Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Düşünmek, insan olmanın erdemiyle nefeslenmek demektir…
Mehmet Çok şımartılmıştı. Evlerinin tek oğlu Babasının avcılık lakabı bulunan Mehmet’e Kimseler söz edemezlerdi. Ne kadar çok şımarsa da!
Çok haksızlık yapsa da, Onun her hareketi birilerince masum karşılanırdı. Çünkü avcı olan Ahmet amcadan çok korkarlardı. Lakin Ahmet amca bunlardan habersiz olan, Kendiişleriyle ilgili çalışmaları bulunan çok sakin bir insandı.
Bizler uzaktan da olsa Bir kötülüğüne şahit olamadığımızdan Azda olsa onu severdik. Oğlu Mehmet’i hiç Sevmediğimiz halde, onu şımarttığını bildiğimiz Nedenle diyemem, çünkü onu hiç yüz göz olurken görmemiştik.
Bir gün yine uçurtmalarımızı Uçururken şımarık Mehmet bir diğer arkadaşın İpini kopartmak için, uçurtmasını kaçırtmak için saldırmıştı.
Mağdur olan arkadaşımız Sait Ne kadar sabrederek dirense de, Bizler bir gayret göster sekte Tüm çabalarımız nafileydi. Mehmet’i bir kere hırs basmıştı.
Çok rahat dövebileceğimiz Bir arkadaştı lakin onun babası acı olan bir adandı!
Ara da olsa omzunda tüfekle gezdiği görülürdü. Farklı kıyafetler eşliğinde.
Mehmet mücadelesine devam ederken Mağdur olan arkadaş Sait’in babası işten geliyormuş Duyduğu sesler onun dikkatini çekince Koşarak geldi ve sevimsiz mücadeleyi gördü.
Ayırmak için yüksek sesle müdahale etse de Mehmet artık dut durak bilmiyordu. Hakaretler yapmaya başladı, Salim amca fazla dayanamadı ve Mehmet’e bir fiske vurdu.
Mehmet ağlayarak Koşar adımlarla babasını çağırmaya gittiğini haykırıyordu.
Bir müddet sonra Mehmet anne ve babasına her ne anlatmışsa bir fırtına koptu.
Mehmet’in babası Tüfeği elinde soluk soluğa koşarak geldi. Salim amcanın oğlu Sait’in uçurtmasını hedef alarak tüfeği ateşlemişti.
Bizlerde korku ile havada ki uçurtmaya bakıyorduk.
Uçurtma Tam ortasından delinmişti Ve çok fazla direnmeden elektrik direğine dolandı Ve arada çaresiz bir şekilde kalmıştı.
Tüfeğin Saçmalarından nasibini alan üç tane kuşta Cansız bedenleriyle yere öylece düşmüşlerdi.
Hırsın, mantıksızlığın, Ahmaklığın bir yaşı olmadığını o kadar bariz Bir şekilde görmüştük ki şaşkınlığımız ayyuka çıkmıştı.
Kuşlar o kadar Güzel uçuyorlardı ki Hürriyetin yekparesinde bir nefes sıhhat gibi
Oldukça canlı Ve diri bir keyfiyette, hilkatleri mucibince, rızıklarının taksimince!
Semanın haşmeti, maviliğin enginliği, bulutların serpilişi bir nizamın ölçüsüydü.
Ne kalmıştı Bunlarda artan geriye sadece terbiye edilmeyen, Tefekkürle şekillenmeyen, ahirle özleşmeyen, Mizanla bütünleşmeyen fiiliyatlar.
Gözyaşından Başka bir şey kalmamıştı. Üzülenler çok fazlaydı. Hafızalarına kayıt düşenler en bahtsız olan zavallı masum çocuklardı.
Düşünmek onu tercih etmek, insan olmanın erdemiyle nefeslenmek demektir.
Ey yar
Hal-i derunundan Akan ahu zarını
Feryadı figan Olan narı hicranını Yudumladıkça yanarım
Öyle bir sessizliğe Ve yüreğimi dağlayan Enginliğe ne kadar açılsam
Suskun melaline, içli naifliğine, Sinemi daraltan efkârına Durmadan sessiz ağlarım
Hiç mi bahar Açmayacak halinde
Âlemi kuşatan Şevkin eşsiz garipliğine, Hasret koyan eline
Ruhumun mahzun seyrinde, Müddeti bekleyen hüzünlü bir kalp ile
Hissiyatın sükûnetine, İdrakin kuşatan letafetine Ram olup ötelere aşk ile gideyim
Derdi gamına Bir deva olamadım
Aldığım her nefeste kalbinin Sayfalarında elemle adımladım
Hali fakirliğime baktım, acizliğime ağladım, Umudumla hala ferahlamadım
Yanan bu virane gönlümle hicranın sokaklarında Yalnızlığımla avareliği yaşadım
Bak göçüp Gidiyor vakti anlam
Ah dinmiyor işte yüreğimi burkan o anlamlı merak-ı heyecan
An durmadan hakkı an, neyleyim Bahtımın garipliğine sessizce öyle yan
Artık nefeste kalan Ve beklenen o muazzam hesabi Zaman, aşina eğliyor her akşam
Ne zaman Ufuklarım kararırsa
Umudum ruhuma bir esin olarak Kalbimde aşkla mısralaşmazsa
Sine-i efkârım hiç durmasa, Dilim halimden kederle uzaklaşsa Ve yanmadıkça, aşkın abadına inanma, Meşkûk zaman için korkma, Ateşin derdiyle kalbini burkma
Hani niyetin Azizliğinde ihlâs var ya
Hakikat tüm kâinatı kuşatan Esrarı baharsa, uykuya hiç dalma
Tefekkürün şevkiyle manayı Aşkın hikmetini sayıkla ve hazla yudumla
Bekleyen her umudun, Bahtın için filizlenmeyen tohumun Hicranıyla ne olur yol alma
Ağla, gönül Pınarından hiç korkma
Seni kuşatacak bir gün O anlamı saklanan mavera yolcuğunda
Aşkı feyzin her durağında, Emeller sarmaşık olunca, çıkıyor Semaya hak yoluna Şayet toprak ilk başlangıç, Suyun ruhuma ilham eğlediği Muazzam sükût bir hal-i aşksa
Suskun ve sararmış kitabın sayfalarında gezinirken…
Orjinal boyutu icin tiklayin 960x641px and 126KB.
Yine Alıp götürmüştü Sessizliğim nüksederken dirliğime Tefekkür ile hal ikliminde İrfanı sahifeler nefeslerde
Bir zamanlar Seher ne kadar hazzı mukadderatmış Rızık taksimi an içinde zamanmış, Âdemi adamlık hasmış Nisalar Sukutun edebinde Kanaatle naif armış Nedamet çok uzakmış, Muhabbet fevkalade bir sanatmış
Kıraathaneler Meşveret adına Usta nefesler evet, erenmiş Kitabı celil hakkıyla kıraat edilen Anlamına erişilen, irfan zerk eden fermiş
İyilik adına ne varsa Takva ihsanın yanındaysa hasredilirmiş Mürvet yalnızca evlilik adına Zikredilmeyen bir enginlikmiş
Müezzin Şerefeden seslenirmiş Okunan ezanlar ne kadar tesir edermiş Hasretle diğer vaktin ezanı Beklenirmiş sohbette zenginmiş
Milli birlik Ve tarihi kimlik İftihar vesilesiymiş Reddi miras azınlıkların Hakkı bile değilmiş, kimlik değişmiş
Efrat Hastalık nedir bilmezmiş Kâinatı kebir Sabırla terennüm edilirmiş Şayet varsa bir dert her nefesin Mücadelesiymiş mazileşmiş
Hassaten Aşiyan sevilirmiş Her hanenin güzelliğinde Şefkat eminmiş Vicdanlar netmiş, ihlâs hedefmiş, Takva ise azimete esirmiş
Gidenler Hicran içindeler Kalan nesiller kimliğinden habersizler Mana ikliminde fersiz gözler, Şura adına solgundur ne hikmetse nefesler
Akşamın salınışı Henüz yeni başlıyordu
Gölgenin sarhoşluğunda, gözleri Kuşatan loşluğunda alımlıydı
Hali sessizliğindeki cazibe merakımı Celbederek ve kalbimi titreterek bağlıyordu
O kadar kendinden emin, emrin tarifinde serin, Lütfün sudurunda bir hayli derindi
Süzülürken Al yazması manidardı
Sanki hat sanatının enginliğinde Soluklanan insicamdı, ne aşktı
Sevdanın tüm müştemilatını terennüm ederek, Edebi zindeliği yeğleyen bir farktı
Nezaketin tarifsizliği, hassasiyetin suhuleti, Kadirşinaslığın asudeliği yüce sanattı
Cazibesine Kapılan her şey onundu
Ne hicranın, ne vicdanın, ne aymazın, Ne yalnızın halinde gamdı
Aidiyetinin farkında lığında olan, Teslimiyetinin ferahlığını yaşayan bir vakıaydı
Asırlardır suskunluğunu sakladı, sırlarına Meftun bırakan hakikatle muhabbet tattı
İnsanlığın Her halinden haberdardı
Zira koşulsuz onlarla içli dışlı Olmak zorundaydı, aşk başkaydı
Neye şahit olduysa, sırların delaletiyle Hicran yaşadıysa ve hüzünle sabahladıysa
Aldığı emanetin kutsiyetinden hiçbir an Habersiz gibi davranmadı, aziz saydı, kandı
Şeref Sahiplerinin kalbinde nasıldı
Hangi lisanı konuşsalar, Asırların derdiyle nefeslerini yorsalar
Sahipsizliğin nedametini duyan, Kimlik sorunu yaşayan, ruhun idrakinden kaçan
Asrın her sayfasında, esrarın farkı aklın Ve izanın olsa da, muhakeme vicdani aşkta
Neyi Saklarsan sakla anlamadıkça
Aşkın hikmetine ram olarak, hilmin Bereketine kanmadıkça ağla
Her akşamdan sabaha ölüyorsun nasıl olsa, Adaletin farkını ülfetle anmasan da
Ruhun ilzam eden zadeliği, ikram edilmiş Güzelliği, güneşin haşyetini anlamayınca
Aslında Çok gayret ettim, Evet, fevkine yetişemedim
Emellerini işittikte ne kadar hayret ettim, Kendi fakirliğime verdim
Ufkunuzun derinliğine şahit olmak istedim Fakat her nedense fırsat vermedim
Elbette ki merak ettim, Kimi zaman suallerin Peşinden sürüklendim ki erişemedim
Demek ki Böyle dileniyormuş, dedim
Gizemler içinde nefeslenmeyi Pek seviyor diye üzülerek yad ettim
Her zaman yolunu bekledim, Bir kelam etmek için Ne kadar sabırla yetindim
Fakat sen biraz olsun dert edinmedin, Düşürdüğün hali görmezden gelmek istedin
Aklımın Tutulmasını hiç istemiyorum
Gerekçesiz sevdayı Nasıl şehretmeye azmederim, Nasibimi sabırla beklerim
Olur olmaz salınmam, Nazarlarımla aranmam, Lahzaların müddetine sığınırım
Yunus misali aşka yanarım, Kuraklığın membası olan Böyle bir kalbi neyleyeyim
Aldatmak, Bir gönlü kasten yakmaktır
El hak aldatan illa ki hiç ummadığı Bir vakitte aldanır ve acınır
Ahmaklığına sığınır, Bahaneler içinde çırpınır, İzanı ve irfanı zayi olmuş sanır İhsan ve ihlâs adına nasıl yakarır, Kalbi lekelerinden Sıyrılmak için adeta çırpınır
Nisa,rahmet ve himmetin nişanesidir
Ne kadar latif bir şekilde Taltif edilmiş en kutlu olan nefestir
Sabrın ve kanaatin pençesinde aşkın İlhamıyla iktifa eden ne güzel mürebbiyedir
Neden her hakkı insan kimliğinde ihmal edilir, Hatta hoyratça hor ve hakir görülür
Gönül umman Misali muazzam enginliktir
Gül niçin suhuletin nişanesi, vecdin Sukut etmiş sesi, sabrın diriliş müjdesidir
Ancak fikreden, Tefekkür eden gönül, onun firkatteki Sevda figanını farkını bilir
Feraseti kapanmış bir kalp nasıl şefkati, Rahmeti hakkıyla sahibinden hissedebilir
Bitmiyor sine-i efkârında dile getirdiğin bahaneler…
Orjinal boyutu icin tiklayin 960x536px and 127KB.
Evet, Ne kadar uğraşsam Yüreğimin sayfalarını fütursuzca Sana açıp bakmanı sağlasam Sine-i efkârında dile gelen bahaneler in İzanı ve vicdanı anlamıyorsa Hasrettiğin melalin hırçınlığın ilgasıyla Edebin letafetini öteliyorsa söyle ne yapayım
Günlerce Her nefese anlattığım İnkişafın raddelerinde ümitle Bekleyen hali fakirliğimle hayıflandığım Bir sitem dahi olsa mağduru olmaktan Fevkalade sakındığım aşikârken İki kalbin, Bir uzuv olan o nimetin, idrakime Geçit veren aklıselimim, gönül iken
Artık Yıllara sâri çilem demken Hicran tüm ihtişamıyla sineme Yerleşirken sen hiç halimi anlamadın Her türlü tatmin için sınırları Fütursuzca zorladın, edebi yaşamadın Ben sükût ederken, içselliğime sudur eden Hüzünle demlenirken, sen hırsınla şakıdın
Sen kalbimi Bedbinliğe gark ederken Uzlet için vakti saati özlemle beklerken, Emeğim ve varlık adına her şeyimsenindi Nefesim, bilmem ki artık hangi hazanın Serinliğindeki kederin elinde hüzün kalesiydi Bu vakitten sonra yaşamak Halim için sanki bir çileydi, Seninle başladı ve seninle yüreğim karardı
Hazindir ki Ne bir ses hatta ne de şevki nefes Ruhumda bir anlam bırakmadı, Emanetin ilgası Emin bir liman olarak sığınaktı Hasretini çektiğim, azizliğine kefalet ettiğim Naiflik sayfalardaydı Mazi letafetiyle halimi çekiyordu, Nakşeden kutlu anılar yalnızlığıma yetiyordu
Bu lahzada Sedanın azizliğindeki okunan Kuytu derinliğimdeki umudu filizlendiren Ve hicran zerk eden vaktin ezanını Her duyuşumda, Yüreğimin titrettiği feyziyle, Ehli hal nefesin tilavetinin esrarı mucibince Dilim çözülüyor, Dizlerim bükülüyor, gözler Dur durak bilmeden sökün ediyordu
Yazıktır ki Sen nefesin hevesteki şevkine Ben idrakime fazileti sunan her ayetin Birliğini yaşıyorduk Beklediğim her akşam, niyazın Dirliğinde hasrettiğim her anlam sızıydı Anlatamadım, hissiyatımı paylaşamadım, Yıllarca senin yanında hep yalnızdım
Bazı İnsanlar beyaz kanlıdır Evet, ne hazindir ki maalesef Bizzat böyle bir darboğazın içinde saplanmışlardır
Her İnsanın kendilerinin nezdinde Hürriyet hakları olduğuna inanırlar Yoksa eğer hor ve hakir görerek ruhi sarsıntı yaparlar
Böylesi Zavallı ve bedbin ruhlu kanlar Kendi heves ve hevaları adına sınır tanımazlar Karun havasında ve oldukça pervasız bir çalımla abanırlar
Toy ve taze Nefesleri avlamayı severler Her türlü nefsi tatmin aracı görürler, büyülerler Alaladıkları imkân ve güçlerini erişilmez addedip, vaat ederler
Görsellik Bakımından, cezp etmek açısından O kadar ileri giderler ki sanki meşruiyet sahibidirler Kapital sahiplerini ve devlet görevlilerini etkisiz hale getirirler
Zavallı Birey olan milletin ferdini Mahkûm ederek darboğaza sürüklerler Ölüm ellerinde olsa parlayacak olan yangına körükle giderler
Neme lazımcı Sırnaşık, pişkinlikte sınırsız olan Bu kesim marjinallik adına sükse yaparlar Huzur ve sükûnu bozmak adına, şiddete ve anarşiye saparlar
Oysa Zaman aynı ritminde Mekânlar farklı olsa bile, insan anlamda kalmalıydı Mütemadiyen o heveslerinin zindanında yaşamamalıydı
El hak Ruhunu anlamalı, Kalbin letafetinde uzlete ulaşmalıydı Hakkın sofrasında, halin muhabbetini aşkla solumalıydı
Ne derviş Ne kemali yet erbabı Ve ne de ermiş telakkilerinden vazgeçmeden İnsan iklimine öncelikle azimet mükellefiyeti dikilmeliydi
Umutlar Toprağın bereketinde İdrak gayretinle her vakit filizlenmelidir Ölümün serinliğinde tefekkür rüknü hiç ihmal edilmemelidir
Olur ya İnsan bu bazen Yanılacak ve şaşacak ancak hali anlayacaktır Dost meclislerinde yargıçlık bireyin tekelinde asla olmamalıdır
Her an Müşavere yapacak Kalbi üzmeden şefkatini kalbe akıtmalı Rızayı bari için külfetin güzelliğinde O’nun aşkıyla kucaklaşmalıdır
Ocağa gitse Haneyi süpürse, Divanı örtüsünü düzeltse Yeni yeni örtüleri Yâd ederek serse sevinçlidir Adında, kokusunda, Anısında yaşayan Bir heyecandır, vefadır
Ne kadar Kıymetlisi varsa Onun için saklar Hasret vaktine kadar Düşlerle sabahlar, ağlar Bir ses, bir ümit, bir haber için Bin hüzünle ömrünü vakfeder
Bir kuş hassasiyetini hedefle, nafile kürek çekme…
Orjinal boyutu icin tiklayin 960x540px and 88KB.
İnsanız Bir takım kaygılarla yaşarız Bazen kederin bendinde nefes nefese kalırız Kimi vakitte içinden çıkamaz ağlarız, ah u zarla efkârlanırız
Aslında Evvela kendimizden mesulüz Kalbi ve nefsi lekeleri nizam etmek için çabalarız Ve fakat yinede duramayız, kimi zaman akıl danelik yaparız
Bireysel Hak ve hukukun farkında mıyız Medeni ve şer i şerife uygun ve gerekçelimi yaşamaktayız İman ettiğimiz umdelerin itikadı konularına evet, vasıl mıyız
Etrafta Parkta, bahçede, mecliste Sanki her nefes bir hüküm sahibi ve yetkili Aklına geldiği gibi konuşuyor ve hatta telkinde bulunuyorlar
Ne kadar İnsanın ruhi ve zihni yapısını İçinde bulunduğu açmazları, elem ve ezalarını Hiç bilmeden, kendi heves ve hevası uğruna ahkâm kesiyorlar
Gariptir Hayatın son demlerini yaşayan Evde bulamadığı muhabbeti aramak için yol arayan Her türlü garipliğin miskinliğinde nöbet tutan, bunu hak sayan var
Zaten Yeni nesil olan gençler Ve özellikle hevesin esaretinde bekleşenler Nefsi arzuları için sere serpe serilip edepten nasipsiz görgüsüzler
İnsan Ruhu ve kalbiyle anlamlıdır Aklı ve bilgisiyle yol alması murat edilen candır Vaktin ve nefesin bir zamanı vardır, an içinde saklanan hazandır
Her kim Tebliğ ve irşat için heveslenirse Hâkim kürsüden bağıran vaizler gibi davranmasın Kendilerini garantiye almış tüccar misali bol keseden atmasınlar
Öncelikle Efendimiz Hazreti Muhammed(s.a)i Hakkıyla tanımayı, hallerinde yaşatmayı gaye edinsinler Üç beş ayet okuyarak, son derece ahenksiz bağırarak irşat yapılmaz
Neden Edebi hassasiyeti Tevazuu gibi bereketli libası giymezler Adabı muaşeret, bir insanın zaruretidir sadece belli maksat için kullanır
Her türlü Bağnazlık dışlanmıştır Evrensel bir dinin müntesibi olan bu gerçeği bilmelidir İnsana irfan ve erdem kazandıran hassasiyetler göz ardı edilmemelidir
Her kim Düşlemeden düşünüyorsa Ve aklına geldiği nispette maksadını sıralıyorsa İlimden, irfandan, edep ve adaptan yoksun olan bir bedendir, sefildir
Ne geçen Şu hali zamanın dili var Ne sine-i melalin serdettiği Hüzün aşk için bir ar Hal solunca, göz ferden uzaklaşınca, Takat bir yudumluksa nerde har Kar niye melalim için titreten nar, Nereye yaslansam hicranım durmaz başlar
Artık ne Muhayyilemde, ne serde Gizem niye halin deminde Ve çaresiz sessizliğinde Kalbim inşiraha erse bile, gönül kapım Bir açılsa hele ne dilerim söyle Dil kuruyor, göz akıyor, heves çekiliyor, Muhtaç olduğum her şey uzaklaşıyor
Vecdin firakı Nerde kaldı bilsem Bin hüzünlü nefeslendiğim Kalbimi kime zikretsem Ruhumun gamını serdetsem, Fark edemediğim ne kaldıysa veda etsem Açık denizin bıçkın dalgalarına serilip, Hali dürüp, efkârımı ayan edip göçsem
Bir pusula Yazarak şişeye sürsem Ummanın deruniliğinde bekleyen O hasrete erişsem Ne açlığa ilişsem ne tokluğun Hoyratlığında gitsem, edebi aşkla içsem Muhtaç olduğum, yoluna ram olduğum Kayıtsız şartsız sevdasıyla yol aldığım
Katrenin İlzamında bir mühür var Dağın vakarında tevazuu aşkın Asudeliğinde kokar Suhulet nazarımı sarar, ülfet her haliyle İbrete misliyle ve sürurla akar Tefekkür ilimsiz neye yarar, rabıta Nitelik yoksa fakirlik için kar, ihlâs kime ar
Muhtaç olduğun İhsan ruhunda yar Aşk, hakikatten arîleşince Nefsanîlik için bir nazar Hesapsızlık neye yarar, zül nefes Kimin için efkâr, biçarelik her yerde yar Aldatırsan, aldanırsın ve niyetin hasbiliğini Yudumlamazsan sırnaşıp kokarsın
Günü gün Etmek, müddeti bilmemek Kalbin sahibinden, ruhun dirliğinden Aşkın erdeminden Uzaklaşarak dünyanın gailesiyle Buharlaşmak, arifin sezgisinden kaçmak Durmadan koşmak, Hedefsizliğin hedef haline Geldiğinizde ayılmadan yaşamak
Şemsi Tebrizliyi, Mevlana ve hocası Seyyid Burhanettin’in aşkında ve Mevleviliğin zikrinden sudur eden Muhayyileyi dışlamak, yadsınmak Aşkı anlamadan, canın sinei harında Coşmak ve kaybolmak sevda mı İradeden vazgeçerek, gönlü hasrederek, Divanın vecdiyle meşk eden ahvalindir aşk
Hiç seslenme Derdi gama girerek Eseflenip üzülme Yeis içinde asla nefeslenme, Elem için kaygılara güvenme Nefes vaktine âşıktır, kalp şayet İrfanı bilirse nazar gâhtır, nisyan etme
Hiç bilir misin? Gönül niçin bazen Serhattır, ummandır İradeyi azim içinde vaziyet Alan fermandır, mizan haktır Faniliğe meyleden nefs tufana ramdır, Hiçlik içinde kalan kul’u ihsandır
Sorma tamburu Hicran zerk eden nice Saklı umudu Perdelerinde vaktini bekleyen Nice ümitler hüzün yağmuru Her vakit akmaz gözyaşı, sukut ettiren Sevgilinin ellerde giden na'şı
Bugün ses etme Bin bir sual ile dertlerimi deşme Hak için tefekkür eyle, kefensiz Sevdalara meyledip erime Aşkı anlayıp idrak etmeden söz etme, Halin vasfını şehretmeden gitme
Musalla taşı Her gün ümitlenir, Hicran içindedir Kimi nazar için bir taş, Kimi kul için bir mahşer adıdır Geriden gelen kim vardır, akan gözyaşları Sadakat midir, usulü adap mıdır?
Hangi sevgili Gönlün gülü, canı makberi, Aşkını şevki Ruh ve kalp kimin için Seferber olmalıdır söyle ey sevgili Heva ve hevesler Nefsi ihya eden geçici arzular değil mi? Ölüm neyin reçetesi
Öncelikle Rabbime hakkıyla Kul olamadığım için Nedametim çok derindir Kimi vakit gam, kimi vakit keder Ve hatta sinei dert için yetendir
Rabbim Oysa neler nasip etmişti Yıllara sâri çileli bir hayatı Yaşamamı diledi İçinde bulunulan şartlar ve sosyal Yaşantı bire bir dram içindeydi
Beşer Sanki çaresiz ve bezgindi Yokluk ne kadar garip Bir kaderdi, içimizdeydi Boyun büktüren, melülleştiren Lahzalar ne kadar zor ve derindi
Örf ve adet İslami hassasiyet kıt kanaatti Adeta devşirmeler zümresinden Tebarüz eden nefeslerdi Farklı kültür ve maksatlar, Asabiyet içinde hak tellallığı yapanlardı
Nisalar Her nedense birer zavallıydı Hâkim güç ve bağnazlık Kapı eşiğinde palazlanırdı Hiçbir esamesi bulunmayan Varlıklar olarak sosyal yaşantıda acıydı
Din kisvesi Simsarlık nakaratı, kamuflaj anı Nefsi açlığı bulunan Her görevlinin tatmin kuralıydı O kadar trajik bir sapmaydı ki, Kadın ve mazlum bir şey yapamazdı
Memur Ve güya okumuş bürokrat Milletin efradını cahil gören Ve höyküren kandı Varlık ve servet adına adanmış Sefil yaratıklardı, hovardalık alışkanlıktı
Âlim ve arif Nazarlarla mahkûm Edilen zanlılardı Medeniyet ve yenilik dedikleri Yosmalık izan için paçavraydı Böyle bir şatafatı öngören ve partiler Düzenleyen hüküm sahipleri vardı
Asker Zaten en üst saltanattı Sınırları içinde özgürlüklerini Hoyratça kullanan zevattı Milletin can evlatlarını köleleştiren Ve özelinde kullanan hezeyanlardı
Devlet Güya demokrasiyle Halkın seçimiyle hükümet edilen Yönetim şekliydi Aldatan ve aldanan o kadar masum Ve mazlum bir millet efradı vardı ki
Küresel Güç ve emperyalist emellerin Vize verdiği ve yeşil ışık yaktığı Kimseler devredeydi Cumhurbaşkanı asker, hükümet Başkanı öngörülen meşruiyet tellalıydı
İmamlar Ne kadar aciz Ve miskin canlardı Memur maaşına sesleri kesilen Ve el çektirilen insandı Hutbe ve vaazlar İslami hassasiyetten Ziyade belamlık yapmak için vardı
Umutlar Ne kadar yorgun ve solgundu Ama hesaplar tutmadı, Başka bir hesabı olan Rab vardı Mazlum ve mağdurun hak ve hukuku için Gönüllerde yeşermeler başladı
Her türlü Tuğyan ve isyana kardı Peygamberi bir sabırla Umutlar tazelendi ve filizlendi Ne kadar çile varsa çekilen nur ve Erdem olarak kalplere refakat etti
İnsanın Bir kutlu davası ve sevdası Aşkıyla yol aldığı, gönüllere Umut aşıladığı hizmet bulunmalıydı Rabbime hamdı senalar olsun başarıldı, Pagan ve sekiler izime rağmen aşk yaşattı
Kaç zamandır Bekliyor ve düşüncelere dalıyordum Hitabetiniz ve nezaketiniz Ne kadar beliğ ve zarif Gönlümü celbe diyor ve sineme engin Bir sürur bahşettiğini ifade etmeliydim
Aslında Her zaman itiraf ettiğim üzere Ne bir şair ve ne de bir yazarım, Sadece yazanım Kalbime düşen, ruhumun hicran Damlalarımı hasretmeye çalışan bir adamım
Lakin Ne gariptir ki, ummadığım Ve hiç beklemediğim nispette Teveccühle karşılaşıyorum Evet, hem utanıyor ve hem de Mahcubiyetimle Rabbime hamt ediyorum
İnsan için En anlamlı ve değerli hediye Gönüllerde yer edinmek ve Okumaya değer görmektir Yoksa o kadar yazmak için yazan Nefesler var ki, nasıl izah edelim, ne söyleyelim
Ömrün Çoğu gitti, pek azı kaldı Kalan nefeslerde hekimin İfadesiyle uzatmalardı Daha ne olsun, Rabbim fırsat vermiş Bilinç tazelememize ve bize lütfetmiş yine
Biliyorum Yüreğinizde derin Bir hasret acısı var Ne vakit hüzün ve hicran Hissetseniz gözleriniz akar Kendini bilmez ve hadsiz kimi canlar Zan üzere yüreğini burkarlar, aldırma derim En kalbi sağlık ve afiyet dileklerimle baki olan Selam ve hürmetlerimi teslim ederim efendim