhdesiyle hale anlatamazdım
Feraset bu kadar zor mu?
Ruhumun ikliminden nazarlar takatsizliğimle ne kadar anlamlı
Umut kimlerin müstesna süruru bahtı ve bereketin anahtarı çok anlamlı
Ne deyim yorgunluğuma solgunum
Ne derler kaygısıyla ve zan toprağında kaygılıdır umutlarım
Teslimiyette ve kalbi saflığımla tercihi irademle lekelenmişti tohumlarım
Açtığım sayfalarda hüzün var
Toprağın kokusunda mazur mahzunluğum beni korkulara salar
Bilirim ötelerin iklimindedir solmayan bahtı bahar ve rengârenk sayfalar
Aşk kendi dirliğinde umuttur
Hilkatin bağrından ve ahseni husustan mükerrem konuktur
Evveliyatında ve bahşedildiği olgusuyla kudretten nükseden nuru soluktur
Heveslerim hali bağlamıyor
Umutlarım gerekçesiz bilinçsizliğimle bereketi sorguluyor
Semadan nükseden o sağanak ve her bir damlasında anlam bulan hakikat
Gölgem ne kadar yalancı
Ellerim avuçlarımla sanki hayallerimin en bariz tortusu
Ömür sermayenden ve akıl haznemden iradeyi infaz korkularım arkamda
Sessizliğimle yol alıyorum
Nazarlarımla suskun kalarak halime sayfalar açıyorum
Kimseye asla kırılmıyorum katiyen ayıplamıyorum zira kendime bakıyorum
Bilmeliydin ki senin
Hissiyatınla nefeslenmek
Cihanın rengârenk gülleriyle
Bezenerek hem hal olmak demektir
Baharlarda aşkı anmak
Ve onu doyasıya yudumlamak
Ne kadar mukaddestir bir bilseydin
Her gün duvar başlarına
Bırakılan o bayat ekmekleri
Suya bandırarak yemek bir lütuftur
Suya hasret bir selvi misali.
Korkuya taş çıkartan lav gibi
Gecelerin sessizliğinden ürpermek ne ki
Bilmeyen için aşk ne ki
Bilinen her melalde ki seyri
İdrak için hakikat tercih edilmeli
Durmadan akan suların hikmeti!
Susuzluğun sinedeki açtığı külfeti!
Akletme yenler için olan merak ne ki
Sen ki sahilde şakıyan suların
Hıçkırığında kendini buluyorsun.
Halini bekleyen geceye anlatıyorsun
Sızını cihana haykırıyorsun
Anlaşılır olmak için yazıyorsun
Paylaşım için edeple soluyorsun
Lakin gözyaşların kurumadıkça
Toprak suya hasret kalmadıkça
Çileler sabır ile yudumlanmadıkça
Aşk asla bulunmaz değil mi?
Aşk sizce fedakârlık öyle değil mi?
Melali tevazu ile vakfetmenin emri
Hizmette zaruret keyfiyeti
Seni cezp eder değil mi senin için
Talebe olmak keyfi diplomalı olmak azmi
Sözün kuvveti mesabesinde
Öyle değil mi adam olmakta fevki
Akidede ki mevcut bulunan her şevki
Aşk ile kelime-i tevhidi
İkrar etmek için vakit vaki sevgiler
Senin için saklı, akıl idrak edenler için katkı
Tefekkür edilmedikçe ruh, insan içinde evet,saklı
Vaat edilen umut niye aman vermiyor
Salıverdiğim nefesler hicranımla hesapla bedelleşiyor
Ruhumun azadeliği yüreğimi burkarak, sineme hasreti yağdırıyor
Dilim susuyor, kalbim konuşuyor, gözlerim mecalsiz bir şekilde ufka bakıyor
Her attığım adımda gözüm kararıyor
Göçtüğüm mekânlar artık nefesimi bırakarak ağlıyor
Bilmem ki geriye ne kalıyor, ne bir ses ve ne de bir eser bağlıyor
Ruhumun bizarlığı niye halimi korkutuyor, hesap kalbimde bir başkalaşıyor
Yalnızlığıma avdet eden yârin sesi
Ruhuma şevk bahşeden busesi, edebiyle o aziz nefesi
Sanki kalbime vuslatın payesiydi, fakirliğime hamiyeti eğledi
İşte sineme sudur eden süruru ve nefesin ilzamında ki kutlu nuru anlamıştım
Çekildiğim sessizliğimle onu andım
Bağrımın yangınlığında ve hıçkıran umutlarımla ağladım
O an ve geçmeyen aşkı zamanda bilmem ki ne kadar dağlandım
Çok dalgındım, görmediğim dalgaların serencamında hicranımı yudumladım
Hüznün feyziyle ellerimi öyle açtım
Ağladım, durmadan yüreğimi açarak yangında adımladım
Acizliğimle ve dilimin sefilliğinde halimin fakirliğini Rabbime anlattım
Gönlümü aç, çilede inkişafı ruhuma kat nefesimi sürurla ve edeple halime tat
Dinmiyor elemin furyası kalbimde
Bilmem ki daha ne kadar refakat edecek bu sefil halime
Hani o iştiyakla bıraktığım kutlu umutlarım hala nasibi hak seferinde
Ömür sahifemde, nefesin göçü haşyetiyle elemle demde, mizan hazin halimde
Bir nazar eğleme artık nefes bitti
Sürur kalmayınca kalbimde şevk tükendi ve sessiz gitti
Beyan edemediğim meramım ve mısralara yazdığım yangınlığım hissedildi
Gönül ummana yöneldi, derdi gamını hicranıyla ve nefesin kalanıyla ona döktü
Şimdi düşünmek için bir akıl gerek Niye hissiyatım perişan ve gevrek, çetrefillik içinde kaimdir avare bellek Ah sürgün yıllar, ne söylesem kar etmeyecek Ruhumu titreten hırçın fırtınalar bilmem ki artık ne vakit hali dinecek
Ey badı sabah, ne zaman duyacaksın çığlıklarımı Kalbimin ilmik ilmik dağlanan yanıklarını, nefesin şevksiz bizarlığını Ömrün son durağına ramak kalmış naçarlığımı Durma artık bir ses ver, umudun kalanıyla gönlümde aşkla yeşer
Kimlere sormadım, sinemde hazan hiç tükenmedi ki Gönlümün ayaz duvarları hiç ısınmadı ki Gözyaşlarım hakikatin sevdasıyla bir pişmanlık yaşamadı ki Ne kaldı geriye müddeti nefesten arîleşen hiçliğimle, döndüm bir deliye
Ne hilalleşen karakaşların meftununda acizliğimi anarım Ne tenselliğin dirliğinden ilzam olan heveslere dalar bir aşk yaşarım Diyarların suskunluğunda gönlün makûs gözyaşlarını ararım Sazımı çalarım, mızrabı hüzünle yüreklere hazin bir esin bırakırım
Ey hak, duy sesimi, gönlümün meşalesinden ayan olan hislerimi Kalbimin inşiraha muhtaç olan hallerini ve dilimin edebi çaresizliğini Şimdi divanındayım Naçarlığın eşiğinde kalbi fakirliğimle bizarım aşkla yalnız seni anarım Maksuda nail olmak için bilmem ki ne yaparım, gönlümü kime yaslarım
Bu manada ne düşlerin serencamında yaşarım Ne hülya vahalarında sayıklarım, ne aşkın mahzunluğunda yüreğimi zevke adarım Bir faniliğin meşkiyle ve ecrin ferahlığında umudun feyzine dalarım Durmadan aşk için ağlarım, sevdanın rahlesinde sabahlara kadar sancılar yaşarım
Beklemek kar etmez, aşktan vazgeçilmez Çareisz hal sükuta çekilsede, sevda yadellerden hicranı yürekte bitirmez Söz yetmez, anlam şehredilmez Aşk, halin deminden asla vazgeçmez
Ne olur sormayın aşkı bana Yılların kaybolmuşluğu, yüreğimi burkarak hasreti anlatsa da Gözler aransa, sözler gönüllerde aşkın ülfetini koklatsa sabır bir mecak bırakmasa, hıçkırıklar hali sulasa da hiç korkma
Ey yar, yadınla teselli ile umuda sarılırım Sabahlara dek halini anar, ruhundan esinle aşkla çoşarım Dile gelen eşiklerden vesileleri koklarım Yanarım, bahtım için suskun çığlığımı bilmem nasıl anlatırım
Ne kaldı ömürden, gönülde akan efkarın sesinden Dile gelen hicranın busesinden, hüznün nağmesinden ve ferinden Bir ah çektiren kederinden, esir alan hasretin kadrinden Ruhumun sedasından zerkedilen göçmelerden ve elemden
Sormayın artık aşkı bana, gayrı söz edemem Gönül dilini aşikar eyleyip, çaresizliğimi yüreğinize hasredemem Edebin sahifelerinde nefeslenmeden bir huzura eremem Bir aşktan ve birde ölümden feragat edemem
Ne mızrap sustu, ne gönül mahzunluğu gama bıraktı!
Yıllara anlatamadım...
Ne kadar an gelip yüreğimi titreterek geçmişse
Ruhum idrakin mukaşefetinde, sinem umman derinliğinde,kal kime ne söyler dinle
Bir ömür geçti, ne mızrap sustu, ne gönül mahzunluğu bıraktı, evet an ve an arandı
Çevherdir özün, halime nakşeden sözün...
Edebin rahlesinde, ülfetin payesinde nefeslenmen sinemi dağlayan sükutu közün
Aklım ermez, iradem azimet için ruhumun sesini dinlemez, kalbim niye erişmez
Kalan nefesim feyzin için sineme serinlik vermez, dilim edebe hakkıyla bürünmez
Gün açıyor her an hasretin bağrında...
Sımsıkı birşekilde sarıldığım umudum olmasa,çilenin rahmeti kalbimde yaşamasa
Hazan ibretim için şakısa, zemheri idrakim için hakikatin aşkını sürurla anlatsa
Müddeti nefesim ne kaldıysa, kanaat ruhum için en zarif mübadele feyzi olacaksa
Kitabı celil ve hasretin dili gül anlaşılınca...
Çekiliyorum sükutun sayfalarına, sessiz çığlığım hiç duyulmadan ruh çıkacak sa
Başlıyor yine hıçkırıklarım durmuyor umudun cenahında, nidam vicdan lahzasına
Diriliş senfonisi vuslatın tınısında bir hesabı mizansa, korkma aşkı hakça anla
Kim çıkarsa çıksın karşına, bel bağlama...
Önce kalbin sesini, ruhunun yetisini, aklın ve irfanın irşadı çehresini halinde yaşa
Dile gelen tutkuyu bir sevda sanma, heves aşkı öldürür, keyfiyet nefse tabidir anla
Hakikat sedası etrafında ve iradeyi akıl muhakemende koşulsuz başlıyor umursa
Sussam gönül razı değil, serdetsem ruhuma ar gelir!!
Ne yapsam, hiç şaşırmadan kalbimin sesini anlasam
Ne kadar mahzunluğum varsa, içime atsam, Rabbime aşkla ellerimi açsam
Kimseye aldanmadan, nefsimin hoyratlığına kanmadan sevdanın meşkini anlasam
İçimin yaıklığını, sinemin bizarlığını, hakikatın rahlesinde arındırsam
Ey Rabbim...
Sen bilirsin, sen her hareket ve kuvvetin yegane sahibisin, bizzat melikimsin
Acziyetimin, zafiyetler içinde tükettiğim her bir nefesin hesabına kefilsin
Ne yaptımsa, sığınmalar yumağında mizanı bekliyor, andıkça yüreğim titriyor
Nereye baksam, hangi nazarı okusam, bir garipliğin lahzasında içim gidiyor
Niye böyleyim...
Akan zamanda ve bir avuntu içinde, telakkiler nefsimi okşadıça elan bencileyim
Ezan okunuyor, camiler hazin içinde bakıyor, ruhum bizar olup hazan yaşıyor
İmanın mı mukallit, ihsanım mızan içinde hezeyan, kalbim yine içler acısı ağlıyor
Ne vakit bir mevta görsem...
Bizzat yüzsüslüğümün perdelerini çekerek, ruhumun sedasını dinlesem inliyor
Feryatlar niye duyulmuyor, beşer olmak bu kadar sefillik mi yüreğime işliyor
İnsan olmak yetmiyor, muhakeme etmek, idrakin lehçesinde aşkı koklamak istiyor
Gülen sabinin yüreğinde masumluk ne ise...
Dönen zaman içinde imanın telakkilerin lahzasında bir dirhem keder nefesse
Hakikatin şehrine amade olan gönlüm niye böyle meşakkat içinde, elemiyle söyle
Kalmadı hevesim, nefsimin aymazlığına tek çare biliyorum iksiri aşkın nasip eyle
Dil kuruyor, gönül ağlıyor, gözler hüzün boşaltıyor...
Hicranın her sahnesi bir bir sinemin tuvalinde açılıyor, durmuyor hıçkırık başlıyor
Nefesim kesik kesik, sessizliğin kadrinde kalan ruhumun lisanını mahzun bakıyor
Kalbim seni anıyor,rahmetine sığınıp umutlarım kanatlanıyor ve için sızlıyor