Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Yapraklar Bir aşkın mana katresinde ki Yansımalarını aksettiriyordu
Ne parmaklar onu okşamıştı Haline bir şevk katmıştı Her nedense Bir yaprağın hali Nezaketinde her zaman nisanın, Bir aşkın, bir hazzın, bir kızın salınması, Naz ile samimiyeti hatırıma gelirdi
Bir damlanın dalgaları misali, Melalin dili sukut hali gibi
Ne hicranlar gizliydi oysaki Paki mahzun umutlarında, Feryat edemediği soluklarında, Yutkunduğu muratlarında. Her düşen bir yaprak misali…
Her bir nefesi anlamlaştıran Ruhunun güzelliğinde ki sanattır
Ruh hak için vardır, mutlaktır Aşkın rengiyle boyanmaktır
Nedendir sanat harikası aşklar Sürekli ibreti hak olarak Telakki edilerek anlatılırlar.
Nesiller boyu Tarihin savaşlar kusturan Teganniliğinde sanki uzatılan Bir buket misali, bir salkım üzüm gibi, Tenin halinden boşandığı gibi, Midenin kendi yetisiyle iktifa ettiği misali
Bedende Bir yenileşme, sinede İçsel derinleşme safhası başlardı Sanki açlığın yudumlanan sahnelerinde
Kulluğun idraki gibi, Muştunun kalan izleri misali, aşkın hali Hissiyatta devri mana yapması gibi
Ruh bedene Vaziyet ettiği sürece itibarlıdır, Vardır, anlamlıdır, kadri mutlaktır
Nefisler asla eziyete, ıstıraba, Gayrete, meşakkate kapalıdırlar
Yan gelip yatmak isterler, Doymak nedir bilmezler, bedenin Kas yapısını tahrik ederek miskinleştirirler
Ölmek Temayülüne hız katarak, Manasız kalırlar ancak
Oysa sessizliğinde sukutu hal ile Akıbetini bekleyen su, emri hak ile Hiddetin ve şiddetin korkusuyla Esrarın safhalarındaydı.
Yaprak ki Dalından kopmak zorunda Bırakılan bir sevdanın mahzunluğunu Yaşayarak habersizdi olacaklardan
Lakin düşmek zorunaydı hikmetin Muvacehesinde ki mevcut nasibince
Bu öyle Kutlu bir yoldu ki teslimiyetle Ancak durulur, solunur, anlam bulunurdu
Muhakkak ki Bir halk edenin nuruydu, Muradıydı, tasarrufuydu, nizamıydı
Maksuda Ulaşmanın bir tek yolu Rızayı bari ile solumak, konuşmak, Hem hal olmaktı, aksi bir tavrın Tercih edilerek enaniyet için İsyana girilmesi şirretti
Hazanın Esrarında kurumaya yüz tutarak, Hayat damarları sessiz bir sukutun Perdelerinde aranan mızraptan Akseden bir feryadın nağmesi misaliydi
Gözyaşları İçe akarken, kan çekilirken, İksir tükenirken, cazibe biterken Bırakılmak gibi, azadın izleri misali
Hürriyeti hayata yeniden başlamak gibi…
Suya düşerken Bile esintilerin etkisinde Sessiz melalin derinliğinde sesler, Renkler anlamsızlaşır, tükenen bedende ki Can gibi, mecalsiz aranan nazarlar misali
Bariz olan ezel ve ebet, hak ve ret, vicdan ve nefs…
Orjinal boyutu icin tiklayin 819x659px and 53KB.
İnsan olmak Ve bu şerefe nail bulunmak Ne büyük bir nimettir. Şükrü asla mümkün Olmayan en büyük değerdir
Fazilettir, Payedir, şereftir, hilkattir. Böyle bir itminanlığa haiz olmak için Muhakkak ki bir eğitim şarttır
Eğitmen Öncelikle kim olduğunu bilen, Hilkatin ve aidiyetin idrakine vakıf bulunan, Mükellefiyetin ve emanetin Ne kadar önemli olduğunu bilen Bir şuurun sahibi bulunmalıdır.
Aksi takdirde Manasından habersiz bir kişilik Ne kadar verimli olabilir, öncelikle Kendisi bizzat bir eğitimden geçmelidir, Hakikat nedir muhakkak bilmelidir.
Hülasa edersek Mazisiyle kahretmeyen, geleceğiyle Paganlaşmayı öncelemeyen, Objektif bir düşünme usulünü özellikle Tercih eden bir mürebbiye ve eğitici olmalıdır.
Vatanın teminatı, Vicdanın, izanın, halin izahı Ve vuzuhu için en önemli dayanağı Manevi alt yapıdan geçmektedir
Manevi Alt yapısı olmayan bir insan, Sorumsuz bulunandır, Keyfiyetine göre davranışı önceleyendir
Bir insana Fayda sağlamak adına, öncelikle Onu anlamak için gayret, Sükûnet ve sabır gerekmektedir.
Bilmekteyiz ki Hiddeti önceleyenler Bilgi bakımından yetersiz kişilerdir.
Şiddet Heveslileri ise konuşma dilinden Yoksun cahilliği öne çıkmış kimselerdir
Bu kişilerin Genel temayülü, isteklerini Sevgi diliyle değil kargaşa ortamını Tercih ederek elde etmek meyilleridir.
Aslında Bu insanların en büyük problemi Bire bir kendileriyledir Kendi sineleriyle barışık değillerdir
Husumet, Haset, riya, tekebbür, zülüm, Hiddet, şiddet, aldatmak, İnkâr etmek temel tercihleridir
Çünkü Nihayetinde kime hesap vereceğini, Bir nefeslik can olan akıbetlerini
Mahşerin Haşyetini nerden bilecekler ki, Bilgi ve mana muhayyilesi bunların En son veya asla istemedikleri tercihleridir.
İnsanlık tarihinde En bariz olan iki husus ön plana çıkmıştır Ezel ve ebet, Hak ve ret, vicdan ve nefs, Zalim ve mazlum, müstekbir Ve müstezaf, Rab ve tağut tercihleridir
En ufak Bir paha karşılığında dinini satanlar, Farkında olmayanlarda çabası tabi ki
Gecenin Makûs nidasını duyuyordum Tutmayan uykunun perişanlığında Halimce bir yaren arıyordum Lisanın nisasında duyulmayan perdeleri Ve hicranı nefesleri merak ediyordum Derdin her sahnesini, Çilenin hikmetli payesini, Efkârın bizar eden halini soluyordum
Zafiyetlerimin Hataya duçar eşkâliyle İrademin azimetten yoksun sefilliğiyle, Birde hüzün kalbe girince Serabın en zarif haliyle, Hasretin dile getirdiği hüzzam Güfteyle yoldaş oldum Esinti sinemin en ücra köşesinde Yıllara sâri suskun kalan Vecdi ruhumda okuyordu
Sarsılmış Ve şaşırmış bir haldeydim Tenimi okşayan ve halimin En yalnızlığında arkadaş olan farktı Hangi köşeye baksam, Gecenin en kuytu karanlığında Neyi aransam bir gamdı Hicranın sazendeliğinde, Nakkaşın özverisiyle, Ressamın yürek sesiyle esini andım
Dönüp Arkama hazinliğimi andım Ne bir ses ve hatta nefes Duyulmaz olmuştu, kulaklar ne yapsın Kalp itminan olmadıkça, İnşirah için talim almadıkça, Ruh hicranla yaşadıkça Güneş doğsa, gün aydınlansa, İnsanlar koşu atları misali Solusalar da sancı haktı
Hani şairler Anlatırlar mısralarla Düşünülen, Aklıselim ile nizam edilen, Halin dilinden esinlenen Umutların salasında, Sevdanın sancısında, Aşkın titreten yamaçlarında ağlarken Ömrün sahnesinde İkame edemediği, düşlerin Perdesinden seslendiği hissiyat var ya
Dürülen Bir hayatın acısı başkaydı Ne kadar çok sinemde Gün yüzüne hasret kalmış uhdeler sanıktı Artık her şey başkaydı, Solgunlaşan hal, eskiye mahal kal, Vaktin kıskacındaydı Anlatılmayan her şey zanlıydı, Yargıcın müsaadesiyle Ve iradeyi hal ile keyfiyetiyle
Hiç değilse gülün naifliğinde gönlüme nazar etsen…
Orjinal boyutu icin tiklayin 750x469px and 58KB.
Sazende Tamburuyla hicaz taksimi geçerken Sustum… Nihayetimin ayan olacak hüznüyle
Yutkundum durdum Hissiyatımı buğulayan Hasretin şavkıyla gözlerim bıraktı, Gam sinemi dağladı, Hicran her daim kapımda sabırdı
Ne gecem ve dahi gün içinde neşem vardı, Sürur nedense çok uzaklarda kaldı
Artık gönül sayfam Karanlık içinde umutla bekleyen meraktı
Kalbimin dinmeyen hüznü, Bahtım için ne muazzam sancıydı Şevkim niye uzaklaştı, kar yüreğimin Derinliğinde bekleyen bir kaftandı
Ölüm aklım için kardı, Ruhum hakikatin serencamında Aklanan sevdaydı, edep vardı
Ne vakit Vuslatı ansam, titreyerek ağlasam
Kalbimin inşiraha hasretini Nasıl anlatsam ve iflahı koklasam
Ağlasam, Durmadan hakkın zikrine kanarak Yalvarsam, hiç usanmasam
Sermayem için kollarımı açarak, Kalbi lekelerimden aklanmayı, Ah affıyla başarsam
Vakıf olamadığım Lisanın kadriyle solusam
Dile delen ayetlerin sağanağında Kaybolarak aşkına uzansam
Hiç değilse gülün naifliğinde gönlümü Buğulasam, hasretimi bir anlatsam
Yazsam, sinemin yangınlığında Aziz gönüllerin himmetiyle Niyazlaşsam ve ağlasam
Niye bencileyim, Varlığın ebet adına nöbetçisi miyim
Hali sefilliğim için sanki bir dilenciyim, Hangi yolda kalıcıyım
Veren belli, sahibim kimdi, Kudretin azameti Ah nasıl görülmezden gelindi
Ömür tükendi, hesap yakinleşti, Kefen biçildi, ölüm ise dirilmek için, İhlâsla nasipti
Kimler geldi, Kimler derdi gam ile göçtü
Dareyn saadetinin vaat edildiği Belliydi, lakin kim edeple meyletti
Düşündükçe içim titretti nefesi kesti, Umutlarım efkârla belendi
Kalbi fakirliğimle, takatten arî dizlerimle, Fersizleşen gözlerimle ellerimi açtım ilahi
Ne bir Hevesim kaldı ve ne de uhdem ardı
Yüreğimi dağlayan hançerin yarası, Sinemin fakirliğin bir ibreti nazardı
Gönlüm, hicranın sükûnetiyle, elemin Hüznüyle kemalleşen bir sevdayı karardı
Hayat, idrakim için en anlamlı bir kitaptı, Kitabeler mazime açılan en kutsi nazardı
Ne olur bir lahza Açmayın sine-i efkârımın örtüsünü
Küllenen melalimin sancıya Türap olan hicran öyküsünü
Dinlemeyin kalbimin hazin nağmesini, Ruhumu bizar bırakan hançerini
Titreyen şu hali acizliğimde avareleşen Hislerini, dinmeyen nidamdan göz paremi
Umut, hakkı sevdadır Vuslat için en ulvi aşkı sultandır
Yeis içinde nefeslenmek, Sine için fevkalade bir zayiattır İnşirah kalp için ihsandır, kul için İhlâs niye farktır, aşk feda için aktır
Yakan hicran, buğulayan her an, mavera Yolculuğunda aşkı coşkuyla hale koyan
Sinemde Kaim olan bir metanet var Ruhumun mateminde hasret ar
Lakin korkular içinde nefes almak, Yüreğimi çok dağlar
Vaat edilen hazlar, merakı önceleyen Soluklar cennete girmek için ağlar
Müddeti nefes için andığım, yüreğimin Haresinde hüzünle baktığım farklılığım acı
Yanan ocağın Umuduna kanan, ona bel bağlayan
Issız köşelerde avareliğin Sefilliğinde merakı yudumlayan
Kanayan sinenin hali efkârını hiç Anlamadan yaşayan ve haykıran can
Kudretin payesini, nefesin acizliğini, Ömür için vaat edilen suali bilmeyince ağlar
Tefekkür ettikçe Sefilliğin en bariz çehresi karşıma çıkar
Lal olan dilimin bizarlığı Sineme akarak yüreğimi dağlar
Ne andığım o korkutan nar ve ne de İdrakine vasıl olamadığım her bahar
Umutlarım için bekleyen Filizlerde bir aşkı sevda var, Kim hali fakirliğime yanar
Biraz durun Seslenmeyin derin bir uykuyla irkileyim
Düşlerin serencamında Hülyaların şevkiyle hasrete ereyim
Nefesim oldukça hazanı neyleyim, Temaşa ettiğim nispette aşkla göçeyim
Ah halimin derinliğine nüfus eden Hazin kederim, Kabrim için ölümle bedelleşirim
Şimdi ne olacak Nefsimi bekleyen haşyetli bahanelerim
Ne söylesem hakikat için Kalbimin sahifelerinde eğleşirim İnayet için hamiyeti kimden dilerim, ah görgüsüz melalim seninle neylerim
Mizan için niyaz ederim, kalbimin sahibine İltica ederek umudu aşkla yâd ederim
Suskun sokaklar gibisin, niçin bedbin bir nefessin…
Orjinal boyutu icin tiklayin 720x480px and 35KB.
Artık Biliyorum korkuyorsun
Sualler içinde uçsuz bucaksız Bir yol alıyorsun, bazen ürperiyorsun
Gelip geçen zamana ne söylüyorsun, Nasıl bir burukluk yaşıyor ve ağlıyorsun
Gülmüyorsun, sadece anlamı içine çeken Bir tebessümle gönlümü alıyor uzaklaşıyorsun
Nedense seni sana Bırakmayan çığlığın var
Hıçkırıkların akseden sedası sessizliğinde İçimde akar, neden ağlarsın ey yar
Sabır ve kanaat ruhun didarında en manidar Bir kar, hesapsız nefeslenmek neye yarar
Zaten geçen yıllar sinemde çırpınışlarımı yoklar, Ukdeyle umuda kim ve nasıl bakar ey yar
Söyle niçin suskun Sokaklar gibisin, neden bu kadar sessizsin
Hissiyatını aşikâr eylemeyen bir nidasın, Edebin derinliğinde ne ülfetli bir değersin
Lal olan dilinle, utangaç nazarınla, nefes Nefese koyan merakınla suhuletsin ve zarafetsin İçim içime sığmıyor, evet billahi akıl sır ermiyor, Cezbeden halin, şimdi melalime üşüşüyor
Yıllardır manasına Meftun olduğum edebi halin içime Titremeleri zerk ediyor, aşkını şehre diyor
Ne kadar hasret varsa içimde bereketleniyor, Kavuşmak ne kadar müşkül bir işmiş dedirtiyor
Gözyaşlarım bu an kalbimden neşet ediyor, Bu hicran ruhumun serencamında ikamet ediyor
Her ne yapsak ta gün bitiyor, Kabrin lahzası hissediliyor, dinmiyor
Tefekkür etmek ve tesbihat için Kalbin nazar gâh olduğunun Farkını anlamak ziyadeleşiyor
Ne kadar muradım varsa, O an sineme sökün ediyor, Bahtım için aşkla sahibine iltica ediyor
Gönül kapım açılmayı bekliyor, Eşiklerin dirliğinde beklenen nasibi Kimden sevda ile diliyor
Kadere razı ol diyorlar, iradeyi nereye koyuyorlar…
Orjinal boyutu icin tiklayin 960x635px and 121KB.
İnsan kal etmek için Önce düşleyip sonra düşünmeli Gerekçeleriyle hemhal edip, Kuşkulardan arîleşmeli Akıl ve izan niçin tevdi edilmiştir Diye bir sualle müracaat edilmeli Kati delillerle, Ravilerin samimiyetlerinde ve aşkın Vecdinde ki feyizle nefeslenmeli
Tercihin Muvacehesi nedir Her kanaat aklın ve fikrin Tabi olduğu an değil midir Haline müdrik olunmayan kazalar Elbette ki imtihan için bedeldir Dikkat edilmesi gereken husus, Şer’i delillere ve iradede ki Teslimiyete gerekçedir
Sünnetullah İyice anlaşılmalıdır Yoksa ilim merakın arı değil, Nefsin durağı olarak kalacaktır Hesap edilmeyen lahza niçin tuğyandır, Nefesin müddetinden azat olmak hak mıdır Ezelin ve ebedin hülasası Ruhun firkati için farktır, Kalp aşka eriştikçe bir vuslattır
Düşünmek Bedelsiz olmaz Azmin ve tetkikin olmazsa, İdrakin vecdi haline müdrik olamaz İhsan ve aşk aklın ve kalbin Hulasasında buluşamaz, İraden için vesile bulmaz· Can maksatsız feda olur mu? Aklın tutuklu kalması Bahanesi bulunur mu, kaçılmaz
Nasıl Keyfin için canlıysan Heyecanını teskin etmek adına Hangi hesabın türabıysan Ruhunun ve kalbinin lisanını Terennüm edecek kadar Aşkın vecdine yakınsan İraden için tutsak olma, Zafiyetlerin derdiyle boğulma, Yeisin halinden de yakınma
Şiddet Ve asabiyet hardır Kalbini virane kılan buhrandır, Ruhun için kadavradır Aklın adına hezeyandır, İzanın manasında Ülfetsiz sancıdır, bulaşma Ne kadar ehliyet sahibiysen, Tercihlerin nispetinde Hülasa edileceğini hiç unutma
Bahtına Kahredenler Bin hüzün ile ah edip Aczi yet içinde nefeslenen bedenler Kendinin farkında olmayan, Ahsen-i takvimin rengine Boyanmayan kederler Nasıl şevkin halinde dirilecek, Azmin icmalinde istikbalde Şekillenecek düşünmezler
Kim bilir Kaç kez okumuştum
Hiç usanmadan, Nefesi yıldırmadan Ve bizarlık halini yaşamadan
Hasret kokan tınıları, Yazılan serencamları, Yâd edilen süruru bahtiyarlıkları
Ne kadar ağlasam Yüreğimi dağlayan bu acıyla Hıçkırsam asla bir gam olmayacak
Gelen gider, Sebebi nasiptir derim
Sinemin derinliğinde hissederek Buselerimi, sessizliğin Pervazlarında gizlerim
Bir ah çekerek nefesin müddetini Hali fakirliğimle bir kez daha Yâd eder, serinlerim
Bilmem ki bu hicranımı daha Kaç zaman beslerim sızlanmadan Demlenir ah ederim
Ne vakit derin Nağmesin tınısındaysam
Ruhumun figanıyla kalbimin Hıçkırıklarına kanarsam, İşte o vakit rahatlarım
Bir rehin olarak bıraktığım, Yıllara sirayet ediyor bu hüzünlü sancım, duacıyım
Kalbimin mecrasında, Umutların hülyasında evet, Fevkalade mutlu ve huzurluyum
Çaresiz sual Ederim ve eksikliğimdir derim
Hangi nefesin bahtına nazar etsem, Nağmenin derinliğinde O anı güfteleşmek isterim
Kanadı kırılmış kuşun, Bir ayağı kırılmış koyunun, Ruhuma seslenen korku bilirim
Kimi kime şikâyet ederim Bilmem ki kader mi derim Ve cüzi irademe neler söylerim
Heyhat bak ki Yine sabah olmuş neyleyim
Seherin latifliğinde, Sessiz seslenişler cenahında, Kalbim için bir davet beklerim
Aklım ve izanım için felahı dilerim, Kalbim için el hak İnşirahı sürur içinde dilerim
Elbette ki nasip olan ve olacak Ne varsa sabrederim, Hamt ederek sahibime yönelirim
Akşama Yakın bir vakitti.
Kuşlar o kadar güzel uçuyorlardı ki Hürriyetin yekparesinde bir nefes sıhhat gibi
Oldukça canlı ve diri bir keyfiyette, Hilkatleri mucibince, rızıklarının taksimince!
Semanın haşmeti, maviliğin enginliği, Bulutların serpilişi bir nizamın ölçüsüydü.
Etrafımız Oldukça kalabalıktı, Muhtelif seslerin can havliyle çıktığı, Meramların paylaşıldığı, dikkatlerin bir yöne doğru Çekilmek dilendiği bir ortamdı.
Her bir arkadaşım Bir güç gösterisine soyunmuştu sanki. Aslen güçsüz olanlar dahi her zaman ulaşabileceği Bir babası veya annesi olduğundan, Evleri yakın bulunduğundan Daha çok baskın çıkıyorlardı.
Top oynansa, Maç yapılsa, met değnekte olsa, Yakarda karar kılınsa, tıpta oynansa, Saklambaçta varsa yinede pek değişen Bir şey olmuyordu bu meyanda.
Uçurtmalarımız Çok olmuştur, topaçlarımız Nasılda zınılayarak ses çıkartırlardı.
Bir kaş arkadaş uçurtma sevdasıyla Gökyüzünde seyri âlem ederken düşlerimiz, Hülya sağanaklarımız, kursağımızda kalan Umutlarımız sayfalarını açardı sanki!
Bir Ayçiçeğinin kalpağında, Bir mısırın sümbül yelpazesinde, Bir nohudun metanetinde, Bir karpuzun masumiyetinde, Bir kavunun dirayetinde, Bir çileğin zarafetinde, bir domatesin hazırlığında, Bir biberin süzülüşünde farklı fark ibret için şafaktı
En heyecanlı Anlarımızda, annemizin gel diyen Amir sesi hepimiz için ne büyük hoşnutsuzdu!
Babalarımız Sanki daha bir masumdu, Çok yüz göz olmazlardı, Çalışan dirayetli pervanelerdi. Annelerimiz sabrın demi, Sevginin seli, hoş görünün nefesiydi.
Ablalarımız Can yoldaşımız, Yardım sağanağımız, Kaygı yumağımız canlardı.
Ağabeylerimiz sanki daha katı, Yaptırım noktasında karalı, Müsamaha açısından çok sıkıntılı olanlardı.
Komşularımız Ne kadarda birbirinden farklı insanlardı. Bir kooperatif marifetiyle bir müşterekliği bulunan, Çok değişik mekânlardan gelmek zorunda kalanlardı.
Kültür farkı o kadar sarih olandı ki, tercih sebepleri dikkate şayan olanlardı.