Cevabı bul- Suâli sor..

age

Active member
Elcevab: Evet sahabeler ekseriyet-i mutlaka itibariyle hakka âşık, sıdka müştak, adalete hahişgerdirler. Çünki yalanın ve kizbin çirkinliği, bütün çirkinliğiyle ve sıdkın ve doğruluğun güzelliği, bütün güzelliğiyle o asırda öyle bir tarzda gösterilmiş ki, ortalarındaki mesafe Arş'tan Ferş'e kadar açılmış. Esfel-i safilîndeki Müseylime-i Kezzab'ın derekesinden, a'lâ-yı illiyyînde olan Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın derece-i sıdkı kadar bir ayrılık görülmüştür. Evet Müseylime'yi esfel-i safilîne düşüren kizb olduğu gibi, Muhammed-ül Emin Aleyhissalâtü Vesselâm'ı a'lâ-yı illiyyîne çıkaran sıdktır ve doğruluktur.
(Sözler - 484)
 

age

Active member
Sual;Deniliyor ki: Sahabeler Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı gördüler, sonra iman ettiler. Biz ise görmeden iman ettik. Öyle ise, imanımız daha kavîdir. Hem, kuvvet-i imanımıza delalet eden rivayet var?
 

Sirac

Well-known member
Sizler iseniz, kendi imânınızı Sahabelerin imânlarıyla muvâzene ediyorsunuz.

Bütün
efkâr-ı âmme-i İslâmiye imânınıza kuvvet ve senet olduğu halde,

Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın şecere-i tûbâ-i nübüvvetinin çekirdeği olan beşeriyeti ve sûret-i cismâniyesini değil,

belki umum envar-ı İslâmiye ve hakâik-ı Kur'âniye ile nurânî muhteşem şahs-ı mânevîsini,

bin mu'cizât ile muhât olarak akıl gözüyle gördüğünüz halde
,

bir Avrupa feylesofunun sözüyle vesveseye ve şüpheye düşen imânınız nerede;

bütün âlem-i küfrün ve Nasarâ ve Yehûdun ve feylesofların hücumlarına karşı sarsılmayan Sahabelerin imânları nerede?

Hem, Sahabelerin kuvvet-i imânlarını gösteren ve imânlarının tereşşuhâtı olan

şiddet-i takvâları
ve kemâl-i salâhatları nerede;

ey müddei, senin şiddet-i zaafından ferâizi tamamıyla senden göstermeyen sönük imânın nerede?

27. söz
 

hulusi

Well-known member
hem saltanat-ı Rububiyetin dellâlı ve mübelliğ-i marziyâtı ve kitab-ı kâinatın tercüman-ı âyâtı olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletine şehadet etmek demek olan mağrib namazını kılmak ne kadar latîf, nazif bir vazife, ne kadar aziz, leziz bir hizmet, ne kadar hoş ve güzel bir ubûdiyet, ne kadar ciddî bir hakikat ve bu fâni misafirhanede bâkiyâne bir sohbet ve dâimâne bir saadet olduğunu anlamayan adam, nasıl adam olabilir..
 

Sirac

Well-known member
El-hak cevab doğrudur kardeşim..

Cevab:

"Demek, duâ ve tevekkül
meyelân-ı hayra büyük bir kuvvet verdiği gibi,

istiğfar ve tevbe dahi
meyelân-ı şerri keser, tecavüzâtını kırar.

26. söz


 

age

Active member



Suâl:
Zulümâtı dağıtan "elektrik lâmbası" nedir..?


Âdeta namazın bir elektrik lâmbası ve namaza niyetin, onun düğmesine dokunması gibi, o âlemin zulümatını dağıtır ve o herc ü merc-i dünyeviyedeki karmakarışık perişaniyet içindeki tebeddülat ve harekât, hikmetli bir intizam ve manidar bir kitabet-i kudret olduğunu gösterir. اَللَّهُ نُورُ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضِ âyet-i pür-envârından bir nuru, senin kalbine serper. Senin o günkü âlemini, o nurun in'ikasıyla ışıklandırır. Senin lehinde nuraniyetle şehadet ettirir.
(Sözler - 273)
 

Sirac

Well-known member
Meselâ, Hazret-i Mikâil, yeryüzü tarlasında ekilen masnuât-ı İlâhiyeye, Cenâb-ı Hakkın havliyle, kuvvetiyle, hesâbiyle, emriyle, bir nâzır-ı umumi hükmündedir, tâbir câizse umum çiftçi-misâl melâikelerin reisidir. 29. Söz ?
 

age

Active member
İşte bak, misal olarak bu Barla ağzının, şu dağ lisanının bir muazzam kelimesi olan bu odamızın önündeki çınar ağacına bak, gör: Ağacın şu üç başının her başında kaç yüz dal dilleri var ve her dilde bak, kaç yüz mevzun ve muntazam meyve kelimeleri var ve her meyvede dikkat et, kaç yüz kanatlı mevzun tohumcuk harfleri, Emr-i كُنْ فَيَكُونُ e mâlik Sâni'-i Zülcelal'ine ne kadar belig bir medih ve fasih bir tesbih ettiğini işittiğin, gördüğün gibi; ona müekkel melek dahi, ona göre âlem-i manada müteaddid diller ile tesbihatını temsil ediyor ve hikmeten öyle olmak gerektir.
(Sözler - 165)
geçen pazartesi dersin konusuydu.Her zerreye bir melek vardır dendi.Bir abide en çok melek var dedi.Bende itiraz ettim siz sofimisiniz bence yanlış her kanuna müekkel bir melek vardır ila ahir bir haftadır bu konuyu anlamaya gayret ediyorum.Onun için sual biraz karışık olmuş fakat verdiğiniz cevapta külli manada doğrudur sual hakkı sizindir.
 

Sirac

Well-known member
İktibas ettiğiniz kısma bakınca, evet ağaçların tesbihini temsilen müekkel bir melek var..

"Meleklerin bir kısmı âbiddirler, diğer bir kısmının ubûdiyetleri ameldedir.
Melâike-i arzıyenin amele kısmı bir nevi insan gibidir.


Tâbir câiz ise, bir nevi çobanlık ederler, bir nevi de çiftçilik ederler.
Yani, rûy-i zemin umumi bir mezraadır;
içindeki bütün hayvanâtın tâifelerine Halık-ı Zülcelâlin emriyle, izniyle, hesâbiyle, havl ve kudretiyle bir melek-i müekkel nezâret eder.


Ondan daha küçük herbir nevi hayvanâta mahsus, bir nevi çobanlık edecek bir melâike-i müekkel var.

Hem de, rûy-i zemin bir tarladır; umum nebâtât onun içinde ekilir.
Umumuna
Cenâb-ı Hakkın nâmiyle, kuvvetiyle nezâret edecek müekkel bir melek vardır.

Ondan daha aşağı, bir melek bir tâife-i mahsusaya nezâret etmekle
Cenâb-ı Hakka ibâdet ve tesbih eden melekler var. Rezzâkıyet arşının hamelesinden olan Hazret-i Mîkâil Aleyhisselâm şunların en büyük nâzırlarıdır.
24. söz

Fakat "ondan daha aşağı" derken, her biri için de ayrı bir vekil var gibi mânâ çıkmıyor mu..?
 

age

Active member
İktibas ettiğiniz kısma bakınca, evet ağaçların tesbihini temsilen müekkel bir melek var..

"Meleklerin bir kısmı âbiddirler, diğer bir kısmının ubûdiyetleri ameldedir.
Melâike-i arzıyenin amele kısmı bir nevi insan gibidir.


Tâbir câiz ise, bir nevi çobanlık ederler, bir nevi de çiftçilik ederler.
Yani, rûy-i zemin umumi bir mezraadır;
içindeki bütün hayvanâtın tâifelerine Halık-ı Zülcelâlin emriyle, izniyle, hesâbiyle, havl ve kudretiyle bir melek-i müekkel nezâret eder.


Ondan daha küçük herbir nevi hayvanâta mahsus, bir nevi çobanlık edecek bir melâike-i müekkel var.

Hem de, rûy-i zemin bir tarladır; umum nebâtât onun içinde ekilir.
Umumuna
Cenâb-ı Hakkın nâmiyle, kuvvetiyle nezâret edecek müekkel bir melek vardır.

Ondan daha aşağı, bir melek bir tâife-i mahsusaya nezâret etmekle
Cenâb-ı Hakka ibâdet ve tesbih eden melekler var. Rezzâkıyet arşının hamelesinden olan Hazret-i Mîkâil Aleyhisselâm şunların en büyük nâzırlarıdır.
24. söz

Fakat "ondan daha aşağı" derken, her biri için de ayrı bir vekil var gibi mânâ çıkmıyor mu..?

Zaten dersimiz burasıydı;
şimdi anlama ihtilafı olan mesele birinci fikir;her bir zerreye ayrı müekkel melek
ikinci fikir; o zerre hangi kanuna tabi ise o kanunun mümessili olan bir müekkel melek.
Risalaler düz okununca ihtilaf yok anlama ve yorumda işler karışıyor:)
Allahu alem
 

zerrat

Well-known member
Zaten dersimiz burasıydı;
şimdi anlama ihtilafı olan mesele birinci fikir;her bir zerreye ayrı müekkel melek
ikinci fikir; o zerre hangi kanuna tabi ise o kanunun mümessili olan bir müekkel melek.
Risalaler düz okununca ihtilaf yok anlama ve yorumda işler karışıyor:)
Allahu alem

Yani ikinci fikre göre 4 Büyük Melek i örnek vererek bu iki fikir arasındaki farkı gösterebilir miyiz ?
 

Sirac

Well-known member
ikinci fikir; o zerre hangi kanuna tabi ise o kanunun mümessili olan bir müekkel melek.
Risalaler düz okununca ihtilaf yok anlama ve yorumda işler karışıyor:)
Allahu alem


Herhalukârda melekler fazla..(=

Zira herbir zerre
bir tek kanuna mı tâbi ki..?

Düz okumanın fâidesi,
muğlak kalmış kısmın izahını külliyat içinden şumullü bakarsak elbette görürüz ..

Fakat nazarlar her vakit âmm olamadığından, böyle anlayış farkları çıkabiliyor..

Bu da hakikatin taharrisine vesile oluyor..

Âhiri, gene kârdayız yâni..(=

 

zerrat

Well-known member
Cevab gibi suâliniz var kardeş, fakat az daha açsanız..?

(Başlık aldı başını gidiyor bu arada, ayrı bir müzâkere mevzûsu oldu bu..(= )

Ortada iki fikir sunuldu yukarıda.bu iki fikri açıklayan örnek verebilir misiniz? biz 4 Büyük Melek in ikinci fikri desteklediğini düşünerek diğer meleklerden ayırabiliriz diye düşünmüştük ve bunun doğrulunu sual etmiştik.
 

age

Active member
Sâlisen: Kâinattaki umûr-u hayriyedeki kanunların mümessili, nâzırı hükmünde olan meleklerin vücudu, ittifak-ı edyan ile sabit olduğu gibi,
(Lem'alar - 82)

19- Ruh, bir kanun-u zîvücud-u haricîdir, bir namus-u zîşuurdur.
(Mektubat - 470)



Kanun dediğimiz cenab-ı hakkın nizamıdır.Her bir mevcut belli bir nizamda hareket ediyor fakat ruhları yokki cenab-ı hakkı tesbih etsin anladığımız bu kanunların herbirinin zikrini tesbihini müekkel bir melek Cenab-ı Hakka yapmakla vazifeli olarak anladım.
Mesela;
Halbuki tabiat misalî bir matbaadır, tâbi' değil; nakıştır, nakkaş değil; kabildir, fâil değil; mistardır, masdar değil; nizamdır, nâzım değil; kanundur, kudret değil; şeriat-ı iradiyedir, hakikat-ı hariciye değil.
(Mesnevi-i Nuriye - 250)

Bütün hayavanat ve nebatatın tesbihini Cenab-ı Hakka alem-i manada temsil eden melek-i müekkel mikail a.s.olduğunu kabul edersek parçalara ayrıldıkça mesela tek bir ağacında tesbihini manevi alemde temsil eden bir melek-i müekkel olduğu evvelki iktibasta geçmişti.O zaman şöyle denebilir herbir kanunun tesbihini alem-i manada temsil eden bir melek-i müekkel vardır denebilir.Zerrelerin tek tek herbirinde değilde bir araya gelerek şahsı manevisinin tesbihini alem-i manada temsil eden bir melek-i müekkel olduğu varsayılabilir.

Şu binler başları olan zeminin her başında yüzbinler lisanlar bulunan ve her lisanda yüzbin tarzda tesbihat çiçeklerini, tahmidat meyvelerini, âlem-i misalde tercümanlık edip gösterecek ve âlem-i ervahta temsil edip ilân edecek, ona göre elbette bir melek-i müekkeli vardır.

Evet müteaddid eşya bir cemaat şekline girse, bir şahs-ı manevîsi olacaktır. Eğer o cem'iyet, imtizaç edip ittihad şeklini alsa, onu temsil edecek bir şahs-ı manevîsi, bir nevi ruh-u manevîsi ve vazife-i tesbihiyesini görecek bir melek-i müekkeli olacaktır.
(Sözler - 165)


Allahu alem
 

Sirac

Well-known member
Mesele vuzûha kavuşmuştur..(=

Parça parça aynalardan güneş tam aksiyle görünüyor..


Suâl: Akibeti, ferahla nefes almak olan şey nedir..?
 
Üst