Sâlisen: Kâinattaki umûr-u hayriyedeki kanunların mümessili, nâzırı hükmünde olan meleklerin vücudu, ittifak-ı edyan ile sabit olduğu gibi,
(Lem'alar - 82)
19- Ruh, bir kanun-u zîvücud-u haricîdir, bir namus-u zîşuurdur.
(Mektubat - 470)
Kanun dediğimiz cenab-ı hakkın nizamıdır.Her bir mevcut belli bir nizamda hareket ediyor fakat ruhları yokki cenab-ı hakkı tesbih etsin anladığımız bu kanunların herbirinin zikrini tesbihini müekkel bir melek Cenab-ı Hakka yapmakla vazifeli olarak anladım.
Mesela;
Halbuki tabiat misalî bir matbaadır, tâbi' değil; nakıştır, nakkaş değil; kabildir, fâil değil; mistardır, masdar değil; nizamdır, nâzım değil; kanundur, kudret değil; şeriat-ı iradiyedir, hakikat-ı hariciye değil.
(Mesnevi-i Nuriye - 250)
Bütün hayavanat ve nebatatın tesbihini Cenab-ı Hakka alem-i manada temsil eden melek-i müekkel mikail a.s.olduğunu kabul edersek parçalara ayrıldıkça mesela tek bir ağacında tesbihini manevi alemde temsil eden bir melek-i müekkel olduğu evvelki iktibasta geçmişti.O zaman şöyle denebilir herbir kanunun tesbihini alem-i manada temsil eden bir melek-i müekkel vardır denebilir.Zerrelerin tek tek herbirinde değilde bir araya gelerek şahsı manevisinin tesbihini alem-i manada temsil eden bir melek-i müekkel olduğu varsayılabilir.
Şu binler başları olan zeminin her başında yüzbinler lisanlar bulunan ve her lisanda yüzbin tarzda tesbihat çiçeklerini, tahmidat meyvelerini, âlem-i misalde tercümanlık edip gösterecek ve âlem-i ervahta temsil edip ilân edecek, ona göre elbette bir melek-i müekkeli vardır.
Evet müteaddid eşya bir cemaat şekline girse, bir şahs-ı manevîsi olacaktır. Eğer o cem'iyet, imtizaç edip ittihad şeklini alsa, onu temsil edecek bir şahs-ı manevîsi, bir nevi ruh-u manevîsi ve vazife-i tesbihiyesini görecek bir melek-i müekkeli olacaktır.
(Sözler - 165)
Allahu alem