• Bu konu 2,186 yanıt içerir, 35 izleyen vardır ve en son Anonim tarafından güncellenmiştir.
15 yazı görüntüleniyor - 316 ile 330 arası (toplam 2,179)
  • Yazar
    Yazılar
  • #796709
    Anonim

      Bütün tecrübelerimi bu kitapta topladım
      Ey oğul!
      Gençler kendi bilgilerini yaşlıların bilgisinden üstün görürler Bu kanaatin yanlış olduğunu bildiğim halde, sana yol göstermek için susarsam doğru olmaz Bütün tecrübelerimi yazdım; ama az ve öz yazdım Çünkü her şeyin azı ve özü faydalıdır
      İnsanların bir âdeti vardır, değerli bir malları olursa, onu değerli birine vermek için saklarlar İşte benim bu dünyadan elde ettiklerimin en değerlisi bu öğütlerdir ve en değerli kimsem de sensin İşte son günlerimde, bu öğütleri sana veriyorum, inşaALLAH sana faydası dokunur

      Kabusnâme

      #796710
      Anonim

        Öğüt aklın süsüdür
        Ey oğul!
        Akıllı ol ve kendi soyunun itibarını iyi gözet, tâ ki gafillerden olmayasın Gerçi yüzüne ne zaman baksam akıl ve hüner görürüm, ama öğüt aklın süsüdür, benim yapacağım onu sana hediye etmektir, muhafaza etmezsen, yine sen kaybedersin
        Sonra bilmiş ol ki, benim ölümüm yakındır, benim ardımca senin de gelmen yakındır Öyle çalış ki bu dünyada bir azık hazırlayasın, o yola da yaran olsun Çünkü bu dünya öteki dünyanın ekinliğidir Kendini öyle ver ki, senin yerine başka biri ekmesin Çünkü başkasının ektiğinden senin yararın olmayacak


        Kabusnâme

        #796711
        Anonim

          Ölümlü dünyayı ölümsüz dünya ile değiştir
          Ey oğul!
          Bu ölümlü dünyayı ölümsüz dünya ile değiştirmeye gayret et Bu dünyada iyi kişiler aslan gibidir, kötü kişiler ise ite benzer Çünkü it ne avlarsa, avını avladığı yerde yer; arslan ise avını kendi inine götürür, sonra yer Bunun anlamı şudur: İt nefsinin esiridir, ne avlarsa burada yer, arslan akıl sahibidir, burada ne avlarsa o âleme tutar, götürür..
          Gayret et ki, avın iyilik olsun, öbür âlemde lâzım olur İyilikten murat,
          ibadettir Kul için ibadetten daha iyi av yoktur Çünkü ibadet yoluna girenler ateşe benzer Ateşi ne kadar alçak yerde yaksalar, alevi o derece yükselir İbadet yoluna varmayanlar da suya benzer, suyu ne kadar yukarı akıtlırlarsa akıtsınlar, aşağı düşer İbadeti boynunun borcu bil, tâ ki alevin daima yükselsin

          Kabusnâme

          #796712
          Anonim

            ALLAH beş türlü ibadet buyurdu

            Ey oğul!
            ALLAH’ın emri gereğince şükredersen, az olan şükrün çok yerine geçer Nitekim ALLAH din içinde beş türlü ibadet buyurdu Eğer gece gündüz çalışsan, acizlikten başka bir şey elde edemezdin, ama o ölçüyle beş türlü ibadet buyurdu Onun ikisini zenginlere, kalanını da bütün halka verdi
            Bunlardan biri …

            ALLAH’ın birliğini ve Muhammed Mustafa’nın (asm) peygamberliğini dil ile söylemektir ve gönülle inanmaktır Diğeri beş vakitte namazdır, öbürü de yılda bir ay oruç tutmaktadır Şehadet sözü, batıl şeylerden ALLAH’a sığınmaktır Namaz o kabullenişin hakikatini kulluğunda kaim olmaktır Oruç tutmak da, o kabullenişin ve kulluğun hakikatini ALLAH’a bildirmektir Madem ki ALLAH’a “Kulunum” dedin, öyleyse o kullukta sağlam durmak gerek Namaz ve oruç ALLAH’ın has nimetidir, onları has kullarına nasip kılmıştır İkisini de yerine getirmekte kusur etme Eğer bu ikisinde kusur edersen avamdan olursun, seçkinlerden olmazsın

            Kabusnâme

            #796713
            Anonim

              Namaz kılan kişide büyüklenme olmaz

              Ey oğul!
              Sakın bu söylediklerim hakkında gönlünden kötü düşünceler geçmesin Yani “Namaz kılmakta eksiklik olabilir” deme Din açısından ‘gözetmezsen, bari akıl yoluyla bak, ne kadar faydalı olduğunu gör
              Evvelâ, namaz kılanın bedeni ve elbisesi devamlı temizdir Namaz kılan kişide büyüklenme olmaz, çünkü namazın aslı tevazudur Sen kendini tevazua alıştırırsan, bedenin de sana uyar, tevazu kazanır Sen bu şekilde tevazuu gözetince, ALLAH makamını yüceltir

              Kabusnâme


              #796714
              Anonim

                Oruç tutmakta bağnaz olma

                Ey oğul!
                Oruç tutmak yılda bir ay olan bir ibadettir, yılda bir ay olan kulluğu dahi eksiklikle geçiren gayet namert olur, akıllı olan namert olmayı kendine reva görmez
                Oruç tutmakta bağnaz olma Yani şehrin kadısı, hatibi ve bütün güvenilir kişileri ne zaman oruç tutarlarsa, sen de o zaman tut; onlar ne zaman yerse sen de ye, cahillere uyma Bilmiş ol ki, Yüce ALLAH’ın senin açlığına, tokluğuna ihtiyacı yoktur Orucun gayesi, kulun ağzını ALLAH’ın mühürlemesidir Bu mührü bütün bedenine vurmalısın Yalnız ağzına mühür vurunca, diline, gözüne, ayağına, eteğine de vurmalısın ki oruç senden razı olsun Oruç tutmanın faydası odur ki, sabahleyin yiyeceğini bir yoksula veresin, tâ ki açlık zahmetini çekmenin sana faydası dokunsun

                Kabusnâme


                #796715
                Anonim

                  Şahsiyetini kendi gayretinle elde et..

                  Ey oğul!
                  Şahsiyetini ananın babanın verdiği adla değil de, kendi gayretinle kazanmaya çalış Çünkü anan ve baban sana bir ad verdi: Ya Ahmet, ya Mahmut, ya falan, ya da filan Oysa senin kazandığın ad, ya bilgin, ya bilge, ya üstat, ya öğretici, ya da becerikli olacaktır
                  Böyle olunca, öteki adın, babanın ve ananın yanında makbul olduğunun alametidir, bu sonraki adlar da halk arasında makbul olduğunun nişanıdır


                  Kabusnâme

                  #796815
                  Anonim

                    Tatlı dille konuş
                    Ey oğul!
                    Tatlı dille konuşmayı alışkanlık haline getir Nitekim demişler: “Her kimin dili tatlı olursa, dostları çok olur” Ne kadar tatlı söylersen söyle, sözün yerini bilmedikçe söyleme Çünkü yerinde söylenmeyen söz tatlı ve güzel de olsa acı ve çirkin görünür Seni sıkıntıya sokacak sözü söyleme.. Bu durumda susmak daha iyidir Halka güzel sözler söyle ki, güzel cevaplar işitesin

                    Kabusnâme

                    #796816
                    Anonim

                      Kimsenin üzüntüsüne sevinme

                      Ey oğul!
                      Kimsenin üzüntüsüne sevinme, böylece kimse de senin üzüntüne sevinmez
                      Senden aşağı olanlara zulmetme, adalet göster, böylece sen de, senden büyük olanlardan zulüm görmezsin, adalet bulursun


                      Kabusnâme

                      #796817
                      Anonim

                        Çorak yere tohum ekme

                        Ey oğul!

                        Çorak yere tohum ekme ve ağaç dikme, çünkü ürün vermez Yani nankör kişiye iyilik etme
                        Çorak yerde tohum nasıl boşa giderse, nankör kişiye yapılan iyilik de öyle boşa gider Fakat iyiliği, lâyık olandan esirgeme Elinden iyilik etmek gelmezse, bari halkı iyiliğe yönelt.. Demişlerdir ki, “eddâllü ale’l-hayri kefâilihî”, yani “Bir kişi bir kişiyi hayra yönlendirirse, o hayrı işlemiş gibi olur”

                        Kabusnâme

                        #798284
                        Anonim

                          Konuşursan doğru konuş..

                          Doğruluk keramettir.Yalan aşağılıktır.Kurtuluş doğruluktadır.Yalancı ve hileci şeytandır.Lâkin görünüşte insandır.Yalan söyleyen kimseden hayır umulmaz.Boş laflar ve şakalar zarara yol açar;ömrü boşa gecirmektir.Gıybet ve koğuculuktan sakın ki,bunlar insanı halktan ve Haktan uzak ederler..

                          Erzurumlu ibrahim hakki Hz KS

                          #798285
                          Anonim

                            Cimri ve korkakla istişare etme..

                            Meşveret sana rahattır.İstişare rahmettir.Cimri ve korkakla istişare etme.İyi insan güzel hareketleri kendi üzerine borç bilir ve bunları yerine getirir.Başa kakıcı alçak insanlar ise geçmişte yaptıkları iyilikleri halk üzerinde bir borç bilip almaya çalışırlar.Mü’min,insanların eziyetlerine katlanır,ondan ise kimse incinmez.

                            Erzurumlu ibrahim hakki Hz KS

                            #798286
                            Anonim

                              [TABLE=”align: center”]
                              [TR]
                              [TD=”class: IcerikBaslik”]Ahmed Er-Rufai Hazretlerinden Tavsiyeler
                              [/TD]
                              [/TR]
                              [TR]
                              [TD=”class: Icerik”]


                              İlminin fazla, amelinin çok olması ile gurura kapılan kimse, marifet sahibi değildir. Çünkü şeytan da pek fazla bilgiye sahipti. mantık yürütmek suretiyle, ateşin topraktan daha hayırlı olduğunu iddia etti. Halbuki meleklere hocalık yapıyordu. Sonunda kendi nefsinin üstün olduğunu söyleyip kibirlendi. Böylece Allahü tealanın gadabına uğradı ve lanete müstehak oldu.Ebedi olarak rahmet dergahından kovuldu.

                              Ey oğlum! Sakın! Çok sakın! iyi ibadetlerine, yüksek ilmine aldanma. Çünkü Bel´am-ı Baura ve Bersisa en çok ibadet edenlerdendirler. Fakat sonunda, nefs ve şeytana uyarak dünyaya bağlandılar. Ahiretlerini ziyan ettiler. Rezil rüsva oldular.

                              Ey oğlum! Kalbinde ufak bir leke görürsen, oruç tut. Gitmezse, az konuşmaya bak. Gitmezse, günahlardan şiddetle kaç. Yine gitmezse, her hali iyi bilen Allahü tealaya yalvarmaya, sızlanmaya başla.

                              Bilgisizlik ölümdür. Allahü teala ilim verdikçe canlanmaya başlar. Her bilgi bir vebaldir. Bu vebalden kurtulmak amel etmekle mümkün olur. Her amel fayda vermez. Fayda vermesi Allahü teala için yapılmaya bağlıdır. İhlas elde edilmedikçe, kurtuluşa erilmez.

                              Salih müslümanlar, Allahü tealanın hükmüne boyun eğerler, gelen şiddet ve belalara sabrederler, aza kanaat ederler. Allahü tealadan başkasından korkmazlar ve kimseden bir şey beklemezler. Ancak Allahü tealadan isterler. İnsana, yüksek makamları veren, aşağı düşüren aziz ve zelil edenin Allahü teala olduğunu bilirler.

                              Salih müslümanlar, Peygamber efendimizin sünnet-i şerifine tam uyarlar. Onların korkusu, son nefes içindir. Onlar, az konuşurlar. Öfkelerini tutarlar, şehvetlerini yenerler. Nefislerinin arzularını yapmazlar. Allahü tealayı unutturacak bütün engelleri ortadan kaldırarak. hep o´nunla beraber olmaya bakarlar. Böylece nefislerini alçaltıp, ruhlarını yükseltirler.


                              Nefse, Allahü tealanın kaza ve kaderine rıza göstermek kadar zor gelen bir şey yoktur. çünkü, kadere razı olmak, Allahü tealanın hükmüne boyun eğmek, nefsin isteklerine zıttır. Nefs bunları istemez. Saadete kavuşmak, nefsin rızasını terk edip, Allahü tealanın rızasına koşmakla mümkündür. Saadete kavuşanlara müjdeler olsun.

                              [/TD]
                              [/TR]
                              [/TABLE]

                              #798309
                              Anonim
                                kıyamcicek.jpg
                                Bize doğru yolu gösteren, bizi kötülüklerden alıkoyan namaz, beş vakitte kılınır. Halbuki âşıklar, daima namazdadırlar! O gönüllerindeki aşk, başlarındaki ilahi sevgi, ne beş vakitle yatışır, ne de beş yüz bin vakitle geçer gider! “Beni az ziyaret et!” sözü, âşıklara göre değildir. Gerçek âşıkların canları pek susuzdur! “Beni az ziyaret et!” sözü balıklara uyar mı? Onların canları, deniz olmadıkça yaşayabilir mi? Bu denizin suyu pek korkunçtur; ama balıkların mahmurluğuna göre bir yudumcuktur! Bir an için ayrı düşmek, aşığa bin sene gibi gelir.”

                                Mevlana Hazretleri (K.S),
                                #798356
                                Anonim

                                  Ahmed ziyauddin gümüşhanevi rahmetullahi aleyh müridlerine bir sohbetinde şöyle der;

                                  “Allah, insana kocaman bir vücud, ufacık bir ağız vermiştir İnsanların bütün organları üretici, bir tek ağzı tüketicidir.
                                  Her Müslüman, her müridan vücudu kadar düşünüp, ağzı kadar tüketse herkesin geliri giderinden fazla olur, dünyada fakir kalmaz Yine insanlar, vücudu kadar düşünüp, ağzı kadar konuşsa her hareketleri akıl ve şuurla olacağından o insan başarılı olur.

                                  Oysa insanların çoğu, ağzı kadar bile üretmiyor ama vücudunun iki üç katı kadar tüketiyor Bu nedenle “az yemek, az uyumak ve az konuşmak prensiplerine bağlı kalmalıyız”

                                15 yazı görüntüleniyor - 316 ile 330 arası (toplam 2,179)
                                • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.