Yirmialtıncı Lem'a
Yirmi Altıncı Lem'a'nın çoğu Ricaları Isparta'da olmak üzere 1934'te telif edilmiştir.
(Lem'alar sh: 223)
ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
ﻛٓﻬَﻴَﻌٓﺺٓ ٭ ﺫِﻛْﺮُ ﺭَﺣْﻤَﺖِ ﺭَﺑِّﻚَ ﻋَﺒْﺪَﻩُ ﺯَﻛَﺮِﻳَّﺎ ٭ ﺍِﺫْ ﻧَﺎﺩَﻯ ﺭَﺑَّﻪُ ﻧِﺪَٓﺍﺀً ﺧَﻔِﻴًّﺎ ٭ ﻗَﺎﻝَ ﺭَﺏِّ ﺍِﻧِّﻰ ﻭَﻫَﻦَ ﺍﻟْﻌَﻈْﻢُ ﻣِﻨِّﻰ ﻭَﺍﺷْﺘَﻌَﻞَ ﺍﻟﺮَّﺍْﺱُ ﺷَﻴْﺒًﺎ ﻭَﻟَﻢْ ﺍَﻛُﻦْ ﺑِﺪُﻋَٓﺎﺋِﻚَ ﺭَﺏِّ ﺷَﻘِﻴًّﺎ
Kâf hâ yâ ayn sâd. Bu âyetler, kulu Zekeriya'ya Rabbinin rahmetini zikirdir. Hani o Rabbine gizlice niyaz ederek demişti ki: Ey Rabbim, artık benim kemiklerim yıprandı, başım ihtiyarlıkla tutuşup saçlarım aklandı. Sana ettiğim dualarımda da, ey Rabbim, ben hiç mahrum kalmadım. (Meryem Sûresi, 19:1-4)
(Lem'alar sh: 224)
ﺍَﻟﺴَّﺒَﺐُ ﻛَﺎﻟْﻔَﺎﻋِﻞِ
Bir şeye sebep olan, onu işleyen gibidir. "Hayrın yolunu gösteren, onu işleyen gibidir" (Feyzü'l- Kadîr, c.3, s. 531, hadîs no: 4250; Keşfü'l-Hafâ, c. 1, s. 399.)
(Lem'alar sh: 226)
ﻛُﻦْ ﻓَﻴَﻜُﻮﻥْ
"Ol!" der, (o şey de) hemen oluverir. (Lem'alar sh: 231)
ﻛُﻞُّ ﻧَﻔْﺲٍ ﺫَٓﺍﺋِﻘَﺔُ ﺍﻟْﻤَﻮْﺕِ
Her nefis ölümü tadıcıdır. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:185)
(Lem'alar sh: 232)
ﻭَ ﺑَﺸِّﺮِ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺍَﻣَﻨُﻮﺍ
İman edenleri müjdele... (Bakara Sûresi, 2:25)
ﻟَﻴْﺖَ ﺍﻟﺸَّﺒَﺎﺏَ ﻳَﻌُﻮﺩُ ﻳَﻮْﻣًﺎ ﻓَﺎُﺧْﺒِﺮَﻩُ ﺑِﻤَﺎ ﻓَﻌَﻞَ ﺍﻟْﻤَﺸِﻴﺐُ
"Keşki gençliğim bir gün dönseydi, ihtiyarlık benim başıma ne kadar hazîn haller getirdiğini ona şekva edip söyleyecektim."
(Lem'alar sh: 233)
ﺣُﺐُّ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﺭَﺍْﺱُ ﻛُﻞِّ ﺧَﻄِﻴﺌَﺔٍ
Dünya sevgisi bütün hataların başıdır. (el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1099; Süyûtî, ed-Dürerü'l-Müntesire, 91; İsfehânî, Hılyetü'l-Evliyâ, 6:388; el-Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 3:368, no: 3662)
(Lem'alar sh: 234)
ﻳَﻮْﻣًﺎ ﻳَﺠْﻌَﻞُ ﺍﻟْﻮِﻟْﺪَﺍﻥَ ﺷِﻴﺒًﺎ
Çocukları ihtiyarlatan bir gün... (Müzzemmil Sûresi, 13:17)
ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻮَﻛِﻴﻞُ
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:173)
ﻏَﺮِﻳﺒَﻢْ ﺑِﻰ ﻛَﺴَﻢْ ﺿَﻌِﻴﻔَﻢْ ﻧَﺎﺗُﻮَﺍﻧَﻢْ َﺍْﻟﺎَﻣَﺎﻥْ ﮔُﻮﻳَﻢْ ﻋَﻔُﻮْ ﺟُﻮﻳَﻢْ ﻣَﺪَﺩْ ﺧَﻮﺍﻫَﻢْ ﺯِﺩَﺭْﮔَﺎﻫَﺖْ ﺍِﻟَﻬِﻰ
Garibim, kimsesizim, zayıfım, güçsüzüm, imdât derim.. Affını, yardımını dilerim dergâhından, ey Allah'ım!
(Lem'alar sh: 235)
ﻭَ ﻟَﻮْﻟﺎَ ﺍﻟﺸُّﻴُﻮﺥُ ﺍﻟﺮُّﻛَّﻊُ ﻟَﺼُﺐَّ ﻋَﻠَﻴْﻜُﻢُ ﺍﻟْﺒَﻠﺎَٓﺀُ ﺻَﺒًّﺎ
Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belalar sel gibi üzerinize dökülecekti...
(Haşiye): Hadîsin tamamı:
ﻭَﻟَﻮْﻟﺎَ ﺍﻟْﺒَﻬَٓﺎﺋِﻢُ ﺍﻟﺮُّﺗَّﻊُ ﻭَﺍﻟﺼُّﺒْﻴَﺎﻥُ ﺍﻟﺮُّﺿَّﻊُ
ilâ âhir... -ev kema kal-
ve eğer otlayan hayvanlar ve süt emen bebekler olmasaydı..." (el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2:163; el-Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 5:344, no: 7523; el-Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, 3:345.) (Lem'alar sh: 236)
ﺍِﻣَّﺎ ﻳَﺒْﻠُﻐَﻦَّ ﻋِﻨْﺪَﻙَ ﺍﻟْﻜِﺒَﺮَ ﺍَﺣَﺪُﻫُﻤَٓﺎ ﺍَﻭْ ﻛِﻠﺎَﻫُﻤَﺎ ﻓَﻠﺎَ ﺗَﻘُﻞْ ﻟَﻬُﻤَٓﺎ ﺍُﻑٍّ ﻭَﻟﺎَ ﺗَﻨْﻬَﺮْﻫُﻤَﺎ ﻭَﻗُﻞْ ﻟَﻬُﻤَﺎ ﻗَﻮْﻟﺎً ﻛَﺮِﻳﻤًﺎ ٭ ﻭَﺍﺧْﻔِﺾْ ﻟَﻬُﻤَﺎ ﺟَﻨَﺎﺡَ ﺍﻟﺬُّﻝِّ ﻣِﻦَ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﺔِ ﻭَﻗُﻞْ ﺭَﺏِّ ﺍﺭْﺣَﻤْﻬُﻤَﺎ ﻛَﻤَﺎ ﺭَﺑَّﻴَﺎﻧِﻰ ﺻَﻐِﻴﺮًﺍ
Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın 'Öf' bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.' (İsrâ Sûresi, 11:23-24)
(Lem'alar sh: 240)
ﻛُﻦْ ﻓَﻴَﻜُﻮﻥْ
"Ol!" der, (o şey de) hemen oluverir.
(Lem'alar sh: 241)
ﺍِﻥَّ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﺗَﺪْﻋُﻮﻥَ ﻣِﻦْ ﺩُﻭﻥِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻟَﻦْ ﻳَﺨْﻠُﻘُﻮﺍ ﺫُﺑَﺎﺑًﺎ ﻭَﻟَﻮِ ﺍﺟْﺘَﻤَﻌُﻮﺍ ﻟَﻪُ
Yani Allah'tan başka bütün çağırdığınız ve ibadet ettiğiniz şeyler toplansalar, bir sineği halkedemezler.
ﻣَﺎ ﺧَﻠْﻘُﻜُﻢْ ﻭَﻟﺎَ ﺑَﻌْﺜُﻜُﻢْ ﺍِﻟﺎَّ ﻛَﻨَﻔْﺲٍ ﻭَﺍﺣِﺪَﺓٍ
Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Lokman Sûresi, 31:28)
(Lem'alar sh: 242)
ﻟﺎَ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﻫُﻮَ
Ondan başka ilâh yoktur. (Bakara Sûresi 163; Al-i İmrân Sûresi: 2)
(Lem'alar sh: 243)
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺣَﺎﻝِ
Her türlü hâl için Allah'a hamd olsun
(Lem'alar sh: 244)
ﻛُﻞُّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻫَﺎﻟِﻚٌ ﺍِﻟﺎَّ ﻭَﺟْﻬَﻪُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺤُﻜْﻢُ ﻭَﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ
Herşey helâk olup gidicidir -O'nun yüzü (Yani, Allah'ın zâtı ve herşeyin Allah'a bakan yüzü) müstesnâ. Hüküm Ona aittir; siz de Ona döndürüleceksiniz. (Kasas Sûresi, 28:88)
(Lem'alar sh: 245)
ﻓَﺎِﻥْ ﺗَﻮَﻟَّﻮْﺍ ﻓَﻘُﻞْ ﺣَﺴْﺒِﻰَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻟﺎَٓ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﻫُﻮَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺗَﻮَﻛَّﻠْﺖُ ﻭَﻫُﻮَ ﺭَﺏُّ ﺍﻟْﻌَﺮْﺵِ ﺍﻟْﻌَﻈِﻴﻢِ
Eğer senden yüz çevirecek olurlarsa de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbi de Odur. (Tevbe Sûresi, 9:129)
ﻛُﻞُّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻫَﺎﻟِﻚٌ ﺍِﻟﺎَّ ﻭَﺟْﻬَﻪُ
Herşey helâk olup gidicidir -O'nun yüzü (Yani, Allah'ın zâtı ve herşeyin Allah'a bakan yüzü) müstesnâ. (Kasas Sûresi, 28:88)
ﻳَﺎ ﺑَﺎﻗِﻰ ﺃَﻧْﺖَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ
Bâkî kalan ancak sensin, ey Bâkî.
(Lem'alar sh: 248)
ﻟَﻮْﻟﺎَ ﻣُﻔَﺎﺭَﻗَﺔُ ﺍْﻟﺎَﺣْﺒَﺎﺏِ ﻣَﺎ ﻭَﺟَﺪَﺕْ ﻟَﻬَﺎ ﺍﻟْﻤَﻨَﺎﻳَﺎ ﺍِﻟَٓﻰ ﺍَﺭْﻭَﺍﺣِﻨَﺎ ﺳُﺒُﻠﺎً
"Eğer dostlardan müfarakat olmasaydı, ölüm ruhlarımıza yol bulamazdı ki gelsin alsın."
ﻟِﺪُﻭﺍ ﻟِﻠْﻤَﻮْﺕِ ﻭَﺍﺑْﻨُﻮﺍ ﻟِﻠْﺨَﺮَﺍﺏِ
"Ölmek için tevellüd edip dünyaya gelirsiniz, harab olmak için binalar yapıyorsunuz." (Keşfü'l-Hafa, 2:140, hadis no: 2041; Feyzü'l-Kadîr, 5:483, no: 8053; Mecmeu'z-Zevaid, 1:94.)
(Lem'alar sh: 249)
ﺳَﺒَّﺢَ ﻟِﻠَّﻪِ ﻣَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕِ ﻭَﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﻭَﻫُﻮَ ﺍﻟْﻌَﺰِﻳﺰُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ ٭ ﻟَﻪُ ﻣُﻠْﻚُ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕِ ﻭَ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ﻳُﺤْﻴِﻰ ﻭَ ﻳُﻤِﻴﺖُ ﻭَ ﻫُﻮَ ﻋَﻠَﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻗَﺪِﻳﺮٌ
Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ı tesbih eder. Onun kudreti herşeye galiptir ve hikmeti herşeyi kuşatır. Göklerin ve yerin mülkü Ona aittir. Hayatı da, ölümü de O verir. Onun kudreti herşeye yeter. (Hadid Sûresi, 51:1-2)
(Lem'alar sh: 251)
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﻋَﻠَﻰ ﻧُﻮﺭِ ﺍْﻟﺎِﻳﻤَﺎﻥِ ﺍﻟْﻤُﺼَﻮِّﺭِ ﻣَﺎ ﻳُﺘَﻮَﻫَّﻢُ ﺍَﺟَﺎﻧِﺐَ ﺍَﻋْﺪَٓﺍﺀً ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ ﻣُﻮَﺣِّﺸِﻴﻦَ ﺍَﻳْﺘَﺎﻣًﺎ ﺑَﺎﻛِﻴﻦَ ؛ ﺍَﻭِﺩَّٓﺍﺀَ ﺍِﺧْﻮَﺍﻧًﺎ ﺍَﺣْﻴَٓﺎﺀً ﻣُﻮﻧِﺴِﻴﻦَ ﻣُﺮَﺧَّﺼِﻴﻦَ ﻣَﺴْﺮُﻭﺭِﻳﻦَ ﺫَﺍﻛِﺮِﻳﻦَ ﻣُﺴَﺒِّﺤِﻴﻦَ
"O şiddetli haletin tesirinden gelen gaflet ile, kâinatın mevcudatı bir kısmı düşman ve ecnebi bir kısmı müdhiş cenazeler, diğer kısmı ise, kimsesizlikten ağlayan yetimler suretinde; gafil nefsime tevehhüm ile gösterilen bu korkunç levhayı, nur-u iman ile aynelyakîn gördüm ki: O ecnebi, düşman görünenler birer dost kardeştirler. Ve o müdhiş cenazeler ise; kısmen hayatdar ve ünsiyetkâr ve kısmen vazifeden terhis edilenlerdir. Ve o ağlayan yetimlerin vaveylâları ise zikir ve tesbihin zemzemeleri olduğunu nur-u iman ile gördüğümden, o hadsiz nimetlerin menbaı olan imanı bana veren Hâlık-ı Zülcelal'e hadsiz hamdediyorum. Ve bu dünyada, bu dünya kadar büyük hususî dünyamdaki bütün mevcudatı, hamd ve tesbihat-ı İlahiyede tasavvur ve niyetim ile istimal etmek bir hakkım olduğu nokta-i nazarından, bütün o mevcudatın her birisinin ve umumunun lisan-ı halleriyle beraber
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﻋَﻠَﻰ ﻧُﻮﺭِ ﺍْﻟﺎِﻳﻤَﺎﻥِ
deriz."
İman nurunu nasib eden Allah'a hamdolsun
(Lem'alar sh: 252)
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﻋَﻠَﻰ ﻧُﻮﺭِ ﺍْﻟﺎِﻳﻤَﺎﻥِ ﺍﻟْﻤُﺼَﻮِّﺭِ ﻟﻠِﺪَّﺍﺭَﻳْﻦِ ﻣَﻤْﻠُﻮﺅَﺗَﻴْﻦِ ﻣِﻦَ ﺍﻟﻨِّﻌْﻤَﺔِ ﻭَ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﺔِ ﻟِﻜُﻞِّ ﻣُﺆْﻣِﻦٍ ﺣَﻘًّﺎ ﻳَﺴْﺘَﻔِﻴﺪُ ﻣِﻨْﻬُﻤَﺎ ﺑِﺤَﻮَﺍﺳِّﻪِ ﺍﻟْﻜَﺜِﻴﺮَﺓِ ﺍﻟْﻤُﻨْﻜَﺸِﻔَﺔِ ﺑِﺎِﺫْﻥِ ﺧَﺎﻟِﻘِﻪِ
"Dünya ve âhireti nimet ve rahmetle doldurmuş bir surette, hakikî mü'minlerin nur-u iman ve İslâmiyetle inkişaf ve inbisat etmiş bütün hassalarının elleriyle o iki muazzam sofradan istifadeyi temin eden ve gösteren nur-u iman nimetinin mukabiline, o imanı bana veren Hâlıkıma, bütün zerrat-ı vücudumla dünya ve âhiret dolusu hamd ve şükür, elimden gelse yaparım."
(Lem'alar sh: 253)
ﺧَﻴْﺮُ ﺷَﺒَﺎﺑِﻜُﻢْ ﻣَﻦْ ﺗَﺸَﺒَّﻪَ ﺑِﻜُﻬُﻮﻟِﻜُﻢْ ﻭَﺷَﺮُّ ﻛُﻬُﻮﻟِﻜُﻢْ ﻣَﻦْ ﺗَﺸَﺒَّﻪَ ﺑِﺸَﺒَﺎﺑِﻜُﻢْ
"Gençlerinizin en iyisi, temkinde ve sefahetlerden çekilmekte ihtiyarlara benzeyenlerdir. Ve ihtiyarlarınızın en fenası, sefahette ve başını gaflete sokmakta gençlere benzeyenlerdir." (Kenzü'l-Ummal, 15:776, hadis no: 43058; Ali Mâverdî, Edebü'd-Dünya ve'd-Din, s. 21; İmam-ı Gazalî, İhya-i Ulûmi'd-Din, 1:142; Feyzü'l-Kadîr, 3:487)
ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻮَﻛِﻴﻞُ
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:173)
(Lem'alar sh: 254)
ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻮَﻛِﻴﻞُ
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:173)
ﻛَﺎﻑْ ، ﻧُﻮﻥْ
İkisinin birleşimiyle ﻛﻦْoluyor ki, Cenab-ı Hak "ol" dediği anda oluyor.
(Lem'alar sh: 255)
ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ
Vekilimiz, dayanağımız bize yeter.
ﻧَﺎ
Biz, bizim.
ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻮَﻛِﻴﻞُ
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:173)
(Lem'alar sh: 256)
ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻮَﻛِﻴﻞُ
Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Âl-i İmrân Sûresi, 3:173)
(Lem'alar sh: 257)
ﺍَﻟﻠَّﻪُ ﻧُﻮﺭُ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕِ ﻭَﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ
Allah göklerin ve yerin nurudur. (Nûr Sûresi, 24:35)
(Lem'alar sh: 260)
ﻭَﺍﻟْﻜَﺎﻇِﻤِﻴﻦَ ﺍﻟْﻐَﻴْﻆَ ﻭَﺍﻟْﻌَﺎﻓِﻴﻦَ ﻋَﻦِ ﺍﻟﻨَّﺎﺱِ
Öfkelerini yutanlar ve insanları affedenler... (Âl-i İmrân Sûresi, 3:134)
(Lem'alar sh: 264)
ﻋَﺴَٓﻰ ﺍَﻥْ ﺗَﻜْﺮَﻫُﻮﺍ ﺷَﻴْﺌًﺎ ﻭَﻫُﻮَ ﺧَﻴْﺮٌ ﻟَﻜُﻢْ
Bakarsınız, sizin hoşlanmadığınız birşey, hakkınızda hayırlı olur. (Bakara Sûresi, 2:216)
(Lem'alar sh: 266)
ﺍَﻟْﺨَﻴْﺮُ ﻓِﻰ ﻣَﺎ ﺍﺧْﺘَﺎﺭَﻩُ ﺍﻟﻠَّﻪُ
Hayır, Allah'ın ihtiyar etmiş olduğu şeydedir.
ﻋَﺴَٓﻰ ﺍَﻥْ ﺗَﻜْﺮَﻫُﻮﺍ ﺷَﻴْﺌًﺎ ﻭَﻫُﻮَ ﺧَﻴْﺮٌ ﻟَﻜُﻢْBakarsınız, sizin hoşlanmadığınız birşey, hakkınızda hayırlı olur. (Bakara Sûresi, 2:216)
Yirmialtıncı Lem'anın Zeyli
Yirmibirinci Mektub olup, Mektubat Mecmuasına idhal edildiğinden buraya dercedilmedi.