Yirmialtıncı Mektub
Yirmialtıncı Mektub 1932 yılında Barla'da te'lif edilmiştir.
ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻪُ
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah'ın adıyla.
ﻭَﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻲْﺀٍ ﺍِﻟﺎَّ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ
Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı hamd ile tesbih etmesin. (İsrâ Sûresi, 17:44)
ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
ﻭَﺍِﻣَّﺎ ﻳَﻨْﺰَﻏَﻨَّﻚَ ﻣِﻦَ ﺍﻟﺸَّﻴْﻄَﺎﻥِ ﻧَﺰْﻍٌ ﻓَﺎﺳْﺘَﻌِﺬْ ﺑِﺎﻟﻠَّﻪِ ﺍِﻧَّﻪُ ﻫُﻮَ ﺍﻟﺴَّﻤِﻴﻊُ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻢُ
Şeytandan sana bir vesvese geldiğinde Allah'a sığın. Şüphesiz ki O, herşeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla bilendir. (Fussilet Sûresi, 41:36)
(Mektûbat sh: 311)
ﺍَﻫَﻜَﺬَﺍ ﻛَﻠﺎَﻣُﻚَ ﻗَﺎﻝَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻟِﻰ ﻗُﻮَّﺓُ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍْﻟﺎَﻟْﺴِﻨَﺔِ
Senin kelâmın böyle midir?' Allah buyurdu: 'Ben bütün lisanların kuvvetine mâlikim." Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, 3:536
(Mektûbat sh: 312)
ﻓَﻤَﻦْ ﺍَﻇْﻠَﻢُ ﻣِﻤَّﻦْ ﻛَﺬَﺏَ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟﻠَّﻪِ
Allah adına yalan söyleyenden daha zalim kim vardır? (Zümer Sûresi, 39:32)
(Mektûbat sh: 316)
ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍﻟﺼَّﻠﺎَﺓُ ﻭَﺍﻟﺴَّﻠﺎَﻡُ ﺑِﻌَﺪَﺩِ ﺍﻟْﻤَﻠَﻚِ ﻭَﺍْﻟﺎِﻧْﺲِ ﻭَﺍﻟْﺠَﺎﻥِّ
Meleklerin, insanların ve cinlerin sayısınca Ona salât ve selâm olsun.
ﻕٓ ﻭَ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﺍﻟْﻤَﺠِﻴﺪِ
Kaf. Şerefi pek yüce olan Kur'ân'a yemin olsun. (Kâf Sûresi, 50:1)
ﻣَﺎ ﻳَﻠْﻔِﻆُ ﻣِﻦْ ﻗَﻮْﻝٍ ﺍِﻟﺎَّ ﻟَﺪَﻳْﻪِ ﺭَﻗِﻴﺐٌ ﻋَﺘِﻴﺪٌ ٭ ﻭَﺟَٓﺎﺀَﺕْ ﺳَﻜْﺮَﺓُ ﺍﻟْﻤَﻮْﺕِ ﺑِﺎﻟْﺤَﻖِّ ﺫَﻟِﻚَ ﻣَﺎ ﻛُﻨْﺖَ ﻣِﻨْﻪُ ﺗَﺤِﻴﺪُ ٭ ﻭَ ﻧُﻔِﺦَ ﻓِﻰ ﺍﻟﺼُّﻮﺭِ ﺫَﻟِﻚَ ﻳَﻮْﻡُ ﺍﻟْﻮَﻋِﻴﺪِ ٭ ﻭَ ﺟَٓﺎﺀَﺕْ ﻛُﻞُّ ﻧَﻔْﺲٍ ﻣَﻌَﻬَﺎ ﺳَٓﺎﺋِﻖٌ ﻭَ ﺷَﻬِﻴﺪٌ ٭ ﻟَﻘَﺪْ ﻛُﻨْﺖَ ﻓِﻰ ﻏَﻔْﻠَﺔٍ ﻣِﻦْ ﻫَﺬَﺍ ﻓَﻜَﺸَﻔْﻨَﺎ ﻋَﻨْﻚَ ﻏِﻄَٓﺎﺀَﻙَ ﻓَﺒَﺼَﺮُﻙَ ﺍﻟْﻴَﻮْﻡَ ﺣَﺪِﻳﺪٌ ٭ ﻭَ ﻗَﺎﻝَ ﻗَﺮِﻳﻨُﻪُ ﻫَﺬَﺍ ﻣَﺎ ﻟَﺪَﻯَّ ﻋَﺘِﻴﺪٌ ٭ ﺍَﻟْﻘِﻴَﺎ ﻓِﻰ ﺟَﻬَﻨَّﻢَ ﻛُﻞَّ ﻛَﻔَّﺎﺭٍ ﻋَﻨِﻴﺪٍ
İnsanın ağzından hiçbir söz çıkmaz ki, yanında onu yazmaya hazır, gözetleyici bir melek olmasın. Derken ölüm sarhoşluğu gerçekten geliverir. İşte senin kaçıp durduğun şey budur. Ve sûra üfürülür. Vaad olunan gün işte budur. Herkes yanında bir sevk eden, bir de şahitlik eden melekle beraber gelir. And olsun ki sen bundan gafildin. Şimdi gözünden perdeyi kaldırdık. Bakışın pek keskindir bugün! Yanındaki melek, 'İşte onun defteri bende hazırdır' der. Atın Cehenneme herbir inatçı kâfiri! (Kâf Sûresi, 50:18-24)
(Mektûbat sh: 317)
ﻭَ ﻗِﻴﻞَ ﻳَٓﺎ ﺍَﺭْﺽُ ﺍﺑْﻠَﻌِﻰ ﻣَٓﺎﺀَ ﻙِ ﻭَﻳَﺎ ﺳَﻤَٓﺎﺀُ ﺍَﻗْﻠِﻌِﻰ ﻭَﻏِﻴﺾَ ﺍﻟْﻤَٓﺎﺀُ ﻭَﻗُﻀِﻰَ ﺍْﻟﺎَﻣْﺮُ ﻭَﺍﺳْﺘَﻮَﺕْ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﺠُﻮﺩِﻯِّ ﻭَﻗِﻴﻞَ ﺑُﻌْﺪًﺍ ﻟِﻠْﻘَﻮْﻡِ ﺍﻟﻈَّﺎﻟِﻤِﻴﻦَ
Ve denildi ki: 'Ey yer, suyunu yut. Ey gök, suyunu tut.' Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cûdî Dağına oturdu. Ve 'Zalimler güruhu Allah'ın rahmetinden uzak olsun' denildi. (Hûd Sûresi, 11:44)
ﻛَﺬَّﺑَﺖْ ﺛَﻤُﻮﺩُ ﺑِﻄَﻐْﻮَﻳﻬَﺎ ٭ ﺍِﺫِ ﺍﻧْﺒَﻌَﺚَ ﺍَﺷْﻘَﻴﻬَﺎ ٭ ﻓَﻘَﺎﻝَ ﻟَﻬُﻢْ ﺭَﺳُﻮﻝُ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻧَﺎﻗَﺔَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻭَﺳُﻘْﻴَﻴﻬَﺎ ٭ ﻓَﻜَﺬَّﺑُﻮﻩُ ﻓَﻌَﻘَﺮُﻭﻫَﺎ ٭ ﻓَﺪَﻣْﺪَﻡَ ﻋَﻠَﻴْﻬِﻢْ ﺭَﺑُّﻬُﻢْ ﺑِﺬَﻧْﺒِﻬِﻢْ ﻓَﺴَﻮَّﻳﻬَﺎ ٭ ﻭَﻟﺎَ ﻳَﺨَﺎﻑُ ﻋُﻘْﺒَﻴﻬَﺎ
Semud kavmi, azgınlığı yüzünden peygamberini yalanladı. Onların en azgını başkaldırdığı zaman, Allah'ın Resulü kendilerine 'Allah'ın bir mu'cize olarak yarattığı şu deveye dokunmayın; onun su içmesine mâni olmayın' demişti. Onlar peygamberlerini yalanlayıp deveyi öldürdüler. Rableri de, günahları yüzünden onları azapla kuşatıp hepsini birden helâk etti. Allah onlara verdiği cezanın âkıbetinden korkacak değildir. (Şems Sûresi, 91:11-15)
ﻭَﺫَﺍ ﺍﻟﻨُّﻮﻥِ ﺍِﺫْ ﺫَﻫَﺐَ ﻣُﻐَﺎﺿِﺒًﺎ ﻓَﻈَﻦَّ ﺍَﻥْ ﻟَﻦْ ﻧَﻘْﺪِﺭَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻓَﻨَﺎﺩَﻯ ﻓِﻰ ﺍﻟﻈُّﻠُﻤَﺎﺕِ ﺍَﻥْ ﻟﺎَٓ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍَﻧْﺖَ ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﺍِﻧِّﻰ ﻛُﻨْﺖُ ﻣِﻦَ ﺍﻟﻈَّﺎﻟِﻤِﻴﻦَ
Balığın yuttuğu Yunus'u da hatırla ki, öfkelenerek kavmini terk etmiş ve Bizim de kendisini bu yüzden bir sıkıntıya uğratmayacağımızı sanmıştı. Sonra karanlıklar içinde kaldığında niyaz etti: 'Senden başka ilâh yoktur; Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben nefsine zulmedenlerden oldum.' (Enbiyâ Sûresi, 21:87)
ﺍَﻥْ ﻟَﻦْ ﻧَﻘْﺪِﺭَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ
Kendisini sıkıntıya uğratmayacağımızı. (Enbiyâ Sûresi, 21:87)
ﻓَﻨَﺎﺩَﻯ ﻓِﻰ ﺍﻟﻈُّﻠُﻤَﺎﺕِ
Karanlıklar içinde nida etti. (Enbiyâ Sûresi, 21:87)
ﻓَﺎَﺭْﺳِﻠُﻮﻥِ
Beni gönderiniz. (Yûsuf Sûresi, 12:45)
ﻳُﻮﺳُﻒُ ﺍَﻳُّﻬَﺎ ﺍﻟﺼِّﺪِّﻳﻖُ
Ey Yusuf, ey doğru sözlü kişi. (Yûsuf Sûresi, 12:46)
(Mektûbat sh: 318)
ﻭَﺍِﺫَﺍ ﻗُﺮِﺉَ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥُ ﻓَﺎﺳْﺘَﻤِﻌُﻮﺍ ﻟَﻪُ ﻭَﺍَﻧْﺼِﺘُﻮﺍ ﻟَﻌَﻠَّﻜُﻢْ ﺗُﺮْﺣَﻤُﻮﻥَ
Kur'ân okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, rahmete erişesiniz. (A'râf Sûresi, 1:204)
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻟﺎَ ﻋِﻠْﻢَ ﻟَﻨَٓﺎ ﺍِﻟﺎَّ ﻣَﺎ ﻋَﻠَّﻤْﺘَﻨَٓﺎ ﺍِﻧَّﻚَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin. (Bakara Sûresi, 2:32)
(Mektûbat sh: 320)
ﺩَﺍﺩِ ﺣَﻖْ ﺭَﺍ ﻗَﺎﺑِﻠِﻴَّﺖْ ﺷَﺮْﻁْ ﻧِﻴﺴْﺖْ
Allah vergisi için kabiliyet şart değildir.
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﻫَﺬَﺍ ﻣِﻦْ ﻓَﻀْﻞِ ﺭَﺑِّﻰ
Rabbimin bu fazlından dolayı Allah'a hamdolsun.
(Mektûbat sh: 321)
ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
ﻳَٓﺎ ﺍَﻳُّﻬَﺎ ﺍﻟﻨَّﺎﺱُ ﺍِﻧَّﺎ ﺧَﻠَﻘْﻨَﺎﻛُﻢْ ﻣِﻦْ ﺫَﻛَﺮٍ ﻭَﺍُﻧْﺜَﻰ ﻭَﺟَﻌَﻠْﻨَﺎﻛُﻢْ ﺷُﻌُﻮﺑًﺎ ﻭَﻗَﺒَٓﺎﺋِﻞَ ﻟِﺘَﻌَﺎﺭَﻓُﻮﺍ
Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da, birbirinizi tanıyasınız diye milletlere ve kabilelere ayırdık. (Hucurât Sûresi, 49:13)
ﻟِﺘَﻌَﺎﺭَﻓُﻮﺍ ﻣُﻨَﺎﺳَﺒَﺎﺕِ ﺍﻟْﺤَﻴَﺎﺓِ ﺍْﻟﺎِﺟْﺘِﻤَﺎﻋِﻴَّﺔِ ﻓَﺘَﻌَﺎﻭَﻧُﻮﺍ ﻋَﻠَﻴْﻬَﺎ ﻟﺎَ ﻟِﺘَﻨَﺎﻛَﺮُﻭﺍ ﻓَﺘَﺨَﺎﺻَﻤُﻮﺍ
Yani: "Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yaratmışım; tâ birbirinizi tanımalısınız ve birbirinizdeki hayat-ı içtimaiyeye ait münasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muavenet edesiniz. Yoksa sizi kabile kabile yaptım ki; yekdiğerinize karşı inkâr ile yabani bakasınız, husumet ve adavet edesiniz değildir!"
(Mektûbat sh: 322)
ﺍَﻟْﺎِﺳْﻠﺎَﻣِﻴَّﺔُ ﺟَﺒَّﺖِ ﺍﻟْﻌَﺼَﺒِﻴَّﺔَ ﺍﻟْﺠَﺎﻫِﻠِﻴَّﺔَ
İslâm, Câhiliyetten kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır. Müslüman olduktan sonra, Habeşli bir köle ile Kureyşli bir efendi arasında hiçbir fark yoktur. (Bu ibare, İslâmiyet öncesi câhiliye âdetlerine dönmekten men eden hadislerden iktibas edilmiştir. Bu mevzuda bir çok hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bunlardan birisi şöyledir: "İslâm dini, kendinden önceki bâtıl olan fiil, hareket, âdet ve inanışları keser, kaldırır." Buharî, Ahkâm: 4, İmâra: 36, 31; Ebû Dâvud, Sünnet: 5; Tirmizî, Cihâd: 28, İlim: 16, Nesâî, Bey'a: 26; İbni Mâce, Cihad: 39; Müsned, 4:69, 70, 199, 204, 205, 5:381, 6:402, 403)
ﺍِﺫْ ﺟَﻌَﻞَ ﺍﻟَّﺬِﻳﻦَ ﻛَﻔَﺮُﻭﺍ ﻓِﻰ ﻗُﻠُﻮﺑِﻬِﻢُ ﺍﻟْﺤَﻤِﻴَّﺔَ ﺣَﻤِﻴَّﺔَ ﺍﻟْﺠَﺎﻫِﻠِﻴَّﺔِ ﻓَﺎَﻧْﺰَﻝَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﺳَﻜِﻴﻨَﺘَﻪُ ﻋَﻠَﻰ ﺭَﺳُﻮﻟِﻪِ ﻭَﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨِﻴﻦَ ﻭَﺍَﻟْﺰَﻣَﻬُﻢْ ﻛَﻠِﻤَﺔَ ﺍﻟﺘَّﻘْﻮَﻯ ﻭَﻛَﺎﻧُٓﻮﺍ ﺍَﺣَﻖَّ ﺑِﻬَﺎ ﻭَﺍَﻫْﻠَﻬَﺎ ﻭَﻛَﺎﻥَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﺑِﻜُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻋَﻠِﻴﻤًﺎ
Kâfirler, kalblerine cahiliyet taassubundan ibaret olan o gayreti yerleştirdiklerinde, Allah, Resulünün ve mü'minlerin üzerine sükûnet ve emniyetini indirdi ve onlara takvâda ve sözlerine bağlılıkta sebat verdi. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah ise herşeyi hakkıyla bilir. (Fetih Sûresi, 48:26)
(Mektûbat sh: 324)
ﻳَﺎْﺗِﻰ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﺑِﻘَﻮْﻡٍ ﻳُﺤِﺒُّﻬُﻢْ ﻭَﻳُﺤِﺒُّﻮﻧَﻪُٓ ﺍَﺫِﻟَّﺔٍ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨِﻴﻦَ ﺍَﻋِﺰَّﺓٍ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻜَﺎﻓِﺮِﻳﻦَ ﻳُﺠَﺎﻫِﺪُﻭﻥَ ﻓِﻰ ﺳَﺒِﻴﻞِ ﺍﻟﻠَّﻪِ
Allah öyle bir topluluk getirecektir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı sever. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı izzet sahibidirler ve Allah yolunda cihad ederler." Mâide Sûresi, 5:54
(Mektûbat sh: 325)
ﺍَﻓَﻠﺎَ ﻳَﻌْﻘِﻠُﻮﻥَ
Akıl etmezler mi? (Yâsin Sûresi, 36:68)
ﺍَﻓَﻠﺎَ ﻳَﺘَﻔَﻜَّﺮُﻭﻥَ
Tefekkür etmiyorlar mı? (En'âm Sûresi, 6:50)
ﺍَﻓَﻠﺎَ ﻳَﺘَﺪَﺑَّﺮُﻭﻥَ
Gereği gibi düşünmezler mi? (Nisâ Sûresi, 4:82)
(Mektûbat sh: 326)
ﺍِﺗَّﺨَﺬُٓﻭﺍ ﺍَﺣْﺒَﺎﺭَﻫُﻢْ ﻭَﺭُﻫْﺒَﺎﻧَﻬُﻢْ ﺍَﺭْﺑَﺎﺑًﺎ ﻣِﻦْ ﺩُﻭﻥِ ﺍﻟﻠَّﻪِ
Onlar hahamlarını ve papazlarını kendilerine Allah'tan başka rab edindiler. (Tevbe Sûresi, 9:31)
(Mektûbat sh: 328)
ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ
Âlemlerin Rabbi... (Fâtiha Sûresi, 1:2; Bakara Sûresi, 2:131; Mâide Sûresi, 5:28)
ﻣَﺮَﺝَ ﺍﻟْﺒَﺤْﺮَﻳْﻦِ ﻳَﻠْﺘَﻘِﻴَﺎﻥِ ٭ ﺑَﻴْﻨَﻬُﻤَﺎ ﺑَﺮْﺯَﺥٌ ﻟﺎَ ﻳَﺒْﻐِﻴَﺎﻥِ
Allah iki denizi salıverdi ki, o denizler birbirleriyle karşılaşırlar. Aralarında ise bir engel vardır; birbirine karışmazlar. (Rahmân Sûresi, 55:19-20)
(Mektûbat sh: 329)
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ
Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. (Fâtiha Sûresi, 1:2)
ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ
"Doğrudan doğruya her âlem, Cenâb-ı Hakkın rububiyetiyle idare ve terbiye ve tedbir edilir" demektir.
ﺍِﺫَﺍ ﺍَﺭَﺍﺩَ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﺑِﻘَﻮْﻡٍ ﺧَﻴْﺮًﺍ ﺍَﺑْﺼَﺮَﻫُﻢْ ﺑِﻌُﻴُﻮﺏِ ﺍَﻧْﻔُﺴِﻬِﻢْ
Allah bir topluluk için hayır murad ettiğinde, onlara nefislerinin ayıplarını gösterir. (el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1:81)
ﻭَﻣَٓﺎ ﺍُﺑَﺮِّﺉُ ﻧَﻔْﺴِﻰ ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻨَّﻔْﺲَ َﻟﺎَﻣَّﺎﺭَﺓٌ ﺑِﺎﻟﺴُّٓﻮﺀِ
Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis daima kötülüğü emreder. (Yûsuf Sûresi, 12:53)
(Mektûbat sh: 330)
ﻟﺎَ ﻣَﻮْﺟُﻮﺩَ ﺍِﻟﺎَّ ﻫُﻮَ
Ondan başka hiçbir gerçek varlık yoktur.
ﻟﺎَ ﻣَﺸْﻬُﻮﺩَ ﺍِﻟﺎَّ ﻫُﻮَ
Ondan başka görülen gerçek hiçbir şey yoktur.
(Mektûbat sh: 331)
ﺩَﺭْ ﻧَﻈَﺮِ ﻫُﻮﺷِﻴَﺎﺭْ ﻫَﺮْ ﻭَﺭَﻗِﻰ ﺩَﻓْﺘَﺮِﻳﺴْﺖْ ﺍَﺯْ ﻣَﻌْﺮِﻓَﺖِ ﻛِﺮْﺩِﮔَﺎﺭْ
Uyanık olanın nazarında her yaprak, san'atkâr olan Allah'ın marifetini içeren bir defterdir.
ﻭَ ﻓِﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻟَﻪُ ﺍَﻳَﺔٌ ﺗَﺪُﻝُّ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻭَﺍﺣِﺪٌ
Herşeyde Allah'ın birliğini gösteren bir delil vardır.
ﻭَﻟَﻘَﺪْ ﻛَﺮَّﻣْﻨَﺎ ﺑَﻨِٓﻰ ﺍَﺩَﻡَ
And olsun ki biz Âdemoğullarını şan ve şeref sahibi kıldık. (İsrâ Sûresi, 11:70)
ﺍِﻧَّﻪُ ﻛَﺎﻥَ ﻇَﻠُﻮﻣًﺎ ﺟَﻬُﻮﻟﺎً
Gerçekten insan çok zalim, çok cahildir. (Ahzâb Sûresi, 33:72)
(Mektûbat sh: 332)
ﻫَﻞْ ﻣِﻦْ ﻣَﺰِﻳﺪٍ
Daha var mı? (Kâf Sûresi, 50:30)
ﺟَﺪِّﺩُﻭﺍ ﺍِﻳﻤَﺎﻧَﻜُﻢْ ﺑِﻠﺎَٓ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ
İmanınızı Lâ ilâhe illâllah ile yenileyiniz. (Müsned, 2:359; el-Münzirî, et-Terğîb ve't-Terhîb, 2:415; Hâkim, el-Müstedrek, 4:256; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 1:52)
(Mektûbat sh: 333)
ﻟﺎَ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.
ﻟﺎَ ﻣَﺸْﻬُﻮﺩَ ﺍِﻟﺎَّ ﻫُﻮَ
Ondan başka görülen gerçek hiçbir şey yoktur.
ﻟﺎَ ﻣَﻮْﺟُﻮﺩَ ﺍِﻟﺎَّ ﻫُﻮَ
Ondan başka hiçbir gerçek varlık yoktur.
ﻟﺎَ ﻣَﻌْﺒُﻮﺩَ ﺍِﻟﺎَّ ﻫُﻮَ ٭ ﻟﺎَ ﻣَﻘْﺼُﻮﺩَ ﺍِﻟﺎَّ ﻫُﻮَ
Ondan başka ma'bud yoktur. Ondan başka maksud yoktur.
(Mektûbat sh: 334)
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﻦْ ﻗَﺎﻝَ ﴿ﺍَﻓْﻀَﻞُ ﻣَﺎ ﻗُﻠْﺖُ ﺍَﻧَﺎ ﻭَﺍﻟﻨَّﺒِﻴُّﻮﻥَ ﻣِﻦْ ﻗَﺒْﻠِﻰ ﻟﺎَٓ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ﴾ ﻭَ ﻋَﻠَٓﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻭَﺻَﺤْﺒِﻪِ ﻭَﺳَﻠِّﻢْ
Allahım! "Benim ve benden evvelki peygamberlerin sözleri içinde en faziletlisi Lâ ilâhe illâllah'tır" buyuran Zâta ve âl ve ashabına salât ve selâm et. [Muvatta', Kur'ân: 32; Hac: 246; el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1:153; el-Elbânî, Sahihu'l-Câmii's-Sağîr, no. 1113]
(Mektûbat sh: 335)
ﻟﺎَ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.
ﻣُﺤَﻤَّﺪٌ ﺭَﺳُﻮﻝُ ﺍﻟﻠَّﻪِ
Hazret-i Muhammed (a.s.m.) Allah'ın resulüdür.
ﻣُﺤَﺎﻟَﺴْﺖْ ﺳَﻌْﺪِﻯ ﺑَﺮَﺍﻩِ ﻧَﺠَﺎﺕْ ٭ ﻇَﻔَﺮْ ﺑُﺮْﺩَﻥْ ﺟُﺰْ ﺩَﺭْ ﭘَﻰِ ﻣُﺼْﻄَﻔَﻰ
Ey Sâdî! Mustafa'nın (a.s.m.) izinde gitmeden, kurtuluş yolunda zafer kazanmak muhaldir.
ﻛُﻞُّ ﺍﻟﻄُّﺮُﻕِ ﻣَﺴْﺪُﻭﺩٌ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟْﻤِﻨْﻬَﺎﺝَ ﺍﻟْﻤُﺤَﻤَّﺪِﻯَّ
Hz. Muhammed'in (a.s.m.) yolundan başka bütün yollar kapalıdır.
ﻟﺎَ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ ٭ ﻟﺎَ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. (Mektûbat sh: 336)
ﻟﺎَ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.
(Mektûbat sh: 340)
ﻭَ ﺍَﻣَّﺎ ﺑِﻨِﻌْﻤَﺔِ ﺭَﺑِّﻚَ ﻓَﺤَﺪِّﺙْ
Rabbinin nimetini yâd et. (Duhâ Sûresi, 93:11)
(Mektûbat sh: 341)
ﻟﺎَ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur.
(Mektûbat sh: 345)
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺻَﻞِّ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﻦْ ﻗَﺎﻝَ ﺍَﻟْﻤُﺆْﻣِﻦُ ﻟِﻠْﻤُﺆْﻣِﻦِ ﻛَﺎﻟْﺒُﻨْﻴَﺎﻥِ ﺍﻟْﻤَﺮْﺻُﻮﺹِ ﻳَﺸُﺪُّ ﺑَﻌْﻀُﻪُ ﺑَﻌْﻀًﺎ ٭ ﻭَﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﻭَﺻَﺤْﺒِﻪِ ﻭَﺳَﻠِّﻢْ
Allahım! "Mü'minin mü'mine bağlılığı, parçaları birbirini tutan binâ gibidir. (Buharî, Salât: 88; Edeb: 36; Mezâlim: 5; Müslim, Birr: 65; Tirmizî, Birr: 18; Nesâî, Zekât: 61; Müsned, 4:405, 409.) buyuran Zâta ve âl ve ashabına salât ve selâm et.
ﺳُﺒْﺤَﺎﻧَﻚَ ﻟﺎَ ﻋِﻠْﻢَ ﻟَﻨَٓﺎ ﺍِﻟﺎَّ ﻣَﺎ ﻋَﻠَّﻤْﺘَﻨَٓﺎ ﺍِﻧَّﻚَ ﺍَﻧْﺖَ ﺍﻟْﻌَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ
Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin. (Bakara Sûresi, 2:32)
ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠَّﻪِ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﻫَﺪَﻳﻨَﺎ ﻟِﻬَﺬَﺍ ﻭَﻣَﺎ ﻛُﻨَّﺎ ﻟِﻨَﻬْﺘَﺪِﻯَ ﻟَﻮْﻟﺎَٓ ﺍَﻥْ ﻫَﺪَﻳﻨَﺎ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻟَﻘَﺪْ ﺟَٓﺎﺀَﺕْ ﺭُﺳُﻞُ ﺭَﺑِّﻨَﺎ ﺑِﺎﻟْﺤَﻖِّ
Dediler: Bizi buna eriştiren Allah'a hamd olsun; yoksa Allah hidayet etmeseydi, biz kendiliğimizden buna erişemezdik. Gerçekten Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirdiler. (A'râf Sûresi, 7:43)
ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺍَﺟَﺎﺏَ ﻧُﻮﺣًﺎ ﻓِﻰ ﻗَﻮْﻣِﻪِ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻧَﺼَﺮَ ﺍِﺑْﺮَﺍﻫِﻴﻢَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻋْﺪَٓﺍﺋِﻪِ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺍَﺭْﺟَﻊَ ﻳُﻮﺳُﻒَ ﺍِﻟَﻰ ﻳَﻌْﻘُﻮﺏَ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﻛَﺸَﻒَ ﺍﻟﻀُّﺮَّ ﻋَﻦْ ﺍَﻳُّﻮﺏَ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺍَﺟَﺎﺏَ ﺩَﻋْﻮَﺓَ ﺯَﻛَﺮِﻳَّٓﺎﺀَ ٭ ﻭَ ﻳَﺎ ﻣَﻦْ ﺗَﻘَﺒَّﻞَ ﻳُﻮﻧُﺲَ ﺍﺑْﻦَ ﻣَﺘَّﻰ ﻧَﺴْﺌَﻠُﻚَ ﺑِﺎَﺳْﺮَﺍﺭِ ﺍَﺻْﺤَﺎﺏِ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟﺪَّﻋْﻮَﺍﺕِ ﺍﻟْﻤُﺴْﺘَﺠَﺎﺑَﺎﺕِ ﺍَﻥْ ﺗَﺤْﻔَﻈَﻨِﻰ ﻭَ ﺗَﺤْﻔَﻆَ ﻧَﺎﺷِﺮَ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟﺮَّﺳَﺎﺋِﻞِ ﻭَ ﺭُﻓَﻘَﺎﺋِﻬِﻢْ ﻣِﻦْ ﺷَﺮِّ ﺷَﻴَﺎﻃِﻴﻦِ ﺍْﻟﺎِﻧْﺲِ ﻭَ ﺍﻟْﺠِﻦِّ ﻭَ ﺍﻧْﺼُﺮْﻧَﺎ ﻋَﻠَٓﻰ ﺍَﻋْﺪَٓﺍﺋِﻨَﺎ ﻭَ ﻟﺎَ ﺗَﻜِﻠْﻨَﺎ ﺍِﻟَﻰ ﺍَﻧْﻔُﺴِﻨَﺎ ﻭَ ﺍﻛْﺸِﻒْ ﻛُﺮْﺑَﺘَﻨَﺎ ﻭَ ﻛُﺮْﺑَﺘَﻬُﻢْ ﻭَﺍﺷْﻒِ ﺍَﻣْﺮَﺍﺽَ ﻗُﻠُﻮﺑِﻨَﺎ ﻭَ ﻗُﻠُﻮﺑِﻬِﻢْ ﺍَﻣِﻴﻦَ ﺍَﻣِﻴﻦَ ﺍَﻣِﻴﻦَ
Ey kavmi içinde Nuh'un duasına icabet eden, ey düşmanlarına karşı İbrahim'e yardım eden, ey Yusuf'u tekrar Yakub'a kavuşturan, ey Eyyüb'den zararı kaldıran, ey Zekeriya'nın duasına cevap veren, ey Yunus ibni Mettâ'nın tevbesini kabul eden Allahım! Bu müstecap duaların sahiplerinin hürmetine, beni, bu risalenin naşirini ve arkadaşlarını ins ve cin şeytanlarının şerlerinden muhafaza etmeni, düşmanlarımıza karşı bize nusret vermeni, bizi nefislerimize terk etmemeni, sıkıntılarımızı kaldırmanı ve kalblerimizin ve onların kalblerinin hastalıklarına şifa vermeni Senden istiyoruz. Âmin, âmin, âmin.